Yorum: #1
10-06-2010, 11:11
İlaçların geliştirilmesi ve p***ososyal müdahaleler şizofreni hastalarının durumunu köklü biçimde değiştirmiştir. Yeni antip***otikler rahatsızlığın belirtilerinin kontrolüne yardımcı olmakta ve daha az yan etkiye neden olmaktadır. Eğitim ve diğer p***ososyal müdahaleler hastalar ve ailelerine sorunla daha etkin biçimde uğraşmayı öğretmekte, toplumsal ve mesleki işlevsizliği azaltmakta, şizofreni hastalarının topluma yeniden kazanılmasına yardımcı olmaktadır. Daha güvenli ve etkin tedavi yollarının araştırılması da sürdürülmektedir. Ek olarak (gelişmiş ülkelerin tersine) gelişmekte olan ülkelerde süregiden daha iyi öngörü araştırmaları şizofreni hastalarına her yerde uygulanabilecek stratejiler üretmektedir.
Şizofreni tedavisinin üç ana bileşeni vardır:
■ Belirtileri iyileştirmeye ve yemden hastalanmayı önlemeye yarayan ilaçlar ile tedavi;
■ Hastalara ve ailelere sorunlarını çözmeleri, stresi aşmak, hastalık ve komplikasyonlanyla mücadele etmek, kötüleşmeyi önlemek yönünde yardım etmeye yönelik, eğitsel ve p***ososyal müdahaleler.
■ Hastaların yaşamla yeniden bütünleşmeleri, eğitsel ya da mesleki işlevlerini yeniden kazanmalarına yönelik toplumsal rehabilitasyon.
Sağlık çalışanları Dünya Pısıkiyatri Derneğinin 1996 tarihli Madrid Deklarasyonunun ilkelerini bilmek zorundadırlar. Bu ilkelerde bilimsel gelişmeleri izlemenin önemi, güncellenmiş bilgileri meslektaşlarla paylaşma gereği ve hastayı tedavi sürecinde bir ortak olarak kabul etmek yer almaktadır. Ayrıca farklı tedavi yaklaşımlarının birleşik olarak da uygulanması (örneğin vaka yönetimi ekipleri) mümkündür. Bu yolla bütün çabalar aynı hedeflere odaklanmış olacak, hasta ile ailesi tedavi planlarındaki ortak terapi çizgilerini kavrayacaklardır. Sağlık çalışanları hastalan ve ailelerini hasta/aile destek gruplarında işbirliği yapmaları yönünde teşvik etmelidir; bu tür çalışmalar hastalıkla başa çıkmakta yardım ve rehberlik sağlamaktadır.
Antipsıkotik İlaçlar
Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlar genel olarak iki grupta toplanır:
1. Kla*** antip***otikler (daha önceleri "nöroleptikler" denirdi)
2. Yeni antip***otikler {ikinci kuşak ya da "atipik" antip***otikler)
Klasık antipsıkotikler
Kla*** antip***otik ilaçlar klinik uygulamaya ilk kez 1950'lerin ortalarında girmiştir. Antip***otik terimi, klozapinin kullanıma girmesinden önce geliştirilen antip***otik ilaçlar için kullanılmıştır. Antip***otikler daha önceleri distoni, parkinson, diskinezi ve akatizi gibi ekstrapiramidal motor sistem üzerindeki karakteristik yan etkileri nedeniyle "nöroleptikler" olarak adlandırılıyordu. Bu ilaçların şizofreninin, halüsinasyon ve hezeyan gibi pozitif belirtilerini azaltmak ve kimi zaman yok etmekte yararlı oldukları kanıtlanmıştır. Yine ajitasyon, isteksizlik ve saldırganlık gibi belirtileri hafifletmek için de yararlıdırlar. Ne yazık ki, şizofreninin apati, toplumsal geri çekilme ve düşünce yoksulluğu gibi negatif belirtilerinin tedavisinde etkileri olmamıştır. Bu ilaçlar düzenli kullanılmaları halinde, hastalığın tekrarlama riskini de azaltır. Etkin antip***otik ilaçların devreye sokulması şizofreni hastalarının toplum içinde tedavisini daha da kolaylaştırmış ve hastaneye geri dönüşü de gereksizleştirmiştir. Antip***otik ilaçlar hastalara tedavinin p***ososyal biçimleri açısından da yardımcı olmaktadır.
Klasık antipsıkotik ilaçlar, Klorpromazin, Tiyoridazin, Haloperidol gibi ilaçlardır.
