takipçi satın al

instagram takipçi hilesi

takipçi

izmir escort escort izmir izmir escort bayanlar urlexpander.edu.pl dnswhois.edu.pl createaform.com obio.link muzikindirdinle.com izlexl.com downloadbu.com xcryptotrack.com scriptsnulled.net istanbul escort istanbul escort

<![CDATA[Eylül Forum | Hayat Paylaşınca Güzel - Alerji]]> https://eylulforum.com/ 2025-02-22T16:25:49Z MyBB 2010-01-24T00:06:01Z 2010-01-24T00:06:01Z https://eylulforum.com/konu-alerji-hakkinda-bilgiler <![CDATA[aLerji Hakkında Bilgiler]]>
Dünya Alerji Örgütü 30 ülkeden 1 milyon 200 bin kişi üzerinde yaptığı araştırmada, bu rakamın yüzde 22'sinin (250 milyon) alerjik hastalıklardan birine yakalandığını belirledi. Türkiye'de ise alerjik astım görülme oranı yüzde 2-5, alerjik rinit yüzde 7.5-15, alerjik egzama yüzde 0.08-5, yiyecek alerjisi yüzde 5 oranında tespit edildi.

Avrupa’da yapılan araştırmalar, kıta nüfusunun yarısının 2015 yılı itibariyle bir tür alerjik hastalığa yakalanacağını ortaya koydu.

30 yıl önce astım vakalarının sadece üçte birinin alerjik olduğu, bugünse bu rakamın yüzde 80’lere kadar ulaştığı tespit edildi.




Nedenleri :



Alerjiler, vücudun bağışıklık sisteminin alerjik maddelere zararlılarmış gibi tepki göstermesinden kaynaklanır. Bağışıklık sistemi alerjik maddeler ile savaşan antikorlar üreterek bunu gerçekleştirir. Antikorlar, bize zarar verebilecek virüs ve enfeksiyonlar ile savaşmak amacıyla bağışıklık sisteminde oluşturulan özel proteinlerdir. Vücut bir alerjik maddeye temas ettiğinde, salgılanan antikora Immunoglobulin E (IgE) adı verilir. Bu antikor öteki kan hücrelerinin daha fazla kimyasal (histamin de dahil) salgılamasına neden olur ve her ikisi birlikte alerjik tepkime semptomlarını başlatır. Histamin herhangi bir alerjik tepkimede oluşabilecek tipik semptomların çoğunun nedenidir:

• Akciğerlerin nefes borusu duvarlarında bulunan kaslar da dahil olarak kasların büzülmesine neden olur.

• Küçük damarlardan boşaltılan sıvı miktarını artırır ve böylece zarlar şişer.

• Burnunuzun iç kısmında üretilen sümük miktarını arttırır ve bu da bölgesel kaşınma ve yanmaya neden olur.

Atopi: Bazı insanlar alerjiye yatkındır. Bunun anlamı o insanların, ailelerinde olduğu için herhangi bir alerji geliştirmeleri olasılığının daha fazla olması emektir. Eğer bir alerjiye yatkınlığınız varsa bu duruma atopi denir. Atopik insanların vücutları normalden fazla IgE antikoru ürettiğinden alerji geliştirmeleri daha olasıdır. Atopi kalıtsal yollarla alınmasına rağmen alerji bozukluklarının gelişiminde çevresel etmenler de rol oynar. Bir ailenin tüm bireylerinin aynı oranda etkilenmemesinin nedeni budur. Hayatınızın ilk dönemlerinde alerjik maddelerle olan temas dereceniz özellikle önemlidir. Örneğin, sürekli sigara dumanı, ev toz akarları, polen, ev hayvanı ve belirli gıdalara maruz kalmak bu şeylere karşı alerji olma olasılığınızı arttırır. Hava kirliliği, işlenmiş gıdalar ve sık antibiyotik kullanımlarının tümü alerji geliştirme olasılığımızı arttırır. Binlerce alerjik madde vardır. En yaygın olanlardan bazıları:

