Yorum: #1
10-04-2010, 18:52
Üzgünüm bu bir test değil ..ama güzel bir yazı okumanızı öneririm.
Bu konu aslında o kadar basit bir konu değil, üzerinde düşünmek gerektiriyor, hatta kendinizi bir basamağa uygun görürken, "gerçekten böyle miyim? Davranışlarımda da aynısını yaparak bunu onaylatıyor muyum?" diyebilmelisiniz. Sonuçta aşağıda yazacaklarım, bir kişi için belki basit bir yazı olsa da bir toplum için ne kadar etik ve ahlak kurallarına önem gösterdiğinin derecesini belirtiyor. Bana kalırsa -Türkiye'de herhangi araştırma yapmadım ama- 3. ve 4. basamaktayız. Bu nedenledirki çoğu kararda, bu kararın aslında önceliğinin insan olmadığını, otoriteyi korumaya yönelik olduğunu açıklıyor.
İşte bu:
Psikolog Kohlberg’in ahlak basamakları
Kohlberg ahlak basamaklarının gelişmesini insanlarda üç düzeyde ve altı basamakta geliştirmiştir. Bunlar;
Birinci düzey: Geleneksellik öncesi ahlak
Basamak 1: Cezadan kaçınmaya yönelik (cezadan kaçınmak için kurallara uyulur).
Basamak 2: Ödül almaya yönelik (çocuklar sevilmek ve takdir edilmek dâhil ödül almak için kurallara uyar ve uyum gösterirler). Çocukların büyük bölümünün on yaşında bu dönemi geride bırakmaları beklenir.
İkinci düzey: Geleneksel ahlak
Basamak 3: "İyi çocuk" olmaya yönelik (başka insanların onaylamamasından kaynaklanan çatışmalardan kaçınır).
Basamak 4: Otoriteye yönelik (Kanun önünde suçlu olmamak ve toplum tarafından dışlanmamak için kurallara ve yasalara uyulur). Çocukların büyük bölümü on üç yaşından başlayarak bu düzeyde davranır.
Üçüncü düzey: Geleneksel sonrası ahlak
Basamak 5: Sosyal anlaşmalara yönelik (temel olarak toplum yararı gözetilerek hareket edilir. Arkadaşların ve meslektaşların saygısı önem taşır).
Basamak 6: Etik ilkelere yönelik (kişi, davranışlarını kendi seçtiği etik ilkeler doğrultusunda yönlendirir. Bu kurallar adalet, saygınlık, eşitlik ilkelerini esas alır. Bunlara uymamak, utanç ve suçluluk doğurur).
Kohlberg'in araştırma sırasında kullandığı problemlerden biri şuydu: "Eşi ölüm döşeğinde hasta olan yoksul bir adam, bu hastalığı iyileştirecek ilacı bulan eczacıya gider ve ondan ilacı ister. Eczacı da bu işe hayatını verdiğini söyler ve yüksek bir bedel talep eder. Fakir adam bu parayı ödemesinin imkânsız olduğunu söyleyince, eczacı da ilacı vermez. Bu durumda adam ne yapmalı? İlacı çalmalı mı, yoksa çalmamalı mı? İlacı çalmazsa karısını kaybedecek ve acı çekecek, ilacı çalarsa karısını kurtaracak ancak hapse girecek.” Konuyu yukarıdaki gibi değerlendirenler Kohlberg’e göre ceza ve ödül ilkeleriyle hareket ettikleri için gelişimin birinci düzeyinde takılmışlardır. Yine Kohlberg'e göre insanların büyük bölümü ikinci ahlak düzeyinde yaşar ve çok azı üçüncü düzeye geçer. Örneğin, altıncı basamağa ait bir yorum şöyle olabilir: "Adam yasa ve toplum önünde suçludur ancak doğa ve tanrının nezdinde eczacı suçludur. İnsan hayatı her türlü maddi kazancın ötesinde bir anlam taşıdığı için adam haklıdır. Ölmekte olan bir yabancı bile olsa, adamın onu kurtarması gerekir."