Yeni antipsıkotikler
Daha önceki yıllarda ilaç geliştirme çalışmalarında özellikle halüsinasyon ve hezeyan gibi pozitif belirtileri azaltmak üzerinde duruluyordu. Ancak son yıllarda araştırmacılar daha az yan etkisi olan antip***otik ilaçlar üretmeye yönelmiş ve pozitif belirtiler kadar negatif belirtilerin tedavisine de ağırlık vermişlerdir ve bu yaklaşım yaşam kalitesini iyileştirme, modern tedavi ve
rehabilitasyon adına büyük katkılar sağlamıştır. Klozapin oldukça az ekstrapiramidal yan etki (EPS) gösteren ilk antip***otik ilaç olmuştur. Klozapin'i olanzapin, risperidon, ketiapin gibi yeni ilaçlar izlemiştir. "Yeni", " ikinci kuşak", veya "atipik" antip***otik terimleri bu ilaç grubu için kullanılmaktadır. Yeni antip***otiklerin kla*** olanlara göre bir diğer avantajı da negatif belirtileri azaltmaları ve prolaktin düzeylerinde çok az ya da hiç yükselmeye sebep olmamalarıdır.
Eğitim ve Diğer Psıkososyal Tedaviler
Psıkososyal tedavilerin şizofreninin tedavi, gelişim ve sonucunu etkiledikleri düşünülmektedir. İlaç tedavileri sayesinde şizofreni hastalığında köklü değişiklikler gündeme gelmekle birlikte, son yıllarda, psıkososyal müdahalelerin şizofreni tedavisinde önemli olduğu yolunda artan ölçüde araştırma kanıtlan elde edilmiştir. Psıkososyal müdahaleler içinde psıkolojik veya toplumsal yönetim strateji ve teknikleri ile bilişsel, yetersizlik, fonksiyon bozukluğu gibi psıkolojik sorunları azaltmak veya yok etmek, hastanın toplumla yeniden kaynaşması ve psıkososyal anlamda rehabilite edilmesini kolaylaştırmak vardır. Psıkososyal müdahaleler hem pozitif hem negatif belirtileri azaltmayı, tedaviyi desteklemeyi, hastanın tedavi sürecine bağlanmasını, yeniden hastalanma riskini önlemeyi, toplumsal ve iletişimsel becerileri geliştirmeyi, stresle daha iyi uğraşabilmek için hastalar ve yakınlarının donanımlarının güçlendirilmesini kapsar. Psıkososyal müdahale ilaç tedavisinin tamamlayıcısıdır.
Şizofreni hastalarının yaşadığı sorunlar toplumsal, kişisel, klinik ve kimi zaman siyasidir (örneğin ayrımcılık). Şizofreninin etkisi yaşamın çok fazla alanında hissedildiği için, etkin tedavi birden fazla soruna hitap etmelidir. Bunlar arasında hastalığın geri dönmesini önlemek, psıkolojik eğitim, aile yaşamı, topluluk içinde ve diğer özel alanlarda bakım ve rehabilitasyon sayılabilir.
Tıbbi yaklaşımlar ve rehabilitasyon çabalarına ilişkin çalışmalar, ilaç ve rehabilitasyonun birlikte çok daha iyi sonuç verdiğini göstermektedir. İlaç gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli tedavi sağlamamaktadır; rehabilitasyon ise özenli ilaç kullanımına gerek duymaktadır.
Şizofreni tedavisinin üç ana bileşeni vardır:
■ Belirtileri iyileştirmeye ve yemden hastalanmayı önlemeye yarayan ilaçlar ile tedavi;
■ Hastalara ve ailelere sorunlarını çözmeleri, stresi aşmak, hastalık ve komplikasyonlanyla mücadele etmek, kötüleşmeyi önlemek yönünde yardım etmeye yönelik, eğitsel ve p***ososyal müdahaleler.
■ Hastaların yaşamla yeniden bütünleşmeleri, eğitsel ya da mesleki işlevlerini yeniden kazanmalarına yönelik toplumsal rehabilitasyon.
Sağlık çalışanları Dünya Pısıkiyatri Derneğinin 1996 tarihli Madrid Deklarasyonunun ilkelerini bilmek zorundadırlar. Bu ilkelerde bilimsel gelişmeleri izlemenin önemi, güncellenmiş bilgileri meslektaşlarla paylaşma gereği ve hastayı tedavi sürecinde bir ortak olarak kabul etmek yer almaktadır. Ayrıca farklı tedavi yaklaşımlarının birleşik olarak da uygulanması (örneğin vaka yönetimi ekipleri) mümkündür. Bu yolla bütün çabalar aynı hedeflere odaklanmış olacak, hasta ile ailesi tedavi planlarındaki ortak terapi çizgilerini kavrayacaklardır. Sağlık çalışanları hastalan ve ailelerini hasta/aile destek gruplarında işbirliği yapmaları yönünde teşvik etmelidir; bu tür çalışmalar hastalıkla başa çıkmakta yardım ve rehberlik sağlamaktadır.