• Ev ve toz akarları,

• Ot ve ağaç polenleri,

• Ev hayvanlarının deri veya tüyleri,

• Mantar veya küf sporları,

• Gıdalar (süt, yumurta, soya, deniz ürünleri, meyve ve kuruyemişler),

• Eşek arısı veya arı sokmaları,

• Belli başlı ilaçlar

• Lateks ve

• Nikel, lastik, koruyucu ve kimyasal reçineler.]]>
false
2009-10-25T18:02:14Z 2009-10-25T18:02:14Z https://eylulforum.com/konu-allerjik-rinit-saman-nezlesi <![CDATA[Allerjik rinit saman nezlesi]]>
Allerji Ne Demektir: Alerji vücuda giren ya da temas eden bir maddeye karşı vücudun kendine zarar verecek derecede reaksiyon göstermesidir. Bu reksiyonlar normal düzeyinde olursa vücudu korumak içindir. Ancak alerjik kişilerde reaksiyonlar zararlı olacak derecede fazladır. Burun bu tür alerjik reaksiyonlardan en fazla etkilenen organlardandır. Alerjinin genetik bir yatkınlığı vardır ve her yaşta başlayabilir. Allerjenin vücuda girmesinden 2-3 dakika sonra histamin adı verilen maddeler salgılanır. 15 dakika içinde maksimum seviyeye ulaşır. Alerji her zaman olabileceği gibi sadece belli mevsimlerde de görülebilir.

Rinit Ne Demektir: Burun içini döşeyen mukozanın her türlü iltihabına rinit denir. Eğer bu iltihaba alerjik faktörler neden olmuşsa buna alerjik rinit denir.

Neler Alerji Yapar: Alerji yapabilecek bilinen ya da bilinmeyen çok sayıda faktör vardır. En sık görülenler arasında toz, polenler, küf mantarları, bazı yiyecekler (süt, yumurta, çilek vs.), kimyasal maddeler, ev hayvanları sayılabilir.

Ne Gibi Belirtiler Yapar: Alerjinin KBB ile ilgili semptomları arasında en sık görülenler burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, kaşıntı, geniz akıntısı, boğazda gıcık, kronik öksürük, orta kulakta basınç problemleri sayılabilir. Alerjik kişilerde alerjik olmayan kişilere göre daha çok sinüzit, burunda et büyümesi (konka hipertrofisi veya polip), astım ve cilt reaksiyonları görülür.

Muayenede Ne Görülür: Alerjik rinitli hastaların muayenesinde burun akıntısı direk olarak görülebilir. Ayrıca burun içinde soluk renk, saydam salgı artışı, ödem(şiş), eğer varsa et büyümesi görülür. Burun içinin görüntüsü bazen hastanın şikayetlerinin dinlemeden bile teşhis koydurucudur. Ağız içinden bakıldığında geniz akıntısı ve farenjit görülebilir.

Ne Gibi Tetkikler Yapılır: Muayene sonrasında allerjiden şüphelenildiğinde en sık uygulanan tetkik deri testleridir. Ancak bu testlerin negatif çıkması hastada alerji olmadığını göstermez. Deri testlerinde çalışılmayan bir allerjene reaksiyon olma ihtimali veya bir allerjenin ciltten girdiğinde alerji yapmayıp solunumla girdiğinde alerji yapıyor olma ihtimalleri vardır. Deri testleri ile hangi maddeye ne kadar alerji olduğu öğrenilebilir. Bu testlerin dışında kanda İgE denilen bir maddenin miktarı ölçülebilir. Ayrıca cilt testlerine göre daha güvenilir ancak uygulaması zor ve pahalı bazı kan testleri de vardır.

Nasıl Teşhis Konur:Alerjik Rinit teşhisinde en önemli konu hastanın anlattıkları (anamnez) ve muayene bulgularıdır. Bu bulgulara göre alerji teşhisi düşünülüyorsa o hasta alerjik olarak kabul edilir. Deri testeleri ve diğer kan testleri allerjenin ne olduğunu anlmaya yöneliktir. Bu testler negatifte çıksa hastaya alerji tedavisi başlanır.

