Yorum: #1
05-19-2009, 01:24
##KURULUSU HAKINDA BYLGY##
Kaynaklarin, s?lih, dindar, kahraman, cesur ve merhametli bir kimse olarak tanittigi Osman Gazi, ?? g?nde bir yemek pisirtip fakirleri doyurmak, ?iplaklari giydirip donatmak, dul ve yetimleri g?zetip korumak gibi iyi hasletlere sahip bir kimse idi. Hak ve adalete saygili, ?st?n yeteneklere sahip bir h?k?mdar olan Osman Gazi, ?n?n? kilicindan ziyade adalet severligi ile saglamisti. Feth ettigi yerlerde ser'? h?k?mlere g?re hareket eder, tebeasi arasinda irk, din ve milliyet farki g?zetmezdi. G??l? bir komutan oldugu kadar sabirli ve olgun bir idareci idi. Yaninda ?alisanlar, kendisine karsi b?y?k saygi g?sterirlerdi. En zorba kimseler bile onun huzurunda saygi ile hareket ederlerdi. O, kuvvet ve zenginlikten ziyade adalete daha ?ok ?nem veren, g??l? bir irade ve hosg?r?ye sahip bir h?k?mdardi.
Osman, Ertugrul Bey'in, G?nd?z Alp ve San Yatu (Savci Bey)'den sonra S?g?t'te d?nyaya gelen k???k ogludur. Ibn Kem?l, onun dogum tarihini Hicr? 652 (M. 1254) senesi olarak g?stermekte ise de genellikle onun 656 (1258) senesinde dogdugu belirtilir. Bununla beraber bu tarihin 650 (1252) veya 657 (1259) oldugunu s?yleyenler de bulunmaktadir. S?g?t'te d?nyaya gelen Osman, Ertugrul Bey'in k???k oglu idi. Ertugrul Bey, 93 yasinda vefat edince, onun idaresi altinda bulunan asiretler, gerek kabiliyet, gerekse hareketliligi sebebiyle Osman'in, babasinin yerine basa ge?mesini istiyorlardi. Ger?i Osman, babasinin son d?nemlerinde ona vek?let etmek suretiyle y?netimle ilgili konularda kardeslerinden farkli bir h?viyete sahip oldugunu ortaya koymustu. Kardesleri bakimindan pek b?y?k bir sikintisi olmayan Osman, amcasi D?ndar Bey'le ugrasacaga benziyordu. Zira Ertugrul Bey'in kardesi D?ndar Bey de birlige reis olmak istiyordu. Bu y?zden Osman'la amcasi arasinda ihtilaf (anlasmazlik) meydana geldi. Zira, Kayi asiretinden baska bazi asiretler de D?ndar Bey'in basa ge?mesini istiyorlardi. Bununla beraber Osman'in reisligini isteyen taraf daha etkili g?r?n?yordu. Bunun i?in D?ndar Bey, reislik arzusundan vazge?erek Osman'in asiret reisi olmasini kabul etmek zorunda kaldi.
Ger?ekten, Osman Bey, Ertugrul Gazi'nin vefatindan sonra cesaret, mertlik ve ahl?k? meziyetleri sebebiyle asiret, kavim ve kabileye bas olacak bir vasifta g?r?lm?st?. Amcasi D?ndar Bey de dahil oldugu halde herkes ona itaat ve bagliligini bildirdi. Baslangi?ta o, babasinin komsu Rum tekfurlari ile iyi ge?inme siyasetine devam etti. Asiretin basina ge?tigi zaman yirmi ?? yasinda bir gen? olmasina ragmen, siyaseti iyi bilen, halim selim bir kimse olmakla birlikte, ger?ekleri savunma konusunda korkusuz ve cesurdu. O, tam bir cihad eri idi. Bu sebeple Osman Bey, kisa zamanda etrafinin yigitlerden meydana gelen bir h?le ile ?evrelendigini g?rd?. Bu h?lenin i?inde Konur Alp, Turgut Alp, Abdurrahman Gazi, Ak?a Koca, G?nd?z Alp, Karam?rsel, Saltuk Alp, Samsa ?avus gibi isimler vardi. B?y?k bir kismi garip ve vatanlarim birakip gelmis olan bu insanlarin, Osman Bey etrafinda toplanmalari, devletin g??lenmesine sebep olmustu. Osman Bey, bunlarin tabi? bir lideri durumuna geldi. Bundan baska, Osman Bey'in, Uc'lardaki T?rkmenler arasinda b?y?k bir n?fuza sahip olan Seyh Edebali ile yakinlik ve akrabalik tesis etmesi, basta ahiler arasinda olmak ?zere Uc'lardaki diger topluluklarin kendisine baglanmasina sebep oldu. B?ylece Osman Gazi, kendisini hem etrafindaki asiret reislerine sevdirmis, hem de onlarin kendisine bagladigi umutlari bosa ?ikarmamisti. Ger?ekten de o, ?evresindeki T?rkmen komsulari ile m?mk?n mertebe ?atismaya girmemek i?in gayret sarf ediyordu.
Ertugrul Bey'in ?? oglu arasinda Osman Bey'e d?sen taht, kardeslerini birer saltanat rakibi olarak degil, yeni devletin kurulup gelismesinde m?sterek bir gayretle el ele verdiren ve saltanat ihtirasi yerine, feragat, fedak?rlik ve basirete g?t?ren bir metod takip etmelerinin sebebi nedir? Ileride tafsilatli bir sekilde anlatilinca g?r?lecegi gibi, Osman Gazi de kendisine yurt ve istikl?l veren Sel?uklu sultanina karsi ayni hassasiyeti g?stermis, o, hayatta bulundugu m?ddet?e istikl?lini il?n etmemisti. B?ylece o, edep ve irfani, sahs? ve nazar? kaliplar halinde birakmayip devlet b?nyesinde de ifadesini bulan bir anlayis olarak cemiyete mal olmustu.
OSMAN BEY VE AHILIK
Abbas? halifesi en-N?sir li-Dinillah (575-622/1180-1225) rehberliginde kuruldugu kabul edilen ahilik, kisa zamanda Isl?m ?lkelerinde tesirini g?stermeye basladi. Son derece d?zenli ve disiplinli olarak ?alisan bu teskil?t, milad? X. asirda genellikle ilk M?sl?man T?rk devleti kabul edilen Karahanlilar vasitasiyla T?rk d?nyasinda da boy g?stermeye basladi. XI. asrin ikinci yansindan (1071Malazgirt) sonra, kapilarini M?sl?man T?rklere a?mis bulunan Anadolu'ya, dogudan bir?ok g??ler olmustu. Daha ?nce de Anadolu'nun Urfa'dan (Sanliurfa) baslayarak Adana'ya kadar giden sinirlarindan, zaman zaman giren Abbas? ordulari, Nigde, Nevsehir, Kirsehir, Kayseri, Yozgat ve Ankara b?lgelerine akinlar yapmislardi. Ordu mensuplarindan bir kismi akinlar sonunda ele ge?irilen bu yerlerde bazan da yerlesip kaliyorlardi. ?zellikle VIII. y?zyilin ikinci yansindan itibaren Abbas? ordusunun ayrilmaz bir par?asi durumunda olan T?rkler de, bu ordu ile Anadolu'nun i?lerine kadar gelmislerdi. T?rkler, iklim ve jeolojik yapi bakimindan Orta Asya'ya benzeyen Kirsehir y?resini begenerek burayi yerlesim b?lgesi olarak se?mislerdi. Bundan sonra normal ve isteyerek devam eden g??leri, XIII. asirdaki Mogol istilasindan ka?ma takib etti. Bu istiladan ?nceki g??lerde daha iyi bir iklime gelme, hayvanlar i?in daha iyi bir kislak ve yaylak bulma d?s?ncesi hakimdi. Bu sebepledir ki, Mogol baskinindan ?nce gelenler, daha ziyade g??ebe, asker ve hayvan yetistiricisi idi. 1225 tarihinden sonra gelenlerin ekonomik ve sosyal durumlari, bu ilk gelenlerden daha farkli idi. Zira, korkun? bir katliamdan kurtulmak i?in gelen bu sonuncular ?ogunlukla, esnaf, t?ccar, zengin ve sanatk?rdi. Bu yeni g??menler, ge?imlerini saglayabilmek i?in, yerli ve m?sl?man olmayan esnafla rekabete girmek zorunda idiler. Bu rekabetin kuvvetli, tesirli ve kisa zamanda meyvesini verebilmesi i?in bunlarin birlesip bir teskil?t i?inde hareket etmeleri gerekiyordu. Bu teskil?t, ?zellikle hayvancilikla ugrasan, baska bir ifade ile atli g??ebelerin ihtiya? duyduklari bir sahaya cevap vermeliydi.
BU DIPNOTUN YERI NERESI
B?yle bir ?alisma faaliyetinin i?inde bulunuldugu sirada yeni bir Mogol tehlikesi bas g?sterdi. Bu tehlikenin merkez ?ss? Anadolu idi. Daha ?nce gelip buraya yerlesmis bulunan M?sl?man T?rkler i?in b?y?k bir tehlike olan Mogollara karsi bazi kimselerin farkli sahalarda faaliyette bulundugu g?r?l?r. Bunlar: Ahi Evran ismiyle bilinen Seyh Nasir?ddin Mahmud (?. 1262), Baba Ilyas, Haci Bektas ve Mevl?n? Cel?leddin Rum? gibi ?nemli sahsiyetlerdi. Bas g?steren Mogol tehlikesine karsi farkli alanlarda halki irsad etmeye y?nelik ?alismalardan birisi de esnaf ve sanatk?ri bir birlik altinda toplamaya muvaffak olan Ahi Evran tarafindan yapiliyordu. B?ylece o, sanat ve ticaret ahl?kini, ?retici ve t?ketici menfaatlerini g?ven altina almayi, bu vesile ile k?t? politik ve ekonomik atmosfer i?inde, onlara yasama ve direnme g?c? vermeye ?alisiyordu. Bu y?zden ilk defa Kirsehir'de XIII. y?zyilda kurulan ahilik, kisa bir zaman i?inde Anadolu'nun hemen her tarafina yayilmis oldu. XIV. asir Isl?m d?nyasi ile birlikte T?rkl?k ?lemini canli levhalar halinde g?zlerimizin ?n?ne seren Ibn Bat?ta (1304-1369), Anadoludaki seyahatlerinde, kaldigi bir?ok ahi zaviye ve tekkesinden bahsetmekle kalmaz, onlar hakkinda genis ve doyurucu bilgiler de verir.
Anadolu'daki ekonomik ve sosyal hayatin d?zenlenmesinde XIII. y?zyildan itibaren b?y?k bir rol oynadigini g?rd?g?m?z Ahilik, sanatk?r ve esnaf z?mreleri arasinda yayilmis, sosyoekonomik ?zelligi agir basan bir teskilat olarak g?r?nmektedir. Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapisina M?sl?man T?rk sanatk?r ve esnafinin is ahl?ki, insan terbiye ve egitimi, fazilet sahibi olma, sosyal yardimlasma ve dayanismada ?rnek olma gibi hususlarda etkili olan bu teskilat hakkinda bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz.
Osmanli Devleti'nin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahiligin oynadigi rol, k???msenemeyecek kadar b?y?kt?r. Ger?ekten de Osman Bey'in faaliyetleri esnasinda Anadolu'da ahilik, b?y?k bir g?? olarak faaliyetlerine devam ediyordu. Osman Bey, ahi reislerinden olan ve Eskisehir civarinda Itburnu denilen mevkide tekkesi bulunan Seyh Edebali'nin kizi ile evlenmekle ahilerin n?fuzundan yararlanabilmistir. Seyh Edebali, o havalinin en itibarli ve s?z? dinlenen, kendisine h?rmet edilen bir sahsiyeti idi. Sam taraflarinda tahsilini ikmal etmis, zengin, tekke ve zaviye sahibi bir kimse idi. Herkese yardim eden bir kimse olmakla birlikte fakir ve dervis g?r?n?ml? olmayi tercih eden bu zatin damadi olmakla Osman Bey, ahilerin g?c?nden istifade etmisti. Nitekim Seyh Mahmud Gazi, Ahi Semseddin ve oglu Ahi Hasan ile sonradan Osmanlilarda kadi, kadiasker ve vezir olan ?andarli (Cendereli) Kara Halil de ahilerden olup bunlarin tamami Osmanli Beyliginin kurulmasinda ve b?y?mesinde hizmet etmislerdi.
Ger?ekten, bu d?nemde Anadolu'nun sosyal b?nyesine hakim olan ulema, dervis, sanatk?r ve kahramanlar kadrosunu bir arada d?s?nmemiz gerekir. M?cahede sevkini ve Isl?m birligi susuzlugunu en ileri ve y?ksek voltaja ayarlamasini bilen bu iman adamlarinin, Sel?uklulara m?vazi bir mukadderat ?izgisi ?st?nde y?r?yecek olan Osmanli Beyligi'nin kurulusu hadisesine fiilen katilmis olmalari, devletin ve Isl?m ?mmetinin bir talihi olmustur. ?yle ki bir tarafta olgun, s?z? dinlenir ve seviyeli bir seriat ulemasi ile beraber y?r?yen, S?nn? ve muhtesem bir tasavvuf anlayisinin dogurdugu teskil?t; ?b?r tarafta ?sik Pasaz?de'nin, Gaziyan-i R?m, Abdalan-i R?m, Ahiyan-i R?m, B?ciyan-i R?m dedigi organize ve hamas?din? teskil?t. Biraz ?nce de belirtildigi gibi gerek Osman Bey, gerekse onu takib eden ilk h?k?mdar ve sehz?deler ile idare ve devlet adamlari, tasavvuf m?essesesinin veya yine bu teskilatin m?sterek esaslarina sahip ahiligin gaye, terbiye ve disiplinine g?re yetismis, cesur, dinamik, mert ve i? ?lemleri kontroll? kimselerdi. Bu sebeple yeni devlet, muhtesem oldugu kadar ?dil ve m?savat?i bir idare tezgahina, renk, sekil ve ahenk yetistiren bir i? ve dis kuvvetler dengesini d?nyaya hediye etmeye hazirlaniyordu.
Hem akil hem de imanla desteklenen yeni devlet, adeta tabiatin himayesine kabul edilerek daha ilk yillarda m?cahid ve yekpare ?ehresini kazanmisti. Su da var ki, Osman Bey'in etrafini ?evreleyen ilim ve hikmet kadrosu, yalniz yasadiklari devrin irfan, iman, ahl?k, idare ve hukuk haritasini ?izmiyorlardi. Onlarin hizmet ve hedefleri, bir hanedan veya bir z?mre ile belirli bir zamana has degildi. Bir medeniyet ve ideolojiyi devirler ?l??s?nde ger?eklestirmek i?in gen? padisahin sahsinda gelecek han, hakan ve k?tlelere yol a?ip ?nc?l?k ediyorlardi.
B?ylece yeni devlet, tam bir ahenk ve ?slup ile ise baslamis, m?sterek bir tezgahin basinda, istikbalin dokusunu ?rmeye ve gelecek zamanlara miras birakmaya hazirlaniyordu.
G?r?ld?g? gibi, devleti, bir yandan mantik?, bir yandan da manev? temellere oturtan Osmanlilar, merkez? ve idar? otoritenin, politika ahl?kini kontrol eden bir yardimci kuvvetler halkasi tesis etmekle de icra ve tesri? organlarini hak ve adalet unsurlarinin murakabesine vermis oldular.
Ger?ekten, Avrupa'nin kuvvetten baska bir g?? ve otorite tanimadigi bir d?nemde, yeni yeni filizlenip gelisen Osmanli Devleti'nde adalet, hak ve hukuk prensiplerine g?re davranip hareket etmek babadan ogula nesilden nesle (neslen ba'de neslin) vasiyet ediliyordu. Hoca Saadeddin Efendi (tarih?i, Seyh?lisl?m), Osman Gazi'nin, oglu Orhan'a olan vasiyetini su ifadelerle nakleder:
"Dilerim ey sahib-i ikb?l u c?h
Etme sen c?nib-i zulme nig?h
Adl ile bu ?lemi ?bad kil
Resm-i cih?d ile beni s?d kil
R?h-i cih?d i?re ed?p ictih?d
Memleket-i Rum'da kil adl u d?d..."
G?r?ld?g? gibi Osman Gazi, devlet i? teskil?tinda sakat ve zayif bir taraf birakmamak, bir ?atlak ve gedige meydan vermemek i?in basta devlet adamlari olmak ?zere her ferdin kendi durumuna g?re Isl?m'in arzuladigi adalet anlayisi ?er?evesinde hareket etmesini istemektedir. Osmanlilarda, nesilden nesile vasiyet edilerek devam eden bu anlayisin sonucu olarak ortaya ?ikan uygulamaya bakan Gibbons, Osmanlilari sevmemekle birlikte su s?zleri s?ylemekten kendini alamaz:
"Yahudilerin toptan ?ld?r?ld?g? ve engizisyon mahkemelerinin ?l?m sa?tigi bir devirde Osmanlilar, idaresi altinda bulunan ?esitli dinlere bagli kimseleri baris ve ahenk i?erisinde yasatiyorlardi. Onlarin m?samahak?rligi, ister siyaset, ister halis insaniyet duygusu, isterse lakayd? neticesi meydana gelmis olsun, su vak'aya itiraz edilemez ki, Osmanlilar, yeni zaman tarihinde milliyetlerini tesis ederken din? h?rriyet umdesini (prensibini) temel tasi olmak ?zere vaz' etmis ilk millettir. Ardi arkasi kesilmeyen Yahudi ta'zibati (iskence) ve engizisyona resmen yardim mesuliyeti lekesini tasiyan asirlar esnasinda, Hiristiyan ve M?sl?manlar, Osmanlilarin idaresi altinda ahenk ve baris i?inde yasiyorlardi."
OSMAN GAZI'NIN R?YASI
Osmanli kaynaklan, tamamen ilah? takdirin bir tecellisi sonucunda, Osman Gazi'nin g?rd?g? bir r?ya ve buna bagli olarak evliliginden bahsederler. Osmanli kaynaklarinda birbirine yakin ifadelerle anlatilan bu r?ya, Hammer gibi Bati'li yazarlar tarafindan biraz da hay?l g?c? ile s?slenerek bir sahne oyunu gibi dramatize edilir.
Devrin, egitim, din, k?lt?r, sosyal, ekonomik ve hatta folklorik anlayisi hakkinda fikir vermesi bakimindan bu r?yayi degisik kaynaklardaki anlatilislarini g?n?m?z T?rk?esine yakin bir ifade ile buraya almakla d?nemin anlayis ve fikr? seviyesi bakimindan bir degerlendirme yapmaya imkan vermis olacagiz.
"Osman Gazi biraz aglayip dua ve niyaz eder. Derken uykusu gelip uyur. R?yasinda kerameti a?ik ve belli olan bir seyhin kendi halki arasinda bulundugunu g?r?r. Herkes bu seyhe g?venirdi. Aslinda onun dervisligi gizli idi. ?yle g?r?n?rd?. D?nyaligi, mali, m?lk? ve koyunlari ?oktu. ilim sahibi bir kimse idi. Misafirhanesi devamli herkese a?ikti. Osman Gazi, bu dervise konuk olurdu. Osman Gazi r?yasinda bu azizin kusagindan bir ayin dogdugunu ve gelip kendi koynuna girdigini g?r?r. Bu ay, Osman Gazi'nin koynuna girince hemen onun g?beginden bir aga? biter ki g?lgesi d?nyayi tutar. G?lgesinin altinda daglar var, her dagin dibinden sular ?ikar, o sulardan da kimileri i?er, kimileri bah?e sular kimileri de ?esmeler yaptirir. Osman Gazi gelip bunu seyhe haber verir. Bunun ?zerine seyh Osman'a "Ogul Osman, padisahlik sana ve senin nesline m?barek olsun ve benim kizim Malhun Hatun senin helalin oldu." deyip hemen nikahini kiydi.
?sikpasaz?de, Osman Gazi'nin r?yasini yukaridaki ifadelerie anlatirken Nesr? su ifadelerle olayi nakl eder:
"Meger Osman'in halki arasinda aziz bir seyh vardi. (Ona) Edebali derlerdi, gayet kemal sahiplerindendi. Veliligi, kerameti belli olmustu. Halkin itikad ettigi kimse idi. B?t?n illerde meshur olmustu. R?ya ilmini iyi bilirdi. D?nyaligi sonsuzdu. Fakat fakirmis gibi g?r?n?rd?. Hatta (kendisine) dervis (fakir) lakabi ile hitab ederlerdi. O, bir z?viye yapip gelene ve gidene hizmet ederdi. Zaman zaman Osman da onun z?viyesinde misafir olurdu. Bir gece Osman Gazi, r?yasinda bu seyhin koynundan bir ay ?ikarak, gelip kendisinin koynuna girdigini, hemen g?beginden bir aga? bittigini, ?lemi tuttugunu, g?lgesinde daglarin bulundugunu, bu daglarin dibinden pinarlarin ?ikip aktigini, kiminin bah?esini suladigini, kiminin ?esmeler akittigini g?r?r. Osman Gazi, ertesi g?n gelip bu d?s?n? o azize anlatti.
Seyh ona "Ya Osman, m?jdeler olsun. Hak Te?l? sana ve senin evladina saltanat verdi. B?t?n d?nya evladinin himayesi altinda olacak, hem de kizim Mal Hatun sana hel?l (es) oldu" diyerek, hemen kizini Osman Gazi ile evlendirdi. Osman Gazi'nin d?s?n? yordugu sirada, Seyh'in Turgut adli bir m?ridi de orada bulunuyordu. "Ya Osman, sana padisahlik verildi, s?kr?ne (olarak) bize ne verirsin?" dedi.
(Osman) "Sana bir sehir vereyim" dedi.
Dervis "Su k?ycegize de raziyim, bana bir n?me (yazili k?git, mektup, belge) ver" dedi.
Osman Gazi "Ben yazi yazmasini bilmem. Bir su kabi ile bir kilicim var. (Onlari) nisan olsun diye sana vereyim. Benim evladim anlari senin elinde g?r?p ibka etsinler" dedi.