Antipsıkotik İlaçlar
Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlar genel olarak iki grupta toplanır:
1. Kla*** antip***otikler (daha önceleri "nöroleptikler" denirdi)
2. Yeni antip***otikler {ikinci kuşak ya da "atipik" antip***otikler)
Klasık antipsıkotikler
Kla*** antip***otik ilaçlar klinik uygulamaya ilk kez 1950'lerin ortalarında girmiştir. Antip***otik terimi, klozapinin kullanıma girmesinden önce geliştirilen antip***otik ilaçlar için kullanılmıştır. Antip***otikler daha önceleri distoni, parkinson, diskinezi ve akatizi gibi ekstrapiramidal motor sistem üzerindeki karakteristik yan etkileri nedeniyle "nöroleptikler" olarak adlandırılıyordu. Bu ilaçların şizofreninin, halüsinasyon ve hezeyan gibi pozitif belirtilerini azaltmak ve kimi zaman yok etmekte yararlı oldukları kanıtlanmıştır. Yine ajitasyon, isteksizlik ve saldırganlık gibi belirtileri hafifletmek için de yararlıdırlar. Ne yazık ki, şizofreninin apati, toplumsal geri çekilme ve düşünce yoksulluğu gibi negatif belirtilerinin tedavisinde etkileri olmamıştır. Bu ilaçlar düzenli kullanılmaları halinde, hastalığın tekrarlama riskini de azaltır. Etkin antip***otik ilaçların devreye sokulması şizofreni hastalarının toplum içinde tedavisini daha da kolaylaştırmış ve hastaneye geri dönüşü de gereksizleştirmiştir. Antip***otik ilaçlar hastalara tedavinin p***ososyal biçimleri açısından da yardımcı olmaktadır.
Klasık antipsıkotik ilaçlar, Klorpromazin, Tiyoridazin, Haloperidol gibi ilaçlardır.
Yeni antipsıkotikler
Daha önceki yıllarda ilaç geliştirme çalışmalarında özellikle halüsinasyon ve hezeyan gibi pozitif belirtileri azaltmak üzerinde duruluyordu. Ancak son yıllarda araştırmacılar daha az yan etkisi olan antip***otik ilaçlar üretmeye yönelmiş ve pozitif belirtiler kadar negatif belirtilerin tedavisine de ağırlık vermişlerdir ve bu yaklaşım yaşam kalitesini iyileştirme, modern tedavi ve
rehabilitasyon adına büyük katkılar sağlamıştır. Klozapin oldukça az ekstrapiramidal yan etki (EPS) gösteren ilk antip***otik ilaç olmuştur. Klozapin'i olanzapin, risperidon, ketiapin gibi yeni ilaçlar izlemiştir. "Yeni", " ikinci kuşak", veya "atipik" antip***otik terimleri bu ilaç grubu için kullanılmaktadır. Yeni antip***otiklerin kla*** olanlara göre bir diğer avantajı da negatif belirtileri azaltmaları ve prolaktin düzeylerinde çok az ya da hiç yükselmeye sebep olmamalarıdır.
Eğitim ve Diğer Psıkososyal Tedaviler
Psıkososyal tedavilerin şizofreninin tedavi, gelişim ve sonucunu etkiledikleri düşünülmektedir. İlaç tedavileri sayesinde şizofreni hastalığında köklü değişiklikler gündeme gelmekle birlikte, son yıllarda, psıkososyal müdahalelerin şizofreni tedavisinde önemli olduğu yolunda artan ölçüde araştırma kanıtlan elde edilmiştir. Psıkososyal müdahaleler içinde psıkolojik veya toplumsal yönetim strateji ve teknikleri ile bilişsel, yetersizlik, fonksiyon bozukluğu gibi psıkolojik sorunları azaltmak veya yok etmek, hastanın toplumla yeniden kaynaşması ve psıkososyal anlamda rehabilite edilmesini kolaylaştırmak vardır. Psıkososyal müdahaleler hem pozitif hem negatif belirtileri azaltmayı, tedaviyi desteklemeyi, hastanın tedavi sürecine bağlanmasını, yeniden hastalanma riskini önlemeyi, toplumsal ve iletişimsel becerileri geliştirmeyi, stresle daha iyi uğraşabilmek için hastalar ve yakınlarının donanımlarının güçlendirilmesini kapsar. Psıkososyal müdahale ilaç tedavisinin tamamlayıcısıdır.
Şizofreni hastalarının yaşadığı sorunlar toplumsal, kişisel, klinik ve kimi zaman siyasidir (örneğin ayrımcılık). Şizofreninin etkisi yaşamın çok fazla alanında hissedildiği için, etkin tedavi birden fazla soruna hitap etmelidir. Bunlar arasında hastalığın geri dönmesini önlemek, psıkolojik eğitim, aile yaşamı, topluluk içinde ve diğer özel alanlarda bakım ve rehabilitasyon sayılabilir.
Tıbbi yaklaşımlar ve rehabilitasyon çabalarına ilişkin çalışmalar, ilaç ve rehabilitasyonun birlikte çok daha iyi sonuç verdiğini göstermektedir. İlaç gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli tedavi sağlamamaktadır; rehabilitasyon ise özenli ilaç kullanımına gerek duymaktadır.