Yorum: #1
10-05-2010, 18:14
Ruhsal ve Cinsel Gelişim; babalar, anneler ve erkek çocuklar
Günümüzde sıkça TV ekranlarında karşımıza çıkan, kimimizin onaylayıp,kimimizin onaylamadığı,garipsediği, kimimizin kızıp,kimimizin ilgi ile izlediği ama olayların derinliğine araştırıldığında büyük acı ve hayal kırıklıklarının yaşandığı bir durumdur cinsel kimlik bozuklukları.
Cinsel kimlik bozukluğu yaşayan çocuklar ve gençler aslında büyük bir yalnızlık ve sevgi açlığı içindedirler, çocukluklarından ileri yaşlara dek. Baba uzaktır kendilerine, yargılayıcı ya da aşağılayıcıdır. Zaten hiç yanına alıp arkadaş gibi konuşmamıştır. İşten gelir, kahveye gider, bir gün olsun yanına alıp beraber gezmemiştir kendisi ile, “aslan oğlum benim”dememiştir hiç, işten gelince almamıştır kucağına, “bugün evde ya da okulda neler yaptın, neler öğrendin” dememiştir.
Bu konuda elbette en büyük rol babalara düşmektedir. Babalar çocuklarını etkilemeli, her yönleri ile örnek olmalıdır. Babalar eğer yeterince sürede ya da kalitede çocuklarının yanında değilse, çocuklar ya karşıt cinsi yani annelerini örnek almakta ya da çevrelerindeki güçlü gördükleri ancak olumsuz özellikleri olan kişileri örnek almaktadırlar. Bu yanlış kişiler de ya saldırgan kişilerdir ya da dışı cilalı içi boş kişilerdir.
İdeal babanın görevleri:
Baba eşi ve çocuğunun yanında elinden geldiğince çok vakit geçirmelidir. Kendi zevki için eşi ve çocuklarının geleceğini dolayısı ile kendi uzun erimli mutluluğunu yakmamalıdır.
Çocuğu ile daha çok vakit geçiren baba, çocuğuna yapması gereken sorumlulukları öğretmelidir. Bu da söylemekle değil, çocuğunun yanındaki davranışları ile gerçekleşir. Bu şekilde çocuk babasından gördüğü erdemli davranışları taklit edecektir.
Baba oğluna , kendi cinsiyetine uygun rolde oyunlar öğretmeli ve bu oyunları onunla oynamalıdır. Bunlar çocuğunun ilgisine ve babanın mesleği ya da hobilerine göre sportif oyunlar, müzik ya da sanatla uğraşı, bahçe işleri vb olabilir. Çocuğunuza ne kadar yakınsanız o da sizin meraklarınıza o denli olumlu yaklaşacak ve çok şey paylaşabileceksinizdir.
Çok eskiden Orta Asya Türkleri döneminde babanın çocuklarına karşı olan yükümlülükleri arasında ata binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi öğretmek gelirmiş. O dönemlerde kendisi ve ailesini korumak, hayatını kazanmak, bedensel ve beyinsel gelişimini arttırmak için bu aktiviteler gerekli görülürmüş. Günümüzde ise, çocuğun yaşına göre bisiklete binmesini , basketbol, futbol,yüzme vb. sporları ;satranç, dama gibi yaşıtları ile vakit geçirebileceği oyunları öğretmek uygundur. Ayrıca baba çocuğuna bakkal ya da marketlerden alışveriş yapmayı, para hesabı yapmayı, görgü kurallarını, varsa bahçe bakımı ya da bilgisayar kullanımını öğretmelidir. Baba çocuklarına sadece güç ve otorite gibi kaba tavırları kullanmak yerine, şevkat ve sevgi ile yaklaşımı esirgememelidir. Sevgi göstermek sadece kadınlara ait bir yaklaşım değildir. Sevginiz göstermek, zaman zaman özür dilemek onur kırıcı bir davranış değil, tam aksine sizi onun gözünde yükselten bir unsurdur.
Erkek çocuğunu belli biryaştan sonra baba yıkamalı,onu evde olduğu vakitlerde tuvalet alışkanlığını kazanana dek, tuvalet alışkanlığına yardımcı olmalıdır. Mümkünse baba onu gelecekte birlikte yapabilecekleri aktiviteleri anlatan öykülerle uyutmalıdır. Zaman zaman kendi işini engellemeyecek şekilde işyerine götürmeye çalışmalıdır.