O su kabi ile kili? onlarin elinde kaldi. Simdi dahi padisah olanlar, onu (o k?y?) g?r?p ziyaret ederler, o dervisin evladina nimetler (verirler) ve ihsanlar ederler.
Bu Edebali dedigimiz seyh, y?z yirmi yasinda ?ld?. ?mr?nde, birini gen?liginde, digerini de yasliliginda (olmak ?zere) sadece iki hatun aldi, ilk hatununun kizini Osman Gazi'ye verdi, sonraki hatunu Taceddin K?rd'?n kizi idi. Hayreddin Pasa ile bacanak oldular.
Bu menakib, Edabali oglu Mehmed Pasa'dan nakledildi. Ayni r?ya, Solakz?de tarafindan da su sekilde verilmektedir:
"Osman Han, merhum babasinin yoluna devam ederek, Anadolu'daki kumandanlar arasinda ve gaza meydaninda kendini g?sterdi. ?limlere ve seyhlere ?ok fazla itikadi vardi. O zamanin y?ce makam sahibi, hal bilen seyhi, Seyh Edebali hizmetine devam ederek onun dua ve h?rmetini rica ve istid'a ederdi. Bir gece ?deti oldugu ?zre, Cen?b-i Allah'a m?nacatta bulunup h?cet dilerken, kendileri uykuya daldilar. R?ya ?leminde, Seyh Edebali'nin koynundan bir ayin dogup gelerek kendi koynuna girdigini g?rd?ler. Bu ay kendisinin g?beginden nihayeti olmayan bir aga? seklinde biterek dali ve budagi ile b?t?n d?nyayi kusatir. Cihan halkinin bir kismi bostan sular, bir kismi ziraat yapar, bir kismi seyran eder, bir kismi da dolasir.
Osman Gazi bu g?zel yerden uzak kalinca sabah namazini eda edip seyh hazretlerinin huzuruna varir. G?rd?g? r?yayi bir bir anlatir. Seyhin bu r?yayi tabir etmesini diler. Seyh Edebali biraz kendi i? ?lemine baktiktan sonra basini kaldirip Osman Gazi'ye;
"Ey yigit m?jdeler olsun! Sana ve senin nesline padisahlik verildi. R?yanda g?rd?g?n o ay, koynumdan ?ikip senin koynuna girdi. Sen benim kizimi alip bana damad olacaksin. Bundan ?ocuklarin ve soyun olacak. Kiyamete kadar yedi iklimde h?k?m s?receklerdir" dedi.
Seyh Edebali hemen orada bulunan M?sl?manlarin huzurunda kizi Rabia'yi Osman Gazi'ye nikahladi. Orhan Gazi bundan d?nyaya gelmistir.
Daha ?nce de temas edildigi gibi Osmanli kaynaklari tarafindan tamamen ilah? bir takdirin tecellisi gibi nakl edilen bu r?ya, Hammer gibi Batili yazarlarca degisik sekillerde verilir. Hammer, benzer r?yalarin g?r?ld?g?ne dair haberlerin ?ok eskilere dayandigini ve hemen hemen bir?ok padisah, h?k?mdar ve hanedan i?in b?yle r?yalarin g?r?ld?g?ne dair nakillerin bulundugunu ifade ile s?yle der:
"B?y?k padisahlarin dogumundan ?nce gelecekte nail olacaklari (ulasacaklari) g??, kudret ve kuvveti g?stermek ?zere bu neviden r?yalarin nakli Sark (Dogu) tarih?ilerinde zaman zaman g?r?len bir istir. Bununla beraber bu ?det, sadece onlara has bir is degildir. Benzer haberler, gerek ?agdas, gerekse eski Bati tarih?ilerinde de g?r?l?r."
Osman Gazi ile ilgili r?ya hakkinda b?yle diyen Hammer, kendisi de ayni r?yayi degisik ifadelerle anlatmaktan geri kalmaz. Bu sebeple biz de Osmanli kaynaklari ile Hammer'in ifadesini karsilastirmak isteyenlere bir kolaylik olsun diye onun verdigi bilgiyi de temel hususiyetlerini bozmadan ?zet halinde vermek istiyoruz:
Karamanin Adana sehrinde dogmus olan Seyh Edebali, Suriye'de (Sam'da) Fikih (?sl?m Hukuku) tahsil ettikten sonra Eskisehir'e yakin Itburnu k?y?ne gelip yerlesmisti. Osman, zaman zaman oraya gelip seyhle g?r?s?rd?. Osman bir gece Edebali'nin kizi Malhatun'u g?r?p ?sik oldu. Fakat seyh, Osman'in iyi niyetine tam olarak g?venemedigi ve bu gen? ile kizi arasinda mevcud olan esitsizligi g?z ?n?nde bulundurarak evlenmelerini uygun g?rmedi. Osman, derdini silah arkadaslarina ve komsularina a?ar. Bunlardan biri olan Eskisehir beyi, Osman'in anlatmasi ?zerine Malhatuna g?n?l verir. Kizi kendisi i?in istedi. Fakat o da geri ?evrildi. Edebali, Osman'dan ?ok Eskisehir Beyi'nin ?c almasindan korktugu i?in, o beyin topraklarini terk ederek gelip Ertugrul b?lgesine yerlesti. Bu yer degisimi, iki bey arasinda b?y?k bir d?smanliga yol a?ti.
Bir g?n Osman, kardesi G?nd?zalp ile birlikte komsusu ve dostu olan In?n? beyinin evinde iken, Eskisehir beyinin m?ttefiki ve Harman Kaya hakimi olan K?se Mihal ile birdenbire ?ikageldigi g?r?l?r. Bunlar, ellerinde silahla Osman'in kendilerine teslim edilmesini istiyorlardi. In?n? beyi, ger?ek misafirperverligin bu sekilde bozulmasini kabul etmeyerek onlari vermeyecegini s?yledi. Bu esnada Osman ile G?nd?zalp ileri atilip m?cadeleye basladilar. Eskisehir beyi korkup ka?arken K?se Mihal esir alindi. Bunun ?zerine K?se Mihal kendisini esir alan bu g??l? insana karsi bir sevgi duydu ve ona tabi oldu. Daha sonra Osman, babasinin yerine ge?ince, K?se Mihal atalarinin dinini birakarak M?sl?man oldu. O andan itibaren de Osman'in y?kselmekte olan g?c?n?n saglam dayanaklarindan biri oldu.
B?ylece Osman, Rumlar arasinda bir dost kazanmis, ama hen?z sevdigi insana kavusamamisti. Aradan iki yil ge?ti. Bu iki sene zarfinda kuskular ve s?pheler onun yakasini birakmiyordu. Ondan sonra Mal Hatun'un babasi, Osman'in sebatk?rligindan duygulanarak ilah? bir isaret olarak g?rd?g? r?yayi onun lehinde yorar. Buna g?re: Osman Gazi, Seyh Edebali'ya misafir olarak gelir. Sabirla yatagina girip yatar. Uyuyunca su r?yayi g?r?r:
Ev sahibi yaninda yatiyordu. Birdenbire ev sahibi Edebali'nin g?gs?nden bir hil?l ?ikti. Gittik?e b?y?yen hil?l tam bir dolunay seklini alinca gelip kendi koynuna girer. Ondan sonra yanlarindan bir aga? belirir. Bu aga? dallanip budaklaniyor, gittik?e g?zellik ve yesilligi artiyordu. Dallarin g?lgesi, ?? kita ufuklarinin nihayetlerine kadar karalari ve denizleri kaplayiverdi. Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlar gibi d?rt b?y?k siradag silsilesi, bu yapraklar ?adirinin d?rt destegi gibi g?r?n?yordu. Agacin k?k?nden deniz gibi gemilerle ?rt?lm?s olarak Dicle, Firat, Nil ve Tuna fiskiriyordu. Kirlar, ekinlerle ?evrilmisti. Daglar ise sik ormanlarla ta?lanmis bulunuyordu. Bu daglardan ?ikan bereketli sular, g?l bah?eleri ve servilikler arasinda dolasa dolasa akiyordu. Uzaktan kubbeler, ehramlar, dikili taslar, s?tunlar, hasmetli kulelerle s?sl? sehirler g?r?n?yordu. B?t?n bunlarin zirvelerinde birer hil?l parildiyordu. Minarelerin serefelerinden ezanlar, m?'minleri namaza ?agiriyordu. Tam bu sirada hizla esen bir r?zg?r ?ikmisti. Agacin yapraklarini d?nyanin b?t?n sehirleri ?zerine, ?zellikle iki denizin birlestigi, iki karanin kucak a?tigi iki d?nyayi ?eviren bir halkanin en degerli tasi niteliginde olan Istanbul'a dogru savuruyordu. Osman, halkayi (y?z?g?) parmagina ge?irmek ?zere iken uyandi.
B?ylece, Osman ile Mal Hatun'un birlesmesinden dogacak olan soyun kuvvet ve kudretini tahmin ettirmekte olan bu r?yanin tabiri, gen? savas?inin Edebali'nin kizi ile evlenmesinde araya giren engelleri bertaraf ediverdi. D?g?n s?leni, h?k?mdarlarin d?g?n? gibi degil, Peygamberin seriatina ve g?sterdigi ?rnege uygun olarak yapildi. Iki sevgilinin nik?hini, Edebali'nin m?ridlerinden m?ttaki bir zat olan Turud (baska kaynaklarda Turgud) adindaki dervis kiydi.
Bu evlilik m?nasebetiyle olsa gerek ki, Osman Bey, zevcesine (esi) Bilecige bagli Kozaga? adindaki k?y?n gelirlerini pasmaklik olarak tahsis etmistir. Bilahare o da bu hasilati, tekkeye vakf etmistir. Bu konuda 985 (1577) senesi tarihini tasiyan ve Bilecik kadisina g?nderilen bir h?k?mde s?yle denilmektedir:
"Bilecik kadisina h?k?m ki, ecdad-i izamimdan merhum Sultan Osman Han elayhi'rrahme ve'l-gufran, mesayih-i iz?mdan Edeb?li merhum'un kerimesin tezevv?c eylediklerinde kaza-i mezb?re tabi" Kozaga? n?m karyeyi pasmaklik ihsan etmegin m?s?run ileyha dahi karye-i mezb?renin mahs?lun z?viyesine vakf ed?p ?yende ve revendeye sarf olunurken h?la karye-i mezk?rede s?kin olan...
Tarihlerde, Osman Bey'in zevcesi olarak g?sterilen Mal Hatun veya Rabia Hatun, Seyh Edebali'nin Osman'la evlendirdigi, Orhan ve Alaeddin'in annesi olarak belirtilmektedir. Halbuki Gazi Orhan Bey'in 724 (1324) tarihli vakfiyesinde "Mal Hatun bint ?mer" kaydinin olmasi bu kadinin Seyh Edebali'nin degil, ?mer Bey'in kizi oldugunu g?stermektedir. Ayni sekilde bir?ok tarihteki rivayetlere g?re Mal Hatun ve babasi Seyh Edebali, Osman'in vefatindan ?? ay ?nce Bilecik'te vefat etmislerdir. Halbuki vakfiyede ismi ge?en Mal Hatun, Osman Bey'in vefatindan sonra h?la hayattadir.
Mal Hatun, herhalde Osman Bey'in oglu Orhan'in annesi idi. Osman Bey'in ?b?r zevcesi (esi) ve Seyh Edebah'nin kizi olan B?l? Hun (Bala Hatun) ise muhtemelen Osman Bey'in oglu Al?eddin'in annesi idi.
OSMAN GAZI'NIN SAHSIYETI
Osmanli tarihinin en dikkate layik sahsiyetlerinden biri olan Osman Bey, bir devlet kurucusu olarak tarih sahnesinin ?nemli kisilerinden biridir. Ger?ekten de Sel?uklu Bizans hududlarinda tesekk?l eden bir uc beyliginin kisa bir m?ddet i?inde b?y?yerek tarihin akisini degistirecek bir g?? ve kuvvete erismesi, yeni bir din ve k?lt?r?n tasiyicisi olarak eski Bizans Imparatorlugunun enkazi ?zerinde kurulan yeni devlete M?sl?man T?rk damgasini vurabilmesi hadisesi, tarih?iler arasinda hen?z tam anlamiyla izah edilememis bir mesele halinde m?nakasa edilmektedir. Tarihte benzerine ender rastlanilan bir devletin kurucusu olarak Osman Bey ve ondan sonra gelen haleflerinin sahs? meziyetleri bu gelismede b?y?k ?l??de rol oynamis g?r?nmektedir. nitekim bu konuya dikkat ?eken yabanci bir arastirici, Osmanli Devleti'nin kudret kaynagi olarak g?rd?g? ?? ana unsurdan birinin h?k?mdarlarinin sahsiyetleri oldugunu belirtir.
Bir devletin gelisip b?y?mesinde h?k?mdarlarin kabiliyet, ileriyi g?r?s, anlayis ve hareketlerinin ?nemli derecede rol oynadigi bilinmektedir. Bu durum, g?n?m?zden ?nceki asirlarda daha b?y?k bir ehemmiyet arz ediyordu. Bu anlayistan hareketle Osman Gazi'ye baktigimiz zaman, onun gerek siyaset, gerek adalet ve gerekse halkina karsi olan sevgi ve merhamet bakimindan devrine g?re ?zel bir yeri oldugu g?r?l?r. Bu sebepledir ki tarihler, onun, babasinin yerine ge?tikten sonra Karacahisar'daki faaliyetlerinden bahs ederlerken s?yle derler:
"Osman, bey ?nvanini alip beyligin basina ge?tikten sonra ikametg?hi olan Karacahisar'daki kiliseyi camiye ?evirdi. Bir imam ve hatip tayin etti. Bir de her t?rl? islere bakmak ve halk arasinda meydana gelen davalari hafta sonu olan Cuma g?nlerinde karara baglamak i?in bir Molla (Kadi) se?ti. Kayinbabasi Edebali ve d?rt silah arkadasi (kardesi G?nd?zalp, Turgutalp, Hasanalp ve Aykutalp) ile istisare ettikten sonra, Seyh Edebali'nin talebesi olan Karamanli Dursun Fakih'i imam olarak tayin etti. Pazarlarda din ve milliyet farki g?zetmeksizin d?zeni koruma g?revini de ona verdi. Bir Cuma g?n? Germiyan T?rk Beyi Alisir'in tebeasindan bir M?sl?man ile Bilecik Rum liderine bagli bir Hiristiyan arasinda ?ikan kavgada Osman, Hiristiyanin lehine h?k?m verdi. Bunun ?zerine b?t?n ?lkede Ertugrul'un oglu Osman'in hak ve adalet sever?ginden s?z edilmeye baslandi. Bunun sonucunda da halk Karacahisar pazarina daha ?ok gelmeye basladi.
S?miha Ayverdi'nin ifadesi ile "M?sl?man T?rkler aleyhine hakikatleri degistirmeyi muamele ve ?detleri haline getirmis olan Garpli tarih?iler arasinda bulunan Gibbons, zaman zaman ger?ekleri teslimden de geri kalmayarak yakistirmaciliktan vaz ge?er. Osmanli Imparatorlugu'nun Kurulusu adli eserinde Osmanlilar aleyhinde iftira derecesine varacak sekilde ifadeler kullanan Gibbons, Osman Bey'den bahs ederken su s?zleri s?ylemekten de kendini alamaz: "Osman, etrafini teshir eden icazk?r bir sahsiyetti. ?yle bir sahsiyet ki, kabiliyetleri itibariyle kendisi ile rekabet edecek olanlar veya kendisinden ?st?n olanlar bile maiyetinde seve seve hizmet ederlerdi. Osman, isinin erbabi adamlari kullanacak kadar b?y?k bir adamdi. Orta kirattaki bir ?ok kimsenin yaptigi gibi, rakiplerini aradan ?ikarmak ve etrafina yalniz kendisinden asagi simalari toplamak suretiyle ?st?nl?g?n? meydana koymak ihtiyacini duymazdi. Gerek kendini, gerekse baskalarini inzibat altinda tutmayi bilirdi. Bir bina kurucu, binasindan belli olur."
Ger?ekten, Osman Gazi'nin gerek hak ve hukuk anlayisi, gerekse insanlari belli bir d?zen i?inde disiplinli bir sekilde ?alistirmasini bilmesi, onu zamanindaki bir?ok idareciden daha ?st?n bir sahsiyet haline getirmisti. Zira bina kurucu binasindan belli oluyordu. Bu sebeple olsa gerek ki halk, onun idaresindeki sehirlerin pazarlarinda haksizliga ugrama korkusu olmadan alis verisini yapiyordu. Bu da ekonomik bakimdan oldugu kadar sosyal ve idar? bakimdan da komsu ve ?evre h?k?mdarlarin tebeasi bulunanlarin (uyrugunda olanlarin) psikolojik olarak Osman Gazi ile beyligine sempati ve hatta gipta ile bakmasina sebep oluyordu. Osman Gazi'nin, ?evresindeki bir ?ok p?r?z? ortadan kaldirip hakimiyetini tesis etmesi de bu anlayisla m?mk?n olmustur. Nitekim, Osmanlilar hakkindaki ilk T?rk?e kaynak olarak kabul edilen Ahmed?'nin manzum eserinde:
"Oldi Osman bir ulu g?zi kim ol,
Nereye kim vardiysa buldi yol"
seklindeki ifadesinden de anlasildigi gibi Osman Gazi, sahsiyeti, anlayisi, hal ve hareketleriyle b?t?n islerin ?stesinden gelmeyi becerebilen nadir sahsiyetlerdendir. Bunun i?indir ki vefat edip idareyi oglu Orhan'a biraktigi zaman, babasinin kendisine biraktigi topragin d?rt mislini ogluna birakmistir. 1281'de Ertugrul Gazi'nin ogluna biraktigi miras 4800 km2'den fazla degildi. Insan, XVI. asirdaki Osmanli Devleti'ni d?s?nd?g? zaman bu rakamin ?zerinde heyecanla titremekten kendini alamaz. Zira bu toprak par?asi, o muazzam devlet i?in ?ok basit ve k???k bir par?adan ?teye bir mana tasimaz. Bu topraklar, Bilecik'in S?g?t ve Boz?y?k kazalarini, K?tahya'nin Domani? kazasini, yani en kuzeyindeki ?ikintiyi, Eskisehir'den Yarimca nahiyesini, yani Porsuk ile Sakarya arasindaki kismi, Eskisehir sehrini disarida birakip sehrin varoslarini yalayacak sekilde ihtiva ediyordu.
Osman Bey'in 1324'te biraktigi miras 16000 km2 olmustur. Stratejik fetihlerin hayat? ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate deger nokta, baba mirasinin 43 yil ugrasilarak ?? veya ?? bu?uk misline ?ikarilmis olmasidir.
Osman Bey 1291'de Karacahisar'i alip Porsuk'a iyice g?ney sirtini dayamis, 1299'da Bilecik, Yarhisar ve Ineg?l fethedilmis, 1302'de Koyunhisar ve 1301'de Yenisehir alinarak Marmara'ya 15, Iznik G?l?'ne 10 km. yaklasilmistir. 1308'de Lefke (Osmaneli), G?lpazari, Yenipazar, Geyve, Tarakli, Akyazi, bir m?ddet sonra da Hendek alinmis, Sakarya'nin b?t?n dogu kiyilari ele ge?irilmistir. 1313'te Ineg?l'?n kuzeybatisindaki Akhisar alinarak Ineg?l-Yenisehir feth edilerek Gemlik K?rfezi g?ney kiyilari, Kestel dahil Bursa'nin b?t?n varoslari T?rklere ge?mistir.
Onun siyas? dehasina isaret eden Hammer, isim benzerliginden yola ?ikarak Osman Gazi'yi, Allah el?isi Hz. Muhammed'in ???nc? halifesi Hz. Osman (24-35/644-656)'a benzeterek s?yle der:
"Peygamberin ???nc? halifesi olan Osman'dan beri, Isl?m kanunlarina bagli bulunan ?lkelerin tahtlari ?st?nde bu isimle hi? bir h?k?mdar s?hret kazanmamistir. Bu halifenin, fatih ve kanun koyucu sifaati ile kazandigi nurlu san ve s?hret, yediy?z yil sonra, Osman adinin hatirlattigi gibi Ertugrul'un oglunda ve onun daha sonraki kusaklarinda yine parlak bir sekilde g?z?kecekti."
?leride daha genis bir sekilde temas edilecegi gibi o, devlet olmanin geregi olan kanunlarin y?r?rl?ge konup uygulanmasinda, o d?nem i?in devlet erk?ni diyebilecegimiz arkada?lan ile istisare ettikten sonra karara vanyordu. Nitekim ?sikpasaz?de'nin ifadesine g?re "B?c-i bazar" denilen pazar vergisinin tarhi b?yle bir istisareden sonra olmustur. Keza, o d?nem ve daha sonraki asirlarda devrine g?re fevkalade ileri bir d?s?ncenin mahs?l? olan "Dirlik" sistemi de yine onun tarafindan uygulanmaya konmustu. Toprak sisteminin ?nemli bir b?l?m?n? meydana getiren timar, Osmanli toprak rejiminin temelini teskil eder. Zira bu cemiyette, iktisad?, ictima?, asker? ve idar? teskil?tlarin tamami b?y?k ?l??de toprak ekonomisine dayanmaktadir. Toplum hayatinda en k???k vazife sahibinden, devletin basinda bulunan h?k?mdara varincaya kadar hemen hemen b?t?n sosyal gruplar ge?imini toprak gelirleri ile temin etmekteydiler. Bunun i?indir ki Osman Gazi, feth ettigi yerleri silah arkadaslarina dirlik olarak verirken bununla ilgili bazi kanunlar da koyar. Nitekim bu konuda ?sikpasaz?de'nin ifadesi ile o s?yle der:
"Her kime kim bir timar virem ?ni sebebsiz elinden almayalar. Ve hem ol ?ld?g? vakitte ogluna ve eger k???c?k dahi olsa vireler. Hizmetk?rlari sefer vakti olicak sefere varalar t? ol sefere yarayincaya. Ve her kim kanun d?zse Allah ondan razi olsun. Ve eger neslimden bir kisi bu kanundan gayri bir kanun koyacak olursa edenden ve ettirilenlerden Allah Te?l? razi olmasin". Bu ifadelerden maddeler halinde su sonu?lari ?ikarmak m?mk?nd?r:
1- Hi? kimsenin timari sebepsiz olarak elinden alinamaz.
