https://eylulforum.com/2025-10-15T05:53:42ZMyBB2010-01-24T00:21:37Z2010-01-24T00:21:37Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanseri--6410
Genelde 50 yaş civarında görülmekle birlikte, daha önceki yaşlarda da görülebilmektedir. Her yıl, 45 bin kadın bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirmektedir.
Giderek daha sık karşılaşılan bu hastalığın korunma, tedbir ve risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir.
Rİsk Faktörlerİ:
Daha önce meme kanseri geçirmiş kişilerde risk artar. Anne, kız kardeş, yakın akrabada görülmesi, meme dokusunda atipik hiperplozi ve insitu lobüler karsinom gibi tanı alan değişikliklerin bulunduğu kadınlar, çocuk sahibi olmayan, erken dönemde adet görmeye başlayan, menopoza geç giren, uzun süreli hormonal tedavi alan, 30 yaş üstünde çocuk sahibi olan, östrojen hormonuna maruz kalan, alkollü içki kullanan bayanlarda daha sık gözlendiği bilinmektedir.
Meme Kanseri Tetkiki
Korunma ve rİskİ azaltma yolları:
Dengeli beslenme, aşırı kilolardan kurtulmak, alkol alımına dikkat etmek, 30 yaşından önce doğum yapmış olmak, emzirmek, stresi kontrol etmek, spor ve egzersiz yapmak ve en önemlisi düzenli doktor muayenesinden geçip gerekli tetkikleri yaptırmak, riski azaltmaya yardımcı olur.
Yaşam süresince kadının memesinde bir sertlik ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir durumdur ancak çoğu sertlik kanser değildir. Ama ileri tetkiklerin yaptırılması ve her kadının 25 yaşından sonra kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmesi, 35 yaşından sonra ise ultrason ile tarama yaptırması, erken teşhis için gereklidir. Unutmayın, erken teşhis, hayatınızı kurtarabilir.
Kendi kendine yapılacak muayenede aşağıdaki değişiklikler fark edildiğinde gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır.
* Memede 2 haftadan fazla süre ele gelen sertlik ve kitle
* Meme derisinde kalınlaşma, şişme ve renk değişikliği
* Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara.
* Meme veya meme başında içeri doğru çekilme.
* Meme şeklinde ve başların pozisyonunda değişiklik.
* Meme uçlarında ortaya çıkan akıntılar.
Kanserli Memede Tümörler
Meme Kanserİnde Tedavİ:
Öncelikle bu hastalıkta teşhis konduktan sonra, tedavi seçeneklerinin günümüzde oldukça geliştiğinin bilinmesi ve panik yapılmaması gerekir. Hasta ve doktoru tarafından tedavi ile ilgili yol beraberce seçilmeli, bu aşamada hastanın yaşı, kanserin aşaması, diğer sağlık problemleri, tedavilerin riskleri ve yararları göz önünde bulundurulmalıdır.
Kesin teşhis konduktan sonra her hasta mutlaka göğüs ameliyatı geçirecektir. Bu gerçek kabul edilmeli ve göğüsten vazgeçilebilmelidir.
Operasyon sonrası tamamlayıcı olarak radyasyon tedavisi, kemoterapi, hormon tedavisi, monoklinal antikor tedavisi gibi standard tedavilerden bir ya da birkaçı uygulanabilir. Meme ameliyatlarının birkaç farklı uygulaması vardır. Bunlar memenin tamamının alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tamamının çıkartılmasına yönelik olanlardır.
Kanserli bölgenin alınarak meme dokusunun korunduğu Lumpektomide veya meme dokusunun kısmen alındığı kısmi mastektomide ya da memenin tamamının alındığı mastektomi öncesi ve sonrasında kalma ihtimali olan kanserli hücrelere karşı radyasyon tedavisi de uygulanmaktadır.
Çoğu uygulamada koltukaltı lenf bezleri de alınabilir. Bu kanser yayılımı bakımından incelenmelidir. Cerrahi tedaviden önce uygulanan radyoterapiye, kemoterapi ve hormonal tedavi eşlik edebilir. Amaç operasyon öncesi kitlenin küçültülmesi ve kanserin yayılmasını önlemektir.
Hormonal tedavide büyüme ve çoğalma için gerekli olan hormonların kanserli hücrelere ulaşması engellenmektedir.
Bu uygulamada kemoterapide olduğu gibi bedenin diğer hücreleri bu işlemden etkilenmektedir. Meme kanseri tedavisi günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın cerrahi ışın tedavisi uygulayan radyasyon onkologu, kemoterapi uygulayan onkolog, patolog, plastik cerrah ve psikolojik bir danışman hastayı beraberce ele almalı ve bir ekip çalışması yapmalıdırlar.
Alınan memenin yerine rekonstrüksyon yapılarak hastanın bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin değişmez bir parçası olmalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde kol ve omuz hareketlerinin kazanılmasında geç dönemde kolun şişmesi şeklinde seyreden lenfödem tedavisinin yapılmasında fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi büyüktür.]]>false2009-10-27T05:19:03Z2009-10-27T05:19:03Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanseri-sonrasi-gebelik
Meme kanseri tedavisi sonrası gebe kalmanın güvenliği hem o kişi hem de doktoru için kaygı verici bir konudur. Pek çok kadın farklı nedenlerden (eğitimsel, profesyonel ve kişisel) çocuk doğurmayı geciktirdiği için çocuk doğurmaya başlama ya da çocuk büyütme tamamlanıncaya kadar, giderek artan sıklıkta meme kanseri tanısı almaya başlamışlardır. Çocuk yetiştirmenin 30’lu 40’lı yaşlara bırakılması; bu yaşlarda meme kanseri insidansı artışı ile birliktelik gösterir. Meme kanseri Amerika’daki kadınlarda en sık görülen malignesidir ve yıllık 200.000’den fazla kadını etkilemektedir. Meme kanseri hastalarının çeşitli ülkelerde 40 yaş altı hasta oranı yaklaşık %10’dur. Tedavinin tamamlanmasından sonra hastanın gebelik ve çocuk doğurmayı istemesi gayet doğaldır.
Meme kanseri tanısı sonrası çocuk sahibi olma kararı alınırken, potansiyel olarak kısıtlı hayat süresinin sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle sadece küçük oranda bir kadın, muhtemelen hem yukarıdaki nedenlerden hem de kemoterapinin fertilite üzerine etkisi yüzünden meme kanseri tedavisi sonrası gebe kalmaz. Gebe kalanların bir kısmı ise; aynı zamanda olaysız bir gebelikse bu gebeliklerin bildirilmesi aynı zamanda kesin olarak düşük olacak, böylece sonuçları hakkında az bilgiye ulaşılacaktır. Siegal ve arkadaşları meme kanseri tedavisi olmuş ve ileri bir gebeliği gerçekleştirmeyen 50 kadınla bu kararlarının nedenleri hakkında görüşmüştür. Bildirilen nedenler; kanserin tekrar etme korkusu, radyoterapinin indüklediği doğum defektleri korkusu, çocukta artmış kanser riski olabileceği inanışı, çocuğa bakmanın stesidir. BRCA1 gibi genetik mutasyona sahip kadınlarda bunu kalıtımsal olarak çocuğuna geçirip geçirmeyeceği konusu hakkında henüz bilgi yoktur. Meme kanseri için genetik riski olan kadınlarda; genetik konsültasyon, bilinen veya meme kanseri için umulan yatkınlığa sahip kadınların uygun genetik konsültasyonu ve psikolojik düzenlenmesi günümüz tıbbında halen keşfedilmemiş noktalar içermektedir.
Öte yandan daha önce konulan meme kanseri tanısı eğer hastanın yaşamını etkilemiyorsa, fetusda hiçbir yan etki gösterilememiştir. Nüksün erken dönemde görülebilmesi nedeni ile günümüzde hastalara gebe kalmadan 2 veya 3 yıl beklemeleri önerilmektedir.
Meme kanseri sonrası gebe kalma kararı üç soruyla cevaplandırılmalıdır. Bu karar neden seçilmiştir; bu kararın yorumu umulan bir sonuca dayanmaktadır. Karar, tüm olasılıklarla beraber değerleri geniş bir değişken aralık içerir. Bu nedenle bu modelde öngörülebirlik çok düşüktür. Daha ileri olarak meme kanseri sonrası gebe kalma isteği beraberinde anneliği tatmin eder, sağlık ve kadınlık için iyileşmeyi ifade eder. İkinci soru kararın yükümlülüğünün kime ait olduğudur. Otonomi paradigması altında kadının kararı yalnızca kendi başına doğru karardır. Son soru ise kararın nasıl alınacağıdır. Kausitistik analiz kadınların kararını düzeltebilir. Konu sadece karar hakkında değil; fakat aynı zamanda hasta-doktor ilişkisine bağlı bir karar hakkında hem de sadece bir biyomedikal sorun olmayan karar hakkındadır.
Meme kanseri tedavisi görmüş ve gebe kalmak isteyen kadınlara, gebeliğin mümkün olduğu ve meme kanseri için prognozu ağırlaştırması ile bağlantılı görülmediği bildirilmelidir. Öte yandan gebe kalınması az oranda önerilir. Çünkü meme kanserinin çoğunun tekrarı ilk tanıdan iki-üç yıl sonra görüldüğü için, hastalara üç yıl sonra gebe kalması önerilmelidir. Eğer hastanın aksilla tutulumu var ise gebeliğin geciktirilmesinin beş yıla kadar uzatılması önerilebilir, ancak bu sadece bir fikirdir. Emzirmenin, meme kanseri tekrar riskini arttırdığına ne de çocukta herhangi bir sağlık riski taşıdığına dair hiçbir kanıt yoktur. Daha önce meme kanseri tedavisi görmüş, rezidüel tümörü kanıt göstermeyen kadınlar, çocuklarını emzirmeye teşvik edilmelidir.
Karar her hasta için ayrı; hastanın prognozuna ve gebelik isteğine göre değerlendirilmelidir.
