Yorum: #1
12-21-2009, 15:58
Sarışın sonbahar günleri geride kalıyor.
Kış kapımızda…
Son baharın bu son günlerinde; üzerlerinde beyaz elbiseleriyle insanlar sevgilinin köyüne koşuyorlar.
Yakınları yaşlı gözlerle el sallarken arkalarından onlar beyaz güvercinler gibi kanatlanıyorlar ışığın göründüğü ufuklara …
Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara düşüyorlar.
Uçaklar havalanıyor,otobüsler yollara düşüyor…
Benimse, Ka’be’nin yalnız yılları düşüyor hayalime.
Ka’be’nin yalnız yılları…
Bir sonsuz çöl…
Güneş, gökte ateşten bir darağacı…
Kımıltılarıyla küçük haşereleri andıran kumlar bile ağzını açmış su dileniyor.
Çöl yandıkça yanıyor.
Çölün ortasında siyah küçük bir karaltı…
Yalnız, yapayalnız bir çocuk …
Bir başına…
Yalnızlığın heykelini yontuyor.
Yalnızlık, her an bir anıt gibi yükseliyor çölde.
Çocuk ağlıyor, debeleniyor.
Su diye inliyor.
Çölde atın üstünde bir adam uzaklaşıyor…
Kış kapımızda…
Son baharın bu son günlerinde; üzerlerinde beyaz elbiseleriyle insanlar sevgilinin köyüne koşuyorlar.
Yakınları yaşlı gözlerle el sallarken arkalarından onlar beyaz güvercinler gibi kanatlanıyorlar ışığın göründüğü ufuklara …
Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara düşüyorlar.
Uçaklar havalanıyor,otobüsler yollara düşüyor…
Benimse, Ka’be’nin yalnız yılları düşüyor hayalime.
Ka’be’nin yalnız yılları…
Bir sonsuz çöl…
Güneş, gökte ateşten bir darağacı…
Kımıltılarıyla küçük haşereleri andıran kumlar bile ağzını açmış su dileniyor.
Çöl yandıkça yanıyor.
Çölün ortasında siyah küçük bir karaltı…
Yalnız, yapayalnız bir çocuk …
Bir başına…
Yalnızlığın heykelini yontuyor.
Yalnızlık, her an bir anıt gibi yükseliyor çölde.
Çocuk ağlıyor, debeleniyor.
Su diye inliyor.
Çölde atın üstünde bir adam uzaklaşıyor…