Baba çocuğuna kendi küçüklüğünün eğlenceli ve komik olaylarını çocuğuna hoş bir şekilde anlatmalı, baba kendi babasını, annesini ve kardeşlerini güzel bir şekilde tanıtmalıdır. Çocuğunun belli bir konuda zorlandığı durumlarda ona, kendisinin de benzer durumlarda küçüklüğünde zorluklar yaşadığını ,ama çalışarak bunların üstesinden geldiğini,onun da kendisine benzediği için bu durumlardan kolayca sıyrılabileceğini belirtmelidir.
Hedef daima uzun vadeli olmalı , herkes çocuğunun kendisi, ailesi, ülkesi ve hatta tüm insanlık için faydalı bir kişi olmasını hedeflemelidir. Her nesil kendinden daha iyisini yetiştirmekle yükümlüdür. Bunu yapabilenler görev ve sorumluluklarını yapmış demektir. Bunu gerçekleştiremeyenler başarısızdır. Bunu gerçekleştirmek için ilk adım çocukla daha çok ve güzel vakit geçirmekle, doğumundan itibaren bakımına ve eğitimine bizzat katılmakla olur.
Çocuk aynı çiçek gibi ilgi ve sevgi ile büyür. Çocuk aşağılanmamalı, hafife alınmamalı, fiziksel güç kullanılmamalıdır. Bir Balkan atasözüne göre“Aslan oğlum diyenin oğlu aslan olur, aptal oğlum diyenin oğlu aptal olur”. Saygı uyandırmak için araya uzak mesafeler konmamalıdır. Baba neyi söylemek istiyorsa, araya başka aracı koymadan açıkkalplilikle ve yumuşak bir üslup ile belirtmelidir. Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır derler.
Çocuktan yaşına göre kaldıramayacağı ağır beklentiler içinde olmak da uygunsuz bir yaklaşımdır. Bu durumda çocuk sürekli olarak yetersizlik duyguları içine girecek ve babayla olumlu ilişki kuramayacaktır.
Baba çocuğunun yanında başkaları ile tartışmamalı,kendisini küçük düşürücü durumlara girmekten kaçınmalıdır. Çocuğun babasını daima örnek alabilmesi için babanın söz, davranış, kılık kıyafet ve sosyal ilişkilerinde kendine çeki düzen vermesi ve kendi tepkilerini kontrol etmesi şarttır. Baba kendini küçük düşürücü şeyler yapmamalıdır.
Baba çocuğun pek çok konuda fikrini almalı,ona çocuk gibi değil, dost gibi davranmalıdır. Özellikle cinsel konulardaki sorular çocuğun başkalarından yalan yanlış öğrenmesine gerek duymayacağı derecede yeterli olmalıdır. Çocuğunun bu ve benzeri türden sorularını geçiştirmemeli ve soru sorma, araştırma hevesini kırmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, çocuğunuzun robot gibi herşeyi ezberlemesinin ve araştırıp sormamasının temeli, sadece okul döneminde değil, ne yazık ki başlangıçta sizin bu konuda onun gelişimini önlemenizle atılmaktadır. En yoğun öğrenme dönemi doğum sonrası yedinci saatten yedi yaşa dek olan dönemdir. O yüzden bu dönemi o gurura heba etmeyin.
İdeal anneye düşen görevler:
Anne babanın varlığı ya da yokluğunda çocuğuna, babaya yönelik olumsuz ve aşağılayıcı ifadeler ( ki buna olumsuz hitapların olduğu şakalar da dahildir) kullanmamalıdır.
Anne oğluna, “sen baban yokken erkek olarak babanı temsil ediyorsun şeklinde onurlandırıcı ifadeler kullanabilir. Ancak burada kantarın topuzunu kaçırmamalı, çocuğun her istediği yapılacak gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Çocuğun herşeyin bir sınırı olduğunu,demokrasinin herkesin her istediği şeyi yapması ,başkasının özgürlüklerini sınırlamak anl***** gelmediği öğretilmelidir.
Anne, babadan farklı ve tam tersi yönde şekilde çocuğa çifte mesajlar vermemelidir. Tepkiler ve yaklaşımlar aynı yönde olmalıdır. Aksi halde çocuğunuz sizi kullanabilir, bu da hem onun gelişimini olumsuz etkiler, hem de sizin otoritenizi sarsar.
Anne başkalarının kendi oğlunu daha çok küçük yaşta olsa bile, herhangi bir şekilde makyaj yapmasını, bayan giysi ya da takıları takma girişimlerini engellemelidir. Kendisi de “benim kız çocuğum yok” diyerek erkek çocuğunun saçlarını örmeye , toka takmaya çalışmamalıdır.