Meme kanseri sonrası yaşamını sürdürenlerden gebe kalanların; kendi kendini eleyerek seçilmiş bir grup olarak, hamile kalmak istemeyecek kadar kendini iyi hissetmeyenlere göre daha iyi bir iyilik haline sahiptir. Bir grup araştırmacı meme kanseri tanısı sonrası gebe kalanların yarısı 15 yıl yaşarken, 20-40 yaşları arasındaki kontrol grubunda sadece % 35’inin yaşadığını bulmuştur. Aynı araştırmacılar aynı zamanda; en iyi sonuç alan kadınların birden fazla çocuk sahibi olmasına rağmen; tanı ile gebelik arasında mesafe uzadıkça daha iyi sonuç alındığını bulmuşlardır. Mignot ve arkadaşları meme kanseri tanısı sonrası ortalama 21 (1-87) ay sonra gebe kalan ortalama yaşı 32 olan 68 kadın hakkındaki verileri toplamış ve 72 ay takipte %19 relaps ile beraber %71’lik 10 yıllık yaşam hesaplanmıştır. Bu oranlar yaş-evre eşli kontrollerdeki 10 yıllık yaşam % 75’den istatiksel olarak farklı değildir. Ariel ve Kempner meme kanseri sonrası gebe kalan 47 hasta bildirmiş ve mortalitede artış bulamamışlardır. En son olarak Kroman ve arkadaşları, Danimarka Kanserli hasta kaydından 173 hasta belirlemiş ve kötüye gidiş hakkında hiçbir kanıt bulunamamıştır. Bir başka topluma dayalı vaka kontrol çalışmasında meme kanseri sonrası gebe kalan 53 kadında yaşam üzerinde belirgin yan etki gösterilmemiştir (bağıl risk: 0,8, güvenlik aralığı 0,3-2,3) . Her nasılsa bu çalışmaların yaptığı; meme kanserini takip eden gebeliği sonlandırmanın yaşamı uzatmadığını, bunu yapmanın daha zararlı olabileceğini düşündürebilir. Öte yandan Surbone ve arkadaşları sonuçların daha az inanılır ve kesin olduğunu bildiren birkaç sonuç bildirmiştir. Meme kanseri üzerine hormonal etki çok iyi bilinmektedir. İlk doğumun yaşı, menarj, menapoz yaşı, postmenapozal hormon tedavisi, meme kanseri patogenezinde belirgin hormonal faktörlerdir. Endojen hormonların meme kanseri gelişiminde patogenezi 100 yıldan fazla bilinmektedir. Beatson 1896 yılında ilerlemiş lokal hastalığı olan premenapozal hastalarda ooferektomi ile gerilemeyi belirtmiştir. Östrojenin mikrometastazların büyümesini hızlandırmaya neden olması, uyku halindeki mikrometaztazları uyardığı veya yeni bir primerde direk karsinogenezi uyarması; meme kanserli hastalarda en başta gelen kaygılardır. Peck JD ve arkadaşları 2002 yılında yaptıkları bir çalışmada gebelik hormon düzeyleri ve ileride annede gelişebilecek meme kanseri riskini değerlendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışmada gebelik sırasında ölçülen serum steroid hormon düzeyleri ile annenin meme kanseri riski arasındaki ilişki direkt olarak değerlendirilmiştir. Vaka kontrollü bu çalışmada 1959 ile 1966 yılları arasında gebe kalmış kadınların, toplam unkonjuge östrodiol, estrone, estriol ve progesteron 3. trimestir serum düzeyleri, vaka kontrollü çalışmada toplanmıştır. Vakalardan bir kısmına (194 olguda) 1969 ve 1991 yılları arasında meme kanseri tanısı konmuştur. Kontrollerde (374 olguda) randomize yapı kullanılarak gebelik sırasında yaş eşleştirilmiştir. Yüksek progesteron düzeyleri azalmış meme kanseri insidansı, yüksek östrojen düzeyleri artmış meme kanseri insidansı gözlenmiş, östradiol düzeyi ile kanser arasında ilişki gözlenememiştir. Sadece birkaç vakada gebelikten 15 yıl sonra kanser gelişmiş olup; geç veya erken kanser gelişen vakalar karşılaştırılamamıştır. Östrojen progesteron oranı değerlendirildiğinde; progesterona göre yüksek total östrojen ve yüksek östrojen düzeylerine sahip olanlarda orta derecede artmış meme kanseri insidansı tespit edilmiştir. Bu bulgular gebelikteki steroid hormon düzeylerinin meme kanseri için risk faktörü olduğunu düşündürmüştür.
Pek çok otorite; meme kanseri tedavisinin sonucunda hastalığı ilerleyenleri veya tekrar edenleri tespit edebilmek için 2-3 yıl beklemeyi önermektedir. Bu süre zarfında gebelikten korunma mekanik olmalıdır. Meme kanseri sonrası kombine oral kontraseptiflerin kullanılması ile bağlantılı yine de iyi tanımlanmamış az da olsa risk olabilir.
Emzirme : Eğer hasta kemoterapi alıyor ise; sütün kontamine olma potansiyeli nedeni ile emzirme kesilmelidir. Öte yandan; bunu takip eden gebeliklerde emzirme kontrendike değildir. İyi dökümante edilmemesine rağmen, konservatif cerrahiye giden bir memede süt üretimi teorik olarak mümkündür. Çıkarılan meme kısmı merkezden ziyade periferde ise muhtemelen daha kolaydır. Radyoterapi normal meme epitelinde; süt üretimini azaltabilecek değişiklikler yapabilir. Bir grup araştırmacı tarafından yapılan bir çalışmada; ışınlanmış memeden 11 hastadan sadece biri emzirebilmiştir.
KARAR
Meme kanseri gebelik sırasında, gebe olmayan premenapozal kadınlarda olduğu gibi aynı oranda görülür. Her iki grupta benzer biyoloji ve yaşam hızına sahiptir.Tedavi bu nedenle benzerdir ve gebelik nedeni ile gecikmiş olmamalıdır. Gebeliği sonlandırma; birinci trimestirde kemoterapinin veya radyoterapinin riski olmazsa ya da hasta agresif ilerlemiş hastalığa sahip değilse nadiren gerekir.
Meme kanseri tedavileri fertiliteyi etkileyebilir. Bu özellikle 40 yaş üzerinde kemoterapi alan kadınlarda belirgindir. Öte yandan eldeki bilgilerin yorumu sonucu; bir kadının meme kanseri tanısı sonrası gebe kalırsa, süreceği yaşam süresinin etkilenmeyeceği ve hatta paradoksik olarak daha iyi bir yaşam sürebileceği düşüncesine varılmaktadır.
Meme kanseri tedavisi sonrası gebelik hakkında büyük prospektif çok merkezli çalışmalar konuyu aydınlatacaktır. Elimizde olanlar ise retrospektif, sınırlı sayıda hasta ile topluma dayalı çalışmalardır.]]>false2009-10-27T05:18:22Z2009-10-27T05:18:22Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanseri-ameliyatlari
Meme kanserinde iki türlü ameliyat yapılır.
o Lumpektomi:
Yalnızca tümörün ve çevresindeki meme dokusunun çıkarılmasıdır. Genellikle geriye kalan meme dokusuna ışın tedavisi verilir ve aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri çıkarılır.
o Segmental Mastektomi:
Memedeki kitlenin çevresindeki meme dokusu, tümörün altındaki göğüs kaslarını saran ince zarla birlikte çıkarılmasıdır. Genellikle aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri de çıkarılır ve ameliyat sonrası ışın tedavisi verilmesi gereklidir.
* Memenin tümünün alınmasını içeren ameliyatlar:
Bu ameliyatlardan sonra ışın tedavisi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki tümöre ait özelliklere göre belirlenir.
o Basit Mastektomi:
Memenin çevresindeki yağ dokusu ve üzerindeki deri ile beraber çıkarılmasıdır, genellikle aynı zamanda koltuk altı lenf bezleri de çıkarılır.
o Modifiye Radikal Mastektomi:
Meme kanserinde en yaygın yapılan ameliyat türüdür. Tüm memenin, aynı taraftaki koltuk altı lenf bezleri, göğüs kaslarını saran ince zar ve bazen de göğüs duvarı kaslarının da bir bölümü ile birlikte çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrasında ışın tedavisi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki tümöre ait özelliklere göre belirlenir.
o Radikal Mastektomi:
Memenin göğüs kasları ve koltukaltı lenf bezleri ile birlikte alınmasıdır. Uzun yıllar en sık yapılan ameliyattı, ancak günümüzde sadece tümör göğüs kaslarına sıçradığında yapılmaktadır
Meme dışında başka bir organa sıçramamış meme kanserlerinde ilk tedavi tümörün ameliyatla çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrası gözle görünür kanseri kalmayan hastalara verilen ek tedaviye adjuvant tedavi denir. Adjuvant tedavi ameliyat sonrası gözle görülmeyen ancak geride kalmış olması muhtemel az sayıdaki kanser hücresini öldürmek amacı ile verilir. Adjuvant tedavi verilip verilmeme kararı patoloji raporundaki özelliklere, hastanın yaşına, menapozal durumuna ve genel durumuna göre belirlenir. Hastalara adjuvant tedavi olarak ameliyat sonrası sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi veya hem kemoterapi hem radyoterapi veya sadece hormon tedavisi verilebilir. Çok erken evrede olan hastalarda ameliyat sonrası adjuvant tedavi gerekmeyebilir. Meme koruyucu ameliyat yapılan tüm hastalar ameliyat sonrası ışın tedavisi alırlar. Adjuvant tedaviye başlamadan önce doktor tarafından hastalığın başka organlara sıçrayıp sıçramadığını anlamak için bir akciğer filmi, kemik sintigrafisi, karın ultrasonografisi ve kan testleri istenebilir. Hasta adjuvant tedavisini tamamladıktan sonra eğer ameliyatla alınan meme dokusunda östrojen ve progesteron reseptörleri pozitif gelirse 5 yıl boyunca ağızdan hormon tedavisi alır.
Bazı durumlarda örneğin tümör ameliyatla çıkarılamayacak kadar büyükse ameliyat öncesi kemoterapi verilerek tümör küçültülür ve böylelikle hastaya meme koruyucu ameliyat yapılabilir. Hasta ameliyattan sonra gerekli adjuvant tedavisini de alır.]]>false2009-10-27T05:17:47Z2009-10-27T05:17:47Zhttps://eylulforum.com/konu-ileri-asamadaki-meme-kanseri
Metastaz yapmış meme kanseri en ileri aşamadaki meme kanseridir, Aşama IV. Metastaz terimi kanserin ilk tümör bölgesi dışında göğüs ve koltuk altı lenf bezlerinin ötesinsine (uzak organlara) sıçradığını belirtmek amacıyla kullanılır. Bu organlara yerleşmiş olan kanser hücreleri buralarda büyümeye ve bölünmeye devam ederler. Meme kanserinin vücudun hemen her yerine sıçrama potansiyeli olmasına karşın, en yaygın olarak sıçradığı yer kemiklerdir. Sıçrama yoğunluğu açısından kemikleri, sırasıyla akciğer ve karaciğer izler.
Metastaz yapmış meme kanserinin tedavisi genellikle hastanın şikayetlerini hafifletmeye ve yaşam süresini uzatmaya yöneliktir. Birleşik Devletler Ulusal Kanser Enstitüsüne göre, metastaz yapmış meme kanseri olan kadınların yaklaşık olarak %10 ila %20si bu hastalıktan kurtulacaklardır, buna yaşam boyu baskıya alınma da denir, (lifetime remission).