Nasıl Tedavi Edilir: Alerjik Rinit tedavisinde 3 ana kategori vardır.

1-Allerjenden korunma

2-İlaç Tedavisi

3-İmmünoterapi (Aşı Tedavisi)



Allerjenden korunma alerjik rinitin temel tedavi yöntemidir. Ancak bu genellikle mümkün değildir. Hem allerjenin tam olarak belirlenememesi, hem birden fazla maddeye alerji olması hem de allerjen belirlense bile hastanın bu maddeden uzak durmasının mümkün olmaması gibi faktörler tedaviyi zorlaştırır. Ancak yine de hastanın alabileceği bazı önlemler vardır.

- Tozlu ve dumanlı ortmalarda bulunmamak, eğer zorunlu ise maske takmak

- Isı ve nemim ayarlanması

- Polenlerin yoğun olduğu mevsimlerde mümkün olduğunca içeride olmak ve kapı pencerelerin kapalı tutulması

- Ev içinde mümkün olduğunca halı, kilim battaniye yerine deri, vinlex ve plastik eşyalar kullanılmalı

- Evde bitki ev hayvan bulundurulmamalı

- Özel hazırlanmış nevresim ve çarşaflar kullanılması eğer temin edilemiyorsa tüm çarşaf ve nevresimlerindüzenli olarak sıcak su ile yıkanması

- Elektrik süpürgesinin dışarıya toz vernmediğine dikkat edilmesi

- Tüylü oyuncaklardan uzak durulmalı

- Hasta hangi ortam ve durumlarda şikayetlerinin başladığını veya arttığını hissederse ona göre önlemini kendi almalı



İlaç Tedavisi olarak en sık kullanılan madde antihistaminiklerdir. Bu ilaçlar alerjik reaksiyonlarda rol oynayan histamini azaltmaya yöneliktir. Genellikle de çok faydalıdırlar. Allerjene maruz kalmadan önce kullanıldığında daha faydalıdırlar. Özellikle kaşıntı, akıntı ve hapşırma üzerine etkilidirler. Ancak hangi antihistaminiğin hastaya daha faydalı olacağı biraz deneme yanılma yoluyla belirlenir. Artık etkisi azalmaya başlarsa da başka bir antihistaminikle değiştirilmelidir. Bu ilaçların en önemli yan etkisi uyku hali, ağız kuruluğu, çarpıntı, idrar zorluğu, göz içi basıncının artmasıdır. Ancak son kuşak antihistaminiklerde bu yan etkiler oldukça azalmıştır.

Antihistaminklerden sonra faydasının en çok olduğuna inandığım ilaç kortikosteroidlerdir (kortizon). Bu ilaçlar ağızdan ya da kalçadan uygulandığında etkisi daha fazladır ancak yan etkilkeri de dah afzladır. Bu nenle burun spreyi olarak kullanılırlar. Burun spreyi olarak kullanıldığında yan etkisi çok azdır ve etkinliği iyidir.

Ayrıca dekonjestan denilen burun spreyleri ve kromolin adı verilen ve alerjik reaksiyonları önleyen ilçalar da vardır.

İmmünoterapi (aşı tedavisi) hastanın alerjik olduğu maddeyi düşük dozdan başlayarak artacak şekilde hastanın vücuduna verme tedavisidir. Bu şekilde vücut bu maddeyi tanıyarak alerjik reaksiyon göstermememsi prensibine dayanır. Ancak her zaman iyi sonuç vermez. Başlangıçta haftada bir olmak üzere senelerce aşı olmayı gerektirir. Bazen iyi sonuçlar alınmasına rağmen her zaman önerilmez.

