takipçi satın al

instagram takipçi hilesi

takipçi

izmir escort escort izmir izmir escort bayanlar urlexpander.edu.pl dnswhois.edu.pl createaform.com obio.link muzikindirdinle.com izlexl.com downloadbu.com xcryptotrack.com scriptsnulled.net istanbul escort istanbul escort

<![CDATA[Eylül Forum | Hayat Paylaşınca Güzel - Hastanelerden Bilgiler]]> https://eylulforum.com/ Sat, 22 Feb 2025 23:01:15 +0000 MyBB <![CDATA[Türkiye Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları]]> https://eylulforum.com/konu-turkiye-saglik-bakanligi-hasta-haklari Sat, 25 Dec 2010 00:23:08 +0200 https://eylulforum.com/konu-turkiye-saglik-bakanligi-hasta-haklari Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler Madde 1-5


Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı Madde 6-14


Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı Madde 15-20


Hasta Haklarının Korunması Madde 21-23



Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası Madde 24-31



Tıbbi Araştırmalar Madde 32-36


Diğer Haklar Madde 37-41


Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları Madde 42-47


Son Hükümler Madde 47-51


Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler
Amaç
Madde 1- Bu Yönetmelik; temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen "hasta hakları"nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları"ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usül ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır.
Kapsam
Madde 2- Bu Yönetmelik; sağlık hizmeti verilen resmi ve özel bütün kurum ve kuruluşları, bu kurum ve kuruluşlarda veya bunların dışında hizmete katılan her kademedeki ve unvandaki ilgilileri ve hizmetten faydalanma hakkını haiz olan bütün fertleri kapsar.
Hukuki Dayanak
Madde 3- Bu Yönetmelik; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 9 uncu maddesinin © bendine ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 43 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4- Bu Yönetmelik'te geçen deyimlerden;
a) Bakanlık: Sağlık Bakanlığı'nı,
b) Hasta: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kimseyi,
c) Personel: Hizmetin, resmi veya özel sağlık kurumlarında ve kuruluşlarında veya serbest olarak sunulmasına bakılmaksızın, sağlık hizmetinin verilmesine iştirak eden bütün sağlık meslekleri mensuplarını ve sağlık meslekleri mensubu olmasa bile sağlık hizmetinin verilmesine sorumlu olarak iştirak eden kimseleri,
d) Sağlık kurum ve kuruluşu: Milli Savunma Bakanlığı'na ait olanlar hariç olmak üzere, sağlık hizmeti verilen resmi veya özel bütün kurum ve kuruluşlar ile tababet icra edilen bütün yerleri,
e) Hasta hakları: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını, ifade eder.
İlkeler
Madde 5- Sağlık hizmetlerinin sunulmasında aşağıdaki ilkelere uyulması şarttır:
a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulur.
b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma
Madde 6- Hasta, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir.
Bilgi İsteme
Madde 7-Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.
Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme
Madde 8- Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir. Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak, kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yolaçıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır.
Acil vak'alar dışında, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup da mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymayanlar aradaki ücret farkını kendileri karşılar.
Hastanın sağlık kuruluşunda kalmasında tıbben fayda bulunmayan veya bir başka sağlık kuruluşuna nakli gerekli olan hallerde, durum hastaya veya 15 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen kişilere açıklanır. Nakilden önce, gereken bilgiler nakil talebinde bulunulan veya tıbben uygun görülen sağlık kuruluşuna, sevkeden kuruluş veya mevzuatla belirlenen yetkililerce verilir. Her iki durumda da hizmetin aksamadan ve kesintisiz olarak verilmesi esastır.
Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme
Madde 9- Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir.
Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.
Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme
Madde 10- Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır. Acil ve adli vak'alar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım
Madde 11- Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir.
Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.
Tıbbi Gereklilikler Dışında Müdahale Yasağı
Madde 12- Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yolaçabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep de edilemez.
Ötenazi Yasağı
Madde 13-Ötenazi yasaktır.
Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahil, kimsenin hayatına son verilemez.
Tıbbi Özen Gösterilmesi
Madde 14- Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir.
Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmak zorunludur.

Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma HakkıGenel Olarak Bilgi İsteme
Madde 15- Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usülleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir.
Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması halinde velisi veya vasisi isteyebilir. Hasta, sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına da yetki verebilir. Gerek görülen hallerde yetkinin belgelendirilmesi istenilebilir.
Hasta, tedavisi ile ilgilenen tabip dışında bir başka tabipten de sağlık
durumu hakkında bilgi alabilir.
Kayıtları İnceleme
Madde 16- Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.
Kayıtların Düzeltilmesini İsteme
Madde 17- Hasta; sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hal'e getirilmesini isteyebilir.
Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar.
Bilgi Vermenin Usulü
Madde 18- Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanılarak, hastanın anlayabileceği şekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden ve hastanın ruhi durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir.
Bilgi Verilmesi Caiz Olmayan ve Tedbir Alınması Gereken haller
Madde 19- Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde, teşhisin saklanması caizdir. Hastaya veya yakınlarına, hastanın sağlık durumu hakkında bilgi verilip verilmemesi, yukarıdaki fıkrada belirtilen şartlar çerçevesinde tabibinin takdirine bağlıdır.
Tedavisi olmayan bir teşhis, ancak bir tabip tarafından ve tam bir ihtiyat içinde hastaya hissettirilebilir veya bildirilebilir. Hastanın aksi yönde bir talebinin bulunmaması veya açıklanacağı şahsın önceden belirlenmemesi halinde, böyle bir teşhis ailesine bildirilir.
Bilgi Verilmesini Yasaklama
Madde 20-İlgili mevzuat hükümlerine ve hastalığın mahiyetine göre yetkili mercilerce alınacak tedbirlerin gerektirdiği haller dışında; hasta, sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.

Hasta Haklarının Korunması Mahremiyete Saygı Gösterilmesi
Madde 21- Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.
Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;
a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makül bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,
c) Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini,
f) Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.
Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez
Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunması gerekli ise; önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınır.
Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama
Madde 22- Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.
Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hakimin kararına bağlıdır.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının
talebi üzerine yapılabilir.
Bilgilerin Gizli Tutulması
Madde 23- Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz.
Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir.
Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.

Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası
Hastanın Rızası ve İzin
Madde 24- Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin veya vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde, bu şart aranmaz.
Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde, müdahalede bulunmak tıbben gerekli ise, velayet ve vesayet altındaki hastaya tıbbi müdahalede bulunulabilmesi; Türk Medeni Kanunu'nun 272 nci ve 431 inci maddeleri uyarınca mahkeme kararına bağlıdır.
Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlarından birisi tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz.
Üçüncü fıkrada belirtilen ve hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil haller haricinde, rızanın her zaman geri alınması mümkündür.
Rızanın geri alınması, hastanın tedaviyi reddetmesi anlamına gelir.
Rızanın müdahale başladıktan sonra geri alınması, ancak tıbbi yönden sakınca bulunmaması şartına bağlıdır. Tedaviyi Reddetme ve Durdurma
Madde 25-Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir.
Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatinde hasta aleyhine kullanılamaz.
Küçüğün veya Mahcurun Tıbbi Müdahaleye İştiraki
Madde 26- Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi, mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanır.
Alışılmış Olmayan Tedavi Usullerinin Uygulanması
Madde 27- Klinik veya laboratuar muayeneleri sonucunda bilinen klasik tedavi metodlarının hastaya fayda vermeyeceğinin sabit olması ve daha evvel deney hayvanları üzerinde kafi derecede tecrübe edilmek suretiyle faydalı tesirlerinin anlaşılması ve hastanın rızasının bulunması şartları birlikte mevcut olduğunda, bilinen klasik tedavi metodları yerine başka bir tedavi usulü uygulanabilir. Ayrıca, bilinen klasik tedavi metodu dışındaki bir metodun uygulanabilmesi için, hastaya faydalı olacağının ve bu tedavinin bilinen klasik tedavi usullerinden daha elverişsiz sonuç vermeyeceğinin muhtemel olması da şarttır.
Evvelce tecrübe edilmemiş bir tıbbi tedavi ve müdahale usulü, ancak zarar vermeyeceğinin ve hastayı kurtaracağının mutlak olarak öngörülmesi halinde yapılabilir.
Altıncı Bölüm'de yeralan hükümler saklıdır.
Rızanın Şekli ve Geçerliliği
Madde 28- Mevzuatın öngördüğü istisnalar dışında, rıza herhangi bir şekle bağlı değildir.
Hukuka ve ahlaka aykırı olarak alınan rıza hükümsüzdür ve bu şekilde alınan rızaya dayanılarak müdahalede bulunulamaz.
Organ ve Doku Alınmasında Rıza
Madde 29-18 yaşından küçük ve mümeyyiz olmayanlardan organ ve doku alınamaz. Bu şartları tamam olanlardan teşhis, tedavi ve bilimsel amaçlar ile organ veya doku alınması, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve NakliHakkında Kanun'un 6 ncı maddesinde öngörülen yazılı şekil şartına tabidir. Ölüden organ ve doku alınma şartı ve cesetlerin bilimsel araştırma için muhafazası hususunda 2238 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi hükümleri saklıdır.
Aile Planlanması Hizmetleri ve Gebeliğin Sona Erdirilmesi
Madde 30- İlgilinin rızası mevcut olsun veya olmasın, Bakanlık tarafından tespit edilmiş olanlar dışındaki ilaç ve araçlar aile planlaması hizmetlerinde kullanılamaz.
Gebeliğin sona erdirilmesi, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile öngörülen şartlara tabidir.
Sterilizasyon ve gebeliğin sona erdirilmesi hallerinde, hastanın rızası ile evli ise eşinin de rızası gereklidir.
Rızanın Kapsamı
Madde 31-Rıza alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin tıbbi müdahalenin konusu ve sonuçları hakkında bilgilendirilip aydınlatılması esastır.
Hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale için verdiği rıza, bu müdahalenin gerektirdiği sair tıbbi işlemleri de kapsar. Ancak, tıbbi işlemlerin uygulanmasında, bu Yönetmelik'te ve diğer mevzuatta belirlenen hakların ihlal edilmemesi için azami ihtimam gösterilir.

Tıbbi Araştırmalar
Tıbbi Araştırmalarda Rıza Madde 32-Hiç kimse; Bakanlığın izni ve kendi rızası bulunmaksızın, tecrübe, araştırma veya eğitim amaçlı hiçbir tıbbi müdahale konusu yapılamaz. Tıbbi araştırmalardan beklenen tıbbi fayda ve toplum menfaati, üzerinde araştırma yapılmasına rıza gösteren gönüllünün hayatından ve vücut bütünlüğünün korunmasından üstün tutulamaz.
Tıbbi araştırmalar, sadece, mevzuata göre araştırmada bulunmayan yetkili ve yeterli tıbbi bilgi ve tecrübeyi haiz olan personel tarafından, mevzuat ile belirlenmiş bulunan yerlerde yürütülür.
Gönüllünün tıbbi araştırmaya rıza göstermiş olması, bu araştırmada görev alan personelin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Gönüllünün Korunması ve Bilgilendirilmesi
Madde 33- Araştırmalarda, gönüllünün sağlığına ve diğer kişilik haklarına zarar verilmemesi için gereken bütün tedbirler alınır. Araştırmanın gönüllüye vereceği muhtemel zararlar önceden tespit edilemediği takdirde; gönüllü, rızası bulunsa dahi, araştırma konusu yapılamaz.
Gönüllü; araştırmanın maksadı, usulü, muhtemel faydaları ve zararları ve araştırmaya iştirak etmekten vazgeçebileceği ve araştırmanın her safhasında başlangıçda verdiği rızayı geri alabileceği hususlarında, önceden yeterince bilgilendirilir.
Rıza Alınmasının Usülü ve Şekli
Madde 34- Tıbbi araştırma hakkında yeterince bilgilendirilmiş olan gönüllünün rızasının maddi veya manevi hiçbir baskı altında olmaksızın, tamamen serbest iradesine dayanılarak alınmasına azami ihtimam gösterilir.
Tıbbi araştırmalarda rıza yazılı şekil şartına tabidir.
Küçüklerin ve Mümeyyiz Olmayanların Durumu
Madde 35-Reşit ve mümeyyiz olmayanlara, kendilerine faydası olmadan, sırf tıbbi araştırma amacı güden tıbbi müdahaleler hiçbir surette tatbik edilemez. Faydaları bulunması şartı ile reşit ve mümeyyiz olmayanlar üzerinde tıbbi araştırma yapılması, velilerinin veya vasilerinin rızasına bağlıdır. Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde, 24 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.
İlaç ve Terkiplerin Araştırma Amacıyla Kullanımı
Madde 36- Özel mevzuatına göre izin veya ruhsat alınmış olsa dahi, sırf tıbbi araştırma amacı ile hasta üzerinde kendi rızası ve Bakanlığın izni bulunmaksızın hiçbir ilaç ve terkip kullanılamaz.
İlaç ve terkiplerin tıbbi araştırmada kullanımı, 29/11/1993 tarihli ve 21480 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabidir.

Diğer Haklar
Güvenliğin Sağlanması
Madde 37-Herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.
Tutuklu ve hükümlerin sağlık kurum ve kuruluşlarında muhafazaları ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklıdır. Dini Vecibeleri Yerine Getirebilme ve Dini Hizmetlerden Faydalanma
Madde 38- Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde hastalara dini vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır.
Kurum hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verilmemek, başkalarını rahatsız etmemek ve personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiç bir şekilde müdahalede bulunulmamak şartı ile hastalara dini telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere talepleri halinde, dini inançlarına uygun olan din görevlisi davet edilir. Bunun için, sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekan belirlenir.
İfadeye muktedir olmayıp da dini inancı bilinen ve kimsesiz olan agoni halindeki hastalar için de, talep şartı aranmaksızın, dini inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır.
Bu hakların nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kuruluşunun çalışma usul ve esaslarını gösteren mevzuatta ayrıca düzenlenir.
İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi ve Ziyaret
Madde 39- Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir.
Sağlık hizmetlerinde görev alan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güleryüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır.
Sağlık hizmetlerinin her safhasında, hastalara, onların bedeni ve ruhi durumları dikkate alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri sözkonusu ise, bekletilmenin sebepleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan haysiyetine yakışır gereken her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde, bu hususlar hasta tarafından talep konusu yapılabilir.
Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşca belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ve hastaların huzur ve sükunlarını bozacak fiil ve tutumlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken tedbirler alınır.
Refakatçi Bulundurma
Madde 40-Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir.
Bu hakkın nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma usül ve esaslarını gösteren mevzuata ayrıca düzenlenir.
Hizmetin Sağlık Kurum ve Kuruluşu Dışında Verilmesi
Madde 41- Hastalar, aşağıdaki hallerde sağlık hizmetlerinden bulundukları yerlerde de faydalanabilirler:
a) Koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinde,
b) Tıbbi sebeplerden dolayı sağlık kuruluşuna bizzat gidilemeyen veya ***ürülemeyen hallerde,
c) Tabii afetler gibi olağanüstü hallerde.
Hizmetin sağlık kuruluşu dışında verilmesi ile ilgili usul ve esaslar,
Bakanlık tarafından ayrıca düzenlenir.


Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları
Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı
Madde 42- Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır. Sağlık Kurum ve Kuruluşlarının Sorumluluğu
Madde 43- Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir.
Ancak, aleyhine dava açılacak merciin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde;
a) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 nci maddesine göre; hakkın bir idari işlem dolayısı ile ihlal edilmesi halinde ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler.
b) Aynı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat miktarı ayrı ayrı gösterilerek idareye müracaat edilmesi ve talebin açıkca veya zımnen reddi halinde kanuni süresi içinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekir.
Devlet Memuru veya Diğer Kamu Görevlisi Personelin Sorumluluğu
Madde 44-Bu Yönetmelik'te gösterilmiş olan hasta haklarının fiilen kullanılmasına mani olan veya bu hakları başka şekilde ihlal eden personelin, cezai, mali ve inzibati sorumluluklarının tamamı veya bunlardan bir kısmı doğabilir.
Birinci fıkrada belirtilen sorumluluklar haricinde, ihlalin durumuna göre, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş tarafından personel hakkında uygulanacak idari tedbir ve müeyyideler saklıdır.
Kamu Personelinin Sorumluluğunu Tesbit Usulü
Madde 45-Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin, hasta haklarını ihlal eden fiil ve halleri, şikayet halinde veya idarece kendiliğinden tespit edildiğinde, hadisenin takibi, soruşturulması ve gerekir ise müeyyideye bağlanması için doğrudan valiliklerce veyahut Bakanlık veya personelin görevli olduğu kurumlar tarafından müfettiş veya muhakkik görevlendirilir.
Kamu Personeli Hakkındaki Müeyyideler
Madde 46-Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi personel tarafından ve görevleri sırasında herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir:
a) Kamu görevlisi olan personelin fiilinin niteliğine göre, soruşturmacı tarafından hakkında disiplin cezası teklif edilmiş ise, mevzuatın öngördüğü disiplin cezaları yetkili amir veya kurullarca usulüne göre takdir edilir.
b) Hak ihlali aynı zamanda ceza hukukuna göre suç teşkil ettiği takdirde, memur olan personel hakkında, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre yapılan soruşturma sonucunda lüzum-u muhakeme kararı verilir ise, dosya cumhuriyet başsavcılığı'na gönderilerek ceza davası açılması ve böylece personel hakkında fiiline uygun bulunan cezai müeyyidenin tatbiki sağlanır.
c) Anayasa'nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, 129 uncu maddesinin beşinci fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13 üncü maddesi ve ilgili diğer mevzuat uyarınca, memurların ve diğer kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğu doğrudan doğruya memur aleyhine açılacak dava yolu ile gerçekleştirilemez. Dava, 43 üncü maddede gösterilen usule göre, ancak idare aleyhine açılabilir. Bu personelin hukuki sorumluluğunun doğması, idare aleyhine açılacak dava neticesinde tazmin kararı verilmesine bağlıdır. Kamu görevlisi personelin verdiği zarar, mahkeme kararı üzerine idare tarafından tazmin edildikten sonra, müsebbibi olan sorumlu personele rücü edilir.
d) Kamu görevlisi personelin mesleklerini resmi görevleri dışında serbest olarak icra etmekte iken işledikleri fiillerden dolayı haklarında 47 nci maddeye göre işlem yapılır.
Kamu Görevlisi Olmayan Personelin Sorumluluğu
Madde 47- Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi olmayan personel tarafından herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir:
a) Kamu görevlisi olmayan personel; hakları ihlal edilen hastanın doğrudan vaki olacak şikayeti üzerine veya bu fiillerin başka şekilde tespiti halinde Bakanlık veya başka kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan bildirim üzerine, bunların özel kanunlara göre kurulmuş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları haysiyet divanlarınca disiplin cezaları ile cezalandırılabilir.
b) Kamu görevlisi olmayan personelin hasta haklarını ihlallerinden doğan hukuki sorumlulukları, genel hükümlere göre doğrudan doğruya kendilerine veya bunları çalıştıran kurum ve kuruluşlara karşı veya hem kendilerine ve hem de çalıştıranlara karşı birlikte dava açılarak ileri sürülebilir.
c) Kamu görevlisi olmayan personel hakkında, ceza hukukuna göre suç teşkil eden fiilleri sebebiyle cezai müeyyideler tatbik edilmesi, genel hükümlere göre doğrudan doğruya cumhuriyet savcılıklarına yapılacak ihbar veya şikayet yoluyla gerçekleştirilebilir.


Son Hükümler
Kurum ve Kuruluş Yetkililerinin Görevi
Madde 48- Sağlık kurum ve kuruluşlarının yetkilileri; bu Yönetmelik'te ve diğer mevzuatta belirtilen hasta haklarının lafzına ve ruhuna uygun olarak kullanılabilmesine yardımcı olmak amacı ile bu Yönetmelik'te gösterilen "hasta hakları"nı bir liste, tabela veya broşür haline getirerek, bunları sağlık kurum ve kuruluşunun, hastalar, personel ve ziyaretçiler tarafından kolayca ulaşılıp okunabilecek uygun yerlerinde bulundurmak da dahil olmak üzere, gereken bütün tedbirleri almakla mükellef ve yetkilidir. Saklı Olan Hükümler
Madde 49- Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması maksatları ve kanun hükümleri ile getirilen özel düzenlemeler ve sınırlamalar saklıdır.
Yürürlük
Madde 50- Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 51- Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür.
]]>
Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler Madde 1-5


Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı Madde 6-14


Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı Madde 15-20


Hasta Haklarının Korunması Madde 21-23



Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası Madde 24-31



Tıbbi Araştırmalar Madde 32-36


Diğer Haklar Madde 37-41


Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları Madde 42-47


Son Hükümler Madde 47-51


Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler
Amaç
Madde 1- Bu Yönetmelik; temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen "hasta hakları"nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları"ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usül ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır.
Kapsam
Madde 2- Bu Yönetmelik; sağlık hizmeti verilen resmi ve özel bütün kurum ve kuruluşları, bu kurum ve kuruluşlarda veya bunların dışında hizmete katılan her kademedeki ve unvandaki ilgilileri ve hizmetten faydalanma hakkını haiz olan bütün fertleri kapsar.
Hukuki Dayanak
Madde 3- Bu Yönetmelik; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 9 uncu maddesinin © bendine ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 43 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4- Bu Yönetmelik'te geçen deyimlerden;
a) Bakanlık: Sağlık Bakanlığı'nı,
b) Hasta: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kimseyi,
c) Personel: Hizmetin, resmi veya özel sağlık kurumlarında ve kuruluşlarında veya serbest olarak sunulmasına bakılmaksızın, sağlık hizmetinin verilmesine iştirak eden bütün sağlık meslekleri mensuplarını ve sağlık meslekleri mensubu olmasa bile sağlık hizmetinin verilmesine sorumlu olarak iştirak eden kimseleri,
d) Sağlık kurum ve kuruluşu: Milli Savunma Bakanlığı'na ait olanlar hariç olmak üzere, sağlık hizmeti verilen resmi veya özel bütün kurum ve kuruluşlar ile tababet icra edilen bütün yerleri,
e) Hasta hakları: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını, ifade eder.
İlkeler
Madde 5- Sağlık hizmetlerinin sunulmasında aşağıdaki ilkelere uyulması şarttır:
a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulur.
b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma Hakkı Adalet ve Hakkaniyete Uygun Olarak Faydalanma
Madde 6- Hasta, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir.
Bilgi İsteme
Madde 7-Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl faydalanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan hangi şartlara göre faydalanılabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu ve müracaat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden faydalanma usulüne öğrenme haklarını da kapsar.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı birinci fıkra uyarınca bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personeli daimi olarak istihdam etmek ve hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere, kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela, broşür ve işaretler bulundurmak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.
Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme
Madde 8- Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usül ve şartlara uyulmak kaydı ile, sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden faydalanma hakkına sahiptir. Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak, kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yolaçıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın tabip tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır.
Acil vak'alar dışında, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olup da mevzuatın öngördüğü sevk zincirine uymayanlar aradaki ücret farkını kendileri karşılar.
Hastanın sağlık kuruluşunda kalmasında tıbben fayda bulunmayan veya bir başka sağlık kuruluşuna nakli gerekli olan hallerde, durum hastaya veya 15 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen kişilere açıklanır. Nakilden önce, gereken bilgiler nakil talebinde bulunulan veya tıbben uygun görülen sağlık kuruluşuna, sevkeden kuruluş veya mevzuatla belirlenen yetkililerce verilir. Her iki durumda da hizmetin aksamadan ve kesintisiz olarak verilmesi esastır.
Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme
Madde 9- Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir.
Mevzuat ile belirlenmiş usüllere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.
Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme
Madde 10- Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebi zamanında karşılanamayan hallerde, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini istemek hakkı vardır. Acil ve adli vak'alar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım
Madde 11- Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir.
Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.
Tıbbi Gereklilikler Dışında Müdahale Yasağı
Madde 12- Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yolaçabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep de edilemez.
Ötenazi Yasağı
Madde 13-Ötenazi yasaktır.
Tıbbi gereklerden bahisle veya her ne suretle olursa olsun, hayat hakkından vazgeçilemez. Kendisinin veya bir başkasının talebi olsa dahil, kimsenin hayatına son verilemez.
Tıbbi Özen Gösterilmesi
Madde 14- Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir.
Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, ıstırabını azaltmaya veya dindirmeye çalışmak zorunludur.

Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma HakkıGenel Olarak Bilgi İsteme
Madde 15- Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usülleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi istemek hakkına sahiptir.
Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması halinde velisi veya vasisi isteyebilir. Hasta, sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına da yetki verebilir. Gerek görülen hallerde yetkinin belgelendirilmesi istenilebilir.
Hasta, tedavisi ile ilgilenen tabip dışında bir başka tabipten de sağlık
durumu hakkında bilgi alabilir.
Kayıtları İnceleme
Madde 16- Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir.
Kayıtların Düzeltilmesini İsteme
Madde 17- Hasta; sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hal'e getirilmesini isteyebilir.
Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar.
Bilgi Vermenin Usulü
Madde 18- Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanılarak, hastanın anlayabileceği şekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden ve hastanın ruhi durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir.
Bilgi Verilmesi Caiz Olmayan ve Tedbir Alınması Gereken haller
Madde 19- Hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimalinin bulunması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde, teşhisin saklanması caizdir. Hastaya veya yakınlarına, hastanın sağlık durumu hakkında bilgi verilip verilmemesi, yukarıdaki fıkrada belirtilen şartlar çerçevesinde tabibinin takdirine bağlıdır.
Tedavisi olmayan bir teşhis, ancak bir tabip tarafından ve tam bir ihtiyat içinde hastaya hissettirilebilir veya bildirilebilir. Hastanın aksi yönde bir talebinin bulunmaması veya açıklanacağı şahsın önceden belirlenmemesi halinde, böyle bir teşhis ailesine bildirilir.
Bilgi Verilmesini Yasaklama
Madde 20-İlgili mevzuat hükümlerine ve hastalığın mahiyetine göre yetkili mercilerce alınacak tedbirlerin gerektirdiği haller dışında; hasta, sağlık durumu hakkında kendisine veya ailesine veya yakınlarına bilgi verilmemesini isteyebilir.

Hasta Haklarının Korunması Mahremiyete Saygı Gösterilmesi
Madde 21- Hastanın, mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir.
Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu istemek hakkı;
a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini,
b) Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makül bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini,
c) Tıbben sakınca olmayan hallerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini,
d) Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını,
e) Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini,
f) Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını, kapsar.
Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez
Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunması gerekli ise; önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınır.
Rıza Olmaksızın Tıbbi Ameliyeye Tabi Tutulmama
Madde 22- Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.
Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hakimin kararına bağlıdır.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının
talebi üzerine yapılabilir.
Bilgilerin Gizli Tutulması
Madde 23- Sağlık hizmetinin verilmesi sebebiyle edinilen bilgiler, kanun ile müsaade edilen haller dışında, hiçbir şekilde açıklanamaz.
Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz.
Hukuki ve ahlaki yönden geçerli ve haklı bir sebebe dayanmaksızın hastaya zarar verme ihtimali bulunan bilginin ifşa edilmesi, personelin ve diğer kimselerin hukuki ve cezai sorumluluğunu da gerektirir.
Araştırma ve eğitim amacı ile yapılan faaliyetlerde de hastanın kimlik bilgileri, rızası olmaksızın açıklanamaz.

Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası
Hastanın Rızası ve İzin
Madde 24- Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin veya vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde, bu şart aranmaz.
Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde, müdahalede bulunmak tıbben gerekli ise, velayet ve vesayet altındaki hastaya tıbbi müdahalede bulunulabilmesi; Türk Medeni Kanunu'nun 272 nci ve 431 inci maddeleri uyarınca mahkeme kararına bağlıdır.
Kanuni temsilciden veya mahkemeden izin alınması zaman gerektirecek ve hastaya derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlarından birisi tehdit altına girecek ise, izin şartı aranmaz.
Üçüncü fıkrada belirtilen ve hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil haller haricinde, rızanın her zaman geri alınması mümkündür.
Rızanın geri alınması, hastanın tedaviyi reddetmesi anlamına gelir.
Rızanın müdahale başladıktan sonra geri alınması, ancak tıbbi yönden sakınca bulunmaması şartına bağlıdır. Tedaviyi Reddetme ve Durdurma
Madde 25-Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir.
Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatinde hasta aleyhine kullanılamaz.
Küçüğün veya Mahcurun Tıbbi Müdahaleye İştiraki
Madde 26- Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi, mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanır.
Alışılmış Olmayan Tedavi Usullerinin Uygulanması
Madde 27- Klinik veya laboratuar muayeneleri sonucunda bilinen klasik tedavi metodlarının hastaya fayda vermeyeceğinin sabit olması ve daha evvel deney hayvanları üzerinde kafi derecede tecrübe edilmek suretiyle faydalı tesirlerinin anlaşılması ve hastanın rızasının bulunması şartları birlikte mevcut olduğunda, bilinen klasik tedavi metodları yerine başka bir tedavi usulü uygulanabilir. Ayrıca, bilinen klasik tedavi metodu dışındaki bir metodun uygulanabilmesi için, hastaya faydalı olacağının ve bu tedavinin bilinen klasik tedavi usullerinden daha elverişsiz sonuç vermeyeceğinin muhtemel olması da şarttır.
Evvelce tecrübe edilmemiş bir tıbbi tedavi ve müdahale usulü, ancak zarar vermeyeceğinin ve hastayı kurtaracağının mutlak olarak öngörülmesi halinde yapılabilir.
Altıncı Bölüm'de yeralan hükümler saklıdır.
Rızanın Şekli ve Geçerliliği
Madde 28- Mevzuatın öngördüğü istisnalar dışında, rıza herhangi bir şekle bağlı değildir.
Hukuka ve ahlaka aykırı olarak alınan rıza hükümsüzdür ve bu şekilde alınan rızaya dayanılarak müdahalede bulunulamaz.
Organ ve Doku Alınmasında Rıza
Madde 29-18 yaşından küçük ve mümeyyiz olmayanlardan organ ve doku alınamaz. Bu şartları tamam olanlardan teşhis, tedavi ve bilimsel amaçlar ile organ veya doku alınması, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve NakliHakkında Kanun'un 6 ncı maddesinde öngörülen yazılı şekil şartına tabidir. Ölüden organ ve doku alınma şartı ve cesetlerin bilimsel araştırma için muhafazası hususunda 2238 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi hükümleri saklıdır.
Aile Planlanması Hizmetleri ve Gebeliğin Sona Erdirilmesi
Madde 30- İlgilinin rızası mevcut olsun veya olmasın, Bakanlık tarafından tespit edilmiş olanlar dışındaki ilaç ve araçlar aile planlaması hizmetlerinde kullanılamaz.
Gebeliğin sona erdirilmesi, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile öngörülen şartlara tabidir.
Sterilizasyon ve gebeliğin sona erdirilmesi hallerinde, hastanın rızası ile evli ise eşinin de rızası gereklidir.
Rızanın Kapsamı
Madde 31-Rıza alınırken hastanın veya kanuni temsilcisinin tıbbi müdahalenin konusu ve sonuçları hakkında bilgilendirilip aydınlatılması esastır.
Hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale için verdiği rıza, bu müdahalenin gerektirdiği sair tıbbi işlemleri de kapsar. Ancak, tıbbi işlemlerin uygulanmasında, bu Yönetmelik'te ve diğer mevzuatta belirlenen hakların ihlal edilmemesi için azami ihtimam gösterilir.