Tanı
Meme kanseri genellikle göğüsteki süt kanalları içerisinde başlar, (Ductal Carcinoma In Sıtu, DCIS). Göğsün dışına çıkan kanser, genellikle ilk önce koltuk altı lenf bezlerine sıçrar. Meme kanseri ameliyatı yapılırken, genellikle koltuk altı lenf bezlerinden bir yada bir kaçı çıkarılarak, kanserin lenf bezlerine sıçrayıp sıçramadığı belirlenir. Bazı durumlarda, meme kanseri koltuk altı lenf bezlerine sıçramaksızın vücudun başka bölümlerine sıçrayabilir. Eğer tümör göğüs ucuna yakın bir bölgedeyse, öncelikle kaburgaların arasında bulunan lenf bezlerine sıçrayabilir. Bazı durumlardaysa, kanser lenf sistemini kullanmaksızın kan yoluyla da yayılabilir.
Kanser vakalarının yaklaşık olarak %10'u ilk tanı aşamasında vücudun başka bölgelerine sıçramıştır. İlk tanı aşamasında, Aşama IV, tanısı konan hastaların kanserleri için hızlı yayılıyor denebileceği gibi, kanserin ilk belirtisini vermeden önce uzun bir süredir hastada var olduğu çıkarımı da yapılabilinir. Meme kanserinin erken aşamada tanısının konabilmesi için izlenmesi gereken kuralların takip edilmesi hastalığın erken aşamada tanısının konmasını olası kılacağından tedavinin başarıya ulaşılma şansını da arttıracaktır. Bu kuralların arasında, mamogramların çektirilmesi, kişisel ve klinik göğüs kontrollerinin yapılması vardır.
Metastaz yapmış meme kanseri, ilk tedavi sonrası geri gelen kanser nedeniyle de oluşabilir. Geri gelen kanserlerin üç türü vardır, yerel, bölgesel ve uzak organlarda geri gelen. Yerel ve bölgesel olarak geri gelen kanserler uzak organlarda geri gelen kanserlerden daha az ciddidir, ve mamografi ve ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri ile görüntülenebilir. Yerel ve bölgesel olarak geri gelen kanser belirlendiğinde, doktorlar bazı yöntemlere baş vurarak kanserin uzak organlara yayılıp yayılmadığını (metastaz yapıp yapmadığını) belirlemeye çalışırlar. Bu testler arasında;
Eğer kanser diğer organlara sıçramamışsa, yerel ve bölgesel olarak oluşan kanser yenilemesinin tedavisi genellikle ilk tedavinin nasıl yapıldığına bağlı olarak belirlenir. Eğer ilk tedavide lampektomi yapılmışsa, genellikle mastektomi önerilir. Eğer kanser vücudun diğer bölgelerine sıçramışsa, durum biraz daha ciddidir.
* Kemik ağrısı (Kemik metastazının olası belirtisi)
* Nefes daralması (Akciğer metastazının olası belirtisi)
* İştah azalması (Karaciğer metastazının olası belirtisi)
* Kilo kaybı (Karaciğer metastazının olası belirtisi)
* Sinir ağrısı veya güçsüzlük yada baş ağrıları (Sinir sistemine metastazın olası belirtisi)
Bu belirtiler her zaman değil sadece bazen metastaz yapmış olan kanserin belirtisidir. Bu belirtilerden birine yada bir kaçına sahip olan kadın da kesin metastaz var kanısına varmak doğru olmaz. Metastaz yapmış meme kanserine sahip kadınların pek çoğu hastalıkları oldukça ilerlemeden hiç bir belirti göstermez.
Meme kanseri Nerelere Sıçrayabilir?
Meme kanseri vücudun hemen hemen her yerine sıçrayabilir. Yaygınlık sırasında olmak üzere en çok sıçradığı yerler;
* Kemikler
* Akciğerler
* Karaciğer
Metastaz yapan kanserlerin yaklaşık olarak %25i, en önce kemiklere sıçrar. Omurgadaki kemikler, kaburgalar, leğen kemiği, kafatası ve kol ve bacaktaki uzun kemikler en çok etkilenenler arasındadır. İki tür kemik metastazı vardır, bunlardan biride kanser hücreleri kemik dokusunu yiyerek, kemikte delikler oluşmasına neden olur. Diğer türünde ise, kemiğin mineral yoğunlu yükselir ama aynı zaman da bu kemiğin daha kırılgan olmasına neden olur. Her iki tür metastaz da ağrıya neden olur.
Meme kanseri nedeniyle hayatını kaybeden kadınların yaklaşık olarak %60 ila %70inde kanser akciğerlere de metastaz yapmıştır. Metastazı olan kadınların yaklaşık olarak %21inde akciğerler metastaz olan tek organdır. Akciğer metastazının en yaygın belirtileri arasında nefes daralması ve kuru öksürükler vardır. Bazı durumlarda, akciğer metastazı hiç bir belirti göstermez ve ancak yalnızca göğüs röntgeni ve bilgisayarlı tomografi taramasıyla belirlenebilir. Nadiren de olsa, eğer göğüs metastazı belirli bir bölgede sınırlı kalmışsa, ikincil tümörler ameliyatla alınabilir. Ancak, pek çok durumda, eğer kanser tüm akciğere yayılmışsa kemoterapi ve diğer kanser ilaçları ile yapılan tedavi daha etkili olur.
Kemiklerin ve akciğerlerin ardından karaciğer, meme kanserinin en yaygın olarak metastaz yaptığı üçüncü organdır. Meme kanseri metastaz yapmış olan kadınların yaklaşık olarak üçte ikisi de, bir aşamada karaciğer metastazı oluşur. Karaciğer metastazının belirtileri başlangıçta belli belirsiz olmasına rağmen zaman içerisinde daha belirgin hale gelir. Bu belirtiler arasında, kilo ve iştah kaybı, ateş, sindirim sistemi problemleri vardır. Yapılan kan testleri karaciğer metastazının belirlenmesi amacıyla kullanabilse de, karaciğer metastazının olası diğer karaciğer hastalıklarından ayırt edilebilmesi için karaciğer biyopsisi gereklidir.
Meme kanseri daha az yaygın olmakla beraber vücudun diğer bölgelerine de sıçrayabilir. Bu bölgeler arasında kemik iliği, beyin, yumurtalıklar, omurilik ve gözler vardır.
Tedavi
Metastaz yapmış meme kanseri tedavilerinin büyük bir çoğunluğu, hastanın şikayetlerinin hafifletilmesi amacıyla yapılır. Tedavi seçenekleri belirlenmesi aşamasında, daha önce yapılmış olan tedaviler ve hastanın bu tedavilere nasıl cevap verdiği değerlendirilir.
Metastaz yapmış olan kanserlerde, ameliyat genellikle pek uygulanan bir tedavi yöntemi değildir, çünkü kanser genellikle tek bir bölgeyle yada organla sınırlı değildir. Kanserin metastaz yaptığı organ da ne derece yayıldığına bağlı olarak, radyasyon terapisi uygulanabilir. Metastaz yapmış olan meme kanseri vakalarında, radyasyon terapisinin genel amacı tümörü küçülterek ağrıyı azaltmaktır. Örneğin, kemikte bir yada bir kaç nokta da kanser varsa, radyasyon tedavisi uygulanabilir.
İlerlemiş aşamadaki meme kanseri tedavisinde radyasyon tedavisi gibi yerel tedavilerden çok vücusun tümümünü etkileyen kemoterapi benzeri sistematik tedaviler uygulanır. Pek çok kemoterapi tedavisi, üç ila altı ay arasında sürer ve ilaçlar günlük, haftalık yada aylık olmak üzere hastanın kemoterapiye verdiği tepkiye bağlı olarak verilir. Kemoterapi seansları genellikle sürekli değildir, her seansın ardından gelen bir dinleme ve toparlanma süreci vardır. Bu sürecin gerekliliği, kemoterapi ilaçlarının kanserli hücreleri olduğu kadar sağlıklı hücreleri de hedeflemesinden kaynaklanmaktadır.
Araştırmacılar ileri aşamadaki meme kanseri hastalarının tedavisinde yüksek dozlu kemoterapinin etkinliğini araştırmaktadırlar. Ancak bu konuda ki çalışmaların sonuçları şu anda çelişkilidir.
Kemoterapiye ek olarak, ileri düzeydeki meme kanseri hastaları bazı ilaçlarla da tedavi edilirler. Bu ilaçlar arasında;
Yapılmış olan anketlerin pek çoğu göstermiştir ki, metastaz yapmış meme kanseri hastaları toplumda "Yaşamak için az zamanları kalmış hastalar" olarak görülmektedir. Ancak bu kanı doğru değildir, yakın geçmişte geliştirilen pek çok tedavi bu tip hastaların yaşam kalitelerini yükseltmiş ve yaşam sürelerini oldukça uzatmıştır. Bu hastaların yaklaşık olarak %20'si 5yıl ve daha uzun yaşarlar. Ancak, hastaların, hasta yakınlarının ve doktorların tedavinin getirecekleri konusunda gerçekçi olmaları çok önemlidir. İstatistiklere bakmaksızın, (Ki bu istatistikler 5 yıllık ve üzeri yaşam süresine ulaşma oranını %16 olarak vermektedirler) her hastanın değişik bir vaka olduğu ve bu nedenle her hastanın tedavisinin de kendisine özgü olduğu gerçeği unutulmamalıdır.]]>false2009-10-27T05:17:16Z2009-10-27T05:17:16Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-biyopsisi
Meme kanseri tanısı tam tıbbi hikaye ile başlar. Doktor kitle veya kalınlaşma, şekil değişikliği, meme başı değişiklikleri ve büyümüş lenf nodları için her iki memeyi muayene eder. Her iki meme için mammogram çekilir. Mammogramda anormal bir bulgu varsa veya kitle mevcutsa kanser olup olmadığını bilmenin tek yolu vardır. Cerrah şüpheli dokunun bir kısmını veya tamamını çıkarmalıdır. Parça patologa gönderilir ve raporda kanser hücreleri olup olmadığı belirtilir.
Biopsi tekniği:Biopsi iğne ile veya cerrahi ile tümörün bir parçasının veya hepsinin alınması ile yapılabilir.
* İğne biopsisi:
Cerrahın ofisinde yapılabilir. İki çeşittir:
o İnce iğne aspirasyon biopsisi:
İnce iğne ile enjektöre birkaç adet hücre ve/veya bir miktar sıvı kitleden aspire edilir.
o Core biopsi: Daha büyük iğne ile kitleden küçük bir parça veya mammogramda anormal görüntünün olduğu meme dokusunun bir kısmının alınmasıdır.
Her iki tip biopside alınan parça analiz için patoloji laboratuarına gönderilir.
İnce iğne aspirasyon biopsisi ile kitlenin kist yada solid büyüme (tümör) olup olmadığı görülür. Eğer aspirasyonda kitle kayboluyor ise kisttir.