2- Timar sahibinin ?l?m? halinde timari ogluna intikal eder.
3- Sayet ogul k???kse, sefere gidecek yasa gelinceye kadar onun yerine hizmetk?rlarinin sefere gitmesi gerekmektedir.
OSMAN BEY'IN SIYASI FAALIYETLERI
Daha ?nce de temas edildigi gibi, Ertugrul Bey'in vefatindan sonra, Kayi boyunun idaresini ?stlenebilecek kudret ve vasifta g?r?len Osman Bey, 23 yaslarinda iken beyligin basina getirilir. Filhakika Osman Bey, babasinin son g?nlerinde de beylige vek?let etmekte idi. Onun, beyligin basina getirilmesi, alti asirdan daha uzun bir s?re yasayacak olan devlete "Osmanli" adinin verilmesine sebep oldu. B?ylece Hammer'in de isaret ettigi gibi Isl?m d?nyasinda, UI. Halife olan Hz. Osman'dan sonra bir Osman daha tarih sahnesine ?ikiyordu.
Beyliginin ilk d?nemlerinde Kastamonu Uc beylerinden ?obanogullari ile irtibati olan ve hatta bir bakima onlara bagli oldugu s?ylenen Osman Bey'in, ?obanogullarinin gaz? faaliyetlerini durdurmalari ?zerine harekete ge?ip gazaya devam ettigi belirtilmektedir.
Osman Bey'in, Uc'larda gaz? faaliyetlerine baslayip liderligi eline ge?irmesi, kudret ve n?fuzunun g?nden g?ne artmasina sebep oldu. Bununla beraber o, babasi Ertugrul Bey'in Rum tekfurlari ile iyi ge?inme siyasetine itina g?steriyor, onlarla dostane m?nasebetleri devam ettirmek i?in azam? derecede gayret sarf ediyordu. Fakat bazi Rum tekfurlari onun g??lenmesinden kusku duyup rahatsiz olmaktaydi. Bu sebeple "Imdi bunlari bu vilayetten ?ikarmazsaniz veya kovmazsaniz ahir (son) pismanlik fayda vermez" gibi s?zler s?yl?yorlardi. Bu tekfurlar i?inde ?zellikle Ineg?l tekfuru, komsu tekfurlara Osman Bey'in ileride kendileri i?in b?y?k bir tehlike olacagini bildiriyor ve Osman Bey'e bagli T?rk kabilelerine bir takim zararlar vermekten geri kalmiyordu. Bunun ?zerine Ineg?l'?n zaptina karar veren Osman Bey, bir miktar kuvvet ile kaleyi almak i?in yola ?ikar. Ineg?l tekfurunun Ermenibeli'nde pusu kurdugu ?grenilmesine ragmen Osman Bey, pusu kurmus ve g?c? bilinen bu kuvvetli d?sman ile ?arpismaktan ?ekinmez. Bu ?arpismada Osman Bey'in yegeni ve kardesi Saru Yatu'nun oglu Bay Koca sehid d?ser. Bu sehid, muharebe sahasina yakin olan ve adi ge?en yerin alt taraflarinda Hamza Bey k?y? arazisinde harap bir kervansaray yaninda defn edilir. Bu savastan birka? g?n sonra Ineg?l'e yakin bir mesafedeki Kolaca kalesi basildi, ahalisi teslim oldu ve kale zapt edildi. Asikpasaz?de'nin ifadesine g?re hicretin 684. (1284) yilinda meydana gelen bu hadise, Osman Gazi'nin ilk fethidir. Bu olay, Ineg?l tekfurunun Karacahisar tekfuru ile ittifakina sebep oldu. Bir m?ddet sonra Osman Bey, Domani? civarinda Ineg?l tekfuru ile yeniden karsilasir. Karacahisar tekfurunu da yanina alan Ineg?l tekfuru bu sefer yenilmekten kurtulamadi. Osman Bey, bu muvaffakiyetten sonra Karacahisar'i feth etti. Bununla beraber Osman Bey'in kardesi San Yatu da bu savasta sehid d?st?(1288). Saru Yatu'nun naasi, S?g?t'e getirilerek orada babasi Ertugrul'un t?rbesine defn edildi. Bu muharebe esnasinda Karacahisar beyinin en gen? kardesi Latos (veya Kalanos) da ?ld?r?ld?.
Osman Bey, ?zellikle Karacahisar'in fethinden sonra siyas? bir sahsiyet kazanmis g?r?nmektedir. Nitekim o, bu basarisindan dolayi Anadolu Sel?uklu Sultani'nin kendisine g?nderdigi h?kimiyet (beylik) sembollerini (alamet) alarak bir sancak beyi durumuna geldi.
Ger?ekten, Sel?uk h?k?mdari Giyasu'd-Din Mes'ud, umum? siyaseti c?mlesinden olarak uc beylerini taltif ettigi sirada Osman Bey'e de bir ferman g?ndererek ona S?g?d'? temlik etmis idi. Feridun Bey M?nseati'nda belirtildigine g?re S?g?d'?n temlik ve iktasini g?steren ferman 683 (1284) tarihini tasimaktadir. Keza 688 (1289) tarihini tasiyan ve Kara Balaban ?avus ile g?nderilen ikinci ve daha kapsamli fermana g?re artik o, Uc Beyi olmustur. Fermanla birlikte kendisine tug, alem, kili? ve g?m?s takimli at gibi hediyeler de g?nderilmisti. Bu fermanda S?g?t ve Eskisehir'in ilhaki ile teskil olunan sancaga Osman Sah Bey'in tayin edildigi ve o siralarda Sel?uklu h?k?metince alinan mir? vergilerin tamamindan muaf oldugu bildirilerek s?yle deniyordu:
"... Bir sancaklik yer itibariyle saadetimden m?sar?nileyhe taklid ed?p verdim ve buyurdum ki, sol ki mukteday-i zat-i adalet simattir mesned-i em?net ve eyalette kem?l-i vekar ve sekine birle temekk?n ve karar eyley?p... mefhumun si?r ve disar ed?n?p serr-i z?limi, mazlumdan def ve ates-i mez?limi ruy-i zeminden ref etmesine cidd ve c?hd g?ster?p... fevaidinden behremend olmaga ?alisip zaman-i h?k?mette vadi' (al?ak) ve serifgani (zengin) ve fakir, alim ve cahil, karib ve baid (yakin ve uzak) m?safir ve m?cavire c?mleten yeksan bakup..."
Osman Bey, 691 (1291)'de Eskisehir civarinda bulunan Karacahisar'i aldiktan sonra Mudurnu taraflarinda bulunan Samsa ?avus ve kardesi Sulamis ile de g?r?serek bir pl?n hazirlar. Buna g?re kendisi ile tesrik-i mesai etmis olan Harmankaya Rum Beyi K?se Mihal da olmak ?zere Sakarya vadisindeki Sorkun (veya Sorgun k?y?), Tarakli Yenicesi, Mudurnu ve G?yn?k taraflarina akinlar yaparlar.
Osman Bey'in, g?nden g?ne yeni topraklar elde edip basari kazanmasi, ?evredeki Rum tekfurlarini olduk?a tedirgin etmeye baslar. Bu sebeple bunlar, Osman Bey'i ortadan kaldirma ?arelerini aramaya basladilar. Bununla beraber savas ve ?atisma olmaksizin Mudurnu ve G?yn?k taraflarina yapilan akinlar ?zerinden tam yedi sene ge?ti. Bu m?ddet esnasinda Osman Bey, kuvvetlerini iyi bir disiplinle yetistirmekten geri kalmiyordu. B?ylece g?n ge?tik?e durumunu kuvvetlendiriyordu. Fakat civarda bulunan Bizans tekfurlarinin da ona karsi olan d?smanliklari artiyordu. O zamana kadar her sene asiretin kiymetli esyasini kendi kalesinde muhafaza etmekte olan Bilecik tekfuru bile Osman Bey'in d?smanlari arasina girip onlarin saflari arasinda yer almisti. K?se Mihal, kizinin d?g?n? esnasinda bu d?g?ne davet edilen Rum beylerini Osman Gazi ile baristirmak istedi ise de bunda muvaffak olamadi. Aksine onlar, Osman Bey'in dostu olan K?se Mihal'i de kendi taraflarina ?ekmek istediler. Bu arada da Osman Bey'e karsi bir suikast plani hazirladilar. Bu suikastin uygulanmasi i?in Yarhisar (Yenisehir ile Lefke yani Osmaneli arasinda) tekfurunun kizinin d?g?n? uygun bir firsatti.
Bilecik'in, Osman Gazi tarafindan fethi ile sonu?lanacak olan bu d?g?nde, zaman, mekan ve uygulama i?in uygun sartlarin bir araya gelmesi neticesinde bir suikast pl?ni hazirlandi. Buna g?re Yarhisar tekfurunun kizi ile evlenecek olan Bilecik tekfuru d?g?n?ne Osman Beyi de davet eder. Suikast pl?ni da bu esnada ger?eklestirilecektir. Fakat Osman Bey'i d?g?ne d?vete gelmis olan Harmankaya Rum Bey'i Mihal, Osman Bey'i durumdan haberdar etmis ve kendisi i?in hazirlanan suikasti b?t?n teferruatiyla ona anlatmisti. Bunun ?zerine d?veti kabul eden Osman Bey, karsi tedbir aldi. Bu gaye ile Osman Bey, d?g?n hediyesi olarak bir s?r? kuzu g?nderiyor, d?g?n? m?teakib b?t?n kabilenin yaylaya ?ikmak zorunda bulundugunu ve eskiden beri oldugu gibi kabilenin b?t?n kiymetli esyasinin yasli kadinlar v?sitasi ile kaleye g?nderilmesine m?saade edilmesini taleb ediyordu.* Bilecik tekfuru, g?zel bir firsat yakaladigini hesaplayarak buna memnun olmus ve d?g?n yeri olarak kararlastirilan Bilecik'e birka? saat mesafedeki ?akir Pinari denilen yere gitmisti. Osman Bey ise asiretin agir ve kiymetli esyasi yerine atlara silah y?kleyip 40 kadar yigit ve se?kin gaziyi de kadin kiyafetine sokarak Bilecik'e g?nderdi. Bu gaziler, d?g?n m?nasebetiyle bos kalip ihmal edilecek olan kaleyi zapt edeceklerdi. Ger?ekten de bu karsi plana g?re tam zamaninda hareket edip Bilecik kalesini kolaylikla ele ge?irdiler. Gazilerinin basarisindan haberdar olan Osman Bey de yanindaki diger gazilerle birlikte Kaldirik (?sikpasaz?de'ye g?re "Kildirik" s. 16) Derbendi denilen yerde d?g?nden d?nen Bilecik tekfuruna pusu kurdu ve onu hezimete ugratti. Bu esnada tekfur ve maiyeti de dahil olmak ?zere d?g?n halkinin ?ogu ?ld?r?ld?. Osman Bey, sabaha karsi Yarhisar ?zerine y?r?d?. Yapilan ani bir baskinla kale kusatilip feth olundu. Halkin b?y?k bir kismi da esir alindi. Geline ait esya ganimet olarak alindi. Daha sonra Bilecik'e d?n?ld?. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar'in fethinin dogurdugu saskinlik ve d?smanin psikolojik durumunun bozulmasindan istifade i?in derhal Turgut Alp'i bir miktar s?vari kuvveti ile Ineg?l ?zerine g?nderdi. Kaleyi kusatma altina alan Turgut Alp, harp yapmak suretiyle burayi ele ge?irmeye muvaffak oldu. Kalenin tekfuru ile ganimetleri Osman Gazi'ye getirdi. Osman Bey, bu vak'alarda elde edilen ganimet ile esirlerden, gelin ve ona ait esyanin disinda kalani tamamiyle gazilere dagitti. Nil?fer adindaki gelini de bu hadiselerde pek ?ok yararligi g?r?len oglu Orhan'la evlenirdi. Bilahere bundan Murad Han Gazi ile S?leyman Pasa d?nyaya geleceklerdir.
Asikpasaz?de, Osman Gazi'nin, oglu Orhan'la evlendirdigi Nil?fer ve d?g?n hakkinda su bilgileri verir:
"Osman Gazi, onu oglu Orhan Gazi'ye verdi kim ?l?fer Hatun'dur. (Lolofira, L?l?fer=Nil?fer) Orhan Gazi ol demde yigit olmustu. Ve bir oglu dahi vardi kim onu g?? ?zerinde koyup dururdu. Bu d?rt pare hisarlari yerine mukarrer ettiler. Elhasil Osman Gazi d?g?n eyleyip Nil?fer Hatun'u oglu Orhan Gazi'ye vermek ister. Ve hem ?yle etti. ?l?fer (=Nil?fer) Hatun oldur ki, Kaplica kapisina yakin yerde Bursa hisari dibinde tekyesi var. Nil?fer suyu k?pr?s?n? ol hatun yapti. Ve o suya Nil?fer dey? ad verdiler. Ve hem Murad Han Gazi ve S?leyman Pasa dahi onun ogludur. Ikisinin dahi atasi Orhan Gazi'dir. Ol hatun vefat edince Orhan Gazi ile defn ettiler."
Milad? 1299 senesinde meydana gelen bu ?? fetihten itibaren Osman Bey'in g?c? daha ziyade artmisti. O, yeni fetih haberlerini bildirmek ve alinan ganimetten takdim etmek ?zere Anadolu Sel?uklu Sultani'na bir adam g?ndermek ?zereyken, Sultan UI. Alaeddin Keyk?bad'in, Ilhanli h?k?mdari Gazan Han kuvvetleri tarafindan esir alinip Iran'a g?t?r?ld?g?n? ?grenir. Bu durumda ona hediye takdimine gerek kalmamis oluyordu. Bununla beraber, m?stevli Ilhanli kuvvetlerinin Osman Bey'in Uc Beyligi'ne zarar verme ihtimaline karsi asiret ve oymagin savunma isine ?nem verdi. Bunun i?in tedbirler aldi. Su kadar var ki, Osman Bey, Sel?uklu Sultani UI. Alaeddin Keyk?bad'in yoklugunun meydana getirdigi bassizlik ve serbestlik ?zerine, daha rahat hareket etme imk?nini da buldu. Bu sebeple, ipek?ilik, dokuma ve demir madenleri ile meshur olan Bilecik'in merkez olmasi d?s?n?lmeye baslandi. Ger?ekten buranin alinmasi b?y?k bir basari oldugundan Osman Bey, fetih faaliyetlerine devam etmek ?zere Uc Beyligi merkezini buraya nakl eder. Osman Bey, merkezini buraya nakl etmekle birlikte Sel?uklulara olan bagliligini da devam ettiriyordu. Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin, Sel?uklulara olan bagliligindan bahs ederken, Sel?uklularin, Mogollar karsisindaki zaafini firsat bilen ?evredeki diger bazi beylerin nasil bagimsizlik sevdalarina d?st?klerini anlatarak s?yle der: "Sel?uklu Devleti, Mogollara yenilince Sel?uklularin parlakligi gitmis (yildizi s?nm?s), ?lke Mogollarin eline ge?misti. Sel?uk hanedaninin elinde ?ok az yetki kalmisti. Bu hanedanin, nimetlerle besledikleri ?evredeki beyler, artik onlara boyun egmez hale geldiler. Bunlardan her biri bagimsizlik sevdasma d?serek g??leri yettigince ?lkelere sahip olmaya basladilar. Ama Osman Gazi'nin dostlugu ge?ici olmayip, bu hakikatsizlerin tuttuklari yola gitmekten ka?inmis, ge?mis hukuku saymis, g?c? ve kudreti ?l??s?nde Sel?uklu topraklarini korumus, cihad sancagini dikip ?lkeler feth etmekle d?sman g?z?nde ?rk?lecek, savas meydanlarinda korkulacak bir kisi olmustu."
Firhakika gerek Osman, gerekse ondan sonra gelen halefleri, ?yle manev? bir disipline bagli idiler ki, Sel?uklu hatirasini onlarin b?t?n hareketlerinde g?rmek m?mk?nd?. Bu sebeple Sel?uklularin tabi? varisi olan Osmanli Beyligi, ?ikis ve y?kselis devirlerinin dinamizmi i?inde yer alan bu terbiye ve anlayisa aktif bir ?rnek teskil etmistir. Nitekim Osman Bey, kendisine yurt ve istikl?l tanimak zorunda bulunan Sultan'a karsi, o, saltanat ve hayattan ?ekilinceye kadar siyas? istikl?lini il?n etmemekle, edep ve irfani, sahs? ve nazar? kaliplar halinde birakmayip devlet b?nyesinde de ifade bulan bir anlayis olarak cemiyete mal etmistir.
Ger?ekten de Sel?uklu Sultani Alaeddin Keyk?bad tarafindan bagimsizlik nisanesi olarak davul, sancak vs. g?nderildigi zaman, Osman Bey'in, ?alinan nevbeti ayakta dinlemis olmasi, Osmanlilarda ?nemli bir gelenek (an'ane) haline gelerek ikiy?z sene muhafaza edilmistir. Binaenaleyh Osmanli Padisahlari, bes vakit namaz esnasinda mehterhane ?alindigi zaman onu ayakta dinlemislerdir. Bu gelenek 210 sene devam ettikten sonra F?tih Sultan Mehmed tarafindan kaldirildi.
OSMAN GAZI'NIN BAGIMSIZLIK KAZANMASI
699 (1299) yili gerek Osman Gazi, gerekse gen? ve yeni devlet i?in bir?ok bakimdan ?nemli bir yil olmustu. Fetihler ve meydana gelen bazi olaylar, Osman Bey'in ?nemli kararlar almasini gerektiriyordu. Bu bakimdan tarihler onun bu yilda bagimsizligini il?n ettigini ve artik "Han" olarak halki etrafina toplayip devlet m?esseselerini islettigini anlatirlar.
Osman Bey'in, y?r?tt?g? gaza hareketlerinde b?y?k basarilar elde etmesi, Anadolu'nun diger b?lgelerindeki gazilerin de gelip etrafinda toplanmalarina sebep olmustu. Sel?uklu Sultani'nin ugradigi agir muamele karsisinda Sel?uklu emir ve askerleri dagilip baska yerlere gitmek zorunda kalmislardi. Bunlardan b?y?k bir kismi ve bilhassa kili? erleri, Bizans'a karsi cihad ve gaza isi ile mesgul olup onlara galebe ?alan Osman Bey'in bulundugu yere y?nelerek onun yanina geldiler. Ayrica Sel?uklu ve Beyliklerin topraklarinda g??ebe bir hayat yasayip Mogollara tabi olmak istemeyen T?rkmen asiretleri de beyleri ile birlikte Osman Bey'in ?lkesinde yasamaya ragbet ediyorlardi. Beri taraftan Sel?uklu devletinin ugradigi zaaftan dolayi bulunduklari yeri ve hizmetleri terk ederek bassiz kalan bir kisim Sel?uklu ?merasi da kendilerine bir bas ve siginilacak bir yer ariyorlardi. Bunun i?in de en m?sait yer, Osman Bey'in topraklan idi. B?ylece buralarda hizmet ve is imk?ni da bulacaklardi. Bu sebeple onlar da Osman Bey'in ?evresinde yavas yavas toplanmaya basladilar. B?ylece hududlardaki T?rkmenler ile Mogollardan ka?ip Uc'a gelen T?rkler, Osman Bey'in mintikasina gelerek onun daha da kuvvetlenmesine yardimci olmuslardi.
Sel?uklu Devleti'nin hududlarinda ortaya ?ikan Uc beylikleri ve bilhassa garptakiler, Mogol (Ilhanli) Devleti'nin istilasina maruz kalmaktan endise ediyor ve Sultan'in esir olarak Iran'a g?t?r?lmesinden sonra Sel?uklu Devleti'nin artik sona erdigine kani bulunuyorlardi. Osman Bey'in reislik yaptigi asiret ve oymaklar, bu durum karsisinda h?k?mdarligin mesru olarak Kayi Han evladina d?secegini, bu sebeple Osman Gazi'nin em?ret ve riyasete (emirlik ve reislik) getirilmeye hak kazandigini s?yl?yorlardi. Nihayet oymak beyleri, T?rkmen kabilelerinin reisleri ve Sel?uklu Devleti b?lgesinden gelen muhacirler (g??men) toplanip:
"Mogol istilasi Sel?uklu memleketlerinde karar kilmis ve devam etmektedir. Artik Sel?uklu devleti m?nkarizdir. D?smanlari kuvvetlidir. H?len Sel?uklu Sultanlarindan hi? birisi Ilhanli Devleti'nin elinden m?lk? geri almaga gelmedi. Buna muktedir degillerdir. Bu uc memleketlerin korunmasi ve himayesi ise kuvvet, kudret, iktidar ve liyakat sahibi bir sultanin istikl?l ile hareket etmesini zaruri kiliyor, b?ylece d?smanlarin ve zalimlerin bu taraflara m?dahalesi ?nlenebilir. T?rkmen boy ve kavimleri arasinda haseb ve neseb, iyi ahl?k, secaat ve semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardan semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardandir, hem de dindar ve m?sl?mandir" deyip onu basa ge?irdiler. Osman Bey de bu umumi arzuya uydu ve karari kabul etti. Ona baglilik merasimi Oguz han t?resine g?re yapildi. Herkes Osman Bey'in ?n?nde diz ??kt?. Bu ona itaatin bir delili idi. Iste Osmanli Devleti'nin istikl?li bu hadise ile (1299) basladi. Bu merasim ile Osman Bey, fiilen ve hukuken devlet reisi olarak padisah olmustu. Bu durum her tarafa da b?ylece bildirilmisti.