Tıbbi Araştırmalar
Tıbbi Araştırmalarda Rıza Madde 32-Hiç kimse; Bakanlığın izni ve kendi rızası bulunmaksızın, tecrübe, araştırma veya eğitim amaçlı hiçbir tıbbi müdahale konusu yapılamaz. Tıbbi araştırmalardan beklenen tıbbi fayda ve toplum menfaati, üzerinde araştırma yapılmasına rıza gösteren gönüllünün hayatından ve vücut bütünlüğünün korunmasından üstün tutulamaz.
Tıbbi araştırmalar, sadece, mevzuata göre araştırmada bulunmayan yetkili ve yeterli tıbbi bilgi ve tecrübeyi haiz olan personel tarafından, mevzuat ile belirlenmiş bulunan yerlerde yürütülür.
Gönüllünün tıbbi araştırmaya rıza göstermiş olması, bu araştırmada görev alan personelin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Gönüllünün Korunması ve Bilgilendirilmesi
Madde 33- Araştırmalarda, gönüllünün sağlığına ve diğer kişilik haklarına zarar verilmemesi için gereken bütün tedbirler alınır. Araştırmanın gönüllüye vereceği muhtemel zararlar önceden tespit edilemediği takdirde; gönüllü, rızası bulunsa dahi, araştırma konusu yapılamaz.
Gönüllü; araştırmanın maksadı, usulü, muhtemel faydaları ve zararları ve araştırmaya iştirak etmekten vazgeçebileceği ve araştırmanın her safhasında başlangıçda verdiği rızayı geri alabileceği hususlarında, önceden yeterince bilgilendirilir.
Rıza Alınmasının Usülü ve Şekli
Madde 34- Tıbbi araştırma hakkında yeterince bilgilendirilmiş olan gönüllünün rızasının maddi veya manevi hiçbir baskı altında olmaksızın, tamamen serbest iradesine dayanılarak alınmasına azami ihtimam gösterilir.
Tıbbi araştırmalarda rıza yazılı şekil şartına tabidir.
Küçüklerin ve Mümeyyiz Olmayanların Durumu
Madde 35-Reşit ve mümeyyiz olmayanlara, kendilerine faydası olmadan, sırf tıbbi araştırma amacı güden tıbbi müdahaleler hiçbir surette tatbik edilemez. Faydaları bulunması şartı ile reşit ve mümeyyiz olmayanlar üzerinde tıbbi araştırma yapılması, velilerinin veya vasilerinin rızasına bağlıdır. Kanuni temsilci tarafından muvafakat verilmeyen hallerde, 24 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.
İlaç ve Terkiplerin Araştırma Amacıyla Kullanımı
Madde 36- Özel mevzuatına göre izin veya ruhsat alınmış olsa dahi, sırf tıbbi araştırma amacı ile hasta üzerinde kendi rızası ve Bakanlığın izni bulunmaksızın hiçbir ilaç ve terkip kullanılamaz.
İlaç ve terkiplerin tıbbi araştırmada kullanımı, 29/11/1993 tarihli ve 21480 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabidir.

Diğer Haklar
Güvenliğin Sağlanması
Madde 37-Herkesin, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenlik içinde olmayı bekleme ve bunu istemek hakları vardır.
Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastaların ve ziyaretçi ve refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.
Tutuklu ve hükümlerin sağlık kurum ve kuruluşlarında muhafazaları ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklıdır. Dini Vecibeleri Yerine Getirebilme ve Dini Hizmetlerden Faydalanma
Madde 38- Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde hastalara dini vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır.
Kurum hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verilmemek, başkalarını rahatsız etmemek ve personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiç bir şekilde müdahalede bulunulmamak şartı ile hastalara dini telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere talepleri halinde, dini inançlarına uygun olan din görevlisi davet edilir. Bunun için, sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekan belirlenir.
İfadeye muktedir olmayıp da dini inancı bilinen ve kimsesiz olan agoni halindeki hastalar için de, talep şartı aranmaksızın, dini inançlarına uygun olan din görevlisi çağrılır.
Bu hakların nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kuruluşunun çalışma usul ve esaslarını gösteren mevzuatta ayrıca düzenlenir.
İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi ve Ziyaret
Madde 39- Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir.
Sağlık hizmetlerinde görev alan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güleryüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır.
Sağlık hizmetlerinin her safhasında, hastalara, onların bedeni ve ruhi durumları dikkate alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri sözkonusu ise, bekletilmenin sebepleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan haysiyetine yakışır gereken her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde, bu hususlar hasta tarafından talep konusu yapılabilir.
Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşca belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ve hastaların huzur ve sükunlarını bozacak fiil ve tutumlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken tedbirler alınır.
Refakatçi Bulundurma
Madde 40-Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir.
Bu hakkın nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma usül ve esaslarını gösteren mevzuata ayrıca düzenlenir.
Hizmetin Sağlık Kurum ve Kuruluşu Dışında Verilmesi
Madde 41- Hastalar, aşağıdaki hallerde sağlık hizmetlerinden bulundukları yerlerde de faydalanabilirler:
a) Koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinde,
b) Tıbbi sebeplerden dolayı sağlık kuruluşuna bizzat gidilemeyen veya ***ürülemeyen hallerde,
c) Tabii afetler gibi olağanüstü hallerde.
Hizmetin sağlık kuruluşu dışında verilmesi ile ilgili usul ve esaslar,
Bakanlık tarafından ayrıca düzenlenir.


Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları
Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı
Madde 42- Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır. Sağlık Kurum ve Kuruluşlarının Sorumluluğu
Madde 43- Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir.
Ancak, aleyhine dava açılacak merciin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde;
a) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 nci maddesine göre; hakkın bir idari işlem dolayısı ile ihlal edilmesi halinde ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler.
b) Aynı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat miktarı ayrı ayrı gösterilerek idareye müracaat edilmesi ve talebin açıkca veya zımnen reddi halinde kanuni süresi içinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekir.
Devlet Memuru veya Diğer Kamu Görevlisi Personelin Sorumluluğu
Madde 44-Bu Yönetmelik'te gösterilmiş olan hasta haklarının fiilen kullanılmasına mani olan veya bu hakları başka şekilde ihlal eden personelin, cezai, mali ve inzibati sorumluluklarının tamamı veya bunlardan bir kısmı doğabilir.
Birinci fıkrada belirtilen sorumluluklar haricinde, ihlalin durumuna göre, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş tarafından personel hakkında uygulanacak idari tedbir ve müeyyideler saklıdır.
Kamu Personelinin Sorumluluğunu Tesbit Usulü
Madde 45-Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin, hasta haklarını ihlal eden fiil ve halleri, şikayet halinde veya idarece kendiliğinden tespit edildiğinde, hadisenin takibi, soruşturulması ve gerekir ise müeyyideye bağlanması için doğrudan valiliklerce veyahut Bakanlık veya personelin görevli olduğu kurumlar tarafından müfettiş veya muhakkik görevlendirilir.
Kamu Personeli Hakkındaki Müeyyideler
Madde 46-Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi personel tarafından ve görevleri sırasında herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir:
a) Kamu görevlisi olan personelin fiilinin niteliğine göre, soruşturmacı tarafından hakkında disiplin cezası teklif edilmiş ise, mevzuatın öngördüğü disiplin cezaları yetkili amir veya kurullarca usulüne göre takdir edilir.
b) Hak ihlali aynı zamanda ceza hukukuna göre suç teşkil ettiği takdirde, memur olan personel hakkında, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre yapılan soruşturma sonucunda lüzum-u muhakeme kararı verilir ise, dosya cumhuriyet başsavcılığı'na gönderilerek ceza davası açılması ve böylece personel hakkında fiiline uygun bulunan cezai müeyyidenin tatbiki sağlanır.
c) Anayasa'nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, 129 uncu maddesinin beşinci fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 13 üncü maddesi ve ilgili diğer mevzuat uyarınca, memurların ve diğer kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğu doğrudan doğruya memur aleyhine açılacak dava yolu ile gerçekleştirilemez. Dava, 43 üncü maddede gösterilen usule göre, ancak idare aleyhine açılabilir. Bu personelin hukuki sorumluluğunun doğması, idare aleyhine açılacak dava neticesinde tazmin kararı verilmesine bağlıdır. Kamu görevlisi personelin verdiği zarar, mahkeme kararı üzerine idare tarafından tazmin edildikten sonra, müsebbibi olan sorumlu personele rücü edilir.
d) Kamu görevlisi personelin mesleklerini resmi görevleri dışında serbest olarak icra etmekte iken işledikleri fiillerden dolayı haklarında 47 nci maddeye göre işlem yapılır.
Kamu Görevlisi Olmayan Personelin Sorumluluğu
Madde 47- Hasta haklarının Devlet memuru veya diğer kamu görevlisi olmayan personel tarafından herhangi bir şekilde ihlali halinde uygulanacak müeyyideler aşağıda gösterilmiştir:
a) Kamu görevlisi olmayan personel; hakları ihlal edilen hastanın doğrudan vaki olacak şikayeti üzerine veya bu fiillerin başka şekilde tespiti halinde Bakanlık veya başka kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan bildirim üzerine, bunların özel kanunlara göre kurulmuş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları haysiyet divanlarınca disiplin cezaları ile cezalandırılabilir.
b) Kamu görevlisi olmayan personelin hasta haklarını ihlallerinden doğan hukuki sorumlulukları, genel hükümlere göre doğrudan doğruya kendilerine veya bunları çalıştıran kurum ve kuruluşlara karşı veya hem kendilerine ve hem de çalıştıranlara karşı birlikte dava açılarak ileri sürülebilir.
c) Kamu görevlisi olmayan personel hakkında, ceza hukukuna göre suç teşkil eden fiilleri sebebiyle cezai müeyyideler tatbik edilmesi, genel hükümlere göre doğrudan doğruya cumhuriyet savcılıklarına yapılacak ihbar veya şikayet yoluyla gerçekleştirilebilir.


Son Hükümler
Kurum ve Kuruluş Yetkililerinin Görevi
Madde 48- Sağlık kurum ve kuruluşlarının yetkilileri; bu Yönetmelik'te ve diğer mevzuatta belirtilen hasta haklarının lafzına ve ruhuna uygun olarak kullanılabilmesine yardımcı olmak amacı ile bu Yönetmelik'te gösterilen "hasta hakları"nı bir liste, tabela veya broşür haline getirerek, bunları sağlık kurum ve kuruluşunun, hastalar, personel ve ziyaretçiler tarafından kolayca ulaşılıp okunabilecek uygun yerlerinde bulundurmak da dahil olmak üzere, gereken bütün tedbirleri almakla mükellef ve yetkilidir. Saklı Olan Hükümler
Madde 49- Milli güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması maksatları ve kanun hükümleri ile getirilen özel düzenlemeler ve sınırlamalar saklıdır.
Yürürlük
Madde 50- Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 51- Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür.
]]>
<![CDATA[Engelliye Yasalar Ve Haklar]]> https://eylulforum.com/konu-engelliye-yasalar-ve-haklar Sat, 25 Dec 2010 00:21:32 +0200 https://eylulforum.com/konu-engelliye-yasalar-ve-haklar ENGELLİYE YASALAR VE HAKLAR

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU'NUN 9 ARALIK 1975'DEKİ TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN 3447 SAYILI ENGELLİ KİŞİLERİN HAKLARI BEYANNAMESİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üye ülkelerin vaatlerine uyarak, Birleşmiş Milletler Beyannamesi hükümleri altında gerekli işbirliği tedbirlerini almak için ve sakat kişilerin hayat standartlarını yükseltmek amacıyla;
İnsan hak ve özgürlüklerinde, Evrensel Beyanname ilan edilen barış esasları çerçevesinde kişinin insan haysiyetine ve sosyal adalete inancını tekrar ederek;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, İnsan Hakları Uluslar arası Antlaşmasında, Çocuk Hakları Beyannamesinde, Akıl Hakları bildirisinde olduğu gibi Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve diğer organizasyonların yönetmeliklerinde, tavsiye ve tekliflerinde belirtilen prensipleri hatırlayarak;
Keza Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 Mayıs 1975'teki "Sakatlığın önlenmesi ve Sakatların Rehabilitasyonu" ile ilgili kararını hatırlayarak;
Sosyal Kalkınma ve Gelişme Beyannamesinde belirtilen, fiziksel ve zihinsel bozuklukları olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunu güvence altına alan ve hakların korunması lüzum belirtilen hususlara önemle işaret ederek;
Fiziksel ve zihinsel sakatlıkların önlenmesi, sakat kişilerin çeşitli faaliyet alanlarındaki yeteneklerini geliştirmelerine yardım edilmesi ve normal hayattaki beraberliklerinin geliştirilmesi gereğini daima hatırda tutarak;
Ve belirli ülkelerin kalkınma çabaları içinde bu konuda çok sınırlı çalışmalarla katkıda bulunabileceklerini bilerek;
Sakat kişilerin hakları beyannamesini ilan etmekte ve aşağıda belirtilen bu hakların korunması için hem ulusal hem de uluslar arası tedbirlerin alınmasını istemektedir.
1- "Sakat Kişi" normal bir ferdi , kişisel veya sosyal yaşayışında kendi kendine yapması gereken işleri bedensel veya zihinsel kabiliyetlerinde, kalıtımsal veya sonradan meydana gelen herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kişidir.
2- Sakat kişiler bu beyannamede belirtilen haklardan tam olarak yararlanacaklardır. Bu haklar, sakat kişinin veya ailesinin sahip olduğu ırk, renk, cinsiyet, lisan, din, siyasal ve diğer fikirler, milliyet veya sosyal orijin, servet ve doğum gibi konularda hiçbir ayrıcalık gözetilmeden dünyadaki bütün sakat kişilere tanınmıştır.
3- Sakat kişinin insan haysiyetine saygı gösterilmesi onun en doğal hakkıdır. Fakat kişilerin,sakatlık veya noksanlıklarının sebebi ne olursa olsun sahip oldukları düzgün yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar normal ölçüde ve çok sahip olmak haklarıdır.
4- Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara sahiptirler.Akıl Hastalarının Hakları Beyannamesinin 7. maddesinde bu hakların sınırlandırılması ya da kaldırılması ile ilgili hükümler belirtilmiştir.
5- Sakat kişilerin mümkün olduğu kadar kendilerine güvenmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
6- Sakat kişiler tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi haklarına sahiptirler. Protez ve ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetleri, sakat kişinin kabiliyet ve maharetlerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliğini hızlandıracak diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına girmektedir.
7- Sakat kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik, düzgün hayat standardı haklarına sahiptirler.
8- Sakat kişilerin özel ihtiyaçları, ekonomik ve sosyal planlamanın her safhasında nazarı dikkate alınmalıdır.
9- Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz.
Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir.
10- Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır.
11- Sakat kişiler, şahıslarının ve mallarının korunması elzem olduğu hallerde, yeterli yasal yardımı sağlamaya muktedir olabilmelidirler. Eğer adli durum kendi gelişirse o zaman bu kişinin beden veya zeka durumu tümüyle dikkate alınmalıdır.
12- Sakat kişiler, haklarıyla ilgili her hususta kendilerine ait kuruluşlarla her zaman istişarede bulunabilmelidirler.
13- Bu beyannamede yazılı olan haklar, mümkün olan her türlü uygun vasıtayla sakat kişilere ve ailelerine tam olarak
]]>
ENGELLİYE YASALAR VE HAKLAR