Anneler çocuklarına kendi beğendikleri pembe, kırmızı gibi renkli giysiler değil, babasının giydiği renkte, daha cinsiyete uygun giysiler seçmelidir.
Anneler oğullarına bebek, oyuncak fırın, ocak,ütü,tencere,tabak vb gibi kız çocuklarının yeğleyebileceği oyuncaklar yerine, arabalar, gemi ve uçaklar gibi daha cinsiyetlerine uygun oyuncaklar seçmelidirler.
Çocuğa her elbise giydirişinde “ bak ne güzel , baban gibi oldun, sana abi, baba giysileri aldım” şeklinde yaklaşımlarda bulunmalıdır. Anne oğlu yanında giyinip, soyunmamalı, onun yanında makyaj, banyo yapmamalıdır. Anne çocuklarını sürekli olarak kadın toplantılarına götürmemeli, daha çok yaşıtı çocukların olduğu park vb yerlere götürmelidir.
Anne oğluna “baban bana şöyle söylüyor, böyle davranıyor, bütün erkekler hep aynıdır” gibi sözler söylememeli, onların yanında yakınıp ağlamamalı, oğullarını kendi bireysel ya da ailesel çatışmalarını dinleyecek terapistler haline getirmemelidirler.
Anne ve babaya birlikte düşen sorumluluklar:
Anne babasından göremediği sevgiyi bulmak için oğluna aşırı derecede yapışmamalı, kendi yaşıtları ile ilişkisini korumalıdır. Aksi halde çocuk kendi kişiliğini geliştiremeyecek, okula gitmesi, kız arkadaş bulması, evlenmesi zorlaşacak ya da anneye bağımlı hale gelecektir.Anne ve baba, eğer aile büyükleri çocuğun gelişimine müdahalede bulunuyorsa, bu duruma engel olmalıdırlar. Çocuğun ( eğer ekonomik durum uygunsa) kreş ya da anaokuluna verilmesi uygundur. Eğer anne-baba arasında sorunlar varsa, çocukla iletişim sorunları varsa, çocukları uygunsuz davranıyorsa, arkadaşları tarafından alaya alınıyorsa ve bu nedenle çocuk evden çıkmak istemiyorsa kendileri bir psikiyatr, çocukları ise çocuk psikiyatrı ile görüşmelidir.
kaynak
Günümüzde sıkça TV ekranlarında karşımıza çıkan, kimimizin onaylayıp,kimimizin onaylamadığı,garipsediği, kimimizin kızıp,kimimizin ilgi ile izlediği ama olayların derinliğine araştırıldığında büyük acı ve hayal kırıklıklarının yaşandığı bir durumdur cinsel kimlik bozuklukları.
Cinsel kimlik bozukluğu yaşayan çocuklar ve gençler aslında büyük bir yalnızlık ve sevgi açlığı içindedirler, çocukluklarından ileri yaşlara dek. Baba uzaktır kendilerine, yargılayıcı ya da aşağılayıcıdır. Zaten hiç yanına alıp arkadaş gibi konuşmamıştır. İşten gelir, kahveye gider, bir gün olsun yanına alıp beraber gezmemiştir kendisi ile, “aslan oğlum benim”dememiştir hiç, işten gelince almamıştır kucağına, “bugün evde ya da okulda neler yaptın, neler öğrendin” dememiştir.
Bu konuda elbette en büyük rol babalara düşmektedir. Babalar çocuklarını etkilemeli, her yönleri ile örnek olmalıdır. Babalar eğer yeterince sürede ya da kalitede çocuklarının yanında değilse, çocuklar ya karşıt cinsi yani annelerini örnek almakta ya da çevrelerindeki güçlü gördükleri ancak olumsuz özellikleri olan kişileri örnek almaktadırlar. Bu yanlış kişiler de ya saldırgan kişilerdir ya da dışı cilalı içi boş kişilerdir.
İdeal babanın görevleri:
Baba eşi ve çocuğunun yanında elinden geldiğince çok vakit geçirmelidir. Kendi zevki için eşi ve çocuklarının geleceğini dolayısı ile kendi uzun erimli mutluluğunu yakmamalıdır.
Çocuğu ile daha çok vakit geçiren baba, çocuğuna yapması gereken sorumlulukları öğretmelidir. Bu da söylemekle değil, çocuğunun yanındaki davranışları ile gerçekleşir. Bu şekilde çocuk babasından gördüğü erdemli davranışları taklit edecektir.