Osman Bey, istikl?lini ilandan sonra b?y?k bir dikkatle Mogollarin hareketlerini g?zetlemeye basladi. Kendisi de dahil olmak ?zere m?stakil veya yari m?stakil uc beyleri, bagli bulunduklari Sel?uklu Sultanligi'nin hayatina son veren Ilhanli Devleti tarafindan kendileri hakkinda nasil bir hareket takib edilecegini beklemeye basladilar. Bununla beraber bu zaman zarfinda Osman Gazi'nin, bu yeni devletinin din?, hukuk?, sosyal ekonomik vs. gibi m?esseselerini tanzim etmesi ve bunun i?in gerekli tedbirleri almasi tabi? idi. ?sikpasaz?de bu konuda s?yle der:
"Karacahisar'i alinca sehrin evleri bos kaldi. Germiyan vilayetinden ve baska yerlerden bir hayli adamlar geldi. Osman Gazi'den evler istediler. Osman Gazi de verdi. Kisa bir zaman i?inde mamur oldu. Bir?ok kiliseyi de mescid yaptilar. Pazar da kurdular. Halk toplanip "Cuma namazi kilalim ve bir kadi isteyelim" dedi. Dursun Fakih denilen aziz bir kisi vardi. O, halka imamlik ederdi. Durumlarini ona s?ylediler. O da gelip Osman Gazi'nin kayinatasi Edebali'ya s?yledi. Daha s?z bitmeden Osman Gazi geldi. Sorup muradlarini ?grendi. "Size ne lazimsa onu yapin" dedi. Dursun Fakih "Hanim! Sultan'dan izin gerektir" der. Osman Gazi: "Bu sehri kendi kilicimla aldim. Bunda Sultan'in ne dahli var ki ondan izin alayim? Ona sultanlik veren Allah, bana da hanlik verdi. Eger minneti su sancak ise ben kendim dahi sancak kaldirip k?firlerle ugrastim. Eger o, ben Sel?uk hanedanindanim derse ben de G?k Alp neslindenim. Eger bu vilayete (?lkeye) ben onlardan ?nce geldim derse, S?leymansah dedem de ondan evvel geldi."
Halk razi oldu kadiligi ve hatipligi Dursun Fakih'e verdi. Cuma hutbesi ilk ?nce Karacahisar'da okundu. Bunun tarihi hicretin 699 (1300)'unda vaki oldu.
Nesr?, Osman Gazi'nin istikl?li ve Sel?uklu Sultani Alaeddin'den kendisine g?nderilen h?k?mranlik nisaneleri hakkinda s?yle der:
"H?lasa Osman'a davul ve bayrak gelince, o da ganimet malindan 1/5 (beste bir)'ini ayirarak hadsiz (hesapsiz) hediyeler ve nihayetsiz armaganlarla (birlikte) Konya'ya giderek, bu sultan U. Alaeddin'le bulusmak, rizasini alarak veliahdi olmak amacini g?tt?. Zira, bu Feram?rz oglu Alaeddin Keyk?bad'in oglu yoktu. O, Osman'i hemen (hemen) oglu yerinde g?rerek (ona) davul, bayrak (alem) ve kili? g?ndermisti.
Osman Gazi de Sultan Alaeddin zamaninda her ne kadar bir nevi istikl?l bulmussa da lakin edebe riayet ederek, hutbeyi ve sikkeyi yine sultan adina kilmisti.
Sultan Osman, nezdine gitmek hazirliklarini yaptigi sirada, Sultan Alaeddin'in ?teki d?nyaya intikal ettigi (?ld?g?), oglu kalmadigi i?in yerine veziri S?hib'in ge?tigi haberi geldi. Osman bunu isitince "h?k?m y?ce ve ulu Allah'indir" diyerek derhal buyurdu: Dursun Fakih'i Karacahisar'a hem kadi hem de hatip yaptilar. Zira bu Dursun Fakih bir aziz kisi idi. Halka imamlik ederdi. Edebali ile de tanisikligi vardi.
Karacahisar'a da Germiyan'dan ve baska yerlerden hayli M?sl?manlar gelmis, senlenmisti. Osman Gazi adina okunan ilk hutbe, Karacahisar'da okundu. Bazilari, "Sultan Alaeddin"den davul ve bayrak gelmesi, Bilecik'in feth edilmesinden nice yillar ?ncedir. Karacahisar alindigi vakit, Akdemirle g?nderdi" dediler.
Daha ?nce de temas edildigi gibi Osman Gazi, Sel?uklu sultanina bagli kalmis, onun g?nderdigi h?k?mranlik nis?nelerini almakla birlikte ona karsi saygisizlik m?n?sina gelebilecek bir harekete tevess?l etmekten ka?inmisti. Hatta, elde ettigi ganimetlerin beste birini ona g?ndermekle, onu devletin yegane reisi olarak tanidigini ve Isl?m hukuk anlayisina g?re "Beyt?'l-mal" hakki olan bu miktarin, yerine sarf edilmek ?zere onun hazinesine g?ndermisti. Ger?ekten, Feridun Bey'in M?nse?tinda da belirtildigi gibi Sel?uklu Sultani Alaeddin b. Feram?rz'dan mensurla birlikte kendisine g?nderilen davul, sancak, kili? gibi h?k?mranlik alhameti olarak kabul edilen bu esyanin g?nderilme tarihi hicretin 688. (M. 1289) senesidir.
Osman Gazi, bagimsizligini (istiklalini) il?n edip kendisi adina h?k?m verecek olan kadi ve yine kendi adina hutbe okuyacak hatib tayin ettikten sonra, devlet olmanin gerektirecegi yeni kanun, nizam ve sistemleri y?r?rl?ge koyup yerlestirmek zorunda idi. B?t?n bunlarin yapilmasinda ?evresindeki arkadaslarinin g?r?slerinden de istifade ediyordu. Nitekim Osmanli d?neminin ilk vergisi diye kabul edebilecegimiz b?c ile ilgili kanunu y?r?rl?ge koyarken sadece kendi ?evresinin degil, baska beyliklerin vatandaslarindan olan insanlarin fikir ve uygulamasini da dikkate almisti. Keza onun h?k?mranliginin taninmasi da bu sekilde olmustu. Bu konuda en eski kaynaklardan biri olan ?sikpasaz?de s?yle der:
"Kadi ve S?basi konuldu. Halk kanun ister oldu. Germiyan'dan birisi geldi. "Bu pazarin b?cini (vergisini) bana satin" dedi. Halk, "Han'a git" diye cevap verdi. O kisi hana varip s?z?n? s?yledi. Osman Gazi sordu: "B?c nedir?" Adam dedi ki: "Pazara ne gelse ben ondan para alirim." Osman Gazi: "Senin bu pazara gelenlerde alacagin mi var ki ak?a istersin?" dedi. O adam: "H?nim! Bu t?redir. B?t?n vilayetlerde vardir ki padisah olanlar alir" dedi. Osman Gazi: "Tanri mi buyurdu yoksa beyler kendileri mi yapti?" diye sordu. O adam: "T?redir h?nim, ezelden kalmistir." dedi. Osman gazi ?ok kizdi: "Bir kisinin kazandigi, baskasinin olur mu? Onun m?lk?nde (malinda) benim ne dahlim var ki ondan ak?a alayim. Bre kisi, var git artik bana bu s?z? s?yleme. Sana ziyanim dokunur." dedi.
Bunun ?zerine halk dedi ki: "H?nim! Bu, pazar beylerine ?dettir ki, bir nesnecik vereler." Osman Gazi: "M?dem ki siz ?yle diyorsunuz ?yleyse pazara bir y?k getirip satan herkes iki ak?a versin. Satamayan ise bir sey vermesin. Kim bu kanunu bozarsa Allah onun dinini de d?nyasini da bozsun" dedi.
G?r?ld?g? gibi d?nemin ekonomik ve sosyal sartlarina g?re devlet ile idare i?in ?nemli bir gelir kaynagi olan ve "B?c-i bazar" denilen vergi, bir Germiyanli'nin teklifi ?zerine kabul edilmistir. Bu teklifin kabul?nde Osman Gazi'nin yakin arkadaslari da tesirli olmus g?r?nmektedirler. Osman Gazi'nin uygulamaya koydugu kanunlardan biri de daha ?nce temas edildigi gibi timarla ilgilidir. Savasa istirak karsiligi (daha sonra genellikle eskinci timari) olarak verilen timarlarin sahipleri sefer aninda harbe gitmek zorunda idiler.
Osman Gazi, biraz ?nce belirtilen kanunlari uygulamaya koyduktan sonra eskiden beri Oguzlarin ?deti ?zere elde edilmis olan yerleri kardes, ogul ve silah arkadaslarina dirlik olarak verdi. Bu c?mleden olarak Karacahisar sancagi ki ona In?n? derler oglu Orhan Bey'e verdi. S?basiligini kardesi G?nd?z'e verdi. Yarhisar'i Hasan Alp'a verdi ki bu da yarar bir yoldasti ve kendileri ile birlikte gelmisti. Ineg?l mintikasini Turgut Alp'a verdi. Simdi dahi o azizin adi anilir. Ineg?l y?resinde k?yleri var ki ona "Turguteli" derler. Kayin atasi Seyh Edebali'ya Bilecik ?s?r ve resimlerini (vergi) verdi. Hanimini Bilecikte babasi ile birlikte birakti. Kendisi Yenisehir'e giderek gazilere ev yapiverdi.
Bu uygulama ile Seyh Edebali, hem beylik ailesine nezaret ediyor, hem de Bilecik kalesine hakim oluyordu.
Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin dirlik olarak verdigi yerler hakkinda su bilgileri verir:
"Osman Gazi 701 (1301-1302) tarihinde h?km? altinda bulunan bel-delere keremli ?ocuklarini ve g?zel yaradilisli beylerini tayin etti. Sultan?n? demekle meshur olan Karacahisar sancagini Orhan Gazi'ye verdi. Eskisehir'i G?nd?z Alp'a, In?n? kalesini Aygud Alp'a, Yarhisar'i Hasan Alp'a ve Ineg?l'? Turgud Alp'a verdi. Ogullarindan yigit Alaeddin Pasa'yi keremli ve faziletli annesi ile birlikte Bilecik'te Seyh Edebali'nin yaninda biraktigi gibi, bu sehrin gelirini de seyhin harcamalarina ve ?evresindeki fakirlerin ihtiya?larina sarf edilmek ?zere ayirdi. Devleti i?in Yenisehir'i merkez ve adaletin duragi edinerek askerlere konaklar yaptirip mescid ve hamamlar insa ettirmeye y?neldi."
G?r?ld?g? gibi, Bilecik kalesini ailesinin ikamet mahalli olarak se?en Osman Gazi, Beyligini bes idare b?lgesine ayirdi. Bunlari, savaslarda yararliliklari g?r?lenler ile g?vendigi kimselere tevcih etti. Bu arada Iznik ?zerine yapilabilecek bir harekatin tertip ve tanziminde elverisli bir konumda bulunan Yenisehir'i de h?k?met merkezi olarak se?ti.
Gaza faaliyetlerine devam edip ?lkesini genisletmek isteyen Osman Gazi'nin akinlari, bir m?ddet sonra K?pr?hisar'a y?neltildi. K?pr?hisar'in ?evresi yagmalanmakla birlikte kale zapt edilemedi. I?erdekiler mahsur kaldi. Bu esnada (1302) s?yle bir hadiseden bahsedilir: Osman Gazi, fethini l?zumlu g?rd?g? K?pr?hisar ?zerine hareket etme tesebb?s?ne ge?ecegi ve bu hususta gaziler ile beylerin de ayni fikirde olmalarina ragmen amcasi D?ndar Bey'in, seferin aleyhinde bulundugu g?r?l?r. D?ndar Bey, K?pr?hisar'inin alinmasi bir taraftan Germiyanogullarinin, ?b?r taraftan da Rum tekfurlarinin d?smanligini celb edecegini s?yler. Bu g?r?s?nde de israr edip harbe mani olmak ister. Osman Bey, kuvvetleri arasinda bozgunluk ve tefrika ?ikarmaya sebep olacak bu hareket karsisinda, rivayete g?re aniden sinirlenerek amcasini okla ?ld?r?r. Nesri'nin bu kaydini mubalagali ve hatali bulanlar, Osman Gazi'nin ihtiyar amcasina karsi b?yle bir hareketine mani bulunamayacagini ileri s?renler de vardir. Nihayet Osman Bey, Yenisehir ovasinda topladigi kuvvetlerini alarak K?pr?hisar'a gelir. Halka sulh (harb etmeksizin, baris) yolu ile teslim olmasini teklif eder. Bu teklifin kabul edilmemesi ?zerine muhasara ve cenk baslar. Osman Bey, fethi ?abuklastirmak i?in askerlerine yagmaya m?saade ettigini bildirir. Bunun ?zerine yapilan kuvvetli bir h?cumla kale feth olunur. ?ok siddetli bir ?arpisma olmasina ragmen halkin hayatina dokunulmaz.
Daha ?nce de Osman Bey'in bagimsizlik hareketinden bahs edilirken temas edildigi gibi bu esnada Ilhanli h?k?mdari Gazan Mahmud Han, Misir'daki Meml?k Devleti'ne karsi hareket ile Haleb'e gelmis, bilahare seferin ikmalini em?rlerinden ?oban Bey'e havale edip Tebriz'e d?nm?st?. Fakat Anadolu beylerini de onun maiyetinde bulunmaya memur etmisti. Ilhanli h?k?mdarindan gelen bu neviden emirlere itaat, kendi ?lkelerinde yari m?stakil ve civardaki Bizanslilar ile harp ve sulh etmek haklarina sahip Anadolu beyleri i?in bir vecibe kabul ediliyordu. Osman Bey de K?pr?hisar fethinden d?nd?g? zaman bu emri almisti. Bunun ?zerine oglu Savci Bey'i bir miktar askerle g?nderdi ise de kisin siddetli ve yollarin kapali olmasindan dolayi bu asker? birlik geri d?nd?. B?ylece Ilhanli h?k?mdarinin emri de yerine getirilmis oldu.
Osman Bey'in, Rum tekfurlarina karsi basari ile y?r?tt?g? gaza harekati, Anadolu'daki diger gazilerin gelip etrafinda toplanmalarina sebep oldu. Osman Gazi, 1303 senesinde Yenisehir'den Iznik ?zerine hareket etti. Yolu ?zerindeki Marmara'ya gelince buranin tekfuru itaat edip el ?pt?. Bunun ?zerine Osman Gazi de kendisini yerinde birakti. Halkin evlerine ve mallarina dokunulmadi. Bu savaslarin sonunda yurduna d?nen Osman Gazi, dinlenmek ?zere bir m?ddet bekledikten sonra Iznik ?zerine y?r?m?st?. Harekattan haberdar olan bazi k?ylerin halki, Iznik kalesine siginmisti. Bir taraftan Iznik muhasara edilirken, diger taraftan da akincilar ?evre k?ylere akinlarda bulunuyordu. B?ylece gerek Iznik, gerekse ?evresi sikistirilmis oluyordu. Bununla beraber ?ok m?stahkem ve muhafizlari da kalabalik olan bu m?him kalenin zapti pek kolay g?r?nm?yordu. Bunun i?in uzun bir m?ddet ugrasmak gerekiyordu. Muhasaranin kaldirilmasina karar verilmekle beraber, Iznik'in devamli sekilde tazyik ve baski altinda tutulmasini temin maksadiyla g?neyindeki dagin etegine bir kale insa olundu. I?ine levazim ve m?himmat konulan bu kalenin dizdarligi Taz Ali adinda gazi bir yigide havale edildi. Burasi Iznik'in fethinden sonra yikilmis fakat harabesi XVI. asra kadar ayakta kalmistir.
Osman Bey, Iznik kusatmasindan d?nd?kten sonra bir m?ddet hareketsiz kalir. Bunun sebebini Gazan Mahmud Han'in yerine Ilhanli h?k?mdarligina ge?en Olcaytu Muhammed Hudabende Han'in, Anadolu beylikleri hakkinda takib edecegi siyasetin gelismesinde aramak lazimdir. Zira o d?nemde, Karamanogullari beyligi Ilhanlilar tarafindan siddetle cezalandirilmisti. Mamafih bu s?k?net hali, Bursa tekfurunun reisligi altinda bir ittifakin kuruldugunun duyulmasindan sonra bozulacakti.
KOYUNHISARI MUHAREBESI ve SONRASI
Osman Gazi ve beyligi i?in b?y?k bir ehemmiyeti haiz olan Koyunhisari muharebesi, d?neminin strateji bakimindan en ?nemli muharebelerinden biridir. Bu muharebe, Osman Bey'in Iznik sehrini baski altinda tutmasi ?zerine ilk defa Bizanslilarla karsi karsiya gelmesine de sebep olmustu. Osman Bey ve arkadaslarinin basarilan, Bizans Imparatoru ile komsu Rum beylerini harekete ge?irdi. Bu sebeple 1306 senesinde kendi aralarinda bir toplanti yaptilar. Bu toplantida basta Bursa Rum valisi olarak Atranos (bug?nk? Orhaneli kazasinin merkezi olan Adrianos kasabasi), Kete (Kite, halen Bursa'da bir k?y) Bednos (Mednos, Madenos, Bursa'nin kuzey batisinda bug?nk? Balat k?y?) ve Kestel tekfurlan bu toplantida hazir bulunmuslardi. Bursa tekfuru, onlara uzun bir hitabede bulunarak Osman Gazi ve devletinin kendileri i?in nasil b?y?k bir tehlike oldugunu anlatmakla kalmamis ayni zamanda birbirleri ile nasil yardimlasacaklarini ve g?nden g?ne b?y?yen bu tehlikeyi nasil bertaraf edeceklerini de bildirmisti. Buna g?re tekfurlar b?y?k kuvvetler toplayarak ani bir baskinla bu tehlikeyi ortadan kaldirmaya karar verdiler. Bu arada Bizans'tan da Muzalon komutasinda iki bin kadar yardimci bir kuvvet geldi. Osman Gazi, casuslari vasitasiyla beyligi aleyhine d?s?n?len bu baskindan zamaninda haberdar oldu. Bu y?zden kuvveti sayica ?ok az olmasina (bes bin civari) ragmen bu m?ttefik orduyu Koyunhisari (Izmit'in Kuzey Dogusunda eski bir kale Baphaeon) mevkiinde karsilamaya karar verdi. Az ve fakat ?evik bir kuvvetle hazir bekleyen Osman Bey, muharebeye girmekten ?ekinmedi. Bu muharebede iki taraf ta ?ok zayiat verdi.
Tarih?i Hoca Saadeddin Efendi bu siddetli ?arpismayi s?yle tasvir eder:
"Kirilasica d?sman edince c?s u hur?s Saflar kaynayip deniz misali eyledi c?s"
"Yigitlerin oklari, g?zellerin g?zleri gibi fitneler sa?maya, Osmanlinin keskin kilici asiklarin kirpikleri gibi kanlar d?kmele, ugursuz d?smanin kelleleri boru ve davul nagmeleri ile oynamaya baslayinca, kan deryasina g?m?len kara kafalarinda yuva kuran fesad tohumlari, bozdoganlarin vuruslari altinda kirilmis, Isl?m ordusu yeni bir basari ve zafer kazanmisti." Ger?ekten ?ok ?etin ge?en bu savasta, Osman Gazi'nin yegeni ve G?nd?z Bey'in oglu Aydogdu sehid oldu. Gerek bu vak'a gerekse Osman Bey'in kuvvetlerinin azligi, Osmanli kuvvetlerinin duraklamasina sebep olduysa da bizzat Osman Bey'in ileri atilip orduyu tesyi etmesi sonucunda d?sman geri ?ekilme zorunda kaldi. Maglubiyeti kabul edip ?ekilen d?sman ordusu, takib edildi. Bu takib, Dinboz (Sogukpinar Nahiyesine bagli bir k?y)'a kadar s?rd?. Burada yeniden siddetli bir ?arpisma meydana geldi. Kestel ve Bednos tekfurlari burada maktul d?st?ler. B?ylece Bizans tarafindan da desteklenen birlesik ordu maglub oldu. Bursa ve Adrenos tekfurlari kendi kalelerine ?ekildiler. Kite tekfuru ise Ulubat tekfuruna sigindi. Osman Bey kuvvetlerinin, bu tekfura karsi b?y?k bir kin ve hin?lari vardi. Bu sebeple onu takib ederek Ulubat tekfurundan teslimini istediler. Tekfur, kale halkinin istek ve israrlarina dayanamayarak bir sartla onu teslim edebilecegini s?yler. Buna g?re Osmanli kuvvetleri Ulubat nehri k?pr?s?nden ge?meyeceklerdi. Ger?ekten de gerek Osman Bey'in hayatinda, gerekse onun halefleri zamaninda bu s?z tutularak adi ge?en k?pr?den ge?ilmedi. Ancak gerektigi zaman nehrin denize d?k?ld?g? yerden kayiklar ile karsi tarafa ge?erlerdi. B?ylece Kite beyinin ?ld?r?lmesi ile bura ve Kestel de Osman Bey'in beyligine katilmis oldu. Bu muvaffakiyet, Osman Bey'in ?evresinde hatiri sayilir bir Bey haline gelmesine sebep oldugu gibi d?smanlarinin da kendisinden ?ekinmesine sebep olmustu. Bu esnada Ulubat G?l?'ndeki Alyos Adasi Aygut Alp oglu Kara Ali Bey tarafindan sulh yolu ile feth olunmustu. Adanin i?inde b?y?k bir kilise bulunuyordu. Bu kilisenin rahibi, halk arasinda ?ok s?hretli bir kimse kabul edildiginden evi kutsal bir mek?n olarak ziyaret ediliyordu. Kara Ali, bu rahibi ailesi ile birlikte Osman Gazi'nin huzuruna getirdi. Osman Gazi, rahibin g?zel kizini Kara Ali ile evlendirdi.