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU'NUN 9 ARALIK 1975'DEKİ TOPLANTISINDA KABUL EDİLEN 3447 SAYILI ENGELLİ KİŞİLERİN HAKLARI BEYANNAMESİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üye ülkelerin vaatlerine uyarak, Birleşmiş Milletler Beyannamesi hükümleri altında gerekli işbirliği tedbirlerini almak için ve sakat kişilerin hayat standartlarını yükseltmek amacıyla;
İnsan hak ve özgürlüklerinde, Evrensel Beyanname ilan edilen barış esasları çerçevesinde kişinin insan haysiyetine ve sosyal adalete inancını tekrar ederek;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, İnsan Hakları Uluslar arası Antlaşmasında, Çocuk Hakları Beyannamesinde, Akıl Hakları bildirisinde olduğu gibi Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve diğer organizasyonların yönetmeliklerinde, tavsiye ve tekliflerinde belirtilen prensipleri hatırlayarak;
Keza Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 Mayıs 1975'teki "Sakatlığın önlenmesi ve Sakatların Rehabilitasyonu" ile ilgili kararını hatırlayarak;
Sosyal Kalkınma ve Gelişme Beyannamesinde belirtilen, fiziksel ve zihinsel bozuklukları olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunu güvence altına alan ve hakların korunması lüzum belirtilen hususlara önemle işaret ederek;
Fiziksel ve zihinsel sakatlıkların önlenmesi, sakat kişilerin çeşitli faaliyet alanlarındaki yeteneklerini geliştirmelerine yardım edilmesi ve normal hayattaki beraberliklerinin geliştirilmesi gereğini daima hatırda tutarak;
Ve belirli ülkelerin kalkınma çabaları içinde bu konuda çok sınırlı çalışmalarla katkıda bulunabileceklerini bilerek;
Sakat kişilerin hakları beyannamesini ilan etmekte ve aşağıda belirtilen bu hakların korunması için hem ulusal hem de uluslar arası tedbirlerin alınmasını istemektedir.
1- "Sakat Kişi" normal bir ferdi , kişisel veya sosyal yaşayışında kendi kendine yapması gereken işleri bedensel veya zihinsel kabiliyetlerinde, kalıtımsal veya sonradan meydana gelen herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kişidir.
2- Sakat kişiler bu beyannamede belirtilen haklardan tam olarak yararlanacaklardır. Bu haklar, sakat kişinin veya ailesinin sahip olduğu ırk, renk, cinsiyet, lisan, din, siyasal ve diğer fikirler, milliyet veya sosyal orijin, servet ve doğum gibi konularda hiçbir ayrıcalık gözetilmeden dünyadaki bütün sakat kişilere tanınmıştır.
3- Sakat kişinin insan haysiyetine saygı gösterilmesi onun en doğal hakkıdır. Fakat kişilerin,sakatlık veya noksanlıklarının sebebi ne olursa olsun sahip oldukları düzgün yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar normal ölçüde ve çok sahip olmak haklarıdır.
4- Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara sahiptirler.Akıl Hastalarının Hakları Beyannamesinin 7. maddesinde bu hakların sınırlandırılması ya da kaldırılması ile ilgili hükümler belirtilmiştir.
5- Sakat kişilerin mümkün olduğu kadar kendilerine güvenmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.
6- Sakat kişiler tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi haklarına sahiptirler. Protez ve ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetleri, sakat kişinin kabiliyet ve maharetlerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliğini hızlandıracak diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına girmektedir.
7- Sakat kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik, düzgün hayat standardı haklarına sahiptirler.
8- Sakat kişilerin özel ihtiyaçları, ekonomik ve sosyal planlamanın her safhasında nazarı dikkate alınmalıdır.
9- Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz.
Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir.
10- Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır.
11- Sakat kişiler, şahıslarının ve mallarının korunması elzem olduğu hallerde, yeterli yasal yardımı sağlamaya muktedir olabilmelidirler. Eğer adli durum kendi gelişirse o zaman bu kişinin beden veya zeka durumu tümüyle dikkate alınmalıdır.
12- Sakat kişiler, haklarıyla ilgili her hususta kendilerine ait kuruluşlarla her zaman istişarede bulunabilmelidirler.
13- Bu beyannamede yazılı olan haklar, mümkün olan her türlü uygun vasıtayla sakat kişilere ve ailelerine tam olarak
]]>
<![CDATA[Aile Hekimliği Hakkında Bilgiler]]> https://eylulforum.com/konu-aile-hekimligi-hakkinda-bilgiler Sat, 25 Dec 2010 00:19:20 +0200 https://eylulforum.com/konu-aile-hekimligi-hakkinda-bilgiler 1-Aile hekimi kimdir?

Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Bakanlığın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.

2- Toplum Sağlığı Merkezi nedir?

Bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını geliştirmeyi ve korumayı ön plana alarak sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bu sorunları gidermek için planlama yapan ve bu planları uygulayan, uygulatan; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini müdürlüğün sevk ve idaresinde organize eden, bu hizmetlerin verimli şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren ve destekleyen, bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayan sağlık kuruluşudur.

3- Yerinde Sağlık hizmeti nedir?

Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, müdürlükçe tespit edilen cezaevi, çocuk ıslahevi, huzurevi, korunmaya muhtaç çocukların barındığı çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları gibi toplu yaşam alanlarına Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre giderek yerinde vereceği sağlık hizmetidir.

4- Gezici sağlık hizmeti nedir?

Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, müdürlükçe tespit edilen uzak mahalle, belde, köy, mezra gibi yerleşim birimlerine Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre giderek mahallinde vereceği sağlık hizmetidir.

5- Yönetmelikte aile hekimi çalışma saatleri nasıl düzenlenmiştir?

Yönetmelikte aile hekimleri tam gün esasına göre çalışacakları düzenlenmiş, ancak başlangıç ve bitişten veya toplam çalışma saatinden söz edilmemiştir. Ayrıca Mesai saatleri ve günleri, çalışma yerinin şartları da dikkate alınmak suretiyle çalıştığı bölgedeki kişilerin ihtiyaçlarına uygun olarak aile hekimi tarafından belirlenir ve müdürlükçe onaylanır. Gezici ve yerinde sağlık hizmetlerinin söz konusu olduğu durumlarda aile hekiminin bu çalışmaları nasıl bir mesai planlamasıyla yapacağına ilişkin bir açıklık bulunmuyor.

Ancak Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmeliğinde daha ayrıntılı düzenleme yer alıyor. Buna göre; Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının haftalık çalışma süresi kırk saattir. Haftada kırk saatten fazla veya hafta sonları çalışma aile hekiminin ve aile sağlığı elemanının talebi üzerine yapılabilir.

Görev tanımlarında belirlenen nöbet, acil yardım hizmetleri, olağanüstü durumlarda yapacakları hizmetler, toplum sağlığı ve benzeri hizmetlerde aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, çalışma saatleri dışında veya hafta tatili ve resmi tatillerde de çalıştırılabilirler.

6- Kamuda çalışan bir hekim, aile hekimliği yerleştirmesine doğrudan müracaat edebilir mi?

Aile hekimi olmak isteyen sağlık personeli kamu çalışanı ise kurumunun muvafakati aranır. Başvurusunu yaptıktan sonra Yönetmelikte belirlenen kurallara göre yerleştirmeler yapılır. Şayet bir aile hekimliği pozisyonuna yerleşmiş ise, göreve başlamak için Sözleşme imzalanması gerekir.

7- Kamuda çalışan bir hekim, aile hekimliğini tercih ederse devlet memurluğu ile ilişiği kesilir mi?

Kamu çalışanları, aile hekimi olarak çalıştıkları sürece, kurumlarında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve bunların kadroları ile ilişikleri devam eder.

8- Kamuda çalışan bir hekimin, ücretsiz izinli kabul edilmesi ve memurluk kadrosu ile ilişiğinin devam etmesi, belli bir süre ile sınırlı mıdır?

Hayır. Yönetmeliğe göre herhangi bir süre sınırı olmaksızın, aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve kadroları ile ilişikleri devam eder.

9- Aile hekimi istediği zaman bu görevden ayrılabilir mi, önceki görevine dönebilir mi?

Hekim kamu çalışanı ise; sözleşmesinin herhangi bir suretle sona ermesi halinde kadro veya personel dağılım cetveli fazlalığına bakılmaksızın ücretsiz izne ayrıldığı görevine geri döner. Ancak kadrosunun bulunduğu birimin aile hekimliği uygulaması nedeniyle kaldırılması halinde bu birimin aktarıldığı TSMye atanır ve memuriyet görevine başlamasından itibaren 30 gün içinde kendisinin talep etmesi ve müdürlüğün de uygun görmesi ile bir defaya mahsus olmak üzere aynı il içinde personel dağılım cetvelinde açık olan ve doluluk oranlarına göre ihtiyaç duyulan kadrolardan birine yer değiştirme suretiyle ataması yapılabilir.

Hekim kamu çalışanı değil (Sözleşmeli personel) ise; aile hekimliği hizmetinden ayrılması halinde, genel hükümlere ve Bakanlık mevzuatına göre eski görev yerlerinde bir pozisyona dönebilir.

Yönetmelikte burada aktardıklarımız dışında, başkaca bir düzenleme bulunmadığı için bu örneğin personel dağılım cetvelinde açıklık yoksa ne olacağı da belirsizdir.

10- Yönetmeliğe göre aile hekiminin yılık izin hakkı var mıdır?

Sözleşme ile çalıştırılan aile hekimlerinin yıllık, mazeret ve hastalık izinleri; Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir.

Buna göre, yıllık izin süreleri otuz gündür.

Mazereti sebebiyle 5 gün daha izin verilebilir.

Kadın personele doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta süreyle izin verilir.

Yıl içinde tek hekimin uygun görmesiyle toplam yirmi güne kadar hastalık izni kullanılabilir ve toplam yirmi günü aşan hastalık izni için sağlık kurulu raporu gereklidir.

Bu izinlerin kullanılması sırasında, sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimi, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen şartları taşıyan tabip veya tabiplerle veya aile sağlığı elemanları ile anlaşarak, hizmetin görülmesini sağlar. Bu anlaşma yerel sağlık idaresince uygun görülmesi halinde uygulanır. Bu durumda, asıl aile hekimi ya da aile sağlığı elamanına ödeme tam olarak yapılır. Geçici aile hekimi ya da aile sağlığı elemanına bu geçici görevi dolayısıyla ödeme yapılmaz.

Bu mümkün olmadığı takdirde yerel sağlık idaresi, diğer aile hekimleri, aile sağlığı elemanları veya Bakanlık personelini geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanı olarak görevlendirir. İzne ayrılan aile hekimi veya aile sağlığı elemanına kişi başına yapılacak net ödeme hesaplanır. Hesaplanan miktarın % 50si aile hekimi veya aile sağlığı elemanına, kalan % 50si geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanına ödenir.

İzin vermeye ve hastalık raporlarını izne çevirmeye, yerel sağlık idarelerinin teklifi üzerine bulundukları yerin mülki idare amirleri yetkilidir.

11- Yönetmeliğe göre nerelerde yetkilendirilmiş aile hekimliği hizmeti verilir?

Bakanlık dışında birinci basamak sağlık hizmeti veren; üniversiteler, askeri birlikler, hastaneler, kurum ve işyerlerinde yetkilendirilmiş aile hekimliği hizmeti verilebilir. Bunun için Bakanlığın öngördüğü eğitimlerin alınması, ilgili hekimin talebi ve kurumunun teklifi gerekmektedir. Bu halde Valilik onayı ile kendi görev ve sorumluluk alanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla, aile hekimliği yetkisi verilmektedir.Yetkilendirilmiş aile hekiminden hizmet alanların aile hekimi seçme hakkı saklıdır.

12- Yönetmeliğe göre aile hekimi eğitimleri nasıl planlanıyor?

Eğitim iki aşama halinde planlanmıştır. Birinci aşama eğitim programı en çok on gün, ikinci aşama ise en az oniki aydan oluşmaktadır. Önceki Yönetmelikte oniki aylık eğitimin ;modüler eğitim tarzında olacağı belirtilmişken, son değişiklik ile ;uzaktan eğitim tarzna dönüşmüştür. Yönetmeliğe göre bu eğitimlerde Bakanlığın belirlediği kriterlere göre başarılı olmak esastır.

13- Yönetmeliğe göre eğiticiler nasıl belirleniyor?

Sadece Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğnde değil, 9.12.2004 yürürlülük tarihli Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunda, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelikte ve Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikte, bu konuda her hangi bir ölçü, bilinebilir bir kriter sıralanmamıştır. Tamamıyla keyfi olarak saptanmaktadır.

14- Kişiler aile hekimini nasıl seçmektedir?

İlk kayıtta belirleme İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kişilerin ikamet ettikleri bölge göz önünde bulundurularak yapılacak, ancak sonrasında kişiler yakın konumdaki aile hekimi,bölge sınırlaması vb herhangi bir kriter olmaksızın tamamıyla serbest olarak seçim yapabileceklerdir.

15- Kişiler aile hekimini ne kadar süre sonra değiştirebilir, değişiklik için nereye başvurulması gerekir?

Zorunlu haller dışında aile hekimi üç aydan önce değiştirilemez.

Bu değişiklik talebinin hizmet alınmak istenen aile hekimine veya ilgili TSM yapılması gerekmektedir.

16- Yönetmeliğe göre aile hekimi atamasında öncelik sırası/atama ilkeleri nelerdir?

Öncelikle;

Kamu görevlisi olan hekimler



Aile hekimliği uzmanları

Tabipler ve diğer uzman tabipler

Yedek Liste

Aile hekimliği pozisyonuna yerleşme hakkı elde etmekle birlikte görevlerinden hemen ayrılması Bakanlıkça uygun görülmeyen hekimler

B-Kamu görevlisi olmayan hekimler (Aile hekimliği pozisyonlarının doldurulamaması halinde )

C-Pilot İl Dışından Yerleştirme (Pilot ilde sözleşmeli aile hekimliği pozisyonlarının doldurulamaması halinde)

D- Görevlendirme (Dolmamışsa, boş pozisyonlar görevlendirme ile doldurulur.)

17- Kamu kurumlarında çalışmayan hekimler, aile hekimliği yerleştirmesine başvurabilir mi?

Aile hekimliği pozisyonlarının kamuda çalışanlar ile doldurulamaması halinde Valilik kamu görevlisi olmayan tabip ve uzman tabiplerden aile hekimi olarak çalıştırılmak üzere ihtiyaç duyulan sayıyı belirleyerek Bakanlıktan talepte bulunur.

Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile pozisyon adedi belirlenir ve ilan edilir. Sonrasında da başvurular alınır.



18- Aile hekimi sosyal güvenlik yönünden nereye bağlıdır, sigorta primleri kim tarafından ödenir?

Kamu çalışanları, aile hekimi olarak çalıştıkları sürece, kurumlarında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve bunların kadroları ile ilişikleri devam eder.

Aile hekimleri adına devlet tarafından yapılacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri, yapılacak aylık ödemeden düşülür.

19- Aile hekiminin mevzuatta tanımlanmış görevleri nelerdir?

A-Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlıkça yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.

B- Aile hekimi, kendisine kayıtlı kişileri bir bütün olarak ele alıp, kişiye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir ekip anlayışı içinde sunar.