Hangi Durumlarda Ameliyat Gerekir: Alerjiye bağlı et büyümeleri ve sinüzitin kronikleşmesi ilaç tedavilerinin başarısını olumsuz etkiler ve bu durumlarda ameliyat gerekebilir.]]>
false
2009-10-25T18:01:49Z 2009-10-25T18:01:49Z https://eylulforum.com/konu-organige-alerjiniz-olabilir <![CDATA[Organiğe alerjiniz olabilir...]]>
Paris´te düzenlenen alerji kongresinde yayımlanan bildiride, kimyasal madde kullanılmadan yetiştirilen meyvelerin alerji yapma riskinin diğerlerine göre fazla olabileceği belirtildi.

Fransız "Le Point" dergisinde yayımlanan makalede, araştırmacılar, yüzde yanma ve kızarıklığa yol açtığı için halk arasında gülleme ya da gül hastalığı olarak bilinen rozaseye neden olan meyve alerjilerinin meyvelerin "saldırganlara" karşı savunmaya geçmesiyle bağlantılı olabileceğini ifade etti.

Şeftali, elma, kayısı, çilek, erik ve armutta, alerjiye yol açan lipid transfer proteinlerinin (LTP) seviyesinin, fitopatojen mantarın saldırısına uğrayan meyvelerde büyük oranda arttığına dikkat çekildi. Bazı araştırmaların LTP´nin genellikle meyve kabuğunda yoğun olduğunu gösterdiğini belirten bilim adamları, ancak aynı meyvenin farklı türünde de LTP oranının değişebildiğini vurguladı.

Sarı elmada LTP oranının daha fazla olduğu örneğini veren bilim adamları, şeftalide LTP´nin tüylerde toplandığını, kayısı ve erikte ise LTP oranının kabuk ve ette eşit oranda bulunduğunu belirtti.

Bu sonucu doğrulamak amacıyla başka araştırmaların da yapılması gerektiğini söyleyen araştırmacılar, ayrıca, LTP oranının meyvenin olgunlaşma derecesine, meyve ağaçlarına yapılan bakıma ya da toplandıktan sonra meyvelerin nasıl saklandığına göre farklılık gösterdiğini de vurguladı.

kaynak:kayseri sağlık]]>
false
2009-10-25T18:01:31Z 2009-10-25T18:01:31Z https://eylulforum.com/konu-kronik-sinuzit-ve-alerji <![CDATA[KRONİK SİNÜZİT VE ALERJİ]]>

Alerjik rinit burun mukozasında şişliğe ve sinüslerin burna açılan penceresinde tıkanıklığa neden olarak kronik sinüzite zemin hazırlayabilir. Alerjik şahıslarda kronik sinüzitlerin yaygın olduğunu gösteren bir çok çalışma vardır. Günümüzde özellikle artan endüstriyel hava kirliliği ve ozon tabakasındaki incelme alerjik hastalıkların artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle gelecekte kronik sinüzit tedavisi planlanırken alerjinin araştırılması daha önemli bir hale gelecektir. Anatomik olarak burnun ve sinüslerin içini döşeyen örtü (mukoza) çeşitli nedenlerle ödemlenir (şişer) bunun belli başlı nedenlerinden bir tanesi alerjidir. Alerjinin bu etkiyle sinüslere hava giriş çıkışını engellediğini ve sinüslerden atılması gereken salgıyı bloke ettiğini ve böylece sinüzite zemin hazırladığı bilinmektedir. Burun mukozasında meydana gelen bu ödem ve obstrüksiyonun nedeni alerjiden kaynaklanan aşırı duyarlılıktır. Bunun yanında sinüslerin temizleyici aktivitesi azalır ve yapışkan sıvı olan mukus üretimi artar. Sonuçta sinüsler içindeki sıvı artarken, hava azalır, mukoza kalınlaşır. Bu ortam sinüsleri viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı yatkın hale getirir. Kronik sinüzitin tedavisinde cerrahi müdahalenin yanı sıra varsa alerjinin tedavisi de unutulmamalıdır.]]>
false
2009-10-25T18:01:15Z 2009-10-25T18:01:15Z https://eylulforum.com/konu-alerj-icin-kayisi <![CDATA[Alerj için Kayısı]]>