Koyunhisari muharebesi sonucunda, Bursa'nin kuzey tarafi hari? olmak ?zere ?? taraftan yolu kesilip tek basina ve yalniz birakildi. Bununla beraber, kuvvetli bir savunmaya sahip olan Bursa'ya deniz yolu ile Bizans'tan yardim malzemesi gelmeye devam ediyordu. Osman Bey kuvvetleri, Bursa ?n?ne kadar akin yapiyorlarsa da uzun m?ddet devam edecek bir muhasarada bulunamiyorlardi. Bununla beraber a
Kaynaklarin, s?lih, dindar, kahraman, cesur ve merhametli bir kimse olarak tanittigi Osman Gazi, ?? g?nde bir yemek pisirtip fakirleri doyurmak, ?iplaklari giydirip donatmak, dul ve yetimleri g?zetip korumak gibi iyi hasletlere sahip bir kimse idi. Hak ve adalete saygili, ?st?n yeteneklere sahip bir h?k?mdar olan Osman Gazi, ?n?n? kilicindan ziyade adalet severligi ile saglamisti. Feth ettigi yerlerde ser'? h?k?mlere g?re hareket eder, tebeasi arasinda irk, din ve milliyet farki g?zetmezdi. G??l? bir komutan oldugu kadar sabirli ve olgun bir idareci idi. Yaninda ?alisanlar, kendisine karsi b?y?k saygi g?sterirlerdi. En zorba kimseler bile onun huzurunda saygi ile hareket ederlerdi. O, kuvvet ve zenginlikten ziyade adalete daha ?ok ?nem veren, g??l? bir irade ve hosg?r?ye sahip bir h?k?mdardi.
Osman, Ertugrul Bey'in, G?nd?z Alp ve San Yatu (Savci Bey)'den sonra S?g?t'te d?nyaya gelen k???k ogludur. Ibn Kem?l, onun dogum tarihini Hicr? 652 (M. 1254) senesi olarak g?stermekte ise de genellikle onun 656 (1258) senesinde dogdugu belirtilir. Bununla beraber bu tarihin 650 (1252) veya 657 (1259) oldugunu s?yleyenler de bulunmaktadir. S?g?t'te d?nyaya gelen Osman, Ertugrul Bey'in k???k oglu idi. Ertugrul Bey, 93 yasinda vefat edince, onun idaresi altinda bulunan asiretler, gerek kabiliyet, gerekse hareketliligi sebebiyle Osman'in, babasinin yerine basa ge?mesini istiyorlardi. Ger?i Osman, babasinin son d?nemlerinde ona vek?let etmek suretiyle y?netimle ilgili konularda kardeslerinden farkli bir h?viyete sahip oldugunu ortaya koymustu. Kardesleri bakimindan pek b?y?k bir sikintisi olmayan Osman, amcasi D?ndar Bey'le ugrasacaga benziyordu. Zira Ertugrul Bey'in kardesi D?ndar Bey de birlige reis olmak istiyordu. Bu y?zden Osman'la amcasi arasinda ihtilaf (anlasmazlik) meydana geldi. Zira, Kayi asiretinden baska bazi asiretler de D?ndar Bey'in basa ge?mesini istiyorlardi. Bununla beraber Osman'in reisligini isteyen taraf daha etkili g?r?n?yordu. Bunun i?in D?ndar Bey, reislik arzusundan vazge?erek Osman'in asiret reisi olmasini kabul etmek zorunda kaldi.
Ger?ekten, Osman Bey, Ertugrul Gazi'nin vefatindan sonra cesaret, mertlik ve ahl?k? meziyetleri sebebiyle asiret, kavim ve kabileye bas olacak bir vasifta g?r?lm?st?. Amcasi D?ndar Bey de dahil oldugu halde herkes ona itaat ve bagliligini bildirdi. Baslangi?ta o, babasinin komsu Rum tekfurlari ile iyi ge?inme siyasetine devam etti. Asiretin basina ge?tigi zaman yirmi ?? yasinda bir gen? olmasina ragmen, siyaseti iyi bilen, halim selim bir kimse olmakla birlikte, ger?ekleri savunma konusunda korkusuz ve cesurdu. O, tam bir cihad eri idi. Bu sebeple Osman Bey, kisa zamanda etrafinin yigitlerden meydana gelen bir h?le ile ?evrelendigini g?rd?. Bu h?lenin i?inde Konur Alp, Turgut Alp, Abdurrahman Gazi, Ak?a Koca, G?nd?z Alp, Karam?rsel, Saltuk Alp, Samsa ?avus gibi isimler vardi. B?y?k bir kismi garip ve vatanlarim birakip gelmis olan bu insanlarin, Osman Bey etrafinda toplanmalari, devletin g??lenmesine sebep olmustu. Osman Bey, bunlarin tabi? bir lideri durumuna geldi. Bundan baska, Osman Bey'in, Uc'lardaki T?rkmenler arasinda b?y?k bir n?fuza sahip olan Seyh Edebali ile yakinlik ve akrabalik tesis etmesi, basta ahiler arasinda olmak ?zere Uc'lardaki diger topluluklarin kendisine baglanmasina sebep oldu. B?ylece Osman Gazi, kendisini hem etrafindaki asiret reislerine sevdirmis, hem de onlarin kendisine bagladigi umutlari bosa ?ikarmamisti. Ger?ekten de o, ?evresindeki T?rkmen komsulari ile m?mk?n mertebe ?atismaya girmemek i?in gayret sarf ediyordu.
Ertugrul Bey'in ?? oglu arasinda Osman Bey'e d?sen taht, kardeslerini birer saltanat rakibi olarak degil, yeni devletin kurulup gelismesinde m?sterek bir gayretle el ele verdiren ve saltanat ihtirasi yerine, feragat, fedak?rlik ve basirete g?t?ren bir metod takip etmelerinin sebebi nedir? Ileride tafsilatli bir sekilde anlatilinca g?r?lecegi gibi, Osman Gazi de kendisine yurt ve istikl?l veren Sel?uklu sultanina karsi ayni hassasiyeti g?stermis, o, hayatta bulundugu m?ddet?e istikl?lini il?n etmemisti. B?ylece o, edep ve irfani, sahs? ve nazar? kaliplar halinde birakmayip devlet b?nyesinde de ifadesini bulan bir anlayis olarak cemiyete mal olmustu.
OSMAN BEY VE AHILIK
Abbas? halifesi en-N?sir li-Dinillah (575-622/1180-1225) rehberliginde kuruldugu kabul edilen ahilik, kisa zamanda Isl?m ?lkelerinde tesirini g?stermeye basladi. Son derece d?zenli ve disiplinli olarak ?alisan bu teskil?t, milad? X. asirda genellikle ilk M?sl?man T?rk devleti kabul edilen Karahanlilar vasitasiyla T?rk d?nyasinda da boy g?stermeye basladi. XI. asrin ikinci yansindan (1071Malazgirt) sonra, kapilarini M?sl?man T?rklere a?mis bulunan Anadolu'ya, dogudan bir?ok g??ler olmustu. Daha ?nce de Anadolu'nun Urfa'dan (Sanliurfa) baslayarak Adana'ya kadar giden sinirlarindan, zaman zaman giren Abbas? ordulari, Nigde, Nevsehir, Kirsehir, Kayseri, Yozgat ve Ankara b?lgelerine akinlar yapmislardi. Ordu mensuplarindan bir kismi akinlar sonunda ele ge?irilen bu yerlerde bazan da yerlesip kaliyorlardi. ?zellikle VIII. y?zyilin ikinci yansindan itibaren Abbas? ordusunun ayrilmaz bir par?asi durumunda olan T?rkler de, bu ordu ile Anadolu'nun i?lerine kadar gelmislerdi. T?rkler, iklim ve jeolojik yapi bakimindan Orta Asya'ya benzeyen Kirsehir y?resini begenerek burayi yerlesim b?lgesi olarak se?mislerdi. Bundan sonra normal ve isteyerek devam eden g??leri, XIII. asirdaki Mogol istilasindan ka?ma takib etti. Bu istiladan ?nceki g??lerde daha iyi bir iklime gelme, hayvanlar i?in daha iyi bir kislak ve yaylak bulma d?s?ncesi hakimdi. Bu sebepledir ki, Mogol baskinindan ?nce gelenler, daha ziyade g??ebe, asker ve hayvan yetistiricisi idi. 1225 tarihinden sonra gelenlerin ekonomik ve sosyal durumlari, bu ilk gelenlerden daha farkli idi. Zira, korkun? bir katliamdan kurtulmak i?in gelen bu sonuncular ?ogunlukla, esnaf, t?ccar, zengin ve sanatk?rdi. Bu yeni g??menler, ge?imlerini saglayabilmek i?in, yerli ve m?sl?man olmayan esnafla rekabete girmek zorunda idiler. Bu rekabetin kuvvetli, tesirli ve kisa zamanda meyvesini verebilmesi i?in bunlarin birlesip bir teskil?t i?inde hareket etmeleri gerekiyordu. Bu teskil?t, ?zellikle hayvancilikla ugrasan, baska bir ifade ile atli g??ebelerin ihtiya? duyduklari bir sahaya cevap vermeliydi.
BU DIPNOTUN YERI NERESI
B?yle bir ?alisma faaliyetinin i?inde bulunuldugu sirada yeni bir Mogol tehlikesi bas g?sterdi. Bu tehlikenin merkez ?ss? Anadolu idi. Daha ?nce gelip buraya yerlesmis bulunan M?sl?man T?rkler i?in b?y?k bir tehlike olan Mogollara karsi bazi kimselerin farkli sahalarda faaliyette bulundugu g?r?l?r. Bunlar: Ahi Evran ismiyle bilinen Seyh Nasir?ddin Mahmud (?. 1262), Baba Ilyas, Haci Bektas ve Mevl?n? Cel?leddin Rum? gibi ?nemli sahsiyetlerdi. Bas g?steren Mogol tehlikesine karsi farkli alanlarda halki irsad etmeye y?nelik ?alismalardan birisi de esnaf ve sanatk?ri bir birlik altinda toplamaya muvaffak olan Ahi Evran tarafindan yapiliyordu. B?ylece o, sanat ve ticaret ahl?kini, ?retici ve t?ketici menfaatlerini g?ven altina almayi, bu vesile ile k?t? politik ve ekonomik atmosfer i?inde, onlara yasama ve direnme g?c? vermeye ?alisiyordu. Bu y?zden ilk defa Kirsehir'de XIII. y?zyilda kurulan ahilik, kisa bir zaman i?inde Anadolu'nun hemen her tarafina yayilmis oldu. XIV. asir Isl?m d?nyasi ile birlikte T?rkl?k ?lemini canli levhalar halinde g?zlerimizin ?n?ne seren Ibn Bat?ta (1304-1369), Anadoludaki seyahatlerinde, kaldigi bir?ok ahi zaviye ve tekkesinden bahsetmekle kalmaz, onlar hakkinda genis ve doyurucu bilgiler de verir.
Anadolu'daki ekonomik ve sosyal hayatin d?zenlenmesinde XIII. y?zyildan itibaren b?y?k bir rol oynadigini g?rd?g?m?z Ahilik, sanatk?r ve esnaf z?mreleri arasinda yayilmis, sosyoekonomik ?zelligi agir basan bir teskilat olarak g?r?nmektedir. Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapisina M?sl?man T?rk sanatk?r ve esnafinin is ahl?ki, insan terbiye ve egitimi, fazilet sahibi olma, sosyal yardimlasma ve dayanismada ?rnek olma gibi hususlarda etkili olan bu teskilat hakkinda bir hayli bilgiye sahip bulunuyoruz.
Osmanli Devleti'nin kurulus hamurunda mayasi bulunan ahiligin oynadigi rol, k???msenemeyecek kadar b?y?kt?r. Ger?ekten de Osman Bey'in faaliyetleri esnasinda Anadolu'da ahilik, b?y?k bir g?? olarak faaliyetlerine devam ediyordu. Osman Bey, ahi reislerinden olan ve Eskisehir civarinda Itburnu denilen mevkide tekkesi bulunan Seyh Edebali'nin kizi ile evlenmekle ahilerin n?fuzundan yararlanabilmistir. Seyh Edebali, o havalinin en itibarli ve s?z? dinlenen, kendisine h?rmet edilen bir sahsiyeti idi. Sam taraflarinda tahsilini ikmal etmis, zengin, tekke ve zaviye sahibi bir kimse idi. Herkese yardim eden bir kimse olmakla birlikte fakir ve dervis g?r?n?ml? olmayi tercih eden bu zatin damadi olmakla Osman Bey, ahilerin g?c?nden istifade etmisti. Nitekim Seyh Mahmud Gazi, Ahi Semseddin ve oglu Ahi Hasan ile sonradan Osmanlilarda kadi, kadiasker ve vezir olan ?andarli (Cendereli) Kara Halil de ahilerden olup bunlarin tamami Osmanli Beyliginin kurulmasinda ve b?y?mesinde hizmet etmislerdi.
Ger?ekten, bu d?nemde Anadolu'nun sosyal b?nyesine hakim olan ulema, dervis, sanatk?r ve kahramanlar kadrosunu bir arada d?s?nmemiz gerekir. M?cahede sevkini ve Isl?m birligi susuzlugunu en ileri ve y?ksek voltaja ayarlamasini bilen bu iman adamlarinin, Sel?uklulara m?vazi bir mukadderat ?izgisi ?st?nde y?r?yecek olan Osmanli Beyligi'nin kurulusu hadisesine fiilen katilmis olmalari, devletin ve Isl?m ?mmetinin bir talihi olmustur. ?yle ki bir tarafta olgun, s?z? dinlenir ve seviyeli bir seriat ulemasi ile beraber y?r?yen, S?nn? ve muhtesem bir tasavvuf anlayisinin dogurdugu teskil?t; ?b?r tarafta ?sik Pasaz?de'nin, Gaziyan-i R?m, Abdalan-i R?m, Ahiyan-i R?m, B?ciyan-i R?m dedigi organize ve hamas?din? teskil?t. Biraz ?nce de belirtildigi gibi gerek Osman Bey, gerekse onu takib eden ilk h?k?mdar ve sehz?deler ile idare ve devlet adamlari, tasavvuf m?essesesinin veya yine bu teskilatin m?sterek esaslarina sahip ahiligin gaye, terbiye ve disiplinine g?re yetismis, cesur, dinamik, mert ve i? ?lemleri kontroll? kimselerdi. Bu sebeple yeni devlet, muhtesem oldugu kadar ?dil ve m?savat?i bir idare tezgahina, renk, sekil ve ahenk yetistiren bir i? ve dis kuvvetler dengesini d?nyaya hediye etmeye hazirlaniyordu.
Hem akil hem de imanla desteklenen yeni devlet, adeta tabiatin himayesine kabul edilerek daha ilk yillarda m?cahid ve yekpare ?ehresini kazanmisti. Su da var ki, Osman Bey'in etrafini ?evreleyen ilim ve hikmet kadrosu, yalniz yasadiklari devrin irfan, iman, ahl?k, idare ve hukuk haritasini ?izmiyorlardi. Onlarin hizmet ve hedefleri, bir hanedan veya bir z?mre ile belirli bir zamana has degildi. Bir medeniyet ve ideolojiyi devirler ?l??s?nde ger?eklestirmek i?in gen? padisahin sahsinda gelecek han, hakan ve k?tlelere yol a?ip ?nc?l?k ediyorlardi.
B?ylece yeni devlet, tam bir ahenk ve ?slup ile ise baslamis, m?sterek bir tezgahin basinda, istikbalin dokusunu ?rmeye ve gelecek zamanlara miras birakmaya hazirlaniyordu.
G?r?ld?g? gibi, devleti, bir yandan mantik?, bir yandan da manev? temellere oturtan Osmanlilar, merkez? ve idar? otoritenin, politika ahl?kini kontrol eden bir yardimci kuvvetler halkasi tesis etmekle de icra ve tesri? organlarini hak ve adalet unsurlarinin murakabesine vermis oldular.
Ger?ekten, Avrupa'nin kuvvetten baska bir g?? ve otorite tanimadigi bir d?nemde, yeni yeni filizlenip gelisen Osmanli Devleti'nde adalet, hak ve hukuk prensiplerine g?re davranip hareket etmek babadan ogula nesilden nesle (neslen ba'de neslin) vasiyet ediliyordu. Hoca Saadeddin Efendi (tarih?i, Seyh?lisl?m), Osman Gazi'nin, oglu Orhan'a olan vasiyetini su ifadelerle nakleder:
"Dilerim ey sahib-i ikb?l u c?h
Etme sen c?nib-i zulme nig?h
Adl ile bu ?lemi ?bad kil
Resm-i cih?d ile beni s?d kil
R?h-i cih?d i?re ed?p ictih?d
Memleket-i Rum'da kil adl u d?d..."
G?r?ld?g? gibi Osman Gazi, devlet i? teskil?tinda sakat ve zayif bir taraf birakmamak, bir ?atlak ve gedige meydan vermemek i?in basta devlet adamlari olmak ?zere her ferdin kendi durumuna g?re Isl?m'in arzuladigi adalet anlayisi ?er?evesinde hareket etmesini istemektedir. Osmanlilarda, nesilden nesile vasiyet edilerek devam eden bu anlayisin sonucu olarak ortaya ?ikan uygulamaya bakan Gibbons, Osmanlilari sevmemekle birlikte su s?zleri s?ylemekten kendini alamaz:
"Yahudilerin toptan ?ld?r?ld?g? ve engizisyon mahkemelerinin ?l?m sa?tigi bir devirde Osmanlilar, idaresi altinda bulunan ?esitli dinlere bagli kimseleri baris ve ahenk i?erisinde yasatiyorlardi. Onlarin m?samahak?rligi, ister siyaset, ister halis insaniyet duygusu, isterse lakayd? neticesi meydana gelmis olsun, su vak'aya itiraz edilemez ki, Osmanlilar, yeni zaman tarihinde milliyetlerini tesis ederken din? h?rriyet umdesini (prensibini) temel tasi olmak ?zere vaz' etmis ilk millettir. Ardi arkasi kesilmeyen Yahudi ta'zibati (iskence) ve engizisyona resmen yardim mesuliyeti lekesini tasiyan asirlar esnasinda, Hiristiyan ve M?sl?manlar, Osmanlilarin idaresi altinda ahenk ve baris i?inde yasiyorlardi."
OSMAN GAZI'NIN R?YASI
Osmanli kaynaklan, tamamen ilah? takdirin bir tecellisi sonucunda, Osman Gazi'nin g?rd?g? bir r?ya ve buna bagli olarak evliliginden bahsederler. Osmanli kaynaklarinda birbirine yakin ifadelerle anlatilan bu r?ya, Hammer gibi Bati'li yazarlar tarafindan biraz da hay?l g?c? ile s?slenerek bir sahne oyunu gibi dramatize edilir.
Devrin, egitim, din, k?lt?r, sosyal, ekonomik ve hatta folklorik anlayisi hakkinda fikir vermesi bakimindan bu r?yayi degisik kaynaklardaki anlatilislarini g?n?m?z T?rk?esine yakin bir ifade ile buraya almakla d?nemin anlayis ve fikr? seviyesi bakimindan bir degerlendirme yapmaya imkan vermis olacagiz.
"Osman Gazi biraz aglayip dua ve niyaz eder. Derken uykusu gelip uyur. R?yasinda kerameti a?ik ve belli olan bir seyhin kendi halki arasinda bulundugunu g?r?r. Herkes bu seyhe g?venirdi. Aslinda onun dervisligi gizli idi. ?yle g?r?n?rd?. D?nyaligi, mali, m?lk? ve koyunlari ?oktu. ilim sahibi bir kimse idi. Misafirhanesi devamli herkese a?ikti. Osman Gazi, bu dervise konuk olurdu. Osman Gazi r?yasinda bu azizin kusagindan bir ayin dogdugunu ve gelip kendi koynuna girdigini g?r?r. Bu ay, Osman Gazi'nin koynuna girince hemen onun g?beginden bir aga? biter ki g?lgesi d?nyayi tutar. G?lgesinin altinda daglar var, her dagin dibinden sular ?ikar, o sulardan da kimileri i?er, kimileri bah?e sular kimileri de ?esmeler yaptirir. Osman Gazi gelip bunu seyhe haber verir. Bunun ?zerine seyh Osman'a "Ogul Osman, padisahlik sana ve senin nesline m?barek olsun ve benim kizim Malhun Hatun senin helalin oldu." deyip hemen nikahini kiydi.
?sikpasaz?de, Osman Gazi'nin r?yasini yukaridaki ifadelerie anlatirken Nesr? su ifadelerle olayi nakl eder:
"Meger Osman'in halki arasinda aziz bir seyh vardi. (Ona) Edebali derlerdi, gayet kemal sahiplerindendi. Veliligi, kerameti belli olmustu. Halkin itikad ettigi kimse idi. B?t?n illerde meshur olmustu. R?ya ilmini iyi bilirdi. D?nyaligi sonsuzdu. Fakat fakirmis gibi g?r?n?rd?. Hatta (kendisine) dervis (fakir) lakabi ile hitab ederlerdi. O, bir z?viye yapip gelene ve gidene hizmet ederdi. Zaman zaman Osman da onun z?viyesinde misafir olurdu. Bir gece Osman Gazi, r?yasinda bu seyhin koynundan bir ay ?ikarak, gelip kendisinin koynuna girdigini, hemen g?beginden bir aga? bittigini, ?lemi tuttugunu, g?lgesinde daglarin bulundugunu, bu daglarin dibinden pinarlarin ?ikip aktigini, kiminin bah?esini suladigini, kiminin ?esmeler akittigini g?r?r. Osman Gazi, ertesi g?n gelip bu d?s?n? o azize anlatti.
Seyh ona "Ya Osman, m?jdeler olsun. Hak Te?l? sana ve senin evladina saltanat verdi. B?t?n d?nya evladinin himayesi altinda olacak, hem de kizim Mal Hatun sana hel?l (es) oldu" diyerek, hemen kizini Osman Gazi ile evlendirdi. Osman Gazi'nin d?s?n? yordugu sirada, Seyh'in Turgut adli bir m?ridi de orada bulunuyordu. "Ya Osman, sana padisahlik verildi, s?kr?ne (olarak) bize ne verirsin?" dedi.
(Osman) "Sana bir sehir vereyim" dedi.
Dervis "Su k?ycegize de raziyim, bana bir n?me (yazili k?git, mektup, belge) ver" dedi.
Osman Gazi "Ben yazi yazmasini bilmem. Bir su kabi ile bir kilicim var. (Onlari) nisan olsun diye sana vereyim. Benim evladim anlari senin elinde g?r?p ibka etsinler" dedi.