* Cerrahi biopsi:
Cerrahi biopsiler genelde hastanede tek gece kalma anlamına gelir. Son zamanlarda hastaneye yatmadan da biopsiler yapılmaktadır.
İki tip cerrahi biopsi mevcuttur:
o İnsizyonel biopsi: kitlenin bir kısmı çıkarılır
o Eksizyonel biopsi: kitlenin hepsi çıkarılır
Eğer kitle kanser ise ve etrafındaki normal doku ile beraber çıkarıldı ise işlem lumpektomi adını alır.
Eğer kitle veya şüpheli alan çok küçük ise radyolojist özel tel ile lokalize edebilir. Cerrah bu tel ile işaretli kitleye teli rehber kullanarak ulaşır.
Biopsi Sonrası Cerrahi: Tek Basamak veya İki Basamak
Biopsi sonrası da cerrahiye gerek olursa müdahale biopsiden ayrı bir zamanda yapılır. Buna iki basamak yöntemi denir. Bazen de biopsi ve cerrahi müdahale aynı seansta yapılır, bu da tek basamak yöntemidir. Tek basamak yöntemini seçmek için alternatif tüm tedavi yöntemleri bilinmelidir.
* Tek basamak yöntemi:
Çok ender olarak yapılır ve genelde önerilmez
o Genel anestezi altında yapılır, bu yüzden operasyon esnasında uyanık olamazsınız
o Patolog frozen section (acil ) analizi yapar
o Eğer sonuç benign ise daha fazla tedavi gerekmez ve eve gidebilirsiniz
o Eğer kanser mevcut ise daha önceden doktorunuzla görüştüğünüz ameliyat uygulanır
Avantajı:
o Biopsi sonucu için birkaç gün beklemenize gerek yoktur
o Biopsi raporu pozitif ise ileri cerrahi için tekrar hastaneye gelmenize gerek yoktur
Dezavantajları:
o Tedavi yaklaşımları ve biopsi ile ilgili ikinci bilgi alinamaz
o Genel anestezi gerekir
o Frozen section, kalıcı kesit analizi kadar güvenli olmayabilir
o Eğer tanı kanser ise kanserin yayılımı ile ilgili araştırma için zaman bırakmaz
* İki Basamak Yöntemi:
Biopsi poliklinik, ofis bazında yapılır. Lokal anestezi kullanılır, uyanıksınızdır. 1 ila 2 sonra eve gidebilirsiniz. Parça patolojiye gönderilir. Eğer kanser hücreleri bulunursa hastaneye geri yatarsınız.
Avantajları:
o Daha güvenilir tanı verir
o Hastalığın yayılımına karar vermek için zaman verilir (evreleme)
o Evreleme sonuçlarına göre uygun tedavi yaklaşımları önerilir
o Sizin için en uygun tedaviyi seçmek için zaman vardır
Dezavantajları:
o Birkaç gün biopsi sonucunu beklemek gerekir
o İleri cerrahi için hastaneye tekrar yatmanız gerekir
Biopsi Sonucu Sonrası:
Eğer biopsi sonucu negatif veya benign olarak gelirse kanser değilsiniz.
* Rutin meme muayenesi için doktorunuzu görmeyi ihmal etmeyin.
* Düzenli mammografi çektirin
* Aylık düzenli olarak kendi meme muayenenize devam edin.]]>false2009-10-27T05:16:39Z2009-10-27T05:16:39Zhttps://eylulforum.com/konu-mamografi-cesitleri-mamografi-nasil-yapilir
Mamografi (meme filmi)
Mamografi göğsün dataylı görüntüsünün düşük dozajlı özel bir x ışını (Röntgen Işını) yardımı ile çıkarılmasıdır. Mamografide düşük dozajlı x ışını, yüksek kontrastlı ve yüksek yoğunluklu filmler ve özel olarak dizayn edilmiş röntgen cihazları kullanılır. Meme kanseri tedavisinin başarıya ulaşmasında erken teşhis çok önemlidir. Mamografi erken meme kanseri teşhisinde önemli bir rol oynar. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç İdaresi (US Food and Drug Administration) 50 yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ila %90’ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceğini tahmin etmektedir. Mamografinin yararları, potansiyel riskleri ve verdiği rahatsızlıktan çok daha fazladır.
Mamografi göğüs içerisinde ki değişiklikleri kadının kendisi yada doktoru tarafından hissedilemeyecek haldeyken bile görüntüleyebilir. Kitlenin bulunmasının sonrasında, mamografi bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılabilir. Biopsi, kuşkulu dokunun alınarak labratuvar şartları altında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Bir anormalliğin bulunması durumunda, özel bir mamografi türü (Stereotactic Mammography) eşliğinde yada ultrasound yardımı ile yapılan biopsi teşhisinin doğrulanması amacı ile kullanılabilinir.
Mamografinin Çeşitleri
Kontrol ve tanı amaçlı olmak üzere mamografiler ikiye ayrılabilir.
* Kontrol amaçlı mamografi, hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda olası meme kanserlerini erken aşamada teşhis etmek için kullanılır. Kontrol amaçlı mamografi düzenli olarak yapıldığında erken tanı olasığını arttırarak tedavinin başarıya ulaşma şansını önemli bir ölçüde arttırır. 40 yaşını aşkın her kadının yılda bir kez kontrol amaçlı mamografi yaptırması önerilmektedir. Göreceli olarak daha yüksek risk taşıdığı var sayılan kadınlar doktor önerisi ile daha erken yaşlarada bu uygulamaya başlayabilirler.
* Tanı amaçlı mamografi kitle bulunması yada göğüs akıntısı gibi göğsü ile ilgili şikayeti olan kadınlar ile kontrol amaçlı mamografisinde normal olmayan oluşumlar bulunan kadınlar için uygulanan bir yöntemdir. Tanı amaçlı mamografi daha detaylı bir işlemdir ve bu nedenle kontrol amaçlı mamografiden daha uzun zaman alır. Tanı amaçlı mamografi kuşkulu dokunun tam yerini, boyutunu belirlemek ve çevre dokuyla lenf bezlerini görüntülemek amacı ile yapılır. Tanı amaçlı bir mamografide göğüs kontrol amaçlı mamografide olduğundan daha fazla açıdan görüntülenir. Bu nedenlede tanı amaçlı mamografi kontrol amaçlı mamografiden daha pahalıdır. Daha önceden meme kanseri geçirmiş kadınlar ve göğüslerinde protez bulunan (Slikon vb.) kadınlar tanı mamografisi yaptırırken daha fazla açıdan görüntülenmelidirler.
Mamografi Nasıl Yapılır?
Mamografi çekilirken, uzman hastayı gerekli konuma getirerek her bir göğsü ayrı ayrı görüntüler. Her göğsün çekiminde, göğüs fotgrafik bir filmin üstüne dikkatlice konumlandırılır ve nazikçe iki levha arasında bastırılır. Bu levhalar genellikle şeffaf cam elyafından yada başka şeffaf plastiklerden yapılmışlardır. Bu sıkıştırma göğsün düzleşmesine neden olur, bu da en fazla dokunun görüntülenmesini ve incelenmesini olası kılar.
Bazı mamografi merkezlerinde, uzmalar mamografi öncesi göğüs derisi üzerine yapışkan yer belirleyiciler koyabilirler. Bu işaretlemenin amacı, yaralar gibi kanser ile ilişiği olmayan ancak yanlış değerlendirmelere yol verebilecek oluşumları belirlemek olabileceği gibi, mamografi yapılmasına neden olan bulunmuş kitle gibi potansiyel alanları işaretlemek te olabilir. Bazı mamografi merkezlerinde, herzaman göğüs ucuna konan bir işaretleyici konulur ve radyolojistler bu işaretleyiciyi bulgularının yerlerini belirlemek amacı ile kullanırlar.
Mamogram çekilirken, bir x ışını kaynağı çalıştırılır ve oluşan x ışınları sıkıştırılmış olan göğsün üzerinden geçerek, göğsün altındaki fotoğraf filmi kartuşuna ulaşırlar. Film kartuşu içinde bulunan özel bir fosfor tabakası, üzerine düşen x ışınları oranında parlar ve bu parlaklık fotoğraf filmi tarafından kaydedilir. X ışınları farklı yoğunluktaki ve tipteki dokulardan farklı oranlarda geçtiği için, göğsün iç yapısı görüntülenmiş olur. Bu iki aşamalı görüntüleme yöntemi, duyarlılığı yüksek fotoğraf filmleri ve özel x ışınları kullanılarak yapıldığı için göğsün çok detaylı görüntüsünü olası olan en az radyasyon miktarı ile üretir. Mamografi filminin işlenmesi normal fotoğraf filminin işlenmesinden pek farklı değildir. İşlenmiş mamografi filmleri radyolojistler tarafından değerlendirilirler. Radyologlar değerlendirmelerinde her iki göğsün mamografını ve yeni mamogramları eskileri ile karşılaştırırlar. Değerlendirmede radyologlar gölgelere ve göğüs dokusu yoğunluğunun dağılımına bakarlar.
Mamogram parmak izi gibidir, kadından kadına oldukça fazla farklılık gösterir aslında hiç bir mamogram diğer bir mamgrama benzemez. Bu nedenle, kontrollere giderken daha önceki kontrollerin yanlızca raporlarını değil bu kontrollerde çekilmiş mamogram filmlerininde götürülmesi büyük önem taşır. Daha önce çekilmiş mamogramlar ile yeni çekilen arasındaki küçük farklar kansere erken aşamada tanı konmasını sağlayabilir.
Göğüsler yağ, lif dokusu ve salgı bezlerinden oluşmuşlardır. İyi huylu ve kanser olan lezyonlarda dahil olmak üzre, göğüs kitleleri mamogram filmi üzerinde beyaz bölgeler olarak görünürler. Yağ mamogram filmi üzerinde siyah olarak olarak görünür. Bunun dışında ki herşey (salgı bezleri, bağ dokusu, tümörler, mikrokalsifikasyon gibi diğer önemli anormaliteler) mamogram filmi üzerinde değişik düzeyde beyaz olarak görünür.
Mamografi Yapılırken Göğsün Sıkıştırılması
Mamografi çekilirken maximum oranda dokunun görüntülenebilmesi için göğsün bir miktar sıkıştırılarak yassılaştırılması gerekir. Göğsün sıkıştırılması bir miktar rahatsızlık yaratsa da, bu yanlız ca mamografinin çekilmesi için gerekli olan kısa bir süre içinde sona erecektir. Mamografi çekilirken sert bir sıkıştırılma ve basınç hissedebilirsiniz ama bu size acı verecek düzeyde olmamalıdır. Eğer acı duyarsanız, mamografi teknisyenini durumdan haberdar etmelisiniz. Göğsün mamografi çekilirken sıkıştırılmasının nedenleri arasında;
* Göğsün sıkıştırılarak daha az miktarda dokunun üst üste gelmesini önlemek ve dolayısı ile göğsün anatomisi ve olası anormalliklerin daha iyi görüntülenebilmesini sağlamak. Örneğin, yetersiz oranda yapılan sıkıştırma mikrokalsifikasyonların kötü görüntülenmesine yol açar, mikrokalsifikasyonlar minik kalsiyum birikmeleridir ve genellik le meme kanserinin erken işaretlerindendir.