Kayısı: İçindeki betakarotene adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak,kanseri önler. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki betakarotene oranı o kadar yüksektir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum, gırtlak yanmalarını engeller. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfür dioksit, astım gibi alerjilere iyi gelir.]]>
false
2009-10-25T18:00:57Z 2009-10-25T18:00:57Z https://eylulforum.com/konu-alerji-nedir-kimlerde-alerji-olur <![CDATA[Alerji Nedir Kimlerde Alerji Olur]]>
Vücudun, bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi yahut psikolojiketkenler sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Önce, alerjiye neden olanetkenleri bulmak gerekir. Alerjinin belirtileri de; şahsa göre değişir.Kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen, kiminde astım görülür. Hasta, eğerbazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddeninuzaklaştırılması ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş olur.

İnsanların, çok sayıda tehdide karşı korunmak üzereyaratılmış çok karmaşık bir savunma sistemi vardır. Bu tehditler arasında mikroorganizmalar (örn. bakteriler, virüsler ve parazitler), kimyasal maddeler ve hatta kanser yer alır. Bu savunma sistemi ya da tıbbi adıyla bağışıklık sistemi, karmaşık bir biçimde birlikte görev yapan farklı tipte ve çok sayıda hücrelerden ve özel proteinlerden oluşur ve kendi hücrelerimizi (öz) zararlı hücrelerden (yabancı) ayırt edebilmemizi ve dolayısıyla anormal ya da saldırgan hücreleri yok etmemizi sağlar. Bununla birlikte, bazen bağışıklık sistemi zararsız maddelere karşı da tepki gösterir ve sonuçta oluşan alerjik reaksiyon çevre dokulara zarar verir.

Alerjik reaksiyon, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan maddelere aşırı tepki vermesidir ki, bunun sonucunda rahatsızlık oluşturan ya da yaşamı bile tehdit eden etkiler görülebilir. "Alerji" terimi bazen herhangi bir hastalığı tanımlamak için kullanılır. Bu terim, bu kitapta çok daha kesin olarak, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan bir maddeye karşı artmış ya da abartılı yanıtı anlamında kullanılacaktır.

Bağışıklık sisteminin farklı öğeleri arasında lökositler (akyuvarlar), dalak, lenf düğümleri, timus bezi ile solunum yolu ve barsakların iç yüzeyini kaplayan tabakada yer alan çok sayıda küçük bez yer alır. Çok sayıda farklı hücre tipi arasında lenfositler, nötrofiller, eozinofiller, mast hücreleri ve makrofajlar vardır. Bunların hepsi de lökositlerce üretilen protein yapısındaki haberciler (hormonlar) tarafından kontrol edilir.

Bağışıklık sisteminin başlıca amacı bizi, zaman zaman öldürücü de olabilen mikroorganizmalara karşı korumaktır. Bunlardan biri, örneğin kızamık virüsü ya da stafilokok bakterisi vücuda ilk defa saldırdığında, yüzeylerindeki bazı protein molekülleri (antijen) nedeniyle lenf düğümleri, akciğerler ya da kalın barsaktaki hücreler bunları yabancı olarak belirler ve lenfositlerin dikkatine sunar. Lenfositlerin bir türü (T lenfositi), antikor adı verilen ve belli bir hedefe kilitlenen proteinleri üretmesi için diğer hücreleri (B lenfositi) uyaran protein yapısındaki habercileri üretir. Bu antikorlar vücuda giren saldırgan hücrelerin üzerindeki antijenlere uygun olmak ve bağlanmak üzere özel olarak üretilir. Hedefe vardıklarında, saldırgan hücreye giren ve onu öldüren katil hücrelere sinyal gönderirler. Farklı bir antijenle her karşılaşıldığında özel olarak buna karşı antikorlar üretilir ve vücut bunların milyonlarca farklı çeşidini üretebilir.