O su kabi ile kili? onlarin elinde kaldi. Simdi dahi padisah olanlar, onu (o k?y?) g?r?p ziyaret ederler, o dervisin evladina nimetler (verirler) ve ihsanlar ederler.
Bu Edebali dedigimiz seyh, y?z yirmi yasinda ?ld?. ?mr?nde, birini gen?liginde, digerini de yasliliginda (olmak ?zere) sadece iki hatun aldi, ilk hatununun kizini Osman Gazi'ye verdi, sonraki hatunu Taceddin K?rd'?n kizi idi. Hayreddin Pasa ile bacanak oldular.
Bu menakib, Edabali oglu Mehmed Pasa'dan nakledildi. Ayni r?ya, Solakz?de tarafindan da su sekilde verilmektedir:
"Osman Han, merhum babasinin yoluna devam ederek, Anadolu'daki kumandanlar arasinda ve gaza meydaninda kendini g?sterdi. ?limlere ve seyhlere ?ok fazla itikadi vardi. O zamanin y?ce makam sahibi, hal bilen seyhi, Seyh Edebali hizmetine devam ederek onun dua ve h?rmetini rica ve istid'a ederdi. Bir gece ?deti oldugu ?zre, Cen?b-i Allah'a m?nacatta bulunup h?cet dilerken, kendileri uykuya daldilar. R?ya ?leminde, Seyh Edebali'nin koynundan bir ayin dogup gelerek kendi koynuna girdigini g?rd?ler. Bu ay kendisinin g?beginden nihayeti olmayan bir aga? seklinde biterek dali ve budagi ile b?t?n d?nyayi kusatir. Cihan halkinin bir kismi bostan sular, bir kismi ziraat yapar, bir kismi seyran eder, bir kismi da dolasir.
Osman Gazi bu g?zel yerden uzak kalinca sabah namazini eda edip seyh hazretlerinin huzuruna varir. G?rd?g? r?yayi bir bir anlatir. Seyhin bu r?yayi tabir etmesini diler. Seyh Edebali biraz kendi i? ?lemine baktiktan sonra basini kaldirip Osman Gazi'ye;
"Ey yigit m?jdeler olsun! Sana ve senin nesline padisahlik verildi. R?yanda g?rd?g?n o ay, koynumdan ?ikip senin koynuna girdi. Sen benim kizimi alip bana damad olacaksin. Bundan ?ocuklarin ve soyun olacak. Kiyamete kadar yedi iklimde h?k?m s?receklerdir" dedi.
Seyh Edebali hemen orada bulunan M?sl?manlarin huzurunda kizi Rabia'yi Osman Gazi'ye nikahladi. Orhan Gazi bundan d?nyaya gelmistir.
Daha ?nce de temas edildigi gibi Osmanli kaynaklari tarafindan tamamen ilah? bir takdirin tecellisi gibi nakl edilen bu r?ya, Hammer gibi Batili yazarlarca degisik sekillerde verilir. Hammer, benzer r?yalarin g?r?ld?g?ne dair haberlerin ?ok eskilere dayandigini ve hemen hemen bir?ok padisah, h?k?mdar ve hanedan i?in b?yle r?yalarin g?r?ld?g?ne dair nakillerin bulundugunu ifade ile s?yle der:
"B?y?k padisahlarin dogumundan ?nce gelecekte nail olacaklari (ulasacaklari) g??, kudret ve kuvveti g?stermek ?zere bu neviden r?yalarin nakli Sark (Dogu) tarih?ilerinde zaman zaman g?r?len bir istir. Bununla beraber bu ?det, sadece onlara has bir is degildir. Benzer haberler, gerek ?agdas, gerekse eski Bati tarih?ilerinde de g?r?l?r."
Osman Gazi ile ilgili r?ya hakkinda b?yle diyen Hammer, kendisi de ayni r?yayi degisik ifadelerle anlatmaktan geri kalmaz. Bu sebeple biz de Osmanli kaynaklari ile Hammer'in ifadesini karsilastirmak isteyenlere bir kolaylik olsun diye onun verdigi bilgiyi de temel hususiyetlerini bozmadan ?zet halinde vermek istiyoruz:
Karamanin Adana sehrinde dogmus olan Seyh Edebali, Suriye'de (Sam'da) Fikih (?sl?m Hukuku) tahsil ettikten sonra Eskisehir'e yakin Itburnu k?y?ne gelip yerlesmisti. Osman, zaman zaman oraya gelip seyhle g?r?s?rd?. Osman bir gece Edebali'nin kizi Malhatun'u g?r?p ?sik oldu. Fakat seyh, Osman'in iyi niyetine tam olarak g?venemedigi ve bu gen? ile kizi arasinda mevcud olan esitsizligi g?z ?n?nde bulundurarak evlenmelerini uygun g?rmedi. Osman, derdini silah arkadaslarina ve komsularina a?ar. Bunlardan biri olan Eskisehir beyi, Osman'in anlatmasi ?zerine Malhatuna g?n?l verir. Kizi kendisi i?in istedi. Fakat o da geri ?evrildi. Edebali, Osman'dan ?ok Eskisehir Beyi'nin ?c almasindan korktugu i?in, o beyin topraklarini terk ederek gelip Ertugrul b?lgesine yerlesti. Bu yer degisimi, iki bey arasinda b?y?k bir d?smanliga yol a?ti.
Bir g?n Osman, kardesi G?nd?zalp ile birlikte komsusu ve dostu olan In?n? beyinin evinde iken, Eskisehir beyinin m?ttefiki ve Harman Kaya hakimi olan K?se Mihal ile birdenbire ?ikageldigi g?r?l?r. Bunlar, ellerinde silahla Osman'in kendilerine teslim edilmesini istiyorlardi. In?n? beyi, ger?ek misafirperverligin bu sekilde bozulmasini kabul etmeyerek onlari vermeyecegini s?yledi. Bu esnada Osman ile G?nd?zalp ileri atilip m?cadeleye basladilar. Eskisehir beyi korkup ka?arken K?se Mihal esir alindi. Bunun ?zerine K?se Mihal kendisini esir alan bu g??l? insana karsi bir sevgi duydu ve ona tabi oldu. Daha sonra Osman, babasinin yerine ge?ince, K?se Mihal atalarinin dinini birakarak M?sl?man oldu. O andan itibaren de Osman'in y?kselmekte olan g?c?n?n saglam dayanaklarindan biri oldu.
B?ylece Osman, Rumlar arasinda bir dost kazanmis, ama hen?z sevdigi insana kavusamamisti. Aradan iki yil ge?ti. Bu iki sene zarfinda kuskular ve s?pheler onun yakasini birakmiyordu. Ondan sonra Mal Hatun'un babasi, Osman'in sebatk?rligindan duygulanarak ilah? bir isaret olarak g?rd?g? r?yayi onun lehinde yorar. Buna g?re: Osman Gazi, Seyh Edebali'ya misafir olarak gelir. Sabirla yatagina girip yatar. Uyuyunca su r?yayi g?r?r:
Ev sahibi yaninda yatiyordu. Birdenbire ev sahibi Edebali'nin g?gs?nden bir hil?l ?ikti. Gittik?e b?y?yen hil?l tam bir dolunay seklini alinca gelip kendi koynuna girer. Ondan sonra yanlarindan bir aga? belirir. Bu aga? dallanip budaklaniyor, gittik?e g?zellik ve yesilligi artiyordu. Dallarin g?lgesi, ?? kita ufuklarinin nihayetlerine kadar karalari ve denizleri kaplayiverdi. Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlar gibi d?rt b?y?k siradag silsilesi, bu yapraklar ?adirinin d?rt destegi gibi g?r?n?yordu. Agacin k?k?nden deniz gibi gemilerle ?rt?lm?s olarak Dicle, Firat, Nil ve Tuna fiskiriyordu. Kirlar, ekinlerle ?evrilmisti. Daglar ise sik ormanlarla ta?lanmis bulunuyordu. Bu daglardan ?ikan bereketli sular, g?l bah?eleri ve servilikler arasinda dolasa dolasa akiyordu. Uzaktan kubbeler, ehramlar, dikili taslar, s?tunlar, hasmetli kulelerle s?sl? sehirler g?r?n?yordu. B?t?n bunlarin zirvelerinde birer hil?l parildiyordu. Minarelerin serefelerinden ezanlar, m?'minleri namaza ?agiriyordu. Tam bu sirada hizla esen bir r?zg?r ?ikmisti. Agacin yapraklarini d?nyanin b?t?n sehirleri ?zerine, ?zellikle iki denizin birlestigi, iki karanin kucak a?tigi iki d?nyayi ?eviren bir halkanin en degerli tasi niteliginde olan Istanbul'a dogru savuruyordu. Osman, halkayi (y?z?g?) parmagina ge?irmek ?zere iken uyandi.
B?ylece, Osman ile Mal Hatun'un birlesmesinden dogacak olan soyun kuvvet ve kudretini tahmin ettirmekte olan bu r?yanin tabiri, gen? savas?inin Edebali'nin kizi ile evlenmesinde araya giren engelleri bertaraf ediverdi. D?g?n s?leni, h?k?mdarlarin d?g?n? gibi degil, Peygamberin seriatina ve g?sterdigi ?rnege uygun olarak yapildi. Iki sevgilinin nik?hini, Edebali'nin m?ridlerinden m?ttaki bir zat olan Turud (baska kaynaklarda Turgud) adindaki dervis kiydi.
Bu evlilik m?nasebetiyle olsa gerek ki, Osman Bey, zevcesine (esi) Bilecige bagli Kozaga? adindaki k?y?n gelirlerini pasmaklik olarak tahsis etmistir. Bilahare o da bu hasilati, tekkeye vakf etmistir. Bu konuda 985 (1577) senesi tarihini tasiyan ve Bilecik kadisina g?nderilen bir h?k?mde s?yle denilmektedir:
"Bilecik kadisina h?k?m ki, ecdad-i izamimdan merhum Sultan Osman Han elayhi'rrahme ve'l-gufran, mesayih-i iz?mdan Edeb?li merhum'un kerimesin tezevv?c eylediklerinde kaza-i mezb?re tabi" Kozaga? n?m karyeyi pasmaklik ihsan etmegin m?s?run ileyha dahi karye-i mezb?renin mahs?lun z?viyesine vakf ed?p ?yende ve revendeye sarf olunurken h?la karye-i mezk?rede s?kin olan...
Tarihlerde, Osman Bey'in zevcesi olarak g?sterilen Mal Hatun veya Rabia Hatun, Seyh Edebali'nin Osman'la evlendirdigi, Orhan ve Alaeddin'in annesi olarak belirtilmektedir. Halbuki Gazi Orhan Bey'in 724 (1324) tarihli vakfiyesinde "Mal Hatun bint ?mer" kaydinin olmasi bu kadinin Seyh Edebali'nin degil, ?mer Bey'in kizi oldugunu g?stermektedir. Ayni sekilde bir?ok tarihteki rivayetlere g?re Mal Hatun ve babasi Seyh Edebali, Osman'in vefatindan ?? ay ?nce Bilecik'te vefat etmislerdir. Halbuki vakfiyede ismi ge?en Mal Hatun, Osman Bey'in vefatindan sonra h?la hayattadir.
Mal Hatun, herhalde Osman Bey'in oglu Orhan'in annesi idi. Osman Bey'in ?b?r zevcesi (esi) ve Seyh Edebah'nin kizi olan B?l? Hun (Bala Hatun) ise muhtemelen Osman Bey'in oglu Al?eddin'in annesi idi.
OSMAN GAZI'NIN SAHSIYETI
Osmanli tarihinin en dikkate layik sahsiyetlerinden biri olan Osman Bey, bir devlet kurucusu olarak tarih sahnesinin ?nemli kisilerinden biridir. Ger?ekten de Sel?uklu Bizans hududlarinda tesekk?l eden bir uc beyliginin kisa bir m?ddet i?inde b?y?yerek tarihin akisini degistirecek bir g?? ve kuvvete erismesi, yeni bir din ve k?lt?r?n tasiyicisi olarak eski Bizans Imparatorlugunun enkazi ?zerinde kurulan yeni devlete M?sl?man T?rk damgasini vurabilmesi hadisesi, tarih?iler arasinda hen?z tam anlamiyla izah edilememis bir mesele halinde m?nakasa edilmektedir. Tarihte benzerine ender rastlanilan bir devletin kurucusu olarak Osman Bey ve ondan sonra gelen haleflerinin sahs? meziyetleri bu gelismede b?y?k ?l??de rol oynamis g?r?nmektedir. nitekim bu konuya dikkat ?eken yabanci bir arastirici, Osmanli Devleti'nin kudret kaynagi olarak g?rd?g? ?? ana unsurdan birinin h?k?mdarlarinin sahsiyetleri oldugunu belirtir.
Bir devletin gelisip b?y?mesinde h?k?mdarlarin kabiliyet, ileriyi g?r?s, anlayis ve hareketlerinin ?nemli derecede rol oynadigi bilinmektedir. Bu durum, g?n?m?zden ?nceki asirlarda daha b?y?k bir ehemmiyet arz ediyordu. Bu anlayistan hareketle Osman Gazi'ye baktigimiz zaman, onun gerek siyaset, gerek adalet ve gerekse halkina karsi olan sevgi ve merhamet bakimindan devrine g?re ?zel bir yeri oldugu g?r?l?r. Bu sebepledir ki tarihler, onun, babasinin yerine ge?tikten sonra Karacahisar'daki faaliyetlerinden bahs ederlerken s?yle derler:
"Osman, bey ?nvanini alip beyligin basina ge?tikten sonra ikametg?hi olan Karacahisar'daki kiliseyi camiye ?evirdi. Bir imam ve hatip tayin etti. Bir de her t?rl? islere bakmak ve halk arasinda meydana gelen davalari hafta sonu olan Cuma g?nlerinde karara baglamak i?in bir Molla (Kadi) se?ti. Kayinbabasi Edebali ve d?rt silah arkadasi (kardesi G?nd?zalp, Turgutalp, Hasanalp ve Aykutalp) ile istisare ettikten sonra, Seyh Edebali'nin talebesi olan Karamanli Dursun Fakih'i imam olarak tayin etti. Pazarlarda din ve milliyet farki g?zetmeksizin d?zeni koruma g?revini de ona verdi. Bir Cuma g?n? Germiyan T?rk Beyi Alisir'in tebeasindan bir M?sl?man ile Bilecik Rum liderine bagli bir Hiristiyan arasinda ?ikan kavgada Osman, Hiristiyanin lehine h?k?m verdi. Bunun ?zerine b?t?n ?lkede Ertugrul'un oglu Osman'in hak ve adalet sever?ginden s?z edilmeye baslandi. Bunun sonucunda da halk Karacahisar pazarina daha ?ok gelmeye basladi.
S?miha Ayverdi'nin ifadesi ile "M?sl?man T?rkler aleyhine hakikatleri degistirmeyi muamele ve ?detleri haline getirmis olan Garpli tarih?iler arasinda bulunan Gibbons, zaman zaman ger?ekleri teslimden de geri kalmayarak yakistirmaciliktan vaz ge?er. Osmanli Imparatorlugu'nun Kurulusu adli eserinde Osmanlilar aleyhinde iftira derecesine varacak sekilde ifadeler kullanan Gibbons, Osman Bey'den bahs ederken su s?zleri s?ylemekten de kendini alamaz: "Osman, etrafini teshir eden icazk?r bir sahsiyetti. ?yle bir sahsiyet ki, kabiliyetleri itibariyle kendisi ile rekabet edecek olanlar veya kendisinden ?st?n olanlar bile maiyetinde seve seve hizmet ederlerdi. Osman, isinin erbabi adamlari kullanacak kadar b?y?k bir adamdi. Orta kirattaki bir ?ok kimsenin yaptigi gibi, rakiplerini aradan ?ikarmak ve etrafina yalniz kendisinden asagi simalari toplamak suretiyle ?st?nl?g?n? meydana koymak ihtiyacini duymazdi. Gerek kendini, gerekse baskalarini inzibat altinda tutmayi bilirdi. Bir bina kurucu, binasindan belli olur."
Ger?ekten, Osman Gazi'nin gerek hak ve hukuk anlayisi, gerekse insanlari belli bir d?zen i?inde disiplinli bir sekilde ?alistirmasini bilmesi, onu zamanindaki bir?ok idareciden daha ?st?n bir sahsiyet haline getirmisti. Zira bina kurucu binasindan belli oluyordu. Bu sebeple olsa gerek ki halk, onun idaresindeki sehirlerin pazarlarinda haksizliga ugrama korkusu olmadan alis verisini yapiyordu. Bu da ekonomik bakimdan oldugu kadar sosyal ve idar? bakimdan da komsu ve ?evre h?k?mdarlarin tebeasi bulunanlarin (uyrugunda olanlarin) psikolojik olarak Osman Gazi ile beyligine sempati ve hatta gipta ile bakmasina sebep oluyordu. Osman Gazi'nin, ?evresindeki bir ?ok p?r?z? ortadan kaldirip hakimiyetini tesis etmesi de bu anlayisla m?mk?n olmustur. Nitekim, Osmanlilar hakkindaki ilk T?rk?e kaynak olarak kabul edilen Ahmed?'nin manzum eserinde:
"Oldi Osman bir ulu g?zi kim ol,
Nereye kim vardiysa buldi yol"
seklindeki ifadesinden de anlasildigi gibi Osman Gazi, sahsiyeti, anlayisi, hal ve hareketleriyle b?t?n islerin ?stesinden gelmeyi becerebilen nadir sahsiyetlerdendir. Bunun i?indir ki vefat edip idareyi oglu Orhan'a biraktigi zaman, babasinin kendisine biraktigi topragin d?rt mislini ogluna birakmistir. 1281'de Ertugrul Gazi'nin ogluna biraktigi miras 4800 km2'den fazla degildi. Insan, XVI. asirdaki Osmanli Devleti'ni d?s?nd?g? zaman bu rakamin ?zerinde heyecanla titremekten kendini alamaz. Zira bu toprak par?asi, o muazzam devlet i?in ?ok basit ve k???k bir par?adan ?teye bir mana tasimaz. Bu topraklar, Bilecik'in S?g?t ve Boz?y?k kazalarini, K?tahya'nin Domani? kazasini, yani en kuzeyindeki ?ikintiyi, Eskisehir'den Yarimca nahiyesini, yani Porsuk ile Sakarya arasindaki kismi, Eskisehir sehrini disarida birakip sehrin varoslarini yalayacak sekilde ihtiva ediyordu.
Osman Bey'in 1324'te biraktigi miras 16000 km2 olmustur. Stratejik fetihlerin hayat? ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate deger nokta, baba mirasinin 43 yil ugrasilarak ?? veya ?? bu?uk misline ?ikarilmis olmasidir.
Osman Bey 1291'de Karacahisar'i alip Porsuk'a iyice g?ney sirtini dayamis, 1299'da Bilecik, Yarhisar ve Ineg?l fethedilmis, 1302'de Koyunhisar ve 1301'de Yenisehir alinarak Marmara'ya 15, Iznik G?l?'ne 10 km. yaklasilmistir. 1308'de Lefke (Osmaneli), G?lpazari, Yenipazar, Geyve, Tarakli, Akyazi, bir m?ddet sonra da Hendek alinmis, Sakarya'nin b?t?n dogu kiyilari ele ge?irilmistir. 1313'te Ineg?l'?n kuzeybatisindaki Akhisar alinarak Ineg?l-Yenisehir feth edilerek Gemlik K?rfezi g?ney kiyilari, Kestel dahil Bursa'nin b?t?n varoslari T?rklere ge?mistir.
Onun siyas? dehasina isaret eden Hammer, isim benzerliginden yola ?ikarak Osman Gazi'yi, Allah el?isi Hz. Muhammed'in ???nc? halifesi Hz. Osman (24-35/644-656)'a benzeterek s?yle der:
"Peygamberin ???nc? halifesi olan Osman'dan beri, Isl?m kanunlarina bagli bulunan ?lkelerin tahtlari ?st?nde bu isimle hi? bir h?k?mdar s?hret kazanmamistir. Bu halifenin, fatih ve kanun koyucu sifaati ile kazandigi nurlu san ve s?hret, yediy?z yil sonra, Osman adinin hatirlattigi gibi Ertugrul'un oglunda ve onun daha sonraki kusaklarinda yine parlak bir sekilde g?z?kecekti."
?leride daha genis bir sekilde temas edilecegi gibi o, devlet olmanin geregi olan kanunlarin y?r?rl?ge konup uygulanmasinda, o d?nem i?in devlet erk?ni diyebilecegimiz arkada?lan ile istisare ettikten sonra karara vanyordu. Nitekim ?sikpasaz?de'nin ifadesine g?re "B?c-i bazar" denilen pazar vergisinin tarhi b?yle bir istisareden sonra olmustur. Keza, o d?nem ve daha sonraki asirlarda devrine g?re fevkalade ileri bir d?s?ncenin mahs?l? olan "Dirlik" sistemi de yine onun tarafindan uygulanmaya konmustu. Toprak sisteminin ?nemli bir b?l?m?n? meydana getiren timar, Osmanli toprak rejiminin temelini teskil eder. Zira bu cemiyette, iktisad?, ictima?, asker? ve idar? teskil?tlarin tamami b?y?k ?l??de toprak ekonomisine dayanmaktadir. Toplum hayatinda en k???k vazife sahibinden, devletin basinda bulunan h?k?mdara varincaya kadar hemen hemen b?t?n sosyal gruplar ge?imini toprak gelirleri ile temin etmekteydiler. Bunun i?indir ki Osman Gazi, feth ettigi yerleri silah arkadaslarina dirlik olarak verirken bununla ilgili bazi kanunlar da koyar. Nitekim bu konuda ?sikpasaz?de'nin ifadesi ile o s?yle der:
"Her kime kim bir timar virem ?ni sebebsiz elinden almayalar. Ve hem ol ?ld?g? vakitte ogluna ve eger k???c?k dahi olsa vireler. Hizmetk?rlari sefer vakti olicak sefere varalar t? ol sefere yarayincaya. Ve her kim kanun d?zse Allah ondan razi olsun. Ve eger neslimden bir kisi bu kanundan gayri bir kanun koyacak olursa edenden ve ettirilenlerden Allah Te?l? razi olmasin". Bu ifadelerden maddeler halinde su sonu?lari ?ikarmak m?mk?nd?r:
1- Hi? kimsenin timari sebepsiz olarak elinden alinamaz.