C- Aile hekimi, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde;

a) Çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki toplum sağlığı merkezi ile işbirliği yapar,

b) Hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu toplum sağlığı merkezine bildirir,

c) Kendisine kayıtlı kişilerin ilk değerlendirmesini yapmak için altı ay içinde ev ziyaretinde bulunur veya kişiler ile iletişime geçer,

ç) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini verir,

d) Sağlıkla ilgili olarak kayıtlı kişilere rehberlik yapar, sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler ile ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini verir,

e) Periyodik sağlık muayenesi yapar,

f) Kayıtlı kişilerin yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları (kanser, kronik hastalıklar, gebe, loğusa, yenidoğan, bebek, çocuk sağlığı, adölesan, erişkin, yaşlı sağlığı ve benzeri) yapar,

g) Evde takibi zorunlu olan özürlü, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini verir,

ğ) Aile sağlığı merkezi şartlarında tanı veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk eder, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirir, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakım hizmetlerinin koordinasyonunu sağlar,

h) Tetkik hizmetlerinin verilmesini sağlar ya da bu hizmetleri verir,

ı) Verdiği hizmetlerle ilgili olarak sağlık kayıtlarını tutar ve gerekli bildirimleri yapar,

i) Kendisine kayıtlı kişileri yılda en az bir defa değerlendirerek sağlık kayıtlarını günceller,

j) Gerektiğinde hastayı gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapar,

k) Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde gerektiğinde hastayı gözlem amaçlı yatırarak tetkik ve tedavisini yapar,

l) İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmi tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenler,

m) Bakanlıkça belirlenen konularda hizmet içi eğitimlere katılır,

n) Bakanlıkça ve ilgili mevzuat ile verilen diğer görevleri yapar.

20- Aile hekiminin ücreti nasıl belirleniyor?

12.08.2005 tarih ve 25904 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 17. maddesine göre; Aile hekimine yapılacak ödemenin unsurları şunlardır.

A- Kayıtlı kişiler için ödenecek ücret:

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine yapılacak ödemelerin hesaplanmasında, nöbet, acil yardım hizmetleri, olağanüstü durumlarda yapacakları hizmetler, toplum sağlığı ve benzeri hizmetleri için;

1) Kayıtlı kişi sayısına bakılmaksızın, ilk 1000 (bin) kişiye kadar,

a) Aile hekimliği uzmanı ise 2.000 YTL,

b) Uzman tabip veya tabip ise 1.500 YTL,

2) 1000 (bin) kişinin üzerindeki her kayıtlı kişi başına ayrıca 1 YTL,

esas alınır.

Eğer kayıtlı kişi sayısı 4000 den fazla ise fazla olan kısım için aile hekimlerine herhangi bir ödeme yapılmaz.

B- Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ücreti: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine çalıştığı bölgeye göre sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ücreti ödenir. Bu ödemede Kalkınmada Öncelikli Yöreler Cetveli esas alınır. Buna göre;

1) 1, 2 ve 3 üncü bölgelerde görev yapanlar için tavan ücretin %10 u,

2) 4 üncü bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %20 si,

3) 5 inci bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %30 u,

4) 6 ncı bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %40 ı,

5) 7 nci bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %50 si,

esas alınır.

C- Aile sağlığı merkezi giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine hizmet verdiği merkezin kira, elektrik, su, yakıt, telefon, internet, bilgi-işlem, temizlik, büro malzemeleri, küçük onarım ve tıbbi sarf malzemeleri gibi giderleri için her ay tavan ücretin %100 ü ödenir.

D- Gezici sağlık hizmetleri giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine kırsalda verdiği gezici sağlık hizmeti giderleri için yapılacak ödemelerde gezici sağlık hizmeti kapsamındaki nüfus;

1) 500 den az ise tavan ücretin %0 ı,

2) 500 ila1000 kişi ise tavan ücretin %10 u,

3) 1001 ila 1500 kişi ise tavan ücretin %20 si,

4) 1501 ila 2000 kişi ise tavan ücretin %30 u,

5) 2001 kişiden fazla ise tavan ücretin %40 ı,

esas alınır.

E- Tetkik ve sarf malzemeleri giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine ihtiyaç duyduğu tetkikleri yerel sağlık idarelerinin gösterdiği laboratuvarlarda yaptırtmak ve bu tetkikler için gerekli sarf malzemelerini temin etmek amacıyla yapılacak giderler karşılığı ödeme yapılır. Ancak tetkik ve sarf malzemeleri giderleri karşılığı yapılacak toplam ödeme tutarı tavan ücretin %100 ünü geçemez.

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine; bu maddenin (A), (B), ©, (D) ve (E) bentleri uyarınca her ay itibarıyla yapılacak brüt ödemeler toplamı ile Devletçe karşılanacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri toplamı, tavan ücretin 6 katını aşamaz.

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimlerine bu Yönetmelikte belirlenen ödemelerin dışında, herhangi bir ad altında başkaca bir ödeme yapılamaz.

21- Ücret ne zaman ödenir?

Yönetmeliğe göre; aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına yapılacak ödemeler, çalışılan ay sonuçlarının yerel sağlık idarelerine bildiriminden itibaren 15 gün içerisinde yapılır.

22- Yönetmeliğe göreperformans standartları nasıl belirlenmektedir? Sevk oranlarının belirleyici olduğu doğru mudur?

Yönetmeliğin önceki halinde aile hekimlerinin performans değerlendirmesinde vermiş oldukları kişisel koruyucu sağlık hizmetleri ve sevk oranları dikkate alınır. düzenlemesi yer alıyordu. Değişiklik sonrasında sadeceverdikleri koruyucu sağlık hizmetlerinin dikkate alınacağından söz edilmektedir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına uygun olarak sevk oranlarının da dikkate alınacağı düzenlemesi kaldırılmış durumdadır.

23- Sözleşmeli aile hekiminin, aynı ilde başka bir aile hekimi pozisyona nakil talebinde bulunabilmesi için, en az ne kadar süre çalışması gerekir?

Sözleşmeli aile hekimi, bu pozisyonda fiilen bir yıl çalışmadan aynı ilde başka bir aile hekimliği pozisyonuna nakil talebinde bulunamaz. Bir yıllık fiilen çalışma süresinin hesaplanmasında, hafta sonu ve resmi tatil günleri fiili çalışmadan sayılır. Ancak yıllık, mazeret ve hastalık izinli geçirilen günler ise fiili çalışmadan sayılmaz. Bu kısıtlama uygulamaya geçilen pilot ilde ilk bir yıllık dönemde uygulanmaz.

24- Aile hekimi herhangi bir nedenle görevden ayrılırsa, aile sağlığı elemanın da görevi sona erer mi?

Aile sağlığı elemanı sözleşme imzaladığı aile hekiminin görevinden ayrılması veya yer değiştirmesi durumunda sözleşme döneminin bitimine kadar o pozisyonda görevine devam edebilir. Bu durumda sözleşmesini feshetmek isterse bir yıl beklemeden yeni sözleşme imzalayabilir.

25- Yedek liste ne demektir? Bu listeye girmenin avantajı var mıdır?

İlk yerleştirmeye müracaat edip, yerleştirme işlemine katıldığı halde yerleştirme sırası kendisine gelmeden bütün pozisyonların dolması nedeniyle yerleştirilemeyenler yedek listeye kaydedilir. Yedek listeye ilk yerleştirmeden sonra ilave yapılmaz.

Herhangi bir nedenle aile hekimliği pozisyonlarının boşalması veya yeni pozisyon açılması durumunda, yapılacak yerleştirmede değerlendirmeye alınır. Ancak ilk yerleştirme esnasında yedek listeye giren hekimler müteakip yerleştirmede sıra kendilerine gelmesine rağmen yerleşmezler ise yedek listeden çıkarılırlar.

26- Yönetmeliğe göre aile hekimliği uzmanlarının yerleştirilmesi nasıldır? 3 aile hekimliği uzmanı aynı merkezde görev alabilir mi?

Başvurabilmeleri için çalıştıkları kamu kurumunun muvafakat vermesi gerekir. Birinci grupta yer alırlar ve hizmet puanına göre sıralanırlar. Yerleştirme birinci gruptan başladığı, istediği pozisyona yerleşmek yönünden en avantajlı gruptur. Ancak her aile sağlığı merkezinde bir pozisyon tercih edilebilir.

4 (dahil)- 6 (dahil) planlanmış aile sağlığı merkezinde ikinci bir aile hekimliği uzmanı, 6nın üzerinde birim bulunan merkezlerde ise üçüncü bir aile hekimliği uzmanı tercihte bulunabilir.

Merkezin aile hekimliği uzmanı kontenjanı dolmuşsa, ilgili hekim ancak bir alt gruptan hizmet puanları sıralamasına göre yerleşir. Dolayısıyla 3 aile hekimliği uzmanının aynı merkezde görev alabilmesinin tek koşulu; bu merkezden 6nın üzerinde birim bulunmasıdır.

27- Hizmet puanının önemi nedir?

Başvuru yapan aile hekimliği uzmanları birinci grup, tabipler ve diğer uzman tabipler ise ikinci grup olacak şekilde hizmet puanına göre sıralanmakta, yerleştirmeler önce birinci grup olmak üzere en yüksek hizmet puanından başlanarak yapılmaktadır.

28- Yönetmeliğe göre İdari görevdeki (il sağlık müdürü, müdür yardımcısı ve şube müdürü) hekimlerin, aile hekimi başvurmaları halinde nasıl bir işlem yapılır?

İl Sağlık Müdürü, Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürü olarak görev yapan tabip ve uzman tabipler aile hekimliğine başvurmaları halinde, Yönetmelikte belirtilen sıralamaya tabi tutulurlar. Ancak yerleştirilme hakkı elde etmesine rağmen idari görevlerinden ayrılmaları Bakanlıkça uygun görülmeyenler; ilde pozisyon boşalması veya yeni pozisyon açılması halinde öncelikli olarak yerleştirilirler.

Sağlık hizmetlerinin aksamaması ve devamlılığı açısından; pilot ilde aile hekimliği pozisyonuna yerleşme hakkı elde etmekle birlikte görevlerinden hemen ayrılması Bakanlıkça uygun görülmeyen hekimlerin seçtikleri pozisyon kendilerine tahsis edilerek ilin uygulamaya geçtiği tarihten itibaren azami 6 aya kadar sözleşme imzalamaları tehir de edilebilir. Bu süre zarfında seçtikleri pozisyondaki aile hekimliği hizmetleri görevlendirme usulü ile yerine getirilir.

29- Aile hekimi bulunduğu bölgeden ayrılabilir mi?

Aile hekimi naklen atanma talebinde bulunabilir. Bu halde yine hizmet puanına göre sıralanır:

Boşalan veya yeni açılan aile hekimliği pozisyonuna, birinci alt grubun hizmet puanı en yüksek olan personelden başlamak üzere kabul eden uzman tabip veya tabibin ataması gerçekleştirilir. Açıktan atama yapılabilmesi için bütçe imkânlarının uygun olması, Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü şarttır.

30- Geçici aile hekimi kimdir?

Aile hekiminin yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan veya boş aile hekimliği pozisyonuna yerleştirme yapılıncaya kadar bu pozisyona görevlendirilen aile hekimidir.

31- Aile Sağlığı Merkezinin fiziki şartları nelerdir?

Kolay ulaşılabilir, güvenli, uygun havalandırma, ısıtma ve aydınlatma imkânlarına sahip, toplam alanı tek aile hekimi için 60 metrekare olan bir binada olmalı; birden fazla hekimin birlikte çalışması durumunda her aile hekimi için 20 metrekare ilave edilmelidir.

Bekleme ve kayıt bölümü bulunmalıdır.

Muayene odası, her aile hekimi için en az 10 metrekare olmalıdır.

Hastaya tıbbi girişimlerin yapılabileceği büyüklükte lavabosu bulunan tıbbi müdahale odası bulunmalıdır.

Laboratuar hizmetlerinin verilmesi planlanıyorsa bu hizmetler için uygun bir oda bulunmalıdır.

Sağlık kayıtlarının tutulacağı, dosyalama, verilerin toplanması ve istatistikî değerlendirmeler ile resmi kurum ve sigorta kurumlarına yapılacak bildirimlerin hazırlanması gibi çalışmaların güvenli bir şekilde yapılabileceği bir büro veya bölme bulunmalıdır.

Hastaların kullanabileceği bir lavabo ve tuvalet olmalıdır.

Tercihen binanın giriş katında kurulmalı, özürlü ve yaşlı hastaların giriş ve çıkışlarını mümkün kılan, kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır.



Muayene odası dışında yukarıda sayılan diğer odalar aile hekimlerince müşterek kullanılabilir.

32- Aile Hekimi TSM ilişkisi nasıldır?

Aile hekiminden kimi bilgi ve raporlamaları, TSMye iletmesi beklenmekteyse de, aralarında ilişkinin hiyerarşik olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Daha çok bir işbirliği ve koordinasyondan söz edilebilir. Nitekim aile hekimine; çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki TSM ile işbirliği yapma, hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu TSMye bildirme sorumluluğu verilmiştir. Keza hekim gezici ve/veya yerinde sağlık hizmeti aylık planını ve ay sonunda da faaliyet raporunu TSMye bildirecektir.

33- Aile hekimi-aile sağlığı elemanı ilişkisi nasıldır?

Aile hekimi ile aile sağlığı elemanı ekip anlayışı içinde çalışır. Aile hekimi, birlikte çalıştığı aile sağlığı elemanını yönlendirmek ve denetlemek yetkisine sahiptir. Aile hekimi, aile sağlığı elemanının görev tanımında belirtilen işleri yapmaması veya eksik yapması, meslek ilkelerine aykırı davranması, çalışma huzurunu bozucu davranışlarda bulunması, kılık-kıyafet ve mesai saatlerine uyum göstermemesi gibi durumlarda sözleşmeyi sona erdirmek üzere il sağlık müdürlüğüne teklifte bulunma yetkisine sahiptir.

34- Ölü muayene ve defin ruhsatı verilmesinde aile hekiminin ve TSMnin görevleri nelerdir?

Ölü muayenesi ve defin ruhsatı düzenlenmesi cenazenin bulunduğu yerdeki belediye tabibi tarafından, belediye tabibi bulunmayan yerlerde toplum sağlığı hekimi, toplum sağlığı hekiminin bulunmadığı yerlerde ise aile hekimleri tarafından gecikmeksizin yapılır. Hekim bulunmayan yerlerde defin ruhsatı ilgili mevzuata göre gömme izin belgesi görevlisince veya yetkilendirilen diğer şahıslarca verilir.

Ölü muayenesi yapılan ve defin ruhsatı verilen kişilerin kayıtları defin ruhsatını veren makam tarafından müdürlüğe bildirilir. İlgili aile hekimi en kısa sürede bilgilendirilir.

35- Aile hekimi ortalama kaç kişiye hizmet verecektir?

Aile hekimlerinin çalışma bölgeleri nüfus yoğunluğu, idari ve coğrafi şartlar ile kişilerin sağlık hizmeti alma alışkanlıkları göz önünde bulundurularak belirlenir. Aile hekimliği uygulanan ve uygulanacak olan illerde ortalama 3500 kişiye bir aile hekimi düşecek şekilde aile hekimi çalışma bölgeleri tespit edilir. İdari, coğrafi ve nüfus özellikleri ile yerel şartları farklılık gösteren yerleşim yerlerindeki pozisyonlarda aile hekimine kayıtlı nüfus sayısı değişiklik gösterebilir. Bu nüfus değişiklikleri gerekçeleri ile birlikte Bakanlık onayına sunulur. Bakanlık onayı alındıktan sonra pozisyonlar ilan edilir.