Bir antijeni tanımaya ve ona karşı ilk antikoru üretmeye duyarlılaştırma (sensitizasyon) adı verilir. Vücut yanıtının tam gücüne erişmesi birkaç gün alabilir. Bununla birlikte, bağışıklık sisteminiz hayatınızın sonuna dek zararlı mikroorganizmaları hatırlayabilir ve aynı organizmanın tekrar saldırması durumunda onu hemen tanır. Vücudun diğer organlarının hiçbirinde (beyin hariç) bellekte tutma özelliği bulunmaz.

Aynı mikroorganizmanın tekrar saldırması durumunda, antijenleri tanınır tanınmaz, T lenfositleri, saldırgana karşı özgül belleği olan B lenfositi grubuna kimyasal mesajlar gönderir; mesajı alan bu hücreler hızla çoğalarak zararlı hücreleri öldürmeye yardım eden çok miktarda antikor üretir. Diğer lökositler (akyuvarlar) de, ilgili bölgeye kan akışını artıran ve kan damarlarını daha geçirgen hale getiren histamin ve lökotrienler gibi kimyasal maddeler üretir. Bu da, saldırgan hücreleri yiyerek yok edebilen makrofajlar gibi diğer lökosit tiplerinin söz konusu bölgeye kolayca ulaşmasına olanak verir. Bu süreçle ilgili kanıtı, ciltteki bir yara enfekte olduğunda gözleyebiliriz. Bölge, artan kan akışı nedeniyle kızarır, şişer ve bağışıklık yanıtı sürecinde üretilen bazı kimyasal maddelere bağlı olarak sıcak ve ağrılı hale gelir. İşte, bu sürece enflamasyon adı verilir.

Sizde alerji gelişmesinin nedeni, bağışıklık sisteminizin virüs, bakteri ve parazitlere ait antijenlere karşı mükemmel iş görmesine karşın, tamamen zararsız olan başka antijenlere karşı da tepki vermesidir. Bu antijenler alerjenler olarak bilinir. Alerjenler, bağışıklık siste miniz tarafından yanlışlıkla tehlikeli olarak görülür ve onlara karşı bağışıklık yanıtı oluşturulur. Bu yanıta alerjik reaksiyon denir ve sizde de alerji gelişir.


Alerjinin gelişmesinde iki evre vardır. Bunlardan ilkine duyarlılaştırma denir. Bu süreç bağışıklık sisteminin herhangi bir alerjenle karşılaşması ve zararsız olmasına rağmen ona karşı antikorlar üretmesi sürecidir. Bu antikorlar bizi solucan, yassı solucan, amip gibi parazitlere karşı koruyanlarla aynı türdendir ve immün globülin E ya da kısaca IgE olarak bilinir (immün globülin, antikora verilen bir diğer isimdir). Parazitler, virüs ve bakterilerden çok daha büyüktür ve vücudun onlardan kurtulabilmek için alternatif yollar bulması gerekmiştir. IgE, mast hücrelerine ve bazofillere bağlanabilme özelliğiyle diğer antikor türlerinden ayrılır. Bu akyuvarlar (lökositler), parazitleri öldürebilecek güçte olan ve bir alerjenin hücre yüzeyindeki IgE'ye bağlanması durumunda salıverilen binlerce toksik granül içerir.
Duyarlılaştırma sonrasında bağışıklık sistemi alerjeni hatırlar ve yeniden karşılaştığında onu tanır. Duyarlılaştırma süreci herhangi bir semptoma yol açmadığından siz neler olup bittiğini fark etmezsiniz. Vücudunuz bir antijenle ilk karşılaştığında her zaman duyarlı hale gelmez; alerji gelişmeden önce yıllarca bir maddeye karşı tepkisiz kalabilir.

