Yorum: #1
10-05-2010, 18:32
Arkadaş mı Dost Mu?
Çok sevdiğiniz ve değer verdiğiniz arkadaşınız sizi acıtmaya başladığında ne yaparsınız? Hemen ona küsüp, kabuğunuza mı çekilirsiniz, yoksa ‘ onunda ruh hali, olur böyle şeyler’ deyip sineye mi çekersiniz? İşte size birçok seçenek, içinden birisini mutlaka seçip uygulayacaksınız.
“ Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın, volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu, ne ana, ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş” diye devam eden şarkıyı birçoğumuz bilir. Biliriz de arkadaşlığın ne anlama geldiğini ve onu yıllarca korumanın mücadelesini bilmeyiz. İnsanlar, alıngan, vurdumduymaz, kinci ve en kötüsü de kibirli.
Arkadaşlık demiştim. Bu güzel sözcüğün nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Efendim, eski Türklerde Askerler savaşırken arkadan gelecek bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaç, kaya veya ‘taş’ a vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıklarından, bu sırta dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ, daha sonrada ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiştir. Bu gün bile güveneceğimiz, bizi sırtımızdan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz bu sözcüğe uygun bir arkadaşınız var mı?
Bakın birinci tip arkadaşlıklara; Bunlar, sizin zaaflıklarınızı öğrenmeye çalışır, bulur ve kullanır. Zayıflıklarınızı görür ve başınıza vurur. Hazlarınızı kullanarak sizden menfaat bekler, ayağınız taşa deydiğinde, sizi terk eder. Cebinize yakındır. Sıkıntı ve sorununuz olmadığında yanınızdadır.
Gelelim ikinci tip arkadaşlıklara; Zevklerinizi tespit eder, onlara hitap etmeye çalışır. Zayıflığınızı bilir ve örtmeye çalışır. Hazlarınızı öğrenir ve sizi mutlu etmeye kalkışır. Ayağınıza diken batsa yüreğinden kan damlar. Cebinize değil, yüreğinize yakındır. Sıkıntılı anınızı paylaşmaya koşar.
Yani birinciler arkadaş,
İkinciler gerçek dost...
Çok sevdiğiniz ve değer verdiğiniz arkadaşınız sizi acıtmaya başladığında ne yaparsınız? Hemen ona küsüp, kabuğunuza mı çekilirsiniz, yoksa ‘ onunda ruh hali, olur böyle şeyler’ deyip sineye mi çekersiniz? İşte size birçok seçenek, içinden birisini mutlaka seçip uygulayacaksınız.
“ Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın, volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu, ne ana, ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş” diye devam eden şarkıyı birçoğumuz bilir. Biliriz de arkadaşlığın ne anlama geldiğini ve onu yıllarca korumanın mücadelesini bilmeyiz. İnsanlar, alıngan, vurdumduymaz, kinci ve en kötüsü de kibirli.
Arkadaşlık demiştim. Bu güzel sözcüğün nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Efendim, eski Türklerde Askerler savaşırken arkadan gelecek bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaç, kaya veya ‘taş’ a vererek ok atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıklarından, bu sırta dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ, daha sonrada ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiştir. Bu gün bile güveneceğimiz, bizi sırtımızdan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz bu sözcüğe uygun bir arkadaşınız var mı?
Bakın birinci tip arkadaşlıklara; Bunlar, sizin zaaflıklarınızı öğrenmeye çalışır, bulur ve kullanır. Zayıflıklarınızı görür ve başınıza vurur. Hazlarınızı kullanarak sizden menfaat bekler, ayağınız taşa deydiğinde, sizi terk eder. Cebinize yakındır. Sıkıntı ve sorununuz olmadığında yanınızdadır.
Gelelim ikinci tip arkadaşlıklara; Zevklerinizi tespit eder, onlara hitap etmeye çalışır. Zayıflığınızı bilir ve örtmeye çalışır. Hazlarınızı öğrenir ve sizi mutlu etmeye kalkışır. Ayağınıza diken batsa yüreğinden kan damlar. Cebinize değil, yüreğinize yakındır. Sıkıntılı anınızı paylaşmaya koşar.
Yani birinciler arkadaş,
İkinciler gerçek dost...