Peki bu soruya cevap verirken ne kadar istikrarlıyız, şunu eklemek istiyorum. Hemen herkes ne şiş yansın ne de kebap türünden bir yaklaşım sergilemek ister. Ama mutlaka hep ya şiştir ya da kebap. Mutlaka birisi yanacaktır, ama bu doğru (6. basamak) eğer hem şiş hem kebapken aynı derecede size etik ve yapılması gereken olarak geliyorsa, o zaman ne mutlu size, gurulanmayın 6. basamak olduğunuz için, zira bu basamaktakiler gurur ve kibirden de arınmış kişilerdir, öyle olmalı.
bilim org
Bu konu aslında o kadar basit bir konu değil, üzerinde düşünmek gerektiriyor, hatta kendinizi bir basamağa uygun görürken, "gerçekten böyle miyim? Davranışlarımda da aynısını yaparak bunu onaylatıyor muyum?" diyebilmelisiniz. Sonuçta aşağıda yazacaklarım, bir kişi için belki basit bir yazı olsa da bir toplum için ne kadar etik ve ahlak kurallarına önem gösterdiğinin derecesini belirtiyor. Bana kalırsa -Türkiye'de herhangi araştırma yapmadım ama- 3. ve 4. basamaktayız. Bu nedenledirki çoğu kararda, bu kararın aslında önceliğinin insan olmadığını, otoriteyi korumaya yönelik olduğunu açıklıyor.
İşte bu:
Psikolog Kohlberg’in ahlak basamakları
Kohlberg ahlak basamaklarının gelişmesini insanlarda üç düzeyde ve altı basamakta geliştirmiştir. Bunlar;
Birinci düzey: Geleneksellik öncesi ahlak
Basamak 1: Cezadan kaçınmaya yönelik (cezadan kaçınmak için kurallara uyulur).
Basamak 2: Ödül almaya yönelik (çocuklar sevilmek ve takdir edilmek dâhil ödül almak için kurallara uyar ve uyum gösterirler). Çocukların büyük bölümünün on yaşında bu dönemi geride bırakmaları beklenir.
İkinci düzey: Geleneksel ahlak
Basamak 3: "İyi çocuk" olmaya yönelik (başka insanların onaylamamasından kaynaklanan çatışmalardan kaçınır).
Basamak 4: Otoriteye yönelik (Kanun önünde suçlu olmamak ve toplum tarafından dışlanmamak için kurallara ve yasalara uyulur). Çocukların büyük bölümü on üç yaşından başlayarak bu düzeyde davranır.
Üçüncü düzey: Geleneksel sonrası ahlak
Basamak 5: Sosyal anlaşmalara yönelik (temel olarak toplum yararı gözetilerek hareket edilir. Arkadaşların ve meslektaşların saygısı önem taşır).
Basamak 6: Etik ilkelere yönelik (kişi, davranışlarını kendi seçtiği etik ilkeler doğrultusunda yönlendirir. Bu kurallar adalet, saygınlık, eşitlik ilkelerini esas alır. Bunlara uymamak, utanç ve suçluluk doğurur).
Kohlberg'in araştırma sırasında kullandığı problemlerden biri şuydu: "Eşi ölüm döşeğinde hasta olan yoksul bir adam, bu hastalığı iyileştirecek ilacı bulan eczacıya gider ve ondan ilacı ister. Eczacı da bu işe hayatını verdiğini söyler ve yüksek bir bedel talep eder. Fakir adam bu parayı ödemesinin imkânsız olduğunu söyleyince, eczacı da ilacı vermez. Bu durumda adam ne yapmalı? İlacı çalmalı mı, yoksa çalmamalı mı? İlacı çalmazsa karısını kaybedecek ve acı çekecek, ilacı çalarsa karısını kurtaracak ancak hapse girecek.” Konuyu yukarıdaki gibi değerlendirenler Kohlberg’e göre ceza ve ödül ilkeleriyle hareket ettikleri için gelişimin birinci düzeyinde takılmışlardır. Yine Kohlberg'e göre insanların büyük bölümü ikinci ahlak düzeyinde yaşar ve çok azı üçüncü düzeye geçer. Örneğin, altıncı basamağa ait bir yorum şöyle olabilir: "Adam yasa ve toplum önünde suçludur ancak doğa ve tanrının nezdinde eczacı suçludur. İnsan hayatı her türlü maddi kazancın ötesinde bir anlam taşıdığı için adam haklıdır. Ölmekte olan bir yabancı bile olsa, adamın onu kurtarması gerekir."
Peki bu soruya cevap verirken ne kadar istikrarlıyız, şunu eklemek istiyorum. Hemen herkes ne şiş yansın ne de kebap türünden bir yaklaşım sergilemek ister. Ama mutlaka hep ya şiştir ya da kebap. Mutlaka birisi yanacaktır, ama bu doğru (6. basamak) eğer hem şiş hem kebapken aynı derecede size etik ve yapılması gereken olarak geliyorsa, o zaman ne mutlu size, gurulanmayın 6. basamak olduğunuz için, zira bu basamaktakiler gurur ve kibirden de arınmış kişilerdir, öyle olmalı.
bilim org