* Normal de yanlızca gölge olarak görünecek olan bölgelerin üst üste gelerek, şüpheli bir görüntü oluşturması.
* Daha ince bir duku incelenecek olduğu için daha az oranda x-ışınına gereksinim olması.
* Göğsün hareket etmesine engel olarak, net olmayan görüntüler alınmasına engel olmak.
* X-ışının kalın doku içinde dağılarak, görüntü kalitesini düşürmesine engel olmak.
Mamografi Yapılırken Alınan Görüntüler
Kontrol amaçlı mamografi yapılırken, göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında;
* Tipik olarak yukarıdan (cranial-caudal görüntü, CC)
* ve, bir açıyla, eğimli olarak (mediolateral-oblique, MLO)
görüntü alınır.
Tanı amaçlı yapılan mamografide de göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında kontrol amaçlı mamografide alınan görüntülere ek olarak, problem ile ilintili ek görüntüler alınır. Bunlar arasında;
* Dışarıdan içeriye doğru yandan alınan Lateromedial (LM) görüntüsü
* Göğsün ortasından dışarıya doğru alınan Mediolateral (ML) görüntüsü
* Büyütülerek yukarıdan alınan CC görüntüsü
* Problem görülen alan sıkıştırılarak alınan görüntüler
vardır. Bunlara ek olarak bazen, her iki göğsün iç kısmını görüntülemek amacıyla alınan "vadi görüntüsü" alınır. Bu görüntü alınırken her iki göğüste görüntüleme yerine konur ve aralarındaki bölge ile içe bakan kısımları görüntülenir.
Bu görüntüler de normal olmayan yoğunlukta dokular saptandığında, daha detaylı görüntüleme işlemlerine baş vurulur.]]>false2009-10-27T05:15:25Z2009-10-27T05:15:25Zhttps://eylulforum.com/konu-kendi-kendine-meme-muayenesi
Dikkat: Kendi kendine meme muayenesi usulüne uygun uygulanmadığında meme(leri)nizde bir sorun varmış izlenimi edinmenize ve böylece gereksiz yere kaygı duymanıza neden olabilir. Bu nedenle aşağıdaki açıklamaları dikkatlice okuduktan ve anlatılan muayene usulünü iyice kavradığınıza emin olduktan sonra muayeneye başlamanız önerilir. Gerekli durumlarda ve özellikle de muayeneniz sırasında normal dışı olduğunu düşündüğünüz bir bulguya rastladığınızda doktorunuza mutlaka danışmalısınız.
Bu muayene önemlidir...
Her bilinçli kadın kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmeli ve bu muayeneyi düzenli olarak yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. Memedeki kitlelerin %80'i, bu kitleler iyi huylu olsun, kötü huylu olsun, kadınların kendisi tarafından ya tesadüfen, ya da kendi kendine meme muayenesinde keşfedilmektedir. Tesadüfen keşfedilen kitleler genellikle çok büyük kitleler olmakta, aksine, usulüne uygun olarak yapılan bir kendi kendine meme muayenesinde daha ufak çaptaki kitleleri ve ek olarak meme kanserine işaret edebilecek bazı bulguları keşfetme imkanı doğmaktadır.
Erken tanı daha etkili tedavi ve çoğu durumda tam şifa anlamına gelir. Yıllık olağan muayenelerinizde doktorunuzun yaptığı meme muayenesi ve belli bir yaştan sonra muayeneye ek olarak yapılan mamografi / meme ultrasonografisi meme kanseri erken tanısının doktorunuza düşen kısmıdır. Siz ise Kendi Kendine Meme Muayenesi usulünü kavrayarak aylık olarak uyguladığınızda, ender görülen ancak erken tanındığında tedavi şansı yüksek olan bu kanser türüyle başa çıkmak için size düşen görevi yerine getirmiş olacaksınız.
Kendi kendine meme muayenesi ne zaman yapılmalıdır?
Kendi kendine meme muayenesi ideal olarak adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında, ayda bir kez yapılmalıdır.
Adet kanamasının başlamasıyla birlikte kanda östrojen ve progesteron hormonlarının etkinlikleri nispeten azalır ve meme dokusunu incelemek kolaylaşır. Yukarıda belirtilen günler dışında ve özellikle de adet kanamasına yakın yapılan meme muayenelerinde bu hormonların etkisiyle memeler dolgun ve bastırmakla ağrılı olurlar. Bu da kendi kendine muayenenin etkinliğini önemli derecede azaltır.
Menopoz döneminde olan ve adet görmeyen kadınlar ise her ayın kendi belirledikleri bir gününde bu muayeneyi yapabilirler. Menopoz döneminde kullandıkları hormon ilaçları nedeniyle düzenli olarak adet görmeye devam eden kadınlar da yine bu muayeneyi adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında yapmalıdırlar.
Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılmalıdır?
Kendi kendine meme muayenesinin üç ayrı aşaması vardır
* Gözle değerlendirme,
* Yatar pozisyonda elle değerlendirme,
* Ayakta elle değerlendirme.
Her bir aşama meme dokusu hakkında çok değerli bilgiler verir ve mutlaka uygulanmalıdır.
* Memelerin gözle değerlendirilmesi
Kendi kendine meme muayenesinin ilk basamağı memelerin gözle değerlendirilmesidir. İyi aydınlatılmış bir odada üstünüzü çıkarıp ayna karşısına geçerek meme muayenenize başlayın:
Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller kalçalardayken gözlemlenmesi
Elleriniz kalçalarınızdayken (yukarıdaki resim), avuçlarınızı önde sıkarken, kollarınız yanlarda serbest sallanır durumdayken, elleriniz havadayken (aşağıdaki resim) ve vücut öne serbestçe eğilmiş durumdayken, toplam beş ayrı pozisyonda her iki memenizi aynada iyice inceleyin.
Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller havadayken gözlemlenmesi
Bu incelemenin toplam beş ayrı pozisyonda yapılmasının amacı meme dokusunun arkasında kalan kasların çeşitli pozisyonlarda farklı şekilde kasılmasının ve böylece meme dokusundaki muhtemel habis oluşumların gözle görülebilir hale gelmesinin sağlanmasıdır. Memedeki habis kitleler çoğu durumda memeye sabit bir duruş kazandıran Cooper bağlarının ve meme arkasındaki kasların işlevlerini bozar ve bu durum memeye çeşitli pozisyonlar verilerek belirgin hale getirilebilir.
Nelere dikkat etmelisiniz?
Gözle değerlendirmede memelerinizde belirgin şişlik, meme cildinde içe doğru çekilme alanları, renk değişiklikleri, kızarıklık, yüzeysel damarlarda önceden varolmayan bir belirginleşme hali, ciltte "portakal kabuğu" manzarası (cilt yüzeyinde lenf kanalı tıkanıklıklarına bağlı olarak portakal kabuğu görünümünü andıran değişiklikler) gibi bulgular arayın. Özellikle bir pozisyondan diğerine geçişte bazı değişiklikler belirginleşebilir.
Aynada memelerinizden birinin diğerine göre daha farklı bir boyutta olduğunu fark ederseniz endişeye kapılmayın. Başka bir bulgunun yokluğunda bu, yapısal normal bir durum olarak kabul edilir.
Meme ucunun içe doğru çekilmesi, tümüyle içe gömülmesi, meme başında şekil ve renk değişiklikleri aramanız gereken diğer bulgulardır. Meme uçlarınız önceden beri içe dönükse bu yapısal bir durumdur, önemli olan böyle bir değişikliğin yeni ortaya çıkmış olup olmamasıdır. Bir pozisyondan diğerine geçişte içe gömülen veya dışarı taşan meme başı normal dışı bir durumun habercisi olabilir.
Yukarıdaki görsel değişikliklerin varlığı memelerinizde normal dışı bir durumun varlığını göstermemekle beraber, doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır.
Meme uçları sıkılmalı mı?
Kendi kendine yapılan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak buradan sıvı gelip gelmediğinin araştırılmasının gerekli olup olmadığı henüz tartışmalıdır.
Genel görüş, doktor tarafından yıllık gerçekleştirilen olağan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak sıvı akışı olup olmadığının araştırılmasının ve kadının meme uçlarından kendiliğinden gelen sıvı akışını doktoruna haber vermesinin yeterli olduğu yönündedir. Bu konuda doktorunuzun önerilerine uymalısınız.
Memelerin gözle değerlendirilmesi sonrasında sıra elle değerlendirmeye gelir. Bu aşamada öncelikle hem yatar pozisyonda hem de ayaktayken uygulayacağınız elle değerlendirmede kullanacağınız muayene usulleri konusunda bilgi sahibi olmalısınız.
Elle değerlendirme usulleri
Elle değerlendirmede meme dokusunda normalde varolan meme dokusu ile olmaması gereken bir dokunun ayrımı önemlidir. Elle değerlendirmede meme dokusu asla baş ve işaret parmağı arasında sıkılmamalı, elin baş ve serçe parmakları dışında kalan üç parmağı meme dokusu üzerine yerleştirilerek tarama parmakların hassas olan iç yüzeyleriyle dokuyu hissederek yapılmalıdır (şekil 3).
Elle muayenede elin üç parmağının iç yüzeyleri kullanılarak tarama yapılır. ?ekilde yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama usulü gözlenmektedir.
Meme dokusunun tümüyle taranması, memenin koltukaltından göğüs kemiğine, köprücük kemiğinden memenin alt sınırına kadar tüm alanların dikkatlice hissedilerek taranması demektir. Bu amaca yönelik olarak aşağıdaki şekilde gördüğünüz gibi parmak uçlarınızı meme üzerinden kaldırmadan memenin tamamını ya daireler çizerek, ya yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarayarak ya da merkezden dışa tarayarak değerlendirebilirsiniz. Çoğu kadına yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama daha kolay gelir. Siz de deneyerek kendiniz hangi yöntemin daha kolay geldiğini bulabilirsiniz.
Muayeneyi yaparken parmaklarınızı yalnızca cilt üzerinde kaydırmanız bulgu vermez. Her memede her taramayı toplam üç kez hafif, orta ve şiddetlice bastırarak tekrarlayın.
Elle muayenede meme dokusu yukarıda görülen şekillerde taranabilir. Kendinize hangi usul daha rahat geliyorsa onu benimseyin.