Baba oğluna , kendi cinsiyetine uygun rolde oyunlar öğretmeli ve bu oyunları onunla oynamalıdır. Bunlar çocuğunun ilgisine ve babanın mesleği ya da hobilerine göre sportif oyunlar, müzik ya da sanatla uğraşı, bahçe işleri vb olabilir. Çocuğunuza ne kadar yakınsanız o da sizin meraklarınıza o denli olumlu yaklaşacak ve çok şey paylaşabileceksinizdir.
Çok eskiden Orta Asya Türkleri döneminde babanın çocuklarına karşı olan yükümlülükleri arasında ata binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi öğretmek gelirmiş. O dönemlerde kendisi ve ailesini korumak, hayatını kazanmak, bedensel ve beyinsel gelişimini arttırmak için bu aktiviteler gerekli görülürmüş. Günümüzde ise, çocuğun yaşına göre bisiklete binmesini , basketbol, futbol,yüzme vb. sporları ;satranç, dama gibi yaşıtları ile vakit geçirebileceği oyunları öğretmek uygundur. Ayrıca baba çocuğuna bakkal ya da marketlerden alışveriş yapmayı, para hesabı yapmayı, görgü kurallarını, varsa bahçe bakımı ya da bilgisayar kullanımını öğretmelidir. Baba çocuklarına sadece güç ve otorite gibi kaba tavırları kullanmak yerine, şevkat ve sevgi ile yaklaşımı esirgememelidir. Sevgi göstermek sadece kadınlara ait bir yaklaşım değildir. Sevginiz göstermek, zaman zaman özür dilemek onur kırıcı bir davranış değil, tam aksine sizi onun gözünde yükselten bir unsurdur.
Erkek çocuğunu belli biryaştan sonra baba yıkamalı,onu evde olduğu vakitlerde tuvalet alışkanlığını kazanana dek, tuvalet alışkanlığına yardımcı olmalıdır. Mümkünse baba onu gelecekte birlikte yapabilecekleri aktiviteleri anlatan öykülerle uyutmalıdır. Zaman zaman kendi işini engellemeyecek şekilde işyerine götürmeye çalışmalıdır.
Baba çocuğuna kendi küçüklüğünün eğlenceli ve komik olaylarını çocuğuna hoş bir şekilde anlatmalı, baba kendi babasını, annesini ve kardeşlerini güzel bir şekilde tanıtmalıdır. Çocuğunun belli bir konuda zorlandığı durumlarda ona, kendisinin de benzer durumlarda küçüklüğünde zorluklar yaşadığını ,ama çalışarak bunların üstesinden geldiğini,onun da kendisine benzediği için bu durumlardan kolayca sıyrılabileceğini belirtmelidir.
Hedef daima uzun vadeli olmalı , herkes çocuğunun kendisi, ailesi, ülkesi ve hatta tüm insanlık için faydalı bir kişi olmasını hedeflemelidir. Her nesil kendinden daha iyisini yetiştirmekle yükümlüdür. Bunu yapabilenler görev ve sorumluluklarını yapmış demektir. Bunu gerçekleştiremeyenler başarısızdır. Bunu gerçekleştirmek için ilk adım çocukla daha çok ve güzel vakit geçirmekle, doğumundan itibaren bakımına ve eğitimine bizzat katılmakla olur.
Çocuk aynı çiçek gibi ilgi ve sevgi ile büyür. Çocuk aşağılanmamalı, hafife alınmamalı, fiziksel güç kullanılmamalıdır. Bir Balkan atasözüne göre“Aslan oğlum diyenin oğlu aslan olur, aptal oğlum diyenin oğlu aptal olur”. Saygı uyandırmak için araya uzak mesafeler konmamalıdır. Baba neyi söylemek istiyorsa, araya başka aracı koymadan açıkkalplilikle ve yumuşak bir üslup ile belirtmelidir. Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır derler.
Çocuktan yaşına göre kaldıramayacağı ağır beklentiler içinde olmak da uygunsuz bir yaklaşımdır. Bu durumda çocuk sürekli olarak yetersizlik duyguları içine girecek ve babayla olumlu ilişki kuramayacaktır.
Baba çocuğunun yanında başkaları ile tartışmamalı,kendisini küçük düşürücü durumlara girmekten kaçınmalıdır. Çocuğun babasını daima örnek alabilmesi için babanın söz, davranış, kılık kıyafet ve sosyal ilişkilerinde kendine çeki düzen vermesi ve kendi tepkilerini kontrol etmesi şarttır. Baba kendini küçük düşürücü şeyler yapmamalıdır.