Bir kez duyarlılaşınca, bu alerjenin çok az bir miktarı bile alerjik reaksiyona yol açabilir. Alerjen, mast hücrelerinin ve bazofillerin yüzeyindeki IgE'ye bağlanır ve toksik granüller salıverilir. Bunlar histamin gibi tahriş edici güçlü kimyasal maddeler ve bir dizi farklı enzimler içerir. Reaksiyon, parazitlerin yol açtığı bir enfeksiyonun sonucuysa, bu kimyasal maddeler vücuda giren mikroorganizmaları öldürmeye ve sindirmeye yardım eder. Ancak, bağışıklık sistemi polen gibi zararsız bir alerjene karşı harekete geçerse, bu maddeler yararlı bir amaca hizmet etmez, tersine dokulara kan akışının, kılcal damarlardan sızıntının ve lokal tahrişin artmasına yol açar. Bunun sonucunda, etkilenen bölgede sıcaklık, kızarıklık, kaşıntı, şişlik ve su kıvamında aşırı salgı üretimi oluşur. Ek olarak, akciğerlerdeki hava yolu kasları ve barsak kaslarının kasılması sonucu hışıltılı solunum, nefes darlığı, kramp tarzı karın ağrısı ve ishal ortaya çıkar. Bu, alerjiyle ilişkilendirdiğimiz belirtilerin görüldüğü süreçtir.

Bir kez alerji gelişince, vücudunuz bu alerjenle her karşılaştığında, alerjen miktarı çok küçük olsa bile, alerjik bir reaksiyon oluşacaktır. Ancak reaksiyon, her seferinde tam olarak aynı olmak zorunda değildir. Alerjik reaksiyonun tipini ve yaygınlığını bir kaç şey etkileyebilir. Bunlar arasında reaksiyona girenalerjen miktarı, vücudunuzun neresinin alerjenle temas ettiği, alerjik reaksiyonunuzu güçlendiren başka unsurların varlığı (örn. yüksek miktarda hava kirliliği) ve hatta o anki sağlık durumunuz yer alır. Yaşlandıkça, alerjiler güçlenebilir ya da zayıflayabilir.
KİMLERDE ALERJİ GELİŞİR?

Bazı kişilerde alerji gelişirken diğerlerinde gelişmemesinin nedenini bilmesek de alerjilerin ailesel bir temeli olduğu kesindir. Bu kalıtımsal alerji eğilimine atopi adı verilir.

Atopi, alerjik bir hastalık gelişmesine yönelik kalıtsal bir yatkınlığın olmasıdır. Yakın gelecekte atopiden sorumlu genlerin (gen, DNA'dan oluşan genetik kodumuzun küçük bir kısmıdır) belirlenmesi olasıdır.

Atopik kişiler, çevrelerinde alerjen olarak etki gösterebilen maddelere temas ettiklerinde aşırı miktarda alerji antikoru (IgE) üretebilirler.

Atopi kalıtımsal olmakla birlikte, çevresel faktörler de alerjik bozuklukların gelişmesinde rol oynar. Bir aileden tüm fertlerin, hatta tek yumurta ikizi olan kardeşlerin ikisinin birden aynı ölçüde etkilenmemesinin nedeni budur. Yaşamın erken evrelerinde, hatta muhtemelen gebelik döneminde de bazı faktörler, anne babanızdan size geçen alerji genlerinin 'dozuyla' el ele vererek alerji gelişip gelişmeyeceğinin belirlenmesinde rol oynar.

Yaşamın erken evresinde görülen bu faktörler arasında alerjenle ilk temas etme zamanı ve bu temasın büyüklüğü yer alır; ne denli atopik olursanız olun herhangi bir alerjenle hiç temas etmediyseniz sizde alerji gelişmez. Çocukluk çağının erken evrelerinde geçirilen viral enfeksiyon sayısının da bir etkisi olabilir. Bu enfeksiyonların alerjiye karşı koruyucu bir etkisi varmış gibi görünmektedir. Gebelik sırasında ve yaşamın erken evrelerinde sigara dumanına aşırı maruz kalma, kişinin atopik olma riskini artırır.