Karmaşık gibi gelse de usulüne uygun yaptığınız iki-üç muayene sonunda ellerinizin otomatikleştiğini göreceksiniz.
şekilde elle muayenede memenin yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı taranması gösterilmiştir.
Elinize gelenlerin anlamı nedir?
Meme dokunuzu baş parmak ve işaret parmaklarınız arasında sıkıştırarak incelemeyi denediğinizde elinize büyükçe kitleler gelecektir. Bu "kitleler" normal meme dokunuzdur. Kendi kendine meme muayenesinde amaç bu kitleler arasında yer alan normal dışı tümöral yapıların saptanmasıdır. Meme muayenesini yukarıda anlatıldığı şekilde yaptığınızda normal meme dokusu arasındaki muhtemel normal dışı kitleleri saptama şansınız yüksektir.
Bu ön bilgiler sonrasında artık elle muayeneye geçebilirsiniz
* Memelerin yatar pozisyonda elle değerlendirilmesi
Memelerinizi yatar pozisyonda elle değerlendirmek için sırtüstü yatın. Sağ omzunuzun altına bir yastık veya katlanmış bir havlu yerleştirdikten sonra sağ elinizi başınızın altına koyun. Bu aşamada meme dokunuz bir yana doğru kaymamalı ortada durmalıdır.
Yatar pozisyonda elle muayenede sağ memenin değerlendirilmesi
Daha sonra sol el parmaklarınızla memenizi yukarıda anlatıldığı şekilde tümüyle tarayın.
Sağ memenizin değerlendirmesini tamamladıktan sonra şimdi de aynı işlemleri sol memenizde gerçekleştirin.
Yatar pozisyonda elle muayenede kayganlığı artırmak için pudra kullanmanız faydalı olabilir.
* Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi
Bu muayene ideal olarak duş altındayken sabunlu elle yapılır. Zira suyun ve sabunun etkisiyle meme dokusundaki muhtemel kitleler çok daha kolay ulaşılır hale gelirler.
Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi
Ayakta muayenede şekilde görüldüğü gibi önce sağ elinizi ensenize yerleştirin ve yatar pozisyonda elle değerlendirmede yaptığınız işlemleri önce sağ memeniz için sonra da sol memeniz için tekrarlayın.
Ayakta yapılan muayene özellikle üst dış kadrandaki kitlelerin daha iyi fark edilmesini sağlar. Meme kanserlerinin %60-70'i meme dokusunun en yoğun olduğu bu bölgede görülür.
Hangi durumlarda doktorunuza haber vermelisiniz?
Öncelikle unutmamanız gereken şudur: Memede ele gelen bir kitlenin habis olma olasılığı düşüktür. Ancak her kitle mutlaka doktor tarafından ileri incelemelerle değerlendirilmesi gerekir.
Gözleme aşamasında bir sorun olduğunu düşündüğünüzde, sıkmayla sıvı geldiğinde ve/veya elinize kitle geldiğini fark ettiğinizde gecikmeden doktora başvurmalısınız.
Tekrarlamakta fayda var
Memedeki kitlelerin %80'i kadın tarafından yapılan bu aylık muayenede saptanır.]]>false2009-10-27T05:13:40Z2009-10-27T05:13:40Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanserinde-erken-tani
Meme kanserinin en yaygın belirtisi ağrısız bir kitlelenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların %10 kadarı, kitle olmaksızın ağrı hissetmektedir. Meme kanserinin daha seyrek gürülen belirtileri arasında, göğüste oluşan geçici olmayan değişimler, (örneğin kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş yada bozulmalar, ve anlık akıntılar, aşınma, göğüs ucunun hassaslaşması yada içe dönmesi de dahil olmak üzere göğüs ucu belirtileri). Tedavisi en kolay olan erken aşamadaki meme kanseri tipik olarak hiç bir belirti göstermezler. Bu nedenle, kadınların meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamaları çok önemlidir.
Meme kanserine erken aşamada tanı konması, tedavi seçeneklerinin sayısını, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını önemli oranda arttırır. Erken tanı için temelde önerilen biri birini tamamlayıcı üç yöntem vardır;
* Kişisel (Kendi kendine yapılan) göğüs kontrolleri
* Klinik (Doktor tarafından yapılan) göğüs kontrolleri
* Mamogramlar
Normal de doktorlar 20 yaşından sonra her ay kişisel göğüs kontrollerinin yapılmasını, kırk yaşından sonrada yılda bir kez olmak üzere klinik göğüs kontrollerini ve mamografiyi önermektedirler. Ancak daha sonraki mamogramlarınıza referans olması için otuzlu yaşlarınızda en azından bir mamogram çektirerek saklamanız önerilir. Burada verilen başlama yaşları, toplumun geneli için önerilmektedir, eğer yüksek risk grubunda olduğunuzu düşünüyorsanız kontrol programınızı doktorunuz ile konuşmalısınız. Kanserlerin küçük bir bölümü mamografi tarafından tanımlayamayacağı için, mamografiyi klinik göğüs kontrollerine alternatif olarak görmek yanlıştır.
Eğer bu testlerden birinde normal olmayan bir belirtiye rastlanırsa, durumu açıklığa kavuşturmak için belirleyici testler yapılacaktır. Unutmayın ki, göğüs kontrollerinde bulunan kitlelerin büyük bir kısmı kanser olmayan gelişimlerdir.
Kontroller sonrası şüphelerin giderilemediği durumlarda, kesin tanının konması amacıyla biyopsi yapılır. Kitlenin büyüklüğüne, yerine, doktorun yada hastanın tercihine bağlı olarak biyopsi lokal anestezi altında iğnelerle yapılabileceği gibi, ameliyatla kitlenin çıkarılmasıyla da yapılabilir.]]>false2009-10-27T05:13:15Z2009-10-27T05:13:15Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanserine-yakalanma-riskleri
Pek çok faktör kadınların meme kanserine yakalanma riskini etkileyebilir, ancak bu faktörlerden bir yada bir kaçına sahip olmak, o kadının meme kanseri olacağı olacağı anlamına da gelmez. Meme kanseri risklerinden birini yada bir kaçını taşıyan kadınların bir kısmı hiç kanser gelişimi göstermezken, meme kanserine yakalanan kadınların çoğunluğu görünürde hiç bir risk faktörünü taşımamaktadır. Bu risk faktörlerinden birini taşıyan kadının hastalanması durumunda o risk faktörünün meme kanserinin gerçek sebebi olduğunu ispat etmenin de bir yolu yoktur.
Meme kanseri risk faktörleri genetik ve yaş gibi değiştirilemeyen ve yaşam tarzı gibi değiştirilebilen öğeleri kapsar.
Kadınlar meme kanseri için risk taşıyıp taşımadıklarını nasıl belirleyebilirler?
Aile tarihçesi, ırk, ilk adet yaşı, çocuk sayısı gibi pek çok faktör kadınların meme kanseri için yüksek risk taşıyıp taşımadığını belirler. Aşağıdaki sorulara verilen cevaplar meme kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.
* İlk adetinizi 12 yaşından önce mi gördünüz?
* İlk çocuğunuza 30 yaşından önce mi sahip oldunuz?
* Anneniz veya varsa kız kardeşiniz meme kanseri hastası mı?
* Meme kanseri olmuş kızınız var mı?
* Daha önce hiç göğüs biopsisi yaptırdınız mı?
* Bu biopsilerinizin sonucunda kanser öncesi hücrelere rastlandı mı?
* Bu biopsilerinizin sonucunda erken (yayılmamış) kansere rastlandı mı?
Yaş:
Kadınlar yaşlandıkça meme kanserine yakalanma riskleri artar. Yaklaşık olarak meme kanserine yakalanmış kadınların %77 si tanı konma aşamasında 50 yaşın üzerindedir. 20 ila 29 yaşları arasında meme kanserine yakalanmış kadınlar toplam meme kanseri hastalarının yanlızca binde 3 ü nü oluştururlar.
30 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 2,212 de 140 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 235 de 150 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski54 de 160 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski23 de 170 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski14 de 180 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski10 de 1Hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski8 de 1
Yukarıda verilen risk modeli toplum genelinde yapılmış olan istatistiklerden üretilmiştir. Her kadının meme kanserine yakalanma riski yukarıda verilenlerden daha aşağıda yada yukarıda olabillir. Bu farklılaşım aile de başka kanser hastalarının olup olmaması, genetik, adet görmeye başlama yaşı gibi bilinen ve şu ana kadar henüz tespit edilememiş olan pek çok faktörden etkilenir.
Genetik:
Belirli genlerdeki değişiklikler (Mutasyonlar) bazı hücrelerin kanser hücrelerine dönüşmesine neden olabilir. Yakın zamanda yapılmış olan çalışmalar meme kanserlerinin %10 a varan bir kısmının kalıtımsal olduğunu göstermiştir. 1994 de, araştırmacılar BRCA1 (Breast Cancer Gene 1, Meme kanseri Geni 1) veya BRCA2 (Breast Cancer Gene 2, Meme Kanseri Geni 2) genlerinde mutasyon (değişim) bulunan kadınların bu mutasyonları olmayan kadınlara oranla göğüs yada yumurtalık kanserine yakalanma risklerinin daha fazla olduğunu belirlediler. Günümüzde, BRCA1 geninde mutasyon olan kadınlar toplam meme kanseri hastalarının %5 i ni oluşturmaktadırlar. Kuzeydoğu Avrupa kökenli yahudi kadınlarda BRCA1 geni mutasyonu görülmesi riski daha fazladır.
HER2 (human epidermal growth factor receptor 2, İnsan epidermal büyüme faktörü algılayıcısı 2) bir başka gendir, hücrelerin yüzeyinde bulunur ve hücre büyümesinin kontrol edilmesinde anahtar bir rol oynar. HER2 geninin değiştirilmesi durumunda, fazladan HER2 algılayıcıları üretilebilinilir. HER2 nin böyle fazladan bulunması hücre büyümesinin ve çoğalmasının artmasına sebep olur, ve genellikle daha saldırgan tümör hücrelerine yol açar. HER2 proteininin fazla bulunması durumu meme kanseri hastalarının %25 ila 30 unu etkilemektedir. Birleşik devletler besin ve ilaç idaresi (U.S. Food and Drug Administration, FDA) yakın bir geçmişte Herceptin adlı ilacı HER2 anomalisi gösteren meme kanseri hastalarının bir kısmında kullanılmak üzere onayladı.
p53 genindeki mutasyonlarda kadınların meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Yakın zamanda yapılan erken aşamadaki meme kanseri hastası kadınlara yönelik çalışmalar, p53 geni mutasyona uğramış olan kadınların bu mutasyonu göstermeyenlere oranla tedaviye daha az cevap verme eğilimini ortaya koymuştur.