2- Timar sahibinin ?l?m? halinde timari ogluna intikal eder.
3- Sayet ogul k???kse, sefere gidecek yasa gelinceye kadar onun yerine hizmetk?rlarinin sefere gitmesi gerekmektedir.
OSMAN BEY'IN SIYASI FAALIYETLERI
Daha ?nce de temas edildigi gibi, Ertugrul Bey'in vefatindan sonra, Kayi boyunun idaresini ?stlenebilecek kudret ve vasifta g?r?len Osman Bey, 23 yaslarinda iken beyligin basina getirilir. Filhakika Osman Bey, babasinin son g?nlerinde de beylige vek?let etmekte idi. Onun, beyligin basina getirilmesi, alti asirdan daha uzun bir s?re yasayacak olan devlete "Osmanli" adinin verilmesine sebep oldu. B?ylece Hammer'in de isaret ettigi gibi Isl?m d?nyasinda, UI. Halife olan Hz. Osman'dan sonra bir Osman daha tarih sahnesine ?ikiyordu.
Beyliginin ilk d?nemlerinde Kastamonu Uc beylerinden ?obanogullari ile irtibati olan ve hatta bir bakima onlara bagli oldugu s?ylenen Osman Bey'in, ?obanogullarinin gaz? faaliyetlerini durdurmalari ?zerine harekete ge?ip gazaya devam ettigi belirtilmektedir.
Osman Bey'in, Uc'larda gaz? faaliyetlerine baslayip liderligi eline ge?irmesi, kudret ve n?fuzunun g?nden g?ne artmasina sebep oldu. Bununla beraber o, babasi Ertugrul Bey'in Rum tekfurlari ile iyi ge?inme siyasetine itina g?steriyor, onlarla dostane m?nasebetleri devam ettirmek i?in azam? derecede gayret sarf ediyordu. Fakat bazi Rum tekfurlari onun g??lenmesinden kusku duyup rahatsiz olmaktaydi. Bu sebeple "Imdi bunlari bu vilayetten ?ikarmazsaniz veya kovmazsaniz ahir (son) pismanlik fayda vermez" gibi s?zler s?yl?yorlardi. Bu tekfurlar i?inde ?zellikle Ineg?l tekfuru, komsu tekfurlara Osman Bey'in ileride kendileri i?in b?y?k bir tehlike olacagini bildiriyor ve Osman Bey'e bagli T?rk kabilelerine bir takim zararlar vermekten geri kalmiyordu. Bunun ?zerine Ineg?l'?n zaptina karar veren Osman Bey, bir miktar kuvvet ile kaleyi almak i?in yola ?ikar. Ineg?l tekfurunun Ermenibeli'nde pusu kurdugu ?grenilmesine ragmen Osman Bey, pusu kurmus ve g?c? bilinen bu kuvvetli d?sman ile ?arpismaktan ?ekinmez. Bu ?arpismada Osman Bey'in yegeni ve kardesi Saru Yatu'nun oglu Bay Koca sehid d?ser. Bu sehid, muharebe sahasina yakin olan ve adi ge?en yerin alt taraflarinda Hamza Bey k?y? arazisinde harap bir kervansaray yaninda defn edilir. Bu savastan birka? g?n sonra Ineg?l'e yakin bir mesafedeki Kolaca kalesi basildi, ahalisi teslim oldu ve kale zapt edildi. Asikpasaz?de'nin ifadesine g?re hicretin 684. (1284) yilinda meydana gelen bu hadise, Osman Gazi'nin ilk fethidir. Bu olay, Ineg?l tekfurunun Karacahisar tekfuru ile ittifakina sebep oldu. Bir m?ddet sonra Osman Bey, Domani? civarinda Ineg?l tekfuru ile yeniden karsilasir. Karacahisar tekfurunu da yanina alan Ineg?l tekfuru bu sefer yenilmekten kurtulamadi. Osman Bey, bu muvaffakiyetten sonra Karacahisar'i feth etti. Bununla beraber Osman Bey'in kardesi San Yatu da bu savasta sehid d?st?(1288). Saru Yatu'nun naasi, S?g?t'e getirilerek orada babasi Ertugrul'un t?rbesine defn edildi. Bu muharebe esnasinda Karacahisar beyinin en gen? kardesi Latos (veya Kalanos) da ?ld?r?ld?.
Osman Bey, ?zellikle Karacahisar'in fethinden sonra siyas? bir sahsiyet kazanmis g?r?nmektedir. Nitekim o, bu basarisindan dolayi Anadolu Sel?uklu Sultani'nin kendisine g?nderdigi h?kimiyet (beylik) sembollerini (alamet) alarak bir sancak beyi durumuna geldi.
Ger?ekten, Sel?uk h?k?mdari Giyasu'd-Din Mes'ud, umum? siyaseti c?mlesinden olarak uc beylerini taltif ettigi sirada Osman Bey'e de bir ferman g?ndererek ona S?g?d'? temlik etmis idi. Feridun Bey M?nseati'nda belirtildigine g?re S?g?d'?n temlik ve iktasini g?steren ferman 683 (1284) tarihini tasimaktadir. Keza 688 (1289) tarihini tasiyan ve Kara Balaban ?avus ile g?nderilen ikinci ve daha kapsamli fermana g?re artik o, Uc Beyi olmustur. Fermanla birlikte kendisine tug, alem, kili? ve g?m?s takimli at gibi hediyeler de g?nderilmisti. Bu fermanda S?g?t ve Eskisehir'in ilhaki ile teskil olunan sancaga Osman Sah Bey'in tayin edildigi ve o siralarda Sel?uklu h?k?metince alinan mir? vergilerin tamamindan muaf oldugu bildirilerek s?yle deniyordu:
"... Bir sancaklik yer itibariyle saadetimden m?sar?nileyhe taklid ed?p verdim ve buyurdum ki, sol ki mukteday-i zat-i adalet simattir mesned-i em?net ve eyalette kem?l-i vekar ve sekine birle temekk?n ve karar eyley?p... mefhumun si?r ve disar ed?n?p serr-i z?limi, mazlumdan def ve ates-i mez?limi ruy-i zeminden ref etmesine cidd ve c?hd g?ster?p... fevaidinden behremend olmaga ?alisip zaman-i h?k?mette vadi' (al?ak) ve serifgani (zengin) ve fakir, alim ve cahil, karib ve baid (yakin ve uzak) m?safir ve m?cavire c?mleten yeksan bakup..."
Osman Bey, 691 (1291)'de Eskisehir civarinda bulunan Karacahisar'i aldiktan sonra Mudurnu taraflarinda bulunan Samsa ?avus ve kardesi Sulamis ile de g?r?serek bir pl?n hazirlar. Buna g?re kendisi ile tesrik-i mesai etmis olan Harmankaya Rum Beyi K?se Mihal da olmak ?zere Sakarya vadisindeki Sorkun (veya Sorgun k?y?), Tarakli Yenicesi, Mudurnu ve G?yn?k taraflarina akinlar yaparlar.
Osman Bey'in, g?nden g?ne yeni topraklar elde edip basari kazanmasi, ?evredeki Rum tekfurlarini olduk?a tedirgin etmeye baslar. Bu sebeple bunlar, Osman Bey'i ortadan kaldirma ?arelerini aramaya basladilar. Bununla beraber savas ve ?atisma olmaksizin Mudurnu ve G?yn?k taraflarina yapilan akinlar ?zerinden tam yedi sene ge?ti. Bu m?ddet esnasinda Osman Bey, kuvvetlerini iyi bir disiplinle yetistirmekten geri kalmiyordu. B?ylece g?n ge?tik?e durumunu kuvvetlendiriyordu. Fakat civarda bulunan Bizans tekfurlarinin da ona karsi olan d?smanliklari artiyordu. O zamana kadar her sene asiretin kiymetli esyasini kendi kalesinde muhafaza etmekte olan Bilecik tekfuru bile Osman Bey'in d?smanlari arasina girip onlarin saflari arasinda yer almisti. K?se Mihal, kizinin d?g?n? esnasinda bu d?g?ne davet edilen Rum beylerini Osman Gazi ile baristirmak istedi ise de bunda muvaffak olamadi. Aksine onlar, Osman Bey'in dostu olan K?se Mihal'i de kendi taraflarina ?ekmek istediler. Bu arada da Osman Bey'e karsi bir suikast plani hazirladilar. Bu suikastin uygulanmasi i?in Yarhisar (Yenisehir ile Lefke yani Osmaneli arasinda) tekfurunun kizinin d?g?n? uygun bir firsatti.
Bilecik'in, Osman Gazi tarafindan fethi ile sonu?lanacak olan bu d?g?nde, zaman, mekan ve uygulama i?in uygun sartlarin bir araya gelmesi neticesinde bir suikast pl?ni hazirlandi. Buna g?re Yarhisar tekfurunun kizi ile evlenecek olan Bilecik tekfuru d?g?n?ne Osman Beyi de davet eder. Suikast pl?ni da bu esnada ger?eklestirilecektir. Fakat Osman Bey'i d?g?ne d?vete gelmis olan Harmankaya Rum Bey'i Mihal, Osman Bey'i durumdan haberdar etmis ve kendisi i?in hazirlanan suikasti b?t?n teferruatiyla ona anlatmisti. Bunun ?zerine d?veti kabul eden Osman Bey, karsi tedbir aldi. Bu gaye ile Osman Bey, d?g?n hediyesi olarak bir s?r? kuzu g?nderiyor, d?g?n? m?teakib b?t?n kabilenin yaylaya ?ikmak zorunda bulundugunu ve eskiden beri oldugu gibi kabilenin b?t?n kiymetli esyasinin yasli kadinlar v?sitasi ile kaleye g?nderilmesine m?saade edilmesini taleb ediyordu.* Bilecik tekfuru, g?zel bir firsat yakaladigini hesaplayarak buna memnun olmus ve d?g?n yeri olarak kararlastirilan Bilecik'e birka? saat mesafedeki ?akir Pinari denilen yere gitmisti. Osman Bey ise asiretin agir ve kiymetli esyasi yerine atlara silah y?kleyip 40 kadar yigit ve se?kin gaziyi de kadin kiyafetine sokarak Bilecik'e g?nderdi. Bu gaziler, d?g?n m?nasebetiyle bos kalip ihmal edilecek olan kaleyi zapt edeceklerdi. Ger?ekten de bu karsi plana g?re tam zamaninda hareket edip Bilecik kalesini kolaylikla ele ge?irdiler. Gazilerinin basarisindan haberdar olan Osman Bey de yanindaki diger gazilerle birlikte Kaldirik (?sikpasaz?de'ye g?re "Kildirik" s. 16) Derbendi denilen yerde d?g?nden d?nen Bilecik tekfuruna pusu kurdu ve onu hezimete ugratti. Bu esnada tekfur ve maiyeti de dahil olmak ?zere d?g?n halkinin ?ogu ?ld?r?ld?. Osman Bey, sabaha karsi Yarhisar ?zerine y?r?d?. Yapilan ani bir baskinla kale kusatilip feth olundu. Halkin b?y?k bir kismi da esir alindi. Geline ait esya ganimet olarak alindi. Daha sonra Bilecik'e d?n?ld?. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar'in fethinin dogurdugu saskinlik ve d?smanin psikolojik durumunun bozulmasindan istifade i?in derhal Turgut Alp'i bir miktar s?vari kuvveti ile Ineg?l ?zerine g?nderdi. Kaleyi kusatma altina alan Turgut Alp, harp yapmak suretiyle burayi ele ge?irmeye muvaffak oldu. Kalenin tekfuru ile ganimetleri Osman Gazi'ye getirdi. Osman Bey, bu vak'alarda elde edilen ganimet ile esirlerden, gelin ve ona ait esyanin disinda kalani tamamiyle gazilere dagitti. Nil?fer adindaki gelini de bu hadiselerde pek ?ok yararligi g?r?len oglu Orhan'la evlenirdi. Bilahere bundan Murad Han Gazi ile S?leyman Pasa d?nyaya geleceklerdir.
Asikpasaz?de, Osman Gazi'nin, oglu Orhan'la evlendirdigi Nil?fer ve d?g?n hakkinda su bilgileri verir:
"Osman Gazi, onu oglu Orhan Gazi'ye verdi kim ?l?fer Hatun'dur. (Lolofira, L?l?fer=Nil?fer) Orhan Gazi ol demde yigit olmustu. Ve bir oglu dahi vardi kim onu g?? ?zerinde koyup dururdu. Bu d?rt pare hisarlari yerine mukarrer ettiler. Elhasil Osman Gazi d?g?n eyleyip Nil?fer Hatun'u oglu Orhan Gazi'ye vermek ister. Ve hem ?yle etti. ?l?fer (=Nil?fer) Hatun oldur ki, Kaplica kapisina yakin yerde Bursa hisari dibinde tekyesi var. Nil?fer suyu k?pr?s?n? ol hatun yapti. Ve o suya Nil?fer dey? ad verdiler. Ve hem Murad Han Gazi ve S?leyman Pasa dahi onun ogludur. Ikisinin dahi atasi Orhan Gazi'dir. Ol hatun vefat edince Orhan Gazi ile defn ettiler."
Milad? 1299 senesinde meydana gelen bu ?? fetihten itibaren Osman Bey'in g?c? daha ziyade artmisti. O, yeni fetih haberlerini bildirmek ve alinan ganimetten takdim etmek ?zere Anadolu Sel?uklu Sultani'na bir adam g?ndermek ?zereyken, Sultan UI. Alaeddin Keyk?bad'in, Ilhanli h?k?mdari Gazan Han kuvvetleri tarafindan esir alinip Iran'a g?t?r?ld?g?n? ?grenir. Bu durumda ona hediye takdimine gerek kalmamis oluyordu. Bununla beraber, m?stevli Ilhanli kuvvetlerinin Osman Bey'in Uc Beyligi'ne zarar verme ihtimaline karsi asiret ve oymagin savunma isine ?nem verdi. Bunun i?in tedbirler aldi. Su kadar var ki, Osman Bey, Sel?uklu Sultani UI. Alaeddin Keyk?bad'in yoklugunun meydana getirdigi bassizlik ve serbestlik ?zerine, daha rahat hareket etme imk?nini da buldu. Bu sebeple, ipek?ilik, dokuma ve demir madenleri ile meshur olan Bilecik'in merkez olmasi d?s?n?lmeye baslandi. Ger?ekten buranin alinmasi b?y?k bir basari oldugundan Osman Bey, fetih faaliyetlerine devam etmek ?zere Uc Beyligi merkezini buraya nakl eder. Osman Bey, merkezini buraya nakl etmekle birlikte Sel?uklulara olan bagliligini da devam ettiriyordu. Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin, Sel?uklulara olan bagliligindan bahs ederken, Sel?uklularin, Mogollar karsisindaki zaafini firsat bilen ?evredeki diger bazi beylerin nasil bagimsizlik sevdalarina d?st?klerini anlatarak s?yle der: "Sel?uklu Devleti, Mogollara yenilince Sel?uklularin parlakligi gitmis (yildizi s?nm?s), ?lke Mogollarin eline ge?misti. Sel?uk hanedaninin elinde ?ok az yetki kalmisti. Bu hanedanin, nimetlerle besledikleri ?evredeki beyler, artik onlara boyun egmez hale geldiler. Bunlardan her biri bagimsizlik sevdasma d?serek g??leri yettigince ?lkelere sahip olmaya basladilar. Ama Osman Gazi'nin dostlugu ge?ici olmayip, bu hakikatsizlerin tuttuklari yola gitmekten ka?inmis, ge?mis hukuku saymis, g?c? ve kudreti ?l??s?nde Sel?uklu topraklarini korumus, cihad sancagini dikip ?lkeler feth etmekle d?sman g?z?nde ?rk?lecek, savas meydanlarinda korkulacak bir kisi olmustu."
Firhakika gerek Osman, gerekse ondan sonra gelen halefleri, ?yle manev? bir disipline bagli idiler ki, Sel?uklu hatirasini onlarin b?t?n hareketlerinde g?rmek m?mk?nd?. Bu sebeple Sel?uklularin tabi? varisi olan Osmanli Beyligi, ?ikis ve y?kselis devirlerinin dinamizmi i?inde yer alan bu terbiye ve anlayisa aktif bir ?rnek teskil etmistir. Nitekim Osman Bey, kendisine yurt ve istikl?l tanimak zorunda bulunan Sultan'a karsi, o, saltanat ve hayattan ?ekilinceye kadar siyas? istikl?lini il?n etmemekle, edep ve irfani, sahs? ve nazar? kaliplar halinde birakmayip devlet b?nyesinde de ifade bulan bir anlayis olarak cemiyete mal etmistir.
Ger?ekten de Sel?uklu Sultani Alaeddin Keyk?bad tarafindan bagimsizlik nisanesi olarak davul, sancak vs. g?nderildigi zaman, Osman Bey'in, ?alinan nevbeti ayakta dinlemis olmasi, Osmanlilarda ?nemli bir gelenek (an'ane) haline gelerek ikiy?z sene muhafaza edilmistir. Binaenaleyh Osmanli Padisahlari, bes vakit namaz esnasinda mehterhane ?alindigi zaman onu ayakta dinlemislerdir. Bu gelenek 210 sene devam ettikten sonra F?tih Sultan Mehmed tarafindan kaldirildi.
OSMAN GAZI'NIN BAGIMSIZLIK KAZANMASI
699 (1299) yili gerek Osman Gazi, gerekse gen? ve yeni devlet i?in bir?ok bakimdan ?nemli bir yil olmustu. Fetihler ve meydana gelen bazi olaylar, Osman Bey'in ?nemli kararlar almasini gerektiriyordu. Bu bakimdan tarihler onun bu yilda bagimsizligini il?n ettigini ve artik "Han" olarak halki etrafina toplayip devlet m?esseselerini islettigini anlatirlar.
Osman Bey'in, y?r?tt?g? gaza hareketlerinde b?y?k basarilar elde etmesi, Anadolu'nun diger b?lgelerindeki gazilerin de gelip etrafinda toplanmalarina sebep olmustu. Sel?uklu Sultani'nin ugradigi agir muamele karsisinda Sel?uklu emir ve askerleri dagilip baska yerlere gitmek zorunda kalmislardi. Bunlardan b?y?k bir kismi ve bilhassa kili? erleri, Bizans'a karsi cihad ve gaza isi ile mesgul olup onlara galebe ?alan Osman Bey'in bulundugu yere y?nelerek onun yanina geldiler. Ayrica Sel?uklu ve Beyliklerin topraklarinda g??ebe bir hayat yasayip Mogollara tabi olmak istemeyen T?rkmen asiretleri de beyleri ile birlikte Osman Bey'in ?lkesinde yasamaya ragbet ediyorlardi. Beri taraftan Sel?uklu devletinin ugradigi zaaftan dolayi bulunduklari yeri ve hizmetleri terk ederek bassiz kalan bir kisim Sel?uklu ?merasi da kendilerine bir bas ve siginilacak bir yer ariyorlardi. Bunun i?in de en m?sait yer, Osman Bey'in topraklan idi. B?ylece buralarda hizmet ve is imk?ni da bulacaklardi. Bu sebeple onlar da Osman Bey'in ?evresinde yavas yavas toplanmaya basladilar. B?ylece hududlardaki T?rkmenler ile Mogollardan ka?ip Uc'a gelen T?rkler, Osman Bey'in mintikasina gelerek onun daha da kuvvetlenmesine yardimci olmuslardi.
Sel?uklu Devleti'nin hududlarinda ortaya ?ikan Uc beylikleri ve bilhassa garptakiler, Mogol (Ilhanli) Devleti'nin istilasina maruz kalmaktan endise ediyor ve Sultan'in esir olarak Iran'a g?t?r?lmesinden sonra Sel?uklu Devleti'nin artik sona erdigine kani bulunuyorlardi. Osman Bey'in reislik yaptigi asiret ve oymaklar, bu durum karsisinda h?k?mdarligin mesru olarak Kayi Han evladina d?secegini, bu sebeple Osman Gazi'nin em?ret ve riyasete (emirlik ve reislik) getirilmeye hak kazandigini s?yl?yorlardi. Nihayet oymak beyleri, T?rkmen kabilelerinin reisleri ve Sel?uklu Devleti b?lgesinden gelen muhacirler (g??men) toplanip:
"Mogol istilasi Sel?uklu memleketlerinde karar kilmis ve devam etmektedir. Artik Sel?uklu devleti m?nkarizdir. D?smanlari kuvvetlidir. H?len Sel?uklu Sultanlarindan hi? birisi Ilhanli Devleti'nin elinden m?lk? geri almaga gelmedi. Buna muktedir degillerdir. Bu uc memleketlerin korunmasi ve himayesi ise kuvvet, kudret, iktidar ve liyakat sahibi bir sultanin istikl?l ile hareket etmesini zaruri kiliyor, b?ylece d?smanlarin ve zalimlerin bu taraflara m?dahalesi ?nlenebilir. T?rkmen boy ve kavimleri arasinda haseb ve neseb, iyi ahl?k, secaat ve semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardan semahat ile buna layik olan Osman Bey'dir. O, hem Kayilardandir, hem de dindar ve m?sl?mandir" deyip onu basa ge?irdiler. Osman Bey de bu umumi arzuya uydu ve karari kabul etti. Ona baglilik merasimi Oguz han t?resine g?re yapildi. Herkes Osman Bey'in ?n?nde diz ??kt?. Bu ona itaatin bir delili idi. Iste Osmanli Devleti'nin istikl?li bu hadise ile (1299) basladi. Bu merasim ile Osman Bey, fiilen ve hukuken devlet reisi olarak padisah olmustu. Bu durum her tarafa da b?ylece bildirilmisti.