36- Aile sağlığı merkezi yöneticisi nasıl belirlenir, görevleri nelerdir?

Aile sağlığı merkezinde birden çok aile hekimi hizmet veriyor ise, aile hekimleri kendi aralarında bir yönetim planı oluşturarak yönetici belirler ve yönetici ismini müdürlüğe bildirirler. Yönetici seçimi zorunlu haller dışında yılda bir kez yapılır. Yönetim tarafından alınan kararlar karar defterine işlenir. Yönetici, aile sağlığı merkezinin işletilmesinden birinci derecede sorumlu olduğu gibi bu merkezin müdürlük ve toplum sağlığı merkezi ile koordinasyonunu sağlamakla da görevlidir.

37- Laboratuar hizmetleri nasıl yerine getirilir?

Tanı ve takip için gerekli görülen basit görüntüleme ya da laboratuar tetkikleri aile sağlığı merkezlerinde yapılabilir. Aile hekimlerinin istediği laboratuar tetkikleri öncelikle halk sağlığı laboratuarı olmak üzere müdürlüğün uygun gördüğü bir laboratuarda yaptırılır.

38- Aile hekiminin başkaca bir iş yapması (işyeri hekimliği, özel bir sağlık kuruluşunda çalışma vb) mümkün müdür?

Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 7. maddesi gereğince; Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, bu görevleri dışında, bilimsel faaliyetler hariç olmak üzere mesleklerinin icrasından menfaat temin edemezler. Hizmet akdi suretiyle veya esnaf veya tacir sayılmayı gerektiren herhangi bir faaliyette bulunamazlar.

39- Aile hekimliği sözleşmesi kim tarafından düzenlenmekte ve imzalanmaktadır?

Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları ile sözleşme imzalamaya vali veya görevlendireceği merci yetkilidir. Standart bir sözleşme imzalatılmakta ve tüm haklar, tek taraflı olarak düzenlenmektedir.

40- Aile hekimi olmazsam pratisyen hekim olarak hasta bakma, reçete yazma yetkimi kaybeder miyim?

Tabiki hayır. Hekimlik yapma, reçete düzenleme yetkisinin kaynağı 1219 sayılı Tababet Ve Şuabatı San atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve tıp fakültesi diplomanızdır.

41- Aile hekimliği sözleşmesi nasıl sona erer?

A- Ölüm ya da tabi olduğu mevzuata göre malulen emekli olma hakkını elde edenlerin sözleşmesi, herhangi bir işleme gerek olmadan sona erer.

B-Aşağıdaki hallerde sözleşme, vali tarafından herhangi bir ihbar veya ikaza gerek duyulmadan sona erdirilir:

a) Aile hekimine kayıtlı kişi sayısının aralıksız iki aydan fazla (aylık yapılan üçüncü bildirimde) 1000 in altına düşmesi,

b) Çalışanın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) nci alt bentlerinde belirlenen şartlar ile bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşımadığının anlaşılması veya bu şartları sonradan kaybetmesi,

c) Kazanç getirici faaliyetlerde bulunulduğunun tespit edilmesi,

d) Verilen süre içinde mal bildiriminde bulunulmaması,

e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (E) bendinde yer alan ve devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren suçların işlendiğinin mahkeme kararıyla sabit olması,

f) Kurumundan aylıksız veya ücretsiz izinli sayılanlar hakkında yüksek disiplin kurullarınca Devlet memurluğundan çıkarma veya sözleşmenin sona erdirilmesi kararı verilmesi,

g) Özürsüz olarak kesintisiz 10 gün görev başında bulunmaması.

C- Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları askerlik, doğum, emeklilik veya diğer sebeplerle iki ay önceden bildirmek kaydıyla sözleşmenin sona erdirilmesini talep edebilirler. Bu süreyi doldurmadan görev yerini terk eden personel, bir yıl süreyle aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz.

42-Sözleşme hangi hallerde ihtaren sona erer?

a) Görev tanımında belirtilen işleri yapmamak veya eksik yapmak ve bu eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen sürede gidermemek,

b) Aile sağlığı merkezinin zorunlu fiziki veya teknik şartlarındaki eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

c) Meslek ilkelerine aykırı davranmak,

d) Bir yıl içinde aralıklı olarak özürsüz 10 gün görev başında bulunmamak,

e) Görevin yerine getirilmesi için gereken belgeleri usulüne uygun düzenlememek ve bu eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen sürede gidermemek,

f) Denetimlerde işbirliği yapmamak, istenilen verileri ibraz etmemek, eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

g) Koruyucu hekimlik uygulamalarında verilen görevleri yerine getirmemek, eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

h) Koruyucu hekimlik uygulamalarından aşı, gebelik veya çocuk-bebek takip oranlarını, mücbir sebepler veya ihbar düzenlenen haller dışında, %80 in altına düşürmek,

i) Verilen eğitimlerin belirlenmiş devamsızlık sürelerini aşmak,

hallerinin tespiti durumunda aile hekimlerine (tespitin mülki idare amirliği ve yerel sağlık idareleri tarafından yapılması halinde mülki idare amirliğince, tespitin Bakanlık tarafından yapılması halinde Bakanlıkça) doğrudan yazılı ihtar yapılır.

Yıl içinde, aynı bentte sıralanan fiillerin iki defa, farklı bentlerde sıralanan fiillerin üç defa işlenmesi halinde sözleşme, ilgili vali tarafından sona erdirilir.

43-Doğum, askerlik uzun süreli işten ayrılma halinde sözleşmem ne olur?

Yönetmelikte bu konuda düzenleme bulunmuyor. Ancak konu Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelik�te ve Aile Hekimliği Hizmet Sözleşmesinde düzenlenmiş durumda. Buna göre; aile hekimleri askerlik, doğum, emeklilik veya diğer sebeplerle iki ay önceden bildirmek kaydıyla sözleşmenin sona erdirilmesini talep edebilirler. Bu süreyi doldurmadan görev yerini terk eden personel, bir yıl süreyle aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz.

Ancak bu durumdaki kişilere, askerlik dönüşü veya doğum sonrası bir defalık tercih hakkı tanınmaktadır. Bu grupta bulunan aile hekimlerinde öncelik sıralaması askerlik veya doğum sonrası kamu görevine başlama tarihidir. Kamu görevlisi olmayan hekimler için ise müdürlüğe başvuru tarihidir.

44-TSM de geçici görevlendirilme, en çok ne kadar süreyle olur?

Yönetmelikte bu konuda düzenleme bulunmuyor. Bu nedenle genel düzenlemeler bakmak gerekiyor. Sağlık Bakanlığı Atama Ve Nakil Yönetmeliğinin 11. maddesine göre; Bakanlık önceden duyurmak suretiyle talepte bulunan personeli görevlendirebileceği gibi ihtiyaç halinde re sen geçici görevlendirme yapabilir. Bu şekilde görevlendirilen personel için süre bir mali yılda iki ayı geçemez. Memuriyet mahallinde Valiliklerce de bu şekilde görevlendirilen personel için süre bir mali yılda her seferinde üç ayı ve toplamda altı ayı geçemez.

Ayrıca 12.08.2005 tarih ve 25904 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 17. maddesine göre; geçici görevlendirilenler de dahil olmak üzere, Bakanlıkça aile hekimi olarak görevlendirilenlere 209 sayılı Döner Sermaye Kanunu uyarınca ek ödeme yapılmaz. Bunların aylık veya ücretleri kadro veya pozisyonlarının bulunduğu birimden ödenmeye devam olunur.

-Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimlerinin kendilerinden yapılacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri, (A) bendinde belirtilen ödemeden düşülür. Aile Hekimliği Pilot

-Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelik madde 16
]]>
1-Aile hekimi kimdir?

Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Bakanlığın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.

2- Toplum Sağlığı Merkezi nedir?

Bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını geliştirmeyi ve korumayı ön plana alarak sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bu sorunları gidermek için planlama yapan ve bu planları uygulayan, uygulatan; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini müdürlüğün sevk ve idaresinde organize eden, bu hizmetlerin verimli şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren ve destekleyen, bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayan sağlık kuruluşudur.

3- Yerinde Sağlık hizmeti nedir?

Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, müdürlükçe tespit edilen cezaevi, çocuk ıslahevi, huzurevi, korunmaya muhtaç çocukların barındığı çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları gibi toplu yaşam alanlarına Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre giderek yerinde vereceği sağlık hizmetidir.

4- Gezici sağlık hizmeti nedir?

Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, müdürlükçe tespit edilen uzak mahalle, belde, köy, mezra gibi yerleşim birimlerine Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre giderek mahallinde vereceği sağlık hizmetidir.

5- Yönetmelikte aile hekimi çalışma saatleri nasıl düzenlenmiştir?

Yönetmelikte aile hekimleri tam gün esasına göre çalışacakları düzenlenmiş, ancak başlangıç ve bitişten veya toplam çalışma saatinden söz edilmemiştir. Ayrıca Mesai saatleri ve günleri, çalışma yerinin şartları da dikkate alınmak suretiyle çalıştığı bölgedeki kişilerin ihtiyaçlarına uygun olarak aile hekimi tarafından belirlenir ve müdürlükçe onaylanır. Gezici ve yerinde sağlık hizmetlerinin söz konusu olduğu durumlarda aile hekiminin bu çalışmaları nasıl bir mesai planlamasıyla yapacağına ilişkin bir açıklık bulunmuyor.

Ancak Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmeliğinde daha ayrıntılı düzenleme yer alıyor. Buna göre; Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının haftalık çalışma süresi kırk saattir. Haftada kırk saatten fazla veya hafta sonları çalışma aile hekiminin ve aile sağlığı elemanının talebi üzerine yapılabilir.

Görev tanımlarında belirlenen nöbet, acil yardım hizmetleri, olağanüstü durumlarda yapacakları hizmetler, toplum sağlığı ve benzeri hizmetlerde aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, çalışma saatleri dışında veya hafta tatili ve resmi tatillerde de çalıştırılabilirler.

6- Kamuda çalışan bir hekim, aile hekimliği yerleştirmesine doğrudan müracaat edebilir mi?

Aile hekimi olmak isteyen sağlık personeli kamu çalışanı ise kurumunun muvafakati aranır. Başvurusunu yaptıktan sonra Yönetmelikte belirlenen kurallara göre yerleştirmeler yapılır. Şayet bir aile hekimliği pozisyonuna yerleşmiş ise, göreve başlamak için Sözleşme imzalanması gerekir.

7- Kamuda çalışan bir hekim, aile hekimliğini tercih ederse devlet memurluğu ile ilişiği kesilir mi?

Kamu çalışanları, aile hekimi olarak çalıştıkları sürece, kurumlarında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve bunların kadroları ile ilişikleri devam eder.

8- Kamuda çalışan bir hekimin, ücretsiz izinli kabul edilmesi ve memurluk kadrosu ile ilişiğinin devam etmesi, belli bir süre ile sınırlı mıdır?

Hayır. Yönetmeliğe göre herhangi bir süre sınırı olmaksızın, aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve kadroları ile ilişikleri devam eder.

9- Aile hekimi istediği zaman bu görevden ayrılabilir mi, önceki görevine dönebilir mi?

Hekim kamu çalışanı ise; sözleşmesinin herhangi bir suretle sona ermesi halinde kadro veya personel dağılım cetveli fazlalığına bakılmaksızın ücretsiz izne ayrıldığı görevine geri döner. Ancak kadrosunun bulunduğu birimin aile hekimliği uygulaması nedeniyle kaldırılması halinde bu birimin aktarıldığı TSMye atanır ve memuriyet görevine başlamasından itibaren 30 gün içinde kendisinin talep etmesi ve müdürlüğün de uygun görmesi ile bir defaya mahsus olmak üzere aynı il içinde personel dağılım cetvelinde açık olan ve doluluk oranlarına göre ihtiyaç duyulan kadrolardan birine yer değiştirme suretiyle ataması yapılabilir.

Hekim kamu çalışanı değil (Sözleşmeli personel) ise; aile hekimliği hizmetinden ayrılması halinde, genel hükümlere ve Bakanlık mevzuatına göre eski görev yerlerinde bir pozisyona dönebilir.

Yönetmelikte burada aktardıklarımız dışında, başkaca bir düzenleme bulunmadığı için bu örneğin personel dağılım cetvelinde açıklık yoksa ne olacağı da belirsizdir.

10- Yönetmeliğe göre aile hekiminin yılık izin hakkı var mıdır?

Sözleşme ile çalıştırılan aile hekimlerinin yıllık, mazeret ve hastalık izinleri; Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir.

Buna göre, yıllık izin süreleri otuz gündür.

Mazereti sebebiyle 5 gün daha izin verilebilir.

Kadın personele doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta süreyle izin verilir.

Yıl içinde tek hekimin uygun görmesiyle toplam yirmi güne kadar hastalık izni kullanılabilir ve toplam yirmi günü aşan hastalık izni için sağlık kurulu raporu gereklidir.

Bu izinlerin kullanılması sırasında, sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimi, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen şartları taşıyan tabip veya tabiplerle veya aile sağlığı elemanları ile anlaşarak, hizmetin görülmesini sağlar. Bu anlaşma yerel sağlık idaresince uygun görülmesi halinde uygulanır. Bu durumda, asıl aile hekimi ya da aile sağlığı elamanına ödeme tam olarak yapılır. Geçici aile hekimi ya da aile sağlığı elemanına bu geçici görevi dolayısıyla ödeme yapılmaz.

Bu mümkün olmadığı takdirde yerel sağlık idaresi, diğer aile hekimleri, aile sağlığı elemanları veya Bakanlık personelini geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanı olarak görevlendirir. İzne ayrılan aile hekimi veya aile sağlığı elemanına kişi başına yapılacak net ödeme hesaplanır. Hesaplanan miktarın % 50si aile hekimi veya aile sağlığı elemanına, kalan % 50si geçici aile hekimi veya geçici aile sağlığı elemanına ödenir.

İzin vermeye ve hastalık raporlarını izne çevirmeye, yerel sağlık idarelerinin teklifi üzerine bulundukları yerin mülki idare amirleri yetkilidir.

11- Yönetmeliğe göre nerelerde yetkilendirilmiş aile hekimliği hizmeti verilir?

Bakanlık dışında birinci basamak sağlık hizmeti veren; üniversiteler, askeri birlikler, hastaneler, kurum ve işyerlerinde yetkilendirilmiş aile hekimliği hizmeti verilebilir. Bunun için Bakanlığın öngördüğü eğitimlerin alınması, ilgili hekimin talebi ve kurumunun teklifi gerekmektedir. Bu halde Valilik onayı ile kendi görev ve sorumluluk alanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla, aile hekimliği yetkisi verilmektedir.Yetkilendirilmiş aile hekiminden hizmet alanların aile hekimi seçme hakkı saklıdır.

12- Yönetmeliğe göre aile hekimi eğitimleri nasıl planlanıyor?

Eğitim iki aşama halinde planlanmıştır. Birinci aşama eğitim programı en çok on gün, ikinci aşama ise en az oniki aydan oluşmaktadır. Önceki Yönetmelikte oniki aylık eğitimin ;modüler eğitim tarzında olacağı belirtilmişken, son değişiklik ile ;uzaktan eğitim tarzna dönüşmüştür. Yönetmeliğe göre bu eğitimlerde Bakanlığın belirlediği kriterlere göre başarılı olmak esastır.

13- Yönetmeliğe göre eğiticiler nasıl belirleniyor?

Sadece Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğnde değil, 9.12.2004 yürürlülük tarihli Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanunda, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Yönetmelikte ve Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikte, bu konuda her hangi bir ölçü, bilinebilir bir kriter sıralanmamıştır. Tamamıyla keyfi olarak saptanmaktadır.