Kişisel tarihçe:
Bir göğsünde daha önceden meme kanseri olan kadınların diğer göğüslerinde meme kanseri oluşma olasılığı hiç meme kanseri olmamış kadınlardan üç yada dört kat daha fazladır.
Aile tarihçesi:
Arasında kan bağı bulunan akrabalarından biri (anne yada baba tarafında) meme kanseri olmuş kadınlar meme kanseri için daha fazla risk taşırlar. Annesi, kardeşi, kızı gibi birinci derece akrabalardan biri kanser olmuş kadınlarda risk ikiye katlanabilir.
Biopsi sonucu habis (kötü huylu) olmayan oluşumlar tespit edilmesi:
Daha önce yapılan biopsilerinde habis olmayan oluşumlar tespit edilmiş kadınların meme kanserine yakalanma riski biraz daha fazla olabilir, çünkü bu oluşumların ortak karakteri göğüs hücresi sayısındaki keskin artıştır.
Adet görmeye başlama yaşı:
Adet görmeye erken yaşlarda başlayan kadınlarla (12 yaşından önce) menepoza 50 yaşından sonra giren kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.
Gecikmiş doğum:
İlk çocuklarına 30 yaşından sonra sahip olan yada hiç çocuk sahibi olmamış kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.
Alkol:
Pek çok sağlık kuruluşu günlük alkol kullanımının meme kanseri riskini arttırdığı konusunda görüş birliğindedir. Yakın zamanda meme kanseri ve alkol kullanımı konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre günde iki ila beş kadeh alkollü içki tüketen kadınların meme kanserine yakalanma riskleri alkol tüketmeyen kadınlardan %41 daha fazladır.
Sigara:
Sigara içmek kadınların pek çok meme kanseride dahil olmak üzere pek çok kanser türüne yakalanma riskini arttırır.
Yemek alışkanlıkları:
Yağ oranı yüksek yemeklerin yendiği bölgelerde (Birleşik Devletler gibi) meme kanseri oranları yağ oranı düşük yemeklerin yendiği bölgelerden (Japonya gibi) daha fazladır. Ancak, yemek alışkanlıkları ile meme kanseri riski arasındaki ilişki aslında daha karmaşıktır ve daha çok hangi tipte yağların tüketildiği ile ilgilidir. Zeytin yağı gibi tekdoymamış yağlar (Monounsaturated fats) genellikle daha düşük meme kanseri riski ile ilintili olarak kabul edilirken, mısır yağı ve margarin gibi çoklu doymamış yağlar ile etlerde bulunan doymuş yağların çok kullanıldığı diyetlerin daha yüksek meme kanseri riski ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir.
Kilo:
Kilo ile meme kanseri riski arasındaki ilişki halen tartışmaya açıktır. Yakın zamanda yapılmış olan yeni bir kaç çalışma göstermiştirki, aşırı kilolu kadınlardan bu kiloyu yetişkin olduğu dönemlerde kazananlar meme kanseri için daha yüksek risk taşırken, çocukluğundan beri çok kilolu olan kadınlarda önemli bir risk artışı gözlenmemiştir. Ayrıca, hormon değişim tedavisi gören fazla kilolu kadınların meme kanserine yakalanma riskleri de daha fazladır.
Önceki radyoterapiler:
Çocukluklarında göğüsleri radyoterapiden etkilenmiş kadınların, meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır, özellikle radyasyon Hodgkin hastalığının tedavisi için kullanılmışsa. Genel olarak, her ne kadar erken yaşta radyasyondan etkilenilirse, meme kanserine yakalanma riskide o kadar artar.
Hormon değişim tedavisi (Hormone replacement therapy, HRT):
Yapılan çalışmaların sonuçları arasında tutarsızlık olmasına rağmen, Estrojen değişim tedavisinin (Hormon değişim tedavisinin yalnız estrojen ile yapılan hali) tek başına meme kanseri riskini dikkate değer bir miktarda yükselmediğine dair bir görüş birliği oluştuğu gözlenmektedir. Bu özellikle beş yıldan daha az bir süre için günde 0.625 mg dan daha az estrojen alan kadınlar için doğru gibi görünmektedir. Beş yıldan daha uzun süreli hormon değişim tedavileri kadınların meme kanseri riskini yükseltmektedir, ancak bu risk artışının ne kadar olduğu hala belirsizdir. Uzun dönemli homon değişim tedavisi kalp hastalıklarının ve östroporosisin önüne geçmesi gibi kanıtlanmış yararları ile meme kanseri riskinin artması olasılığı arasında bir tercih yapılmasının gerektirir. Hormon değişim tedavisi almak isteyen kadınların, bu tedavinin yarar ve risklerini doktorları ile tartışmaları önerilir.]]>false2009-10-27T05:12:18Z2009-10-27T05:12:18Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanseri-nedir
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.
Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir?
Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.
Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz;
* Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.
* Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır. Ailede meme kanseri hikayesi: Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir.
* Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.
* Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil çağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.
* Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir
* Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.
* Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolü altında yapılmalıdır.
* Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.
* Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.
* Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.
* şişmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.]]>false2009-10-27T05:11:55Z2009-10-27T05:11:55Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanserlerinde-tedavi
* Cerrahi Tedavi
* Radyoterapi
* Kemoterapi
* Hormonal tedavi
Cerrahi tedavi ve radyoterapi vücudun bir bölümünü ilgilendiren tedavi yöntemleri olduğundan lokal tedavi, kemoterapi ve hormonal tedavi tüm vücüdu ilgiledirdiği icin sistemik tedavi olarak kabul edilir. Bu tedavi yöntemlerinden hangilerinin uygulanabileceği birçok faktörlere bağlıdır. Bunlar arasında tümorün tipi, tanı konulduğunda hastalığın yayılım dururmu, yaş ve hastalık hikayesi sayılabilir. ayrıca tedavi konusunda kişinin tercihleri ve yaşam biçimi de önem taşır. Ancak küratif tedavi yöntemi seçimi esas olmalıdır.]]>false2009-10-27T05:11:30Z2009-10-27T05:11:30Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanserlerinin-belirtileri-nelerdir
Meme başında çatlamalar, yaralar, sertlik , içeri çekilme,
Meme başından kanlı akıntı gelmesi,
Meme başının asimetrik şekil bozukluğu,
Meme şeklinin bozulması, asimetrik görünüm, çukurlaşma, tümsekleşme, ele gelen ağrısız veya ağrılı kitleler,
Meme cildinin renk şekil yapı değişiklikleri, portakal kabuğu görünümü alması, kabalaşma,
Meme üzerinde yaralar ortaya çıkması,
Meme cildinde damarlarda belirginleşmeler, kızarıklık, ateş, şişlik
Koltuk altında ele gelen kitleler, v.s.
Bu belirtilerden herhangi birisi tek başına meme kanseri olarak değerlendirilemez. Diğer bulgular ve incelemelerle birlikte ancak kesin bir tanıya varılabilir.]]>false2009-10-27T05:10:52Z2009-10-27T05:10:52Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kitleleri
Ele gelen kitleler (Palpabl) Kendi kendini muayene veya hekim muayenesi ile tesbit edilir.
Ele gelmeyen kitleler (Nonpalpabl) Mammografik taramalar sırasında tespit edilirler. Bu nedenle belirli bir dönemden sonra meme muayenesi yanında periyodik olarak radyolojik inceleme de önerilmektedir.
Meme Kitleleri nasıl değerlendirilir?
* Palpasyon (Elle muayene): Kişinin kendi kendini veya hekim tarafından yapılan elle muayenedir.
* Aspirasyon ( iğne ile sıvı çekme): Hekim tarafından yapılır. Memedeki kitle içine enjektörle girilir ve eğer sıvı varsa enjektör içine çekilir. Bu yöntemle kitlenin kist veya katı olup olmadığı tesbit edilmiş olur. Aynı zamanda alınan sıvı patolojik incelemeye gönderilir. Kistik kitleler bu yöntemle boşalırlar ve aynı zamanda tedavi edilmiş olunurlar.
* İnce iğne aspirasyon biyopsisi: Yukarıdaki yöntemde kitlede eğer sıvı yoksa katı kitleden enjektöre hücre emilir, bu hücreler cam üzerine püskürtülüp patoloji uzmanı tarafından incelenir.
* Mammografi: Memenin röntgen ile incelenmesidir. Erken dönemde meme kitlelerinin tanısını sağlar. Kitlenin iyi veya kötü huylu olduğunu belirleyebilir. Bazen kitle ele gelmeden tanı koydurabilir.
* Ultrasonografi: Memenin ses dalgaları ile incelenmesini sağlar. Memedeki kitleleri, kitlenin kistik veya katı olup olmadığını belirlemede faydalıdır.
* Biyopsi: Kitlenin lokal veya genel anestezi ile cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Kitle tamamen (exizyonal) veya kısmen (insizyonal) olarak çıkarılıp patojik incelemeye gönderilir.
Memede kitle tespit edildiği zaman hekim bu yöntemlerin bir veya birkaçını uygulayarak kitleyi incelemeye alır, ve kesin tanıya varılır.]]>false2009-10-27T05:10:27Z2009-10-27T05:10:27Zhttps://eylulforum.com/konu-memede-kitleler-ve-meme-kanseri
İyi Huylu Kitleler
Kistik Hastalık (Fibrokistik meme hastalığı)
Kadınlarda en çok görülen meme kitlesi sebebidir. Bu kistlerin içleri sıvı dolu olup adet öncesi dönemde sıvı miktarı artar, memede gerginlik ağrı ve hassasiyet ortaya çıkar. Her iki memede de yaygın olup büyüdüklerinde yuvarlak düzgün hareketli sertçe kitleler halinde ele gelirler. Genellikle menopozdan sonra kaybolmaya başlarlar.
Yağ bezeleri (Lipomlar)
Değişik büyüklükte tek, ağrısız, yuvarlak değişik büyüklükte meme kitleleridir. İçerisinde yağ dokusu bulunur. Vücudun birçok yerinde de görülebilirler.
Fibroadenomalar
Daha çok gençlerde görülen, genellikle tek, yuvarlak, oval, sert, hareketli, çoğu zaman ağrısız meme kitleleridir. Tesadüfen fark edilirler.
Papilloma ( intraduktal papilloma)
Meme başı arkasındaki ana süt kanalı duvarında gelişen siğil benzeri yapılardır. Meme başından kanlı bir akıntıya neden olurlar.
Travma sonucu oluşan kitleler
Kaza, çarpma, sonucu meme dokusu içinde kan toplanarak (Hematom), veya yağ dokusunun parçalanması sonucu yağlı dokuda sertleşme (Yağ nekrozu) gelişerek kitle hissi verebilirler. Bu durumlarda meme cildinde de kızarıklık, ateş, ağrı hissi olabilir.