Osman Bey, istikl?lini ilandan sonra b?y?k bir dikkatle Mogollarin hareketlerini g?zetlemeye basladi. Kendisi de dahil olmak ?zere m?stakil veya yari m?stakil uc beyleri, bagli bulunduklari Sel?uklu Sultanligi'nin hayatina son veren Ilhanli Devleti tarafindan kendileri hakkinda nasil bir hareket takib edilecegini beklemeye basladilar. Bununla beraber bu zaman zarfinda Osman Gazi'nin, bu yeni devletinin din?, hukuk?, sosyal ekonomik vs. gibi m?esseselerini tanzim etmesi ve bunun i?in gerekli tedbirleri almasi tabi? idi. ?sikpasaz?de bu konuda s?yle der:
"Karacahisar'i alinca sehrin evleri bos kaldi. Germiyan vilayetinden ve baska yerlerden bir hayli adamlar geldi. Osman Gazi'den evler istediler. Osman Gazi de verdi. Kisa bir zaman i?inde mamur oldu. Bir?ok kiliseyi de mescid yaptilar. Pazar da kurdular. Halk toplanip "Cuma namazi kilalim ve bir kadi isteyelim" dedi. Dursun Fakih denilen aziz bir kisi vardi. O, halka imamlik ederdi. Durumlarini ona s?ylediler. O da gelip Osman Gazi'nin kayinatasi Edebali'ya s?yledi. Daha s?z bitmeden Osman Gazi geldi. Sorup muradlarini ?grendi. "Size ne lazimsa onu yapin" dedi. Dursun Fakih "Hanim! Sultan'dan izin gerektir" der. Osman Gazi: "Bu sehri kendi kilicimla aldim. Bunda Sultan'in ne dahli var ki ondan izin alayim? Ona sultanlik veren Allah, bana da hanlik verdi. Eger minneti su sancak ise ben kendim dahi sancak kaldirip k?firlerle ugrastim. Eger o, ben Sel?uk hanedanindanim derse ben de G?k Alp neslindenim. Eger bu vilayete (?lkeye) ben onlardan ?nce geldim derse, S?leymansah dedem de ondan evvel geldi."
Halk razi oldu kadiligi ve hatipligi Dursun Fakih'e verdi. Cuma hutbesi ilk ?nce Karacahisar'da okundu. Bunun tarihi hicretin 699 (1300)'unda vaki oldu.
Nesr?, Osman Gazi'nin istikl?li ve Sel?uklu Sultani Alaeddin'den kendisine g?nderilen h?k?mranlik nisaneleri hakkinda s?yle der:
"H?lasa Osman'a davul ve bayrak gelince, o da ganimet malindan 1/5 (beste bir)'ini ayirarak hadsiz (hesapsiz) hediyeler ve nihayetsiz armaganlarla (birlikte) Konya'ya giderek, bu sultan U. Alaeddin'le bulusmak, rizasini alarak veliahdi olmak amacini g?tt?. Zira, bu Feram?rz oglu Alaeddin Keyk?bad'in oglu yoktu. O, Osman'i hemen (hemen) oglu yerinde g?rerek (ona) davul, bayrak (alem) ve kili? g?ndermisti.
Osman Gazi de Sultan Alaeddin zamaninda her ne kadar bir nevi istikl?l bulmussa da lakin edebe riayet ederek, hutbeyi ve sikkeyi yine sultan adina kilmisti.
Sultan Osman, nezdine gitmek hazirliklarini yaptigi sirada, Sultan Alaeddin'in ?teki d?nyaya intikal ettigi (?ld?g?), oglu kalmadigi i?in yerine veziri S?hib'in ge?tigi haberi geldi. Osman bunu isitince "h?k?m y?ce ve ulu Allah'indir" diyerek derhal buyurdu: Dursun Fakih'i Karacahisar'a hem kadi hem de hatip yaptilar. Zira bu Dursun Fakih bir aziz kisi idi. Halka imamlik ederdi. Edebali ile de tanisikligi vardi.
Karacahisar'a da Germiyan'dan ve baska yerlerden hayli M?sl?manlar gelmis, senlenmisti. Osman Gazi adina okunan ilk hutbe, Karacahisar'da okundu. Bazilari, "Sultan Alaeddin"den davul ve bayrak gelmesi, Bilecik'in feth edilmesinden nice yillar ?ncedir. Karacahisar alindigi vakit, Akdemirle g?nderdi" dediler.
Daha ?nce de temas edildigi gibi Osman Gazi, Sel?uklu sultanina bagli kalmis, onun g?nderdigi h?k?mranlik nis?nelerini almakla birlikte ona karsi saygisizlik m?n?sina gelebilecek bir harekete tevess?l etmekten ka?inmisti. Hatta, elde ettigi ganimetlerin beste birini ona g?ndermekle, onu devletin yegane reisi olarak tanidigini ve Isl?m hukuk anlayisina g?re "Beyt?'l-mal" hakki olan bu miktarin, yerine sarf edilmek ?zere onun hazinesine g?ndermisti. Ger?ekten, Feridun Bey'in M?nse?tinda da belirtildigi gibi Sel?uklu Sultani Alaeddin b. Feram?rz'dan mensurla birlikte kendisine g?nderilen davul, sancak, kili? gibi h?k?mranlik alhameti olarak kabul edilen bu esyanin g?nderilme tarihi hicretin 688. (M. 1289) senesidir.
Osman Gazi, bagimsizligini (istiklalini) il?n edip kendisi adina h?k?m verecek olan kadi ve yine kendi adina hutbe okuyacak hatib tayin ettikten sonra, devlet olmanin gerektirecegi yeni kanun, nizam ve sistemleri y?r?rl?ge koyup yerlestirmek zorunda idi. B?t?n bunlarin yapilmasinda ?evresindeki arkadaslarinin g?r?slerinden de istifade ediyordu. Nitekim Osmanli d?neminin ilk vergisi diye kabul edebilecegimiz b?c ile ilgili kanunu y?r?rl?ge koyarken sadece kendi ?evresinin degil, baska beyliklerin vatandaslarindan olan insanlarin fikir ve uygulamasini da dikkate almisti. Keza onun h?k?mranliginin taninmasi da bu sekilde olmustu. Bu konuda en eski kaynaklardan biri olan ?sikpasaz?de s?yle der:
"Kadi ve S?basi konuldu. Halk kanun ister oldu. Germiyan'dan birisi geldi. "Bu pazarin b?cini (vergisini) bana satin" dedi. Halk, "Han'a git" diye cevap verdi. O kisi hana varip s?z?n? s?yledi. Osman Gazi sordu: "B?c nedir?" Adam dedi ki: "Pazara ne gelse ben ondan para alirim." Osman Gazi: "Senin bu pazara gelenlerde alacagin mi var ki ak?a istersin?" dedi. O adam: "H?nim! Bu t?redir. B?t?n vilayetlerde vardir ki padisah olanlar alir" dedi. Osman Gazi: "Tanri mi buyurdu yoksa beyler kendileri mi yapti?" diye sordu. O adam: "T?redir h?nim, ezelden kalmistir." dedi. Osman gazi ?ok kizdi: "Bir kisinin kazandigi, baskasinin olur mu? Onun m?lk?nde (malinda) benim ne dahlim var ki ondan ak?a alayim. Bre kisi, var git artik bana bu s?z? s?yleme. Sana ziyanim dokunur." dedi.
Bunun ?zerine halk dedi ki: "H?nim! Bu, pazar beylerine ?dettir ki, bir nesnecik vereler." Osman Gazi: "M?dem ki siz ?yle diyorsunuz ?yleyse pazara bir y?k getirip satan herkes iki ak?a versin. Satamayan ise bir sey vermesin. Kim bu kanunu bozarsa Allah onun dinini de d?nyasini da bozsun" dedi.
G?r?ld?g? gibi d?nemin ekonomik ve sosyal sartlarina g?re devlet ile idare i?in ?nemli bir gelir kaynagi olan ve "B?c-i bazar" denilen vergi, bir Germiyanli'nin teklifi ?zerine kabul edilmistir. Bu teklifin kabul?nde Osman Gazi'nin yakin arkadaslari da tesirli olmus g?r?nmektedirler. Osman Gazi'nin uygulamaya koydugu kanunlardan biri de daha ?nce temas edildigi gibi timarla ilgilidir. Savasa istirak karsiligi (daha sonra genellikle eskinci timari) olarak verilen timarlarin sahipleri sefer aninda harbe gitmek zorunda idiler.
Osman Gazi, biraz ?nce belirtilen kanunlari uygulamaya koyduktan sonra eskiden beri Oguzlarin ?deti ?zere elde edilmis olan yerleri kardes, ogul ve silah arkadaslarina dirlik olarak verdi. Bu c?mleden olarak Karacahisar sancagi ki ona In?n? derler oglu Orhan Bey'e verdi. S?basiligini kardesi G?nd?z'e verdi. Yarhisar'i Hasan Alp'a verdi ki bu da yarar bir yoldasti ve kendileri ile birlikte gelmisti. Ineg?l mintikasini Turgut Alp'a verdi. Simdi dahi o azizin adi anilir. Ineg?l y?resinde k?yleri var ki ona "Turguteli" derler. Kayin atasi Seyh Edebali'ya Bilecik ?s?r ve resimlerini (vergi) verdi. Hanimini Bilecikte babasi ile birlikte birakti. Kendisi Yenisehir'e giderek gazilere ev yapiverdi.
Bu uygulama ile Seyh Edebali, hem beylik ailesine nezaret ediyor, hem de Bilecik kalesine hakim oluyordu.
Hoca Saadeddin Efendi, Osman Gazi'nin dirlik olarak verdigi yerler hakkinda su bilgileri verir:
"Osman Gazi 701 (1301-1302) tarihinde h?km? altinda bulunan bel-delere keremli ?ocuklarini ve g?zel yaradilisli beylerini tayin etti. Sultan?n? demekle meshur olan Karacahisar sancagini Orhan Gazi'ye verdi. Eskisehir'i G?nd?z Alp'a, In?n? kalesini Aygud Alp'a, Yarhisar'i Hasan Alp'a ve Ineg?l'? Turgud Alp'a verdi. Ogullarindan yigit Alaeddin Pasa'yi keremli ve faziletli annesi ile birlikte Bilecik'te Seyh Edebali'nin yaninda biraktigi gibi, bu sehrin gelirini de seyhin harcamalarina ve ?evresindeki fakirlerin ihtiya?larina sarf edilmek ?zere ayirdi. Devleti i?in Yenisehir'i merkez ve adaletin duragi edinerek askerlere konaklar yaptirip mescid ve hamamlar insa ettirmeye y?neldi."
G?r?ld?g? gibi, Bilecik kalesini ailesinin ikamet mahalli olarak se?en Osman Gazi, Beyligini bes idare b?lgesine ayirdi. Bunlari, savaslarda yararliliklari g?r?lenler ile g?vendigi kimselere tevcih etti. Bu arada Iznik ?zerine yapilabilecek bir harekatin tertip ve tanziminde elverisli bir konumda bulunan Yenisehir'i de h?k?met merkezi olarak se?ti.
Gaza faaliyetlerine devam edip ?lkesini genisletmek isteyen Osman Gazi'nin akinlari, bir m?ddet sonra K?pr?hisar'a y?neltildi. K?pr?hisar'in ?evresi yagmalanmakla birlikte kale zapt edilemedi. I?erdekiler mahsur kaldi. Bu esnada (1302) s?yle bir hadiseden bahsedilir: Osman Gazi, fethini l?zumlu g?rd?g? K?pr?hisar ?zerine hareket etme tesebb?s?ne ge?ecegi ve bu hususta gaziler ile beylerin de ayni fikirde olmalarina ragmen amcasi D?ndar Bey'in, seferin aleyhinde bulundugu g?r?l?r. D?ndar Bey, K?pr?hisar'inin alinmasi bir taraftan Germiyanogullarinin, ?b?r taraftan da Rum tekfurlarinin d?smanligini celb edecegini s?yler. Bu g?r?s?nde de israr edip harbe mani olmak ister. Osman Bey, kuvvetleri arasinda bozgunluk ve tefrika ?ikarmaya sebep olacak bu hareket karsisinda, rivayete g?re aniden sinirlenerek amcasini okla ?ld?r?r. Nesri'nin bu kaydini mubalagali ve hatali bulanlar, Osman Gazi'nin ihtiyar amcasina karsi b?yle bir hareketine mani bulunamayacagini ileri s?renler de vardir. Nihayet Osman Bey, Yenisehir ovasinda topladigi kuvvetlerini alarak K?pr?hisar'a gelir. Halka sulh (harb etmeksizin, baris) yolu ile teslim olmasini teklif eder. Bu teklifin kabul edilmemesi ?zerine muhasara ve cenk baslar. Osman Bey, fethi ?abuklastirmak i?in askerlerine yagmaya m?saade ettigini bildirir. Bunun ?zerine yapilan kuvvetli bir h?cumla kale feth olunur. ?ok siddetli bir ?arpisma olmasina ragmen halkin hayatina dokunulmaz.
Daha ?nce de Osman Bey'in bagimsizlik hareketinden bahs edilirken temas edildigi gibi bu esnada Ilhanli h?k?mdari Gazan Mahmud Han, Misir'daki Meml?k Devleti'ne karsi hareket ile Haleb'e gelmis, bilahare seferin ikmalini em?rlerinden ?oban Bey'e havale edip Tebriz'e d?nm?st?. Fakat Anadolu beylerini de onun maiyetinde bulunmaya memur etmisti. Ilhanli h?k?mdarindan gelen bu neviden emirlere itaat, kendi ?lkelerinde yari m?stakil ve civardaki Bizanslilar ile harp ve sulh etmek haklarina sahip Anadolu beyleri i?in bir vecibe kabul ediliyordu. Osman Bey de K?pr?hisar fethinden d?nd?g? zaman bu emri almisti. Bunun ?zerine oglu Savci Bey'i bir miktar askerle g?nderdi ise de kisin siddetli ve yollarin kapali olmasindan dolayi bu asker? birlik geri d?nd?. B?ylece Ilhanli h?k?mdarinin emri de yerine getirilmis oldu.
Osman Bey'in, Rum tekfurlarina karsi basari ile y?r?tt?g? gaza harekati, Anadolu'daki diger gazilerin gelip etrafinda toplanmalarina sebep oldu. Osman Gazi, 1303 senesinde Yenisehir'den Iznik ?zerine hareket etti. Yolu ?zerindeki Marmara'ya gelince buranin tekfuru itaat edip el ?pt?. Bunun ?zerine Osman Gazi de kendisini yerinde birakti. Halkin evlerine ve mallarina dokunulmadi. Bu savaslarin sonunda yurduna d?nen Osman Gazi, dinlenmek ?zere bir m?ddet bekledikten sonra Iznik ?zerine y?r?m?st?. Harekattan haberdar olan bazi k?ylerin halki, Iznik kalesine siginmisti. Bir taraftan Iznik muhasara edilirken, diger taraftan da akincilar ?evre k?ylere akinlarda bulunuyordu. B?ylece gerek Iznik, gerekse ?evresi sikistirilmis oluyordu. Bununla beraber ?ok m?stahkem ve muhafizlari da kalabalik olan bu m?him kalenin zapti pek kolay g?r?nm?yordu. Bunun i?in uzun bir m?ddet ugrasmak gerekiyordu. Muhasaranin kaldirilmasina karar verilmekle beraber, Iznik'in devamli sekilde tazyik ve baski altinda tutulmasini temin maksadiyla g?neyindeki dagin etegine bir kale insa olundu. I?ine levazim ve m?himmat konulan bu kalenin dizdarligi Taz Ali adinda gazi bir yigide havale edildi. Burasi Iznik'in fethinden sonra yikilmis fakat harabesi XVI. asra kadar ayakta kalmistir.
Osman Bey, Iznik kusatmasindan d?nd?kten sonra bir m?ddet hareketsiz kalir. Bunun sebebini Gazan Mahmud Han'in yerine Ilhanli h?k?mdarligina ge?en Olcaytu Muhammed Hudabende Han'in, Anadolu beylikleri hakkinda takib edecegi siyasetin gelismesinde aramak lazimdir. Zira o d?nemde, Karamanogullari beyligi Ilhanlilar tarafindan siddetle cezalandirilmisti. Mamafih bu s?k?net hali, Bursa tekfurunun reisligi altinda bir ittifakin kuruldugunun duyulmasindan sonra bozulacakti.
KOYUNHISARI MUHAREBESI ve SONRASI
Osman Gazi ve beyligi i?in b?y?k bir ehemmiyeti haiz olan Koyunhisari muharebesi, d?neminin strateji bakimindan en ?nemli muharebelerinden biridir. Bu muharebe, Osman Bey'in Iznik sehrini baski altinda tutmasi ?zerine ilk defa Bizanslilarla karsi karsiya gelmesine de sebep olmustu. Osman Bey ve arkadaslarinin basarilan, Bizans Imparatoru ile komsu Rum beylerini harekete ge?irdi. Bu sebeple 1306 senesinde kendi aralarinda bir toplanti yaptilar. Bu toplantida basta Bursa Rum valisi olarak Atranos (bug?nk? Orhaneli kazasinin merkezi olan Adrianos kasabasi), Kete (Kite, halen Bursa'da bir k?y) Bednos (Mednos, Madenos, Bursa'nin kuzey batisinda bug?nk? Balat k?y?) ve Kestel tekfurlan bu toplantida hazir bulunmuslardi. Bursa tekfuru, onlara uzun bir hitabede bulunarak Osman Gazi ve devletinin kendileri i?in nasil b?y?k bir tehlike oldugunu anlatmakla kalmamis ayni zamanda birbirleri ile nasil yardimlasacaklarini ve g?nden g?ne b?y?yen bu tehlikeyi nasil bertaraf edeceklerini de bildirmisti. Buna g?re tekfurlar b?y?k kuvvetler toplayarak ani bir baskinla bu tehlikeyi ortadan kaldirmaya karar verdiler. Bu arada Bizans'tan da Muzalon komutasinda iki bin kadar yardimci bir kuvvet geldi. Osman Gazi, casuslari vasitasiyla beyligi aleyhine d?s?n?len bu baskindan zamaninda haberdar oldu. Bu y?zden kuvveti sayica ?ok az olmasina (bes bin civari) ragmen bu m?ttefik orduyu Koyunhisari (Izmit'in Kuzey Dogusunda eski bir kale Baphaeon) mevkiinde karsilamaya karar verdi. Az ve fakat ?evik bir kuvvetle hazir bekleyen Osman Bey, muharebeye girmekten ?ekinmedi. Bu muharebede iki taraf ta ?ok zayiat verdi.
Tarih?i Hoca Saadeddin Efendi bu siddetli ?arpismayi s?yle tasvir eder:
"Kirilasica d?sman edince c?s u hur?s Saflar kaynayip deniz misali eyledi c?s"
"Yigitlerin oklari, g?zellerin g?zleri gibi fitneler sa?maya, Osmanlinin keskin kilici asiklarin kirpikleri gibi kanlar d?kmele, ugursuz d?smanin kelleleri boru ve davul nagmeleri ile oynamaya baslayinca, kan deryasina g?m?len kara kafalarinda yuva kuran fesad tohumlari, bozdoganlarin vuruslari altinda kirilmis, Isl?m ordusu yeni bir basari ve zafer kazanmisti." Ger?ekten ?ok ?etin ge?en bu savasta, Osman Gazi'nin yegeni ve G?nd?z Bey'in oglu Aydogdu sehid oldu. Gerek bu vak'a gerekse Osman Bey'in kuvvetlerinin azligi, Osmanli kuvvetlerinin duraklamasina sebep olduysa da bizzat Osman Bey'in ileri atilip orduyu tesyi etmesi sonucunda d?sman geri ?ekilme zorunda kaldi. Maglubiyeti kabul edip ?ekilen d?sman ordusu, takib edildi. Bu takib, Dinboz (Sogukpinar Nahiyesine bagli bir k?y)'a kadar s?rd?. Burada yeniden siddetli bir ?arpisma meydana geldi. Kestel ve Bednos tekfurlari burada maktul d?st?ler. B?ylece Bizans tarafindan da desteklenen birlesik ordu maglub oldu. Bursa ve Adrenos tekfurlari kendi kalelerine ?ekildiler. Kite tekfuru ise Ulubat tekfuruna sigindi. Osman Bey kuvvetlerinin, bu tekfura karsi b?y?k bir kin ve hin?lari vardi. Bu sebeple onu takib ederek Ulubat tekfurundan teslimini istediler. Tekfur, kale halkinin istek ve israrlarina dayanamayarak bir sartla onu teslim edebilecegini s?yler. Buna g?re Osmanli kuvvetleri Ulubat nehri k?pr?s?nden ge?meyeceklerdi. Ger?ekten de gerek Osman Bey'in hayatinda, gerekse onun halefleri zamaninda bu s?z tutularak adi ge?en k?pr?den ge?ilmedi. Ancak gerektigi zaman nehrin denize d?k?ld?g? yerden kayiklar ile karsi tarafa ge?erlerdi. B?ylece Kite beyinin ?ld?r?lmesi ile bura ve Kestel de Osman Bey'in beyligine katilmis oldu. Bu muvaffakiyet, Osman Bey'in ?evresinde hatiri sayilir bir Bey haline gelmesine sebep oldugu gibi d?smanlarinin da kendisinden ?ekinmesine sebep olmustu. Bu esnada Ulubat G?l?'ndeki Alyos Adasi Aygut Alp oglu Kara Ali Bey tarafindan sulh yolu ile feth olunmustu. Adanin i?inde b?y?k bir kilise bulunuyordu. Bu kilisenin rahibi, halk arasinda ?ok s?hretli bir kimse kabul edildiginden evi kutsal bir mek?n olarak ziyaret ediliyordu. Kara Ali, bu rahibi ailesi ile birlikte Osman Gazi'nin huzuruna getirdi. Osman Gazi, rahibin g?zel kizini Kara Ali ile evlendirdi.
Koyunhisari muharebesi sonucunda, Bursa'nin kuzey tarafi hari? olmak ?zere ?? taraftan yolu kesilip tek basina ve yalniz birakildi. Bununla beraber, kuvvetli bir savunmaya sahip olan Bursa'ya deniz yolu ile Bizans'tan yardim malzemesi gelmeye devam ediyordu. Osman Bey kuvvetleri, Bursa ?n?ne kadar akin yapiyorlarsa da uzun m?ddet devam edecek bir muhasarada bulunamiyorlardi. Bununla beraber a