14- Kişiler aile hekimini nasıl seçmektedir?

İlk kayıtta belirleme İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kişilerin ikamet ettikleri bölge göz önünde bulundurularak yapılacak, ancak sonrasında kişiler yakın konumdaki aile hekimi,bölge sınırlaması vb herhangi bir kriter olmaksızın tamamıyla serbest olarak seçim yapabileceklerdir.

15- Kişiler aile hekimini ne kadar süre sonra değiştirebilir, değişiklik için nereye başvurulması gerekir?

Zorunlu haller dışında aile hekimi üç aydan önce değiştirilemez.

Bu değişiklik talebinin hizmet alınmak istenen aile hekimine veya ilgili TSM yapılması gerekmektedir.

16- Yönetmeliğe göre aile hekimi atamasında öncelik sırası/atama ilkeleri nelerdir?

Öncelikle;

Kamu görevlisi olan hekimler



Aile hekimliği uzmanları

Tabipler ve diğer uzman tabipler

Yedek Liste

Aile hekimliği pozisyonuna yerleşme hakkı elde etmekle birlikte görevlerinden hemen ayrılması Bakanlıkça uygun görülmeyen hekimler

B-Kamu görevlisi olmayan hekimler (Aile hekimliği pozisyonlarının doldurulamaması halinde )

C-Pilot İl Dışından Yerleştirme (Pilot ilde sözleşmeli aile hekimliği pozisyonlarının doldurulamaması halinde)

D- Görevlendirme (Dolmamışsa, boş pozisyonlar görevlendirme ile doldurulur.)

17- Kamu kurumlarında çalışmayan hekimler, aile hekimliği yerleştirmesine başvurabilir mi?

Aile hekimliği pozisyonlarının kamuda çalışanlar ile doldurulamaması halinde Valilik kamu görevlisi olmayan tabip ve uzman tabiplerden aile hekimi olarak çalıştırılmak üzere ihtiyaç duyulan sayıyı belirleyerek Bakanlıktan talepte bulunur.

Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile pozisyon adedi belirlenir ve ilan edilir. Sonrasında da başvurular alınır.



18- Aile hekimi sosyal güvenlik yönünden nereye bağlıdır, sigorta primleri kim tarafından ödenir?

Kamu çalışanları, aile hekimi olarak çalıştıkları sürece, kurumlarında aylıksız veya ücretsiz izinli sayılırlar ve bunların kadroları ile ilişikleri devam eder.

Aile hekimleri adına devlet tarafından yapılacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri, yapılacak aylık ödemeden düşülür.

19- Aile hekiminin mevzuatta tanımlanmış görevleri nelerdir?

A-Aile hekimi, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, Bakanlıkça yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmekle yükümlüdür.

B- Aile hekimi, kendisine kayıtlı kişileri bir bütün olarak ele alıp, kişiye yönelik koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini bir ekip anlayışı içinde sunar.

C- Aile hekimi, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde;

a) Çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki toplum sağlığı merkezi ile işbirliği yapar,

b) Hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu toplum sağlığı merkezine bildirir,

c) Kendisine kayıtlı kişilerin ilk değerlendirmesini yapmak için altı ay içinde ev ziyaretinde bulunur veya kişiler ile iletişime geçer,

ç) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini verir,

d) Sağlıkla ilgili olarak kayıtlı kişilere rehberlik yapar, sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler ile ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini verir,

e) Periyodik sağlık muayenesi yapar,

f) Kayıtlı kişilerin yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları (kanser, kronik hastalıklar, gebe, loğusa, yenidoğan, bebek, çocuk sağlığı, adölesan, erişkin, yaşlı sağlığı ve benzeri) yapar,

g) Evde takibi zorunlu olan özürlü, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini verir,

ğ) Aile sağlığı merkezi şartlarında tanı veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk eder, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirir, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakım hizmetlerinin koordinasyonunu sağlar,

h) Tetkik hizmetlerinin verilmesini sağlar ya da bu hizmetleri verir,

ı) Verdiği hizmetlerle ilgili olarak sağlık kayıtlarını tutar ve gerekli bildirimleri yapar,

i) Kendisine kayıtlı kişileri yılda en az bir defa değerlendirerek sağlık kayıtlarını günceller,

j) Gerektiğinde hastayı gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapar,

k) Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde gerektiğinde hastayı gözlem amaçlı yatırarak tetkik ve tedavisini yapar,

l) İlgili mevzuatta birinci basamak sağlık kuruluşları ve resmi tabiplerce kişiye yönelik düzenlenmesi öngörülen her türlü sağlık raporu, sevk evrakı, reçete ve sair belgeleri düzenler,

m) Bakanlıkça belirlenen konularda hizmet içi eğitimlere katılır,

n) Bakanlıkça ve ilgili mevzuat ile verilen diğer görevleri yapar.

20- Aile hekiminin ücreti nasıl belirleniyor?

12.08.2005 tarih ve 25904 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 17. maddesine göre; Aile hekimine yapılacak ödemenin unsurları şunlardır.

A- Kayıtlı kişiler için ödenecek ücret:

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine yapılacak ödemelerin hesaplanmasında, nöbet, acil yardım hizmetleri, olağanüstü durumlarda yapacakları hizmetler, toplum sağlığı ve benzeri hizmetleri için;

1) Kayıtlı kişi sayısına bakılmaksızın, ilk 1000 (bin) kişiye kadar,

a) Aile hekimliği uzmanı ise 2.000 YTL,

b) Uzman tabip veya tabip ise 1.500 YTL,

2) 1000 (bin) kişinin üzerindeki her kayıtlı kişi başına ayrıca 1 YTL,

esas alınır.

Eğer kayıtlı kişi sayısı 4000 den fazla ise fazla olan kısım için aile hekimlerine herhangi bir ödeme yapılmaz.

B- Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ücreti: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine çalıştığı bölgeye göre sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi ücreti ödenir. Bu ödemede Kalkınmada Öncelikli Yöreler Cetveli esas alınır. Buna göre;

1) 1, 2 ve 3 üncü bölgelerde görev yapanlar için tavan ücretin %10 u,

2) 4 üncü bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %20 si,

3) 5 inci bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %30 u,

4) 6 ncı bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %40 ı,

5) 7 nci bölgede görev yapanlar için tavan ücretin %50 si,

esas alınır.

C- Aile sağlığı merkezi giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine hizmet verdiği merkezin kira, elektrik, su, yakıt, telefon, internet, bilgi-işlem, temizlik, büro malzemeleri, küçük onarım ve tıbbi sarf malzemeleri gibi giderleri için her ay tavan ücretin %100 ü ödenir.

D- Gezici sağlık hizmetleri giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine kırsalda verdiği gezici sağlık hizmeti giderleri için yapılacak ödemelerde gezici sağlık hizmeti kapsamındaki nüfus;

1) 500 den az ise tavan ücretin %0 ı,

2) 500 ila1000 kişi ise tavan ücretin %10 u,

3) 1001 ila 1500 kişi ise tavan ücretin %20 si,

4) 1501 ila 2000 kişi ise tavan ücretin %30 u,

5) 2001 kişiden fazla ise tavan ücretin %40 ı,

esas alınır.

E- Tetkik ve sarf malzemeleri giderleri: Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine ihtiyaç duyduğu tetkikleri yerel sağlık idarelerinin gösterdiği laboratuvarlarda yaptırtmak ve bu tetkikler için gerekli sarf malzemelerini temin etmek amacıyla yapılacak giderler karşılığı ödeme yapılır. Ancak tetkik ve sarf malzemeleri giderleri karşılığı yapılacak toplam ödeme tutarı tavan ücretin %100 ünü geçemez.

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine; bu maddenin (A), (B), ©, (D) ve (E) bentleri uyarınca her ay itibarıyla yapılacak brüt ödemeler toplamı ile Devletçe karşılanacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri toplamı, tavan ücretin 6 katını aşamaz.

Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimlerine bu Yönetmelikte belirlenen ödemelerin dışında, herhangi bir ad altında başkaca bir ödeme yapılamaz.

21- Ücret ne zaman ödenir?

Yönetmeliğe göre; aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına yapılacak ödemeler, çalışılan ay sonuçlarının yerel sağlık idarelerine bildiriminden itibaren 15 gün içerisinde yapılır.

22- Yönetmeliğe göreperformans standartları nasıl belirlenmektedir? Sevk oranlarının belirleyici olduğu doğru mudur?

Yönetmeliğin önceki halinde aile hekimlerinin performans değerlendirmesinde vermiş oldukları kişisel koruyucu sağlık hizmetleri ve sevk oranları dikkate alınır. düzenlemesi yer alıyordu. Değişiklik sonrasında sadeceverdikleri koruyucu sağlık hizmetlerinin dikkate alınacağından söz edilmektedir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına uygun olarak sevk oranlarının da dikkate alınacağı düzenlemesi kaldırılmış durumdadır.

23- Sözleşmeli aile hekiminin, aynı ilde başka bir aile hekimi pozisyona nakil talebinde bulunabilmesi için, en az ne kadar süre çalışması gerekir?

Sözleşmeli aile hekimi, bu pozisyonda fiilen bir yıl çalışmadan aynı ilde başka bir aile hekimliği pozisyonuna nakil talebinde bulunamaz. Bir yıllık fiilen çalışma süresinin hesaplanmasında, hafta sonu ve resmi tatil günleri fiili çalışmadan sayılır. Ancak yıllık, mazeret ve hastalık izinli geçirilen günler ise fiili çalışmadan sayılmaz. Bu kısıtlama uygulamaya geçilen pilot ilde ilk bir yıllık dönemde uygulanmaz.

24- Aile hekimi herhangi bir nedenle görevden ayrılırsa, aile sağlığı elemanın da görevi sona erer mi?

Aile sağlığı elemanı sözleşme imzaladığı aile hekiminin görevinden ayrılması veya yer değiştirmesi durumunda sözleşme döneminin bitimine kadar o pozisyonda görevine devam edebilir. Bu durumda sözleşmesini feshetmek isterse bir yıl beklemeden yeni sözleşme imzalayabilir.

25- Yedek liste ne demektir? Bu listeye girmenin avantajı var mıdır?

İlk yerleştirmeye müracaat edip, yerleştirme işlemine katıldığı halde yerleştirme sırası kendisine gelmeden bütün pozisyonların dolması nedeniyle yerleştirilemeyenler yedek listeye kaydedilir. Yedek listeye ilk yerleştirmeden sonra ilave yapılmaz.

Herhangi bir nedenle aile hekimliği pozisyonlarının boşalması veya yeni pozisyon açılması durumunda, yapılacak yerleştirmede değerlendirmeye alınır. Ancak ilk yerleştirme esnasında yedek listeye giren hekimler müteakip yerleştirmede sıra kendilerine gelmesine rağmen yerleşmezler ise yedek listeden çıkarılırlar.

26- Yönetmeliğe göre aile hekimliği uzmanlarının yerleştirilmesi nasıldır? 3 aile hekimliği uzmanı aynı merkezde görev alabilir mi?

Başvurabilmeleri için çalıştıkları kamu kurumunun muvafakat vermesi gerekir. Birinci grupta yer alırlar ve hizmet puanına göre sıralanırlar. Yerleştirme birinci gruptan başladığı, istediği pozisyona yerleşmek yönünden en avantajlı gruptur. Ancak her aile sağlığı merkezinde bir pozisyon tercih edilebilir.

4 (dahil)- 6 (dahil) planlanmış aile sağlığı merkezinde ikinci bir aile hekimliği uzmanı, 6nın üzerinde birim bulunan merkezlerde ise üçüncü bir aile hekimliği uzmanı tercihte bulunabilir.

Merkezin aile hekimliği uzmanı kontenjanı dolmuşsa, ilgili hekim ancak bir alt gruptan hizmet puanları sıralamasına göre yerleşir. Dolayısıyla 3 aile hekimliği uzmanının aynı merkezde görev alabilmesinin tek koşulu; bu merkezden 6nın üzerinde birim bulunmasıdır.

27- Hizmet puanının önemi nedir?

Başvuru yapan aile hekimliği uzmanları birinci grup, tabipler ve diğer uzman tabipler ise ikinci grup olacak şekilde hizmet puanına göre sıralanmakta, yerleştirmeler önce birinci grup olmak üzere en yüksek hizmet puanından başlanarak yapılmaktadır.

28- Yönetmeliğe göre İdari görevdeki (il sağlık müdürü, müdür yardımcısı ve şube müdürü) hekimlerin, aile hekimi başvurmaları halinde nasıl bir işlem yapılır?

İl Sağlık Müdürü, Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürü olarak görev yapan tabip ve uzman tabipler aile hekimliğine başvurmaları halinde, Yönetmelikte belirtilen sıralamaya tabi tutulurlar. Ancak yerleştirilme hakkı elde etmesine rağmen idari görevlerinden ayrılmaları Bakanlıkça uygun görülmeyenler; ilde pozisyon boşalması veya yeni pozisyon açılması halinde öncelikli olarak yerleştirilirler.

Sağlık hizmetlerinin aksamaması ve devamlılığı açısından; pilot ilde aile hekimliği pozisyonuna yerleşme hakkı elde etmekle birlikte görevlerinden hemen ayrılması Bakanlıkça uygun görülmeyen hekimlerin seçtikleri pozisyon kendilerine tahsis edilerek ilin uygulamaya geçtiği tarihten itibaren azami 6 aya kadar sözleşme imzalamaları tehir de edilebilir. Bu süre zarfında seçtikleri pozisyondaki aile hekimliği hizmetleri görevlendirme usulü ile yerine getirilir.

29- Aile hekimi bulunduğu bölgeden ayrılabilir mi?

Aile hekimi naklen atanma talebinde bulunabilir. Bu halde yine hizmet puanına göre sıralanır:

Boşalan veya yeni açılan aile hekimliği pozisyonuna, birinci alt grubun hizmet puanı en yüksek olan personelden başlamak üzere kabul eden uzman tabip veya tabibin ataması gerçekleştirilir. Açıktan atama yapılabilmesi için bütçe imkânlarının uygun olması, Bakanlığın önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü şarttır.

30- Geçici aile hekimi kimdir?

Aile hekiminin yıllık izin veya hastalık izninde bulunduğu sürede yerine bakan veya boş aile hekimliği pozisyonuna yerleştirme yapılıncaya kadar bu pozisyona görevlendirilen aile hekimidir.

31- Aile Sağlığı Merkezinin fiziki şartları nelerdir?

Kolay ulaşılabilir, güvenli, uygun havalandırma, ısıtma ve aydınlatma imkânlarına sahip, toplam alanı tek aile hekimi için 60 metrekare olan bir binada olmalı; birden fazla hekimin birlikte çalışması durumunda her aile hekimi için 20 metrekare ilave edilmelidir.

Bekleme ve kayıt bölümü bulunmalıdır.

Muayene odası, her aile hekimi için en az 10 metrekare olmalıdır.

Hastaya tıbbi girişimlerin yapılabileceği büyüklükte lavabosu bulunan tıbbi müdahale odası bulunmalıdır.

Laboratuar hizmetlerinin verilmesi planlanıyorsa bu hizmetler için uygun bir oda bulunmalıdır.

Sağlık kayıtlarının tutulacağı, dosyalama, verilerin toplanması ve istatistikî değerlendirmeler ile resmi kurum ve sigorta kurumlarına yapılacak bildirimlerin hazırlanması gibi çalışmaların güvenli bir şekilde yapılabileceği bir büro veya bölme bulunmalıdır.

Hastaların kullanabileceği bir lavabo ve tuvalet olmalıdır.