Meme başı akıntıları
Birçok kadın yaşamı boyunca meme başı akıntılarla karşılaşmıştır. Bu tek veya her iki memede olabilir. Bunların çoğunluğu önemsiz akıntılardır. Berrak ve az miktarda bir meme başı akıntısı normal kabul edilir ve herhangi bir inceleme gerektirmezler. Devamlı ve bol miktarda olması incelemeyi gerektirir.
Meme başından koyu kıvamlı ve renkli akıntılar mutlaka araştırılmalıdır. Koyu sarı yeşil akıntılar iltihaba bağlı olabileceği gibi, kanlı akıntılar süt kanalı papillomlarına veya meme kanserlerine bağlı olabilirler.
Emzirme dönemi memeden süt gelmesi doğaldır. Ancak diğer zamanlarda kendiliğinden memeden süt gelmesi (Galaktore) doğal olmayıp mutlaka araştırılmalıdır.]]>false2009-10-27T05:09:01Z2009-10-27T05:09:01Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-sikayetleri
Mememde ağrı var. Kötü bir hastalık mıdır?
Meme ağrısının sebebi genellikle memenin hormonlar etkisi altında aylık değişimlerinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple adet öncesi yoğunlaşıp adet sonrası kaybolurlar. Ancak bu ağrılar bazen tek bir memede görülüp, adetle azalmazlar, koltukaltına ve kola yayılabilirler. En fazla 30-45 yaş aralığında görülürler, menapozla kaybolurlar. Adetlerle ilgili olmayan ağrılar da görülebilir.
Memede bir ağrı durumunda hekim muayenesi ve gerekli tetkikler yapılır. Ancak ağrının altından bir meme kanseri çıkma ihtimali pek yüksek değildir.
Bebeğimi emziriyorum. Memelerimde ağrılar başladı. Ne olabilir?
Emziren bayanlarda en sık rastlanan rahatsızlık meme başında çatlaklar olması ve memenin iltihaplanmasıdır. Meme başı çatlağı emzirme esnasındaki tahrişten kaynaklanır. Bazen kan sızıntısı ve şiddetli ağrıya sebep olabilir. Tahrişin azaltılması ile tedavi edilir. Ama bazen bu çatlaklardan süt kanallarına giren mikroplar memenin iltihaplanmasına sebep olur. Bu durumda da ateş, titreme, memede ağrı, kızarıklık ve şişlik oluşur. Erkenden teşhis ve tedavi edilirse kısa sürede düzelir. Geç kalınırsa meme absesi gelişir ve ameliyatla absenin boşaltılması gerekir.
Mememin başından akıntı geliyor. Ne yapmalıyım?
Meme başı akıntıları memenin hormonlar etkisi altında ürettiği salgılar olabileceği gibi bir kanserin belirtisi de olabilir. Akıntı eğer bir memenizde ise, kendiliğinden akıyorsa, kanla karışık görünümü varsa kitle ile beraberse üzerine özellikle gitmek gerekir. Akıntının sebebi süt salgısını sağlayan hormonların fazlalığından, süt kanallarını tıkayan bir papillomdan (et beni) veya meme kanserinden olabilir. Dikkatli bir muayene, görüntüleme yöntemleri ve sıvının incelenmesi teşhiste yardımcıdır.
Mememde elime kitle geldi. Endişe ediyorum.
Memede her ele gelen kitle, üzerine düşülmesi gereken bir durumdur; ancak her zaman kötü bir hastalık anlamına gelmez. Genç bayanlarda memede görülen kitleler daha çok fibroadenom dediğimiz selim bir hastalıktır. Orta ve ileri yaştaki bayanlarda ise ilk önce meme kanserini düşünmek gerekir. Her iki durumda da meme ultrasonu ve/veya mammografisi teşhis için yeterli olur.
Ultrason ve mammografi sonrası kanserden şüphe ediliyorsa iğne ile biopsi yapılır; bazen tamamen çıkarmak hem teşhis hem de tedavi olur.
Meme kanseri teşhis edilince memeyi almak gerekir mi?
Kanser tedavisi geliştikçe meme kanserinde de ameliyatlar küçüldü. Günümüzde mümkün olduğunca meme korunarak kanserli doku çıkarılıyor. Bunun için uygun vakalarda ameliyat öncesi ilaçla (kemoterapi) yada ışınla (radyoterapi) kanser küçültülüp daha küçük meme dokusu çıkarmak da mümkün oluyor. Ama ilerlemiş vakalarda tedavi etmek için memeyi tamamen almak gerekebilir.
Bu sebeble erken teşhis edilen meme kanserlerinde tedavi çok daha başarılı olup memeyi kaybetmeden sağlığınıza kavuşabilirsiniz.
Menapoza girdim. Kontrol için mamografi yaptırmalı mıyım?
Menapoz sonrası, daha sonraki tetkiklere esas olması için muayene ve kontrol mammografisi yapılması gerekir. Eğer menapoz sebebiyle hormon tedavisi planlanıyorsa meme muayenesi ve mammografi şarttır.
Meme kanseri tedavisinde, tümördeki CHIP proteini seviyesini ölçmenin, tedavi açısında önemli bir bilgi sağlayacağını belirten Yanagisawa, “Dahası, CHIP proteini seviyesini ve faaliyetini artıran yeni bir tedavi yöntemi bulunabilir” dedi.]]>false2009-10-27T05:07:48Z2009-10-27T05:07:48Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-kanserine-karsi-uyanik-olun
Benim ailemde kanser yok,bendede olmaz düşüncesinin yalnış olduğunu söyleyen uzmanlar,"35 yaşında kontroller başlamalı"uyarısında bulundu...
BELİRTİLERİ NELERDİR?
*Ele gelen kitle.Kanlı akıntı(çok önemlidir),Meme başında çekilmeler,şekil bozuklukları.Meme derisinde çekintiler.
*Meme başından gelen her akıntı kanser belirtisi değildir.Bol sulu akıntılar ve meme başından gelen kanlı akıntılar meme kanseri nedeniyle olabilir.
*Hastalar ençok sulu akıntıda yanılabilirler,bu berrak kötü birşey değil diye düşünürler.Oysa araştırılmalıdır.
*Meme başında egzamaya benzeyen yapılar,koyu kısımda kabuklu,egzama benzeri bir deri lezyonuvarsa mutlaka değerlendirilmelidir.
*Memede ani kızarma ve şişme olması.Bu tür bir görünüm enfeksiyona bağlı olabileceği gibi iltihabi tip denilen meme kanserininde habercisi olabilir.
*Ciltte portakal kabuğu görünümü.Koltuk altında ele gelen şişmiş bezeler.]]>false2009-10-27T05:07:08Z2009-10-27T05:07:08Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-bakimi
* Her ay kendi kendini muayene
* Yılda bir kez hekim muayenesi, (eğer daha önce geçirilmiş meme hastalığı varsa 3 ayda bir )
* Mammografi : 40 yaşından sonra 2 senede bir, 50 yaşından sonra yılda bir yapılmalıdır.
Risk gurubu
* Yüksek risk:
50 yaş ve üzeri
Anne ve babasında meme kanseri bulunanlar
Daha önce meme kanseri nedeniyle tedavi görmüş olanlar.
* Diğer
Prekanseröz meme hastalığı olanlar
Memede aspirasyon veya biyopsi ile kanıtlanmış kist veya kitle hikayesi
Hiç çocuğu olmayan kadınlar
İlk çocuğunu 30 yaştan sonra doğuranlar
İlk adetini 12 yaştan önce görenler
55 yaştan sonra geç menopoza girenler
Şişmanlık
Aşırı alkol kullananlar]]>false2009-10-27T05:06:36Z2009-10-27T05:06:36Zhttps://eylulforum.com/konu-iyi-huylu-hastaliklar
Memedeki kanser olmayan tüm anormal değişimler iyi huylu meme değişimleri olarak adlandırılır. American Cancer Society’ye göre meme dokusu mikroskop altında incelenen her 10 kadından 9’unda bazı anormal değişimler gözlemlenir. Her nekadar yaşamı tehdit eder nitelikte olmasa da iyi huylu değişimler bazı hastalarda ağrı ve sıkıntılara neden olabilir. Bazı (tümü değil) iyi huylu değişimler meme kanseri riskinin yüksek olduğunun göstergesi olabilir. En yaygın iyi huylu meme değişimlerinden bazıları fibrokistik meme hastalığı, iyi huylu meme tümörleri ve meme iltihaplanması olarak gösterilebilir. Hastanın durumuna ve iyi huylu meme hastalığının tipine göre tedavi gerekebilir veya gerekmeyebilir.]]>false2009-10-27T05:05:06Z2009-10-27T05:06:12Zhttps://eylulforum.com/konu-meme-dokusu-degisimleri
Meme iki ana tipteki dokudan oluşur: glandular ve stromal (destekleyici) dokular. Glandular doku, süt üreten lobul’ler ve süt kanalları duct’lardan oluşur. Stromal doku ise yağlı ve lifli bağlayıcı dokulardan oluşur. Glandular veya stromal dokulardaki herhangi bir değişim iyi huylu meme hastalığı semptomlarına neden olabilir. Bazı kadınlarda hayatları boyunca göğüslerinde değişimler gözlemlenebilir. Bu değişimlere örnek olarak meme hücrelerinde artış (hyperplasia) veya atipik meme hücrelerinin ortaya çıkması (atypical hyperplasia) gösterilebilir. Bazı durumlarda anormal karakterisitik sergileyen meme dokusunun bir kısmı sonradan kanserli tümöre dönüşebilir. Bu nedenden dolayıdır ki doktorlar anormal meme hücreli hastalarını takibe alırlar. Böylelikle ileriki tarihlerde kanserli hücre oluşması durumunda erken bir aşamada tespit ve tedavi edilmiş olunur. “Atypical hyperplasia” tanısı olan bazı hastalara olası bir meme kanseri hastalığını önlemek amacı ile Tamoxifen adlı ilacı kullanmaları önerilebilir. “Atypical hyperplasia” meme kanseri riskini arttırmakla birlikte anormal meme hücresi olan her kadında meme kanseri görülmez.
Aşağıdaki tabloda kısaca meme dokusunun normalden kanserli dokuya dönüşümü gösterilmiştir:
Meme kanseri çoğunlukla tablodaki sıralamaya göre gelişmekle birlikte bazı meme tümörleri bazı ara aşamaları atlayarak gelişmiş olabilir (örneğin hücreler doğrudan normalden “carsinom in situ” ya dönüşebilir). Genel olarak “atypical hyperplasia” nın ilerisindeki herhangi bir değişim kanser olarak sınıflandırılır. “Ductal Carcinoma In Situ (DCIS)” olarak başlayan anormal durumlar genel olarak kanser tedavisi gerektirir. İyi huylu meme değişimlerinin tedavileri birçok faktöre göre değişir. Bu faktörlerden bazıları kesin tanı, meme kanseri oluşum riski ve potansiyeli ve hastanın rahatsızlığı olarak sıralanabilir.]]>false