Baba çocuğun pek çok konuda fikrini almalı,ona çocuk gibi değil, dost gibi davranmalıdır. Özellikle cinsel konulardaki sorular çocuğun başkalarından yalan yanlış öğrenmesine gerek duymayacağı derecede yeterli olmalıdır. Çocuğunun bu ve benzeri türden sorularını geçiştirmemeli ve soru sorma, araştırma hevesini kırmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, çocuğunuzun robot gibi herşeyi ezberlemesinin ve araştırıp sormamasının temeli, sadece okul döneminde değil, ne yazık ki başlangıçta sizin bu konuda onun gelişimini önlemenizle atılmaktadır. En yoğun öğrenme dönemi doğum sonrası yedinci saatten yedi yaşa dek olan dönemdir. O yüzden bu dönemi o gurura heba etmeyin.
İdeal anneye düşen görevler:
Anne babanın varlığı ya da yokluğunda çocuğuna, babaya yönelik olumsuz ve aşağılayıcı ifadeler ( ki buna olumsuz hitapların olduğu şakalar da dahildir) kullanmamalıdır.
Anne oğluna, “sen baban yokken erkek olarak babanı temsil ediyorsun şeklinde onurlandırıcı ifadeler kullanabilir. Ancak burada kantarın topuzunu kaçırmamalı, çocuğun her istediği yapılacak gibi bir anlam çıkarılmamalıdır. Çocuğun herşeyin bir sınırı olduğunu,demokrasinin herkesin her istediği şeyi yapması ,başkasının özgürlüklerini sınırlamak anl***** gelmediği öğretilmelidir.
Anne, babadan farklı ve tam tersi yönde şekilde çocuğa çifte mesajlar vermemelidir. Tepkiler ve yaklaşımlar aynı yönde olmalıdır. Aksi halde çocuğunuz sizi kullanabilir, bu da hem onun gelişimini olumsuz etkiler, hem de sizin otoritenizi sarsar.
Anne başkalarının kendi oğlunu daha çok küçük yaşta olsa bile, herhangi bir şekilde makyaj yapmasını, bayan giysi ya da takıları takma girişimlerini engellemelidir. Kendisi de “benim kız çocuğum yok” diyerek erkek çocuğunun saçlarını örmeye , toka takmaya çalışmamalıdır.
Anneler çocuklarına kendi beğendikleri pembe, kırmızı gibi renkli giysiler değil, babasının giydiği renkte, daha cinsiyete uygun giysiler seçmelidir.
Anneler oğullarına bebek, oyuncak fırın, ocak,ütü,tencere,tabak vb gibi kız çocuklarının yeğleyebileceği oyuncaklar yerine, arabalar, gemi ve uçaklar gibi daha cinsiyetlerine uygun oyuncaklar seçmelidirler.
Çocuğa her elbise giydirişinde “ bak ne güzel , baban gibi oldun, sana abi, baba giysileri aldım” şeklinde yaklaşımlarda bulunmalıdır. Anne oğlu yanında giyinip, soyunmamalı, onun yanında makyaj, banyo yapmamalıdır. Anne çocuklarını sürekli olarak kadın toplantılarına götürmemeli, daha çok yaşıtı çocukların olduğu park vb yerlere götürmelidir.
Anne oğluna “baban bana şöyle söylüyor, böyle davranıyor, bütün erkekler hep aynıdır” gibi sözler söylememeli, onların yanında yakınıp ağlamamalı, oğullarını kendi bireysel ya da ailesel çatışmalarını dinleyecek terapistler haline getirmemelidirler.
Anne ve babaya birlikte düşen sorumluluklar:
Anne babasından göremediği sevgiyi bulmak için oğluna aşırı derecede yapışmamalı, kendi yaşıtları ile ilişkisini korumalıdır. Aksi halde çocuk kendi kişiliğini geliştiremeyecek, okula gitmesi, kız arkadaş bulması, evlenmesi zorlaşacak ya da anneye bağımlı hale gelecektir.Anne ve baba, eğer aile büyükleri çocuğun gelişimine müdahalede bulunuyorsa, bu duruma engel olmalıdırlar. Çocuğun ( eğer ekonomik durum uygunsa) kreş ya da anaokuluna verilmesi uygundur. Eğer anne-baba arasında sorunlar varsa, çocukla iletişim sorunları varsa, çocukları uygunsuz davranıyorsa, arkadaşları tarafından alaya alınıyorsa ve bu nedenle çocuk evden çıkmak istemiyorsa kendileri bir psikiyatr, çocukları ise çocuk psikiyatrı ile görüşmelidir.
kaynak