O halde, sigara içenlerde, evde kedi besleyen, atopik annebabadan doğan, doğumu polen mevsimine denk gelen, yaşamının ilk aylarını iyi izole edilmiş çift camlı bir evde geçiren ve yaşamının erken evrelerinde çok miktarda alerjik gıda içeren bir beslenme rejimi uygulanan bebeklerde alerji gelişme riski oldukça artar.
Kaynak

http://www.thehealthnews.org/Alerji/]]>
false
2009-10-25T18:00:30Z 2009-10-25T18:00:30Z https://eylulforum.com/konu-alerji <![CDATA[Alerji]]>
Vücudun, bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi yahut psikolojik etkenler sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Önce, alerjiye neden olan etkenleri bulmak gerekir. alerjinin belirtileri de; şahsa göre değişir. Kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen, kiminde astım görülür. Hasta, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş olur.

baş ağrıları
Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir. Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları. Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları. Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları. Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları. Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları. Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları. Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları. Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları. Saralılarda görülen baş ağrıları. Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları. Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları. Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları. Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları. Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları. Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır.

burun akıntısı
Burun akıntısının nedeni; nezle, saman nezlesi, sinüzit, müzmin nezle, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi birşey kaçmış olmasıdır. Ayrıca kızamık başlangıcında da görülür.

egzama
Mayasıl diye bilinen egzama, derinin sulanması ile meydana gelen bir iltihaptır. Tıp dilinde; Erythema pernio denir. Kaşıntı ve kızartı ile ortaya çıkar. nedeni; ruhsal olabileceği gibi alerjik tepkiler veya deriyi tahriş eden maddeler de olabilir. Bazı kimselerde de ırsidir. Vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir ve bulundukları yere göre isimlendirilirler. Tedavinin ilk prensibi; üzülmemek ve egzamalı yerleri kaşımamaktır. Ayrıca, su ve sabunlu sudan olduğu kadar uzak kalmak da gerekir. Su yerine permanganatlı su ve rivanollu su kullanılır. Perhiz yapılır. Acılı, baharatlı ve yağlı yenmez.

göz sulanması
Göze toz kaçması, çapaklanma, göz iltihabı, nezle veya bazı alerjik hastalıklar göz yaşının fazlalaşmasına neden olur. Şikayetler soğuk havalarda daha da artar. Doktora başvurmak gerekir.

gözkapağı şişliği
Gözkapakları, çoğunlukla fazla ağlama sonucu şişer. Nezle veya kızamık sırasında da görülür. Bunlardan başka, kalp, böbrek, hastalıkları veya beze iltihaplanmasının da bir işareti olabilir. Bazı kimselerde de alerjiktir.

kurdeşen
Tıp dilinde Ürtiker denilen kurdeşen, bir çeşit alerjidir. Ciltte aniden başlayan ve birkaç saat süren dayanılmaz kaşıntılarla kendini gösterir. Ciltte görülen küçük, kırmızı kabarcıklar, bir süre sonra şişebilir. Bu belirtiler, bazen çok kısa zamanda geçer, bazen de uzun süre devam eder. Nedeni, böcek veya arı sokması, bozuk yiyecekler, bazı yiyecekler, bazı ilaçlar veya aşırı derecede heyecanlamadır.

saman nezlesi
Ot veya bitki tozlarının neden olduğu bir çeşit alerjik hastalıktır. Tıp dilinde pollenosis veya alerjik rinit denir. Daha ziyade, çiçeklerin açtığı aylarda görülür. Hastada şiddetli aksırmalar, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve sulanma, fazla miktarda berrak burun akıntısı ve öksürük görülür. Tedavinin ilk şartı, çiçeklerin açtığı sıcak ve rüzgarlı günlerde kırlara gitmemek ve güneş gözlüğü kullanmaktır.

sinüzit
Çene, alın ve şakak kemikleri içinde bulunan ve buruna açılan içleri hava dolu boşlukların, sinüslerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Had ve müzmin olmak üzere iki çeşidi vardır. Nedeni burun iltihabı, nezle, grip, alerji, burundaki şekil bozuklukları veya buruna kaçan yabancı cisimlerdir. Hastanın yüzünde zonklayıcı bir ağrı, burnunda tıkanma, akıntı ve baş ağrısıyla birlikte gelen ateş görülür.]]>
false