Tercihen binanın giriş katında kurulmalı, özürlü ve yaşlı hastaların giriş ve çıkışlarını mümkün kılan, kolaylaştırıcı tedbirler alınmalıdır.



Muayene odası dışında yukarıda sayılan diğer odalar aile hekimlerince müşterek kullanılabilir.

32- Aile Hekimi TSM ilişkisi nasıldır?

Aile hekiminden kimi bilgi ve raporlamaları, TSMye iletmesi beklenmekteyse de, aralarında ilişkinin hiyerarşik olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Daha çok bir işbirliği ve koordinasyondan söz edilebilir. Nitekim aile hekimine; çalıştığı bölgenin sağlık hizmetinin planlamasında bölgesindeki TSM ile işbirliği yapma, hekimlik uygulaması sırasında karşılaştığı toplum ve çevre sağlığını ilgilendiren durumları bölgesinde bulunduğu TSMye bildirme sorumluluğu verilmiştir. Keza hekim gezici ve/veya yerinde sağlık hizmeti aylık planını ve ay sonunda da faaliyet raporunu TSMye bildirecektir.

33- Aile hekimi-aile sağlığı elemanı ilişkisi nasıldır?

Aile hekimi ile aile sağlığı elemanı ekip anlayışı içinde çalışır. Aile hekimi, birlikte çalıştığı aile sağlığı elemanını yönlendirmek ve denetlemek yetkisine sahiptir. Aile hekimi, aile sağlığı elemanının görev tanımında belirtilen işleri yapmaması veya eksik yapması, meslek ilkelerine aykırı davranması, çalışma huzurunu bozucu davranışlarda bulunması, kılık-kıyafet ve mesai saatlerine uyum göstermemesi gibi durumlarda sözleşmeyi sona erdirmek üzere il sağlık müdürlüğüne teklifte bulunma yetkisine sahiptir.

34- Ölü muayene ve defin ruhsatı verilmesinde aile hekiminin ve TSMnin görevleri nelerdir?

Ölü muayenesi ve defin ruhsatı düzenlenmesi cenazenin bulunduğu yerdeki belediye tabibi tarafından, belediye tabibi bulunmayan yerlerde toplum sağlığı hekimi, toplum sağlığı hekiminin bulunmadığı yerlerde ise aile hekimleri tarafından gecikmeksizin yapılır. Hekim bulunmayan yerlerde defin ruhsatı ilgili mevzuata göre gömme izin belgesi görevlisince veya yetkilendirilen diğer şahıslarca verilir.

Ölü muayenesi yapılan ve defin ruhsatı verilen kişilerin kayıtları defin ruhsatını veren makam tarafından müdürlüğe bildirilir. İlgili aile hekimi en kısa sürede bilgilendirilir.

35- Aile hekimi ortalama kaç kişiye hizmet verecektir?

Aile hekimlerinin çalışma bölgeleri nüfus yoğunluğu, idari ve coğrafi şartlar ile kişilerin sağlık hizmeti alma alışkanlıkları göz önünde bulundurularak belirlenir. Aile hekimliği uygulanan ve uygulanacak olan illerde ortalama 3500 kişiye bir aile hekimi düşecek şekilde aile hekimi çalışma bölgeleri tespit edilir. İdari, coğrafi ve nüfus özellikleri ile yerel şartları farklılık gösteren yerleşim yerlerindeki pozisyonlarda aile hekimine kayıtlı nüfus sayısı değişiklik gösterebilir. Bu nüfus değişiklikleri gerekçeleri ile birlikte Bakanlık onayına sunulur. Bakanlık onayı alındıktan sonra pozisyonlar ilan edilir.

36- Aile sağlığı merkezi yöneticisi nasıl belirlenir, görevleri nelerdir?

Aile sağlığı merkezinde birden çok aile hekimi hizmet veriyor ise, aile hekimleri kendi aralarında bir yönetim planı oluşturarak yönetici belirler ve yönetici ismini müdürlüğe bildirirler. Yönetici seçimi zorunlu haller dışında yılda bir kez yapılır. Yönetim tarafından alınan kararlar karar defterine işlenir. Yönetici, aile sağlığı merkezinin işletilmesinden birinci derecede sorumlu olduğu gibi bu merkezin müdürlük ve toplum sağlığı merkezi ile koordinasyonunu sağlamakla da görevlidir.

37- Laboratuar hizmetleri nasıl yerine getirilir?

Tanı ve takip için gerekli görülen basit görüntüleme ya da laboratuar tetkikleri aile sağlığı merkezlerinde yapılabilir. Aile hekimlerinin istediği laboratuar tetkikleri öncelikle halk sağlığı laboratuarı olmak üzere müdürlüğün uygun gördüğü bir laboratuarda yaptırılır.

38- Aile hekiminin başkaca bir iş yapması (işyeri hekimliği, özel bir sağlık kuruluşunda çalışma vb) mümkün müdür?

Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 7. maddesi gereğince; Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları, bu görevleri dışında, bilimsel faaliyetler hariç olmak üzere mesleklerinin icrasından menfaat temin edemezler. Hizmet akdi suretiyle veya esnaf veya tacir sayılmayı gerektiren herhangi bir faaliyette bulunamazlar.

39- Aile hekimliği sözleşmesi kim tarafından düzenlenmekte ve imzalanmaktadır?

Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları ile sözleşme imzalamaya vali veya görevlendireceği merci yetkilidir. Standart bir sözleşme imzalatılmakta ve tüm haklar, tek taraflı olarak düzenlenmektedir.

40- Aile hekimi olmazsam pratisyen hekim olarak hasta bakma, reçete yazma yetkimi kaybeder miyim?

Tabiki hayır. Hekimlik yapma, reçete düzenleme yetkisinin kaynağı 1219 sayılı Tababet Ve Şuabatı San atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve tıp fakültesi diplomanızdır.

41- Aile hekimliği sözleşmesi nasıl sona erer?

A- Ölüm ya da tabi olduğu mevzuata göre malulen emekli olma hakkını elde edenlerin sözleşmesi, herhangi bir işleme gerek olmadan sona erer.

B-Aşağıdaki hallerde sözleşme, vali tarafından herhangi bir ihbar veya ikaza gerek duyulmadan sona erdirilir:

a) Aile hekimine kayıtlı kişi sayısının aralıksız iki aydan fazla (aylık yapılan üçüncü bildirimde) 1000 in altına düşmesi,

b) Çalışanın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) nci alt bentlerinde belirlenen şartlar ile bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşımadığının anlaşılması veya bu şartları sonradan kaybetmesi,

c) Kazanç getirici faaliyetlerde bulunulduğunun tespit edilmesi,

d) Verilen süre içinde mal bildiriminde bulunulmaması,

e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin (E) bendinde yer alan ve devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren suçların işlendiğinin mahkeme kararıyla sabit olması,

f) Kurumundan aylıksız veya ücretsiz izinli sayılanlar hakkında yüksek disiplin kurullarınca Devlet memurluğundan çıkarma veya sözleşmenin sona erdirilmesi kararı verilmesi,

g) Özürsüz olarak kesintisiz 10 gün görev başında bulunmaması.

C- Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları askerlik, doğum, emeklilik veya diğer sebeplerle iki ay önceden bildirmek kaydıyla sözleşmenin sona erdirilmesini talep edebilirler. Bu süreyi doldurmadan görev yerini terk eden personel, bir yıl süreyle aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz.

42-Sözleşme hangi hallerde ihtaren sona erer?

a) Görev tanımında belirtilen işleri yapmamak veya eksik yapmak ve bu eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen sürede gidermemek,

b) Aile sağlığı merkezinin zorunlu fiziki veya teknik şartlarındaki eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

c) Meslek ilkelerine aykırı davranmak,

d) Bir yıl içinde aralıklı olarak özürsüz 10 gün görev başında bulunmamak,

e) Görevin yerine getirilmesi için gereken belgeleri usulüne uygun düzenlememek ve bu eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen sürede gidermemek,

f) Denetimlerde işbirliği yapmamak, istenilen verileri ibraz etmemek, eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

g) Koruyucu hekimlik uygulamalarında verilen görevleri yerine getirmemek, eksiklikleri 7 günden az olmamak üzere verilen makul sürede gidermemek,

h) Koruyucu hekimlik uygulamalarından aşı, gebelik veya çocuk-bebek takip oranlarını, mücbir sebepler veya ihbar düzenlenen haller dışında, %80 in altına düşürmek,

i) Verilen eğitimlerin belirlenmiş devamsızlık sürelerini aşmak,

hallerinin tespiti durumunda aile hekimlerine (tespitin mülki idare amirliği ve yerel sağlık idareleri tarafından yapılması halinde mülki idare amirliğince, tespitin Bakanlık tarafından yapılması halinde Bakanlıkça) doğrudan yazılı ihtar yapılır.

Yıl içinde, aynı bentte sıralanan fiillerin iki defa, farklı bentlerde sıralanan fiillerin üç defa işlenmesi halinde sözleşme, ilgili vali tarafından sona erdirilir.

43-Doğum, askerlik uzun süreli işten ayrılma halinde sözleşmem ne olur?

Yönetmelikte bu konuda düzenleme bulunmuyor. Ancak konu Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelik�te ve Aile Hekimliği Hizmet Sözleşmesinde düzenlenmiş durumda. Buna göre; aile hekimleri askerlik, doğum, emeklilik veya diğer sebeplerle iki ay önceden bildirmek kaydıyla sözleşmenin sona erdirilmesini talep edebilirler. Bu süreyi doldurmadan görev yerini terk eden personel, bir yıl süreyle aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz.

Ancak bu durumdaki kişilere, askerlik dönüşü veya doğum sonrası bir defalık tercih hakkı tanınmaktadır. Bu grupta bulunan aile hekimlerinde öncelik sıralaması askerlik veya doğum sonrası kamu görevine başlama tarihidir. Kamu görevlisi olmayan hekimler için ise müdürlüğe başvuru tarihidir.

44-TSM de geçici görevlendirilme, en çok ne kadar süreyle olur?

Yönetmelikte bu konuda düzenleme bulunmuyor. Bu nedenle genel düzenlemeler bakmak gerekiyor. Sağlık Bakanlığı Atama Ve Nakil Yönetmeliğinin 11. maddesine göre; Bakanlık önceden duyurmak suretiyle talepte bulunan personeli görevlendirebileceği gibi ihtiyaç halinde re sen geçici görevlendirme yapabilir. Bu şekilde görevlendirilen personel için süre bir mali yılda iki ayı geçemez. Memuriyet mahallinde Valiliklerce de bu şekilde görevlendirilen personel için süre bir mali yılda her seferinde üç ayı ve toplamda altı ayı geçemez.

Ayrıca 12.08.2005 tarih ve 25904 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelikin 17. maddesine göre; geçici görevlendirilenler de dahil olmak üzere, Bakanlıkça aile hekimi olarak görevlendirilenlere 209 sayılı Döner Sermaye Kanunu uyarınca ek ödeme yapılmaz. Bunların aylık veya ücretleri kadro veya pozisyonlarının bulunduğu birimden ödenmeye devam olunur.

-Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimlerinin kendilerinden yapılacak sosyal güvenlik kurumu prim veya kesenekleri, (A) bendinde belirtilen ödemeden düşülür. Aile Hekimliği Pilot

-Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler Ve Sözleşme Şartları Hakkında Yönetmelik madde 16
]]>
<![CDATA[Hastalık Bazında En iyi Hastaneler]]> https://eylulforum.com/konu-hastalik-bazinda-en-iyi-hastaneler Mon, 21 Dec 2009 13:17:35 +0200 https://eylulforum.com/konu-hastalik-bazinda-en-iyi-hastaneler İç hastalıkları· En iyi beş hastane
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi (Çapa) Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast. Tel: (0216) 327 10 10, International Hospital Tel: (0212) 663 30 00

Dermatoloji
En iyi beş hastane
Bu alanda sırlamaya giren beş hastane de şunlar: İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Tel: (0212) 311 20 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20

Ortopedi ve travmatoloji
En iyi beş hastane
Bu alandaki uzmanların seçtikleri hastaneler de şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (0232) 388 19 20, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 214 10 10, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 259 59 59, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel. (0312) 363 33 30

Spor hekimliği
En iyi beş hastane
Bu alanda seçilen en iyi beş hastane de şunlar: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tel: (0312) 325 12 11, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakülte-si Tel: (0312) 305 15 20

Fizyoloji
En iyi beş hastane
Seçilen hastaneler de şunlar: İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216), İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20
Kardiyoloji
En iyi beş hastane
Anket sonucu, en çok oyu alan beş hastane şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 305 15 20, Florance Nightingale Hastanesi Tel: (0212) 224 49 50, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 363 33 30, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0232) 388 19 20, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi Tel: (0312) 310 30 80

Kulak-burun-boğaz (KBB) hastalıkları
En iyi beş hastane
Anket sonucu dereceye giren beş hastane şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 00

Göğüs hastalıkları
En iyi beş hastane
Göğüs hastalıkları branşında anketimize katılan doktorların seçtiği en iyi beş hastane ise şunlar: İÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aziziye Araştırma Hastanesi Tel: (0442) 316 63 33, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 259 59 59, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10

Enfeksiyon hastalıkları
En iyi beş hastane
Anket sonucu, enfeksiyon hastalıkları alanında en iyi beş hastane de şunlar: İÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30, Başkent Üniversitesi Hastanesi (Ankara) Tel: (0312) 212 68 68

Üroloji
En iyi beş hastane
Üroloji alanında anket sonucu en çok oyu alan beş hastane de şöyle: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30]]>
İç hastalıkları· En iyi beş hastane
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi (Çapa) Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hast. Tel: (0216) 327 10 10, International Hospital Tel: (0212) 663 30 00

Dermatoloji
En iyi beş hastane
Bu alanda sırlamaya giren beş hastane de şunlar: İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Tel: (0212) 311 20 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20

Ortopedi ve travmatoloji
En iyi beş hastane
Bu alandaki uzmanların seçtikleri hastaneler de şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (0232) 388 19 20, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 214 10 10, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 259 59 59, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel. (0312) 363 33 30

Spor hekimliği
En iyi beş hastane
Bu alanda seçilen en iyi beş hastane de şunlar: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tel: (0312) 325 12 11, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakülte-si Tel: (0312) 305 15 20

Fizyoloji
En iyi beş hastane
Seçilen hastaneler de şunlar: İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216), İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20
Kardiyoloji
En iyi beş hastane
Anket sonucu, en çok oyu alan beş hastane şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 305 15 20, Florance Nightingale Hastanesi Tel: (0212) 224 49 50, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 363 33 30, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0232) 388 19 20, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi Tel: (0312) 310 30 80

Kulak-burun-boğaz (KBB) hastalıkları
En iyi beş hastane
Anket sonucu dereceye giren beş hastane şunlar: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0232) 388 19 20, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 00

Göğüs hastalıkları
En iyi beş hastane
Göğüs hastalıkları branşında anketimize katılan doktorların seçtiği en iyi beş hastane ise şunlar: İÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aziziye Araştırma Hastanesi Tel: (0442) 316 63 33, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0312) 259 59 59, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10

Enfeksiyon hastalıkları
En iyi beş hastane
Anket sonucu, enfeksiyon hastalıkları alanında en iyi beş hastane de şunlar: İÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0212) 534 00 00, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30, Başkent Üniversitesi Hastanesi (Ankara) Tel: (0312) 212 68 68

Üroloji
En iyi beş hastane
Üroloji alanında anket sonucu en çok oyu alan beş hastane de şöyle: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 305 15 20, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Tel: (0212) 534 00 00, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tel: (0212) 588 48 00, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: (0216) 327 10 10, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tel: (0312) 363